Gazete Vatan Logo

Meme kanseri için gen testi. Dr. Stephan Veach VATAN 'a anlattı

Dünyanın bir numaralı kanser araştırma ve tedavi merkezi Memorial Sloan Kettering Direktörü Dr Stephan Veach, kadınların korkulu rüyası yumurtalık ve meme kanserleri ilgili sorularımızı yanıtladı.

Dr.Veach, meme kanseri olan bir kadının yumurtalık kanserine de yakalanması ne kadar olasıdır?

Meme kanserlerinde yapılan gen testleri çok önem kazanmaya başladı. Eğer kişi BRCA1 VE BRCA2 genlerini taşıyorsa risk oldukça yüksektir. Aksi takdirde birine yakalanan öbürüne de yakalanacak diye bir şart yoktur. Günümüzde, meme kanserini hormon reseptörlerinin durumunu öğrenmeden tedavi etmemiz mümkün değil. Ve şimdi yeni bir genetik test var: ONCOTYPE DX... Metastas yapmamış meme kanserlerinde uygulanan bu testte 21 adet gen inceleniyor. İnceleme sonucunda kanserin geri gelip gelmeyeceği, tümörün saldırganlık derecesi, kemoterapinin fayda sağlayıp sağlamayacağı gibi soruların hepsine cevap almış oluyoruz.

Meme kanserinin tedavisindeki en etken ilaç hâlâ Tamoxifen mi? Aromatase ile arasındaki ne fark var ?

Tamoxifen bulunmadan önce bir kadın meme kanserine yakalanmışsa vücudunda österojen üreten tüm organları çıkarmakla işe başlıyorduk. Bunlar büyük ameliyatlardı ve kadınları psikolojik olarak çok yıpratıyordu. Sonra İngiltere’de Tamoxifen bulundu. Tamoxifen bir antiösterojen ilacıdır. Genelde ameliyat sonrası başlanır ve 5 sene içilir. Hormon reseptörleri, pozitif meme tümörlerinde österojeni bloklamak için kullanılır. Tamoxifen kullanan birçok kadın tipik menopoz şikayetlerinden yakınır, sıcak basması, sinirlilik, kilo alımı gibi. Fakat daha ciddi yan etkileri de olabilir. Bunlardan biri rahim kanseri, diğeri kan pıhtılaşmasıdır. Ama ilacı kullanan kadınların büyük çoğunluğu gördükleri faydanın, zarardan çok daha yüksek olduğunu ifade etmişlerdir. Premenopoz safhasındaki bayanlar için en ideal ilaçtır. Aromatase inhibitors ise menapoz sonrası bayanlarda az da olsa üretilen österojeni bloklama görevini yapıyor. Tamoxifen’le karşılaştırıldığında yan etkileri çok daha farklı alanlarda. Kemik erimesini hızlandırıyor ve eklem ağrılarına sebep oluyor.

Çin’de uygulanan “gendicine” adlı ilaç için ne diyorsunuz?

Gendicine denilen ürün, p53 geniyle, modifiye edilmiş bir basit virüsün birleşik halidir. Tümöre direkt enjekte edilen ürün, içindeki virüs ile p53 genini tümöre taşıyor ve bu genle karşılaşan hücreler kendilerini öldürüyorlar. Fakat sonuçta hâlâ elde edilmiş net bir başarı yok. Bazı hastalarda yaşam süresinin uzadığı gözlenmekle beraber, tedavi edebilme başarısı henüz yok. Ayrıca Gendicine doktorların görebildikleri tümörlere direkt enjekte ediliyor, metastaslı hücrelere ulaşılamıyor.

Bu hastalığa çare ne zaman bulunacak?

Kansere bu kadar bilinmez bir hastalık olarak bakmayın. Bugün pek çok kanser türünün çaresi ya da tedavisi bulunmuş durumda. Özellikle erken teşhis tedavide çok önemli. Erken teşhis edilmiş meme kanseri, prostat kanseri, lösemi ve lenf kanserlerini tedavi edebiliyoruz. Oysaki 15 sene önce bunların hiçbirini yapamıyorduk. Günümüzde geliştirilen yeni ameliyat teknikleri hastaların tedavisini olumlu yönde etkilemektedir.

BRCA1 ve BRCA2 nedir?

Her insan 30 bin farklı genin ikişer kopyası ile doğar. Her genin bir kopyası anneden, diğeri de babadan gelir. BRCA 1 olarak adlandırılan gen kalıtsal meme ve yumurtalık kanserinde rol oynadığı bulunan ilk gendir. İkincisi BRCA2 ’dir. Bir kadına annesi ya da babası tarafından BRAC2-BRCA2 mutasyonları kalıtırsa bu kadınlar kanser gelişimi açısından genel popülasyona göre daha yüksek riske sahiptirler. Eğer bu mutasyonlar erkek çocuğa geçerse prostat ve meme kanser riskleri yükselmiş demektir. Meme kanseri erkeklerde de görülür, üstelik erkeklerde meme dokusu az olduğundan çok daha ölümcüldür. Bu genleri taşıyıp taşımadığınızı öğrenmek için test yapılabilir

Dr. Stephan Veach ve Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’ne ulaşmak için telefon numarası: (212) 6394900 Fax:(212) 6394938

Beyler 50 yaşından sonra prostata dikkat

Prostat, kestane boyutunda bir salgı bezidir. Mesanenin altında ve rektumun (makat) önünde yer alır. Prostatın tam merkezinde “üretra” denen mesaneden idrarı boşaltmaya yarayan kanal yer alır. Prostat büyümesi halinde içinden geçen üretrayı sıkıştırarak idrar akışını zorlaştırabilir. İşte nedenleri:

Yaş: Prostat kanseri riski yaşlanmayla birlikte artmaktadır, özellikle de 50 yaş sonrasında. Yüzde 80’i, 65 yaş ve üzeri erkeklerde görülmektedir.

Irk: Prostat kanseri siyah ırkta, beyazlara göre çok daha fazladır. Asya ve Latin Amerika ülkelerinde bu kanser türüne az rastlanmaktadır.

Aile hikayesi: Bir erkeğin babasında ya da erkek kardeşinde prostat kanseri varsa, taşıdığı risk diğerlerine göre daha yüksektir.

Beslenme: Hayvansal yağların tüketimi bu riski arttırabilir. Likopen (domateste bulunur) ve sebze ağırlıklı beslenme, koruyucu ve yavaşlatıcı etkiler sağlayabilir. Selenyum ve E vitamini, ispatlanmamış olmakla beraber prostat kanserinden korunmada kullanılabilir.

Teşhis yöntemleri:

- En sık başvurulan yöntem rektal muayenedir. Hekim rektal tuşe ile prostattaki büyümenin kanser olup olmadığını ayırt edebilir.

- Dijital ortamda rektal muayene yapılabilir.

- PSA testiyle prostata özgü antijenin ölçülür.

- Biyopsi.

Tedavi: Radikal Prostattomi: Kasık bölgesindeki lenf düğümlerinin ve tüm prostatın çıkarılması metodudur. Bu yolla yapılan ameliyatların yan etkileri fazladır. Cinsel fonksiyon kaybı ve idrar kaçırma bu etkilerden en can sıkıcı olanlardır. Brakıterapi: Prostat dokusunun içine yerleştirilen ve düşük dozda ışın veren küçük radyoaktif kaynaklar ile kanserli dokuyu uzun süre (birkaç hafta, birkaç ay) ışınlama metodudur. Radyoterapi: Uzun zamana yayılan bir tedavi şeklidir. Vücuda giren radyasyon sebebiyle oluşan yan etkilerin başlıcaları, yorgunluk, sık ve ağrılı idrar, bağırsak tahrişleridir. Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek üzere verilen ilaçların uygulanmasıdır. Ağızdan veya damar yoluyla alınabilir.

Rahim ağzı kanserinden aşıyla korunun

Rahim ağzı (serviks) kanserine HPV (human papillomavirüs) virüsü neden olmaktadır. Her 10 kadından 5’i yaşamları boyunca bu virüsle karşılaşmaktadırlar. Cinsel yolla ve deri temasıyla bulaşan bu virüsü kondom ile önlemek mümkün olamamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünyada 2 milyondan fazla kadında serviks kanseri olduğunu tahmin etmektedir. İleri evrelere kadar hiçbir belirti vermeyebilen bu hastalıktan aşı yoluyla korunulabilir. Pap Smear testi erken teşhisde çok önemlidir. Amerika, Avustralya ve pek çok Avrupa ülkesinde zorunlu aşı programına dahil edilen rahim ağzı kanseri aşısı ülkemizde de uygulanmaktadır. Her iki dakikada bir kadının ölümüne neden olan bu kanser türü dünyada meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. Ancak Pap Smear testinin uygulandığı ülkelerde kanser oranlarında yüzde 50 azaldığı kaydedildi.

Haberin Devamı