Gazete Vatan Logo

Kutsal Emanetler'e Ramazan akını

Topkapı Sarayı'nda sergilenen Kutsal Emanetler, Ramazan'da çok sayıda ziyaretçi çekti

25 Temmuz 1518 gecesi Üsküdar'dan kalkan bir kayık, ayışığı altında Sarayburnu'na yanaştı. Topkapı Sarayı'nın saltanat kapısından sessiz sedasız giren Padişah Yavuz Sultan Selim, 2 yıl iki ay önce çıktığı Mısır Seferi'nden halife unvanının yanı sıra Kutsal Emanetler'le birlikte dönmüştü. Sultan'ın Topkapı Sarayı'na gelişiyle Kutsal Emanetler de yüzlerce yıllık uykularına yattılar. Ta ki 1962 yılında ziyarete açılana kadar, işte Ramazan'da çok sayıda kişinin ziyaret ettiği Kutsal Emanetler'den bazılarının yüzyıllar öncesine dayanan hikayeleri...

Hz. Musa'nın Asası Kızıl Deniz'i ikiye ayırdı.
Hz. Musa, Mısır firavununu Allah'a imana davet eder ama firavun ondan bir mucize göstermesini ister. Hazreti Musa Asası'nı yere bırakır ve asa bir yılana dönüşür. Fakat firavun imana gelmez. Bunun üzerine Hazreti Musa, asasını yere vurarak Kızıldeniz'i ikiye ayırır. Yanındakilerle birlikte karşı kıyıya geçer. Hazreti Musa'nın arkasından gelen firavun ve ordusu ise Kızıldeniz'in tekrar birleşmesiyle boğulur. Hurma ağacından olduğu ve cennetten geldiği söylenen Hazreti Musa'nın asası, bugün diğer Kutsal Emanetler'le birlikte Topkapı Sarayı'nda sergileniyor.

HZ. Muhammed'in Mektubu 10 bin altına saraya satıldı
Kutsal emanetler arasında yer alan bir önemli bir parça da Hz. Muhammed'in Kıpti Kavmi Hükümdarı Mukavkıs'a yazdığı İslam'a davet mektubudur. Bir rivayete göre mektubun saraya geliş öyküsü de hayli ilginç. 1850 yılında eski yazılar uzmanı' Perpinyani' adında bir Fransız, mektubu Mısır'daki bir sahafta, eski bir kitabın sayfalarını karıştırırken buldu. Mektup "Allah'ın kulu ve resulü Muhammed'ten Kıpti Kavmi Reisi Mukavkıs'a" diye başlıyordu. Altında da Hz. Muhammed'in mührü vardı. Bunun ne olduğunu anlayan Perpinyani 1850 yılında, 10 bin altına mektubu saraya sattı.

HZ. İbrahim'in tenceresi, içi hiç boş kalmadı
Büyüklerimizden hep duyarız: "Allah sofranıza Halil İbrahim bereketi versin." İşte bu duaya ilham kaynağı olan tencere de Topkapı Sarayında sergileniyor. Hazreti İbrahim'in tenceresi hakkında çok şey anlatılıyor. Ama en yaygın olanı o tencerede yemeğin hiç bitmediği, bereke-tiyle herkesi doyurduğu. Tüm yoksullar, bu tencerede pişen yemekle karınlarını doyuruyordu.


HZ. Muhammed'in mührü kuyuya mı düşürüldü?

z. Muhammed'in Mührü Saadeti konusunda çeşitli tartışmalar var. Bazı çevreler mührün peygambere ait olduğunu söylerken tezlerden birine göre mühür, Peygamber öldükten sonra sırayla halifelere geçiyordu. Sıra kendisine geçtiğinde Halife Osman, mührü bir su kuyusuna düşürdü. Kuyudan çı-kartılamayan mührün yerine de üzerinde Muhammed Ya-resullah yazılı yeni bir mühür yaptırdı.

Sancak-ı Şerif'in Mahfazası Yavuz'un ellerinde
avuz Sultan Selim, İskenderiye'deki Memluk Sarayı'na gittiğinde, hazine dairesinde bir sanduka gördü.
Sandukayı açan Sultan Selim, Hz. Muhammed'in Sancağını buldu.
Sancağın Peygamber'e ait olduğunu, sandukanın üzerindeki yazılardan anlamıştı. Sancak-ı Şerif her gün ziyaretçilere sergilenmese de mahfazası her zaman görülebilir.

Muhammed'in ayak izi gömme dolapta saklanıyor
Padişah Abdülmecid'in Trablusgarp'tan getirttiği Hz. Muhammed'in ayak izi (Nakş-ı Kademi Şerif), Hırka-i Saadet dairesinde gömme dolapta saklanıyor. Topkapı Sarayı'nda peygamberin olduğu söylenen 6 tane daha taş ve tuğladan ayak izi var. Bunlardan başka Eyüp Sultan, Sultan I. Abdülhamid ve Sultan III. Mustafa türbelerinde başka Nakş-ı Kademler de bulunuyor.

Peygamberimizin sandaleti
Hazreti Muhammed'in Nalin-i Saadetleri, yani sandaletleri de Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet dairesinde ziyaretçilere sergileniyor.

Lozan'da İsmet İnönü Korudu
Kutsal emanetler bugüne kadar sık sık Arap ülkeleri tarafından geri istendi. Hatta Lozan Konferası'nda bile konu edildi, ingiliz temsilci Lord Crison konferansta, "Siz 1917'de Kutsal emanetlerin bir kısmını Hicaz'dan alarak istanbul'a götürdünüz. Onları Haşimi Kralı Şerif Hüseyin geri istiyor" dedi. Bu teklif karşısında ismet Paşa'nın sözleri ise çok kesindi: Kutsal emanetler müslümanların kendi iç meseleleridir. Lozan Konferansı'nda konu bile edilemez. Onun için bu emanetleri burada masaya getirmeyin ve bir daha da bizden istemeyin.

Haberin Devamı