Gazete Vatan Logo

Hz. Vahşi kimdir? Hz. Hamza’yı şehit eden Hazretti Vahşi’nin hikayesi nedir, Hz. Resul’un önüne çıkıp ne demiştir?

Ramazan ayının gelmesiyle Hz. Vahşi hakkında yapılan aramalar arttı. Peki, Hz. Vahşi kimdir, Hz. Vahşi’nin hikayesi nedir?

Hz. Vahşi kimdir? Hz. Hamza’yı şehit eden Hazretti Vahşi’nin hikayesi nedir, Hz. Resul’un önüne çıkıp ne demiştir?

HZ. VAHŞİ KİMDİR?

Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan eshâbdan. Adı, Vahşî bin Harb Habeşî’dir. Hazret-i Hamza’nın Bedir Gazâsında öldürdüğü Tu’ayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mut’im’in kölesiydi. Habeşli olduğu için, el ile ok (harbe) atmada ustaydı. Uhud Gazâsında, Cübeyr buna; “Hamza’yı öldürürsen âzâd ol!” demişti. Hind de, babasının ve amcasının intikâmı için, Vahşî’ye mükâfat vâd etmişti. Uhud Savaşında Hazreti Vahşî, taş arkasına saklanıp hazret-i Hamza’ya ok atarak ağır yaraladı ve kılıcıyla şehit etti.

Uhud Savaşında Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem birkaç kâfire bedduâ etmişti. Vahşi ’ye niçin lânet etmiyorsun dediklerinde; “Mîrâc gecesi, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte Cennet’e girerlerken görmüştüm.” buyurdu.

Hicretin sekizinci yılında Mekke feth edildiği gün, Resûlullah, Kureyş’in hepsini affetti. Yalnız on kişinin adını söyleyip, bunları gören öldürsün buyurdu. Hind ile Vahşî bunlar arasındaydı. Hind, Müslüman oldu. Hazreti Vahşi Mekke’den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medîne’de mescide gelip selâm verdi. Resûlullah selâmını aldı. “Yâ Resûlallah, bir kimse Allah’a ve Resûlüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günâh işlese, sonra pişman olup, temiz îmân etse Resûlullah’ı canından çok sevici olarak, huzûruna gelse, bunun cezâsı nedir?” dedi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; “Îmân eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.” buyurdu. “Yâ Resûlallah, ben îmân ettim. Pişman oldum. Allahü teâlâyı ve O’nun Resûlünü her şeyden çok seviyorum. Ben Vahşî’yim.” dedi. Îmân edip, affa kavuştu ve Eshâb-ı kirâm olmakla şereflendi. Fakat Yemâme tarafına gitmesi emrolundu. Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) karşı çok mahçup olup, başını eğip hep öyle yaşadı. Bir daha Medîne’ye gelmedi.

Haberin Devamı

Hicretin on birinci senesinde hazret-i Ebû Bekr’in halîfeliği sırasında Yemâme’de mürtedler (dinden dönenler) ile çok şiddetli harp oldu. Müseyleme ordusundan 20.000 kişi öldü. Hâlid ibni Velîd askerlerinden 2000 kişi şehit oldu. Önce Müslümanlar bozuldu. Sonra Hazreti Vahşi kahramanca saldırıp, hazret-i Hamza’yı şehit etmiş olduğu kılınçla yalancı peygamberlik iddiâsında bulunan Müseylemet-ül Kezzâb’ı öldürdü. Bunu gören Müslümanlar hücum ederek zafer elde ettiler. Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem Hazreti Vahşi ’yi Yemâme tarafına göndermesinin büyük mûcize olduğu böylece meydana çıktı.

Haberin Devamı

Resûlullah Efendimiz’in vefatından sonra peygamberlik iddiasında bulunan Müseylime ile yapılan savaşa katıldı ve Müseylimetülkezzâb’ı o öldürdü. “Câhiliye devrinde insanların en hayırlısını, Müslüman olduktan sonra da insanların en fenasını öldürdüm” diyen Vahşî Yermük Savaşı’na da katıldı. Sonra Humus’a yerleşti ve orada öldü.

Hz. Peygamber’den dört hadis rivayet etmiştir.

HZ. VAHŞİ NEDEN HZ. HAMZAYI ÖLDÜRDÜ?

Aslen Habeşistanlı ve Kureyş eşrafından Cübeyr b. Mut‘im’in kölesidir. Hâris b. Âmir’in, Tuayme b. Adî veya kardeşi Mut‘im’in kölesi olduğu da rivayet edilir. Vahşî’nin Mekke’ye nasıl geldiği bilinmemektedir. Cübeyr b. Mut‘im Uhud Savaşı hazırlıkları sırasında Vahşî’ye, Bedir’de amcası Tuayme’yi öldüren Hamza’yı öldürdüğü takdirde kendisini hürriyetine kavuşturacağını vaad etmişti. Bedir’de katledilen Hâris b. Âmir’in kızı da Vahşî’nin âzat edilmesi için Hz. Muhammed, Ali veya Hamza’dan birini öldürmesini istiyordu (Vâkıdî, I, 285; İbn Asâkir, LXII, 402). Hamza’nın organlarından yapacağı gerdanlıkla Mekke’ye döneceğini söyleyen Ebû Süfyân’ın karısı Hind bint Utbe ise Bedir’de babasını, kardeşini ve amcasını öldüren Hamza’yı ortadan kaldıracak kişiye bütün takılarıyla birlikte on altın vereceğini bildirdi.

Haberin Devamı

Vahşî, Uhud Savaşı için müşrik ordusuyla birlikte Mekke’den yola çıktı. Kureyş ordusundaki kölelerden Vahşî ile Suâb dışındakiler geri hizmette görevlendirilmişti (Vâkıdî, I, 230). Uhud’da çatışmalar başladıktan sonra Vahşî bazan bir kayanın, bazan bir ağacın arkasına saklanarak, bazan da açıktan açığa Hamza’yı gözetliyordu. Hz. Hamza’nın bir kayanın arkasında Sibâ‘ b. Abdüluzzâ ile çarpışıp onu öldürdükten sonra kendisinin bulunduğu yere yaklaştığını görünce mızrağını fırlatarak onu şehid etti; ardından yanına giderek ciğerini söktü ve Hind’e götürdü. Bunun üzerine Hind bütün takılarını Vahşî’ye verdi, bunların yerine Hamza’nın ve diğer şehidlerin organlarını gerdanlık ve halhal olarak taktı. Bu savaşta tam galibiyet elde edemeyen müşrikler Hamza’nın öldürülmesiyle bir ölçüde intikam duygularını tatmin etmişti. Vahşî Cübeyr b. Mut‘im tarafından âzat edildi; Hind de takılarının yanında onu on altınla ödüllendirdi. Vahşî daha sonra müslüman olunca hürriyetine kavuşabilmek için Hamza’yı öldürmekten başka çaresinin bulunmadığını ve Uhud’a sadece bunun için katıldığını söylemiştir (İbn Hişâm, III, 35; İbn Kesîr, IV, 19).

Haberin Devamı

Uhud’daki galibiyet haberini Mekke’ye ilk ulaştıran kişi olduğu kaydedilen Vahşî, Hacûn’da bir tepeye çıkarak Mekke müşriklerine savaş hakkında bilgi verdi (Vâkıdî, I, 332). Ardından Mekke’de yaşamaya devam etti. Hendek Gazvesi’ne de katıldı ve bu savaşta harbesiyle Tufeyl b. Nu‘mân el-Ensârî’yi şehid etti (a.g.e., II, 473). Mekke’nin fethinden sonra Tâif’e kaçtı. Zira kendisi, Hz. Peygamber’e ve müslümanlara karşı düşmanlıklarıyla tanınan on kadar kişiyle birlikte umumi affın dışında bırakılmıştı. Vahşî, Tâifliler’in Medine’ye heyet göndermeye karar vermesinin ardından Dımaşk’a, Yemen’e veya başka bir yere gitmeyi düşündü. Bu arada kendisine Hz. Muhammed’in İslâm’a girenleri affettiği bildirilince Medine’ye gitmeye karar verdi. Sakīf heyetiyle birlikte yahut yalnız olarak Medine’ye giden Vahşî, Mescid-i Nebevî’de Resûl-i Ekrem’in huzurunda müslüman oldu. Kaynaklarda Resûlullah ile Vahşî arasında geçen konuşmayla ilgili bazı ayrıntılar yer alır. Buna göre Vahşî, Resûlullah’ın huzuruna çıktığında veya onun kendisine haber gönderip İslâm’a girmesini istediğinde Vahşî günahkâr olduğunu söyleyerek tereddütlerini ifade edince Resûl-i Ekrem, “Kim tövbe edip iyi davranışlarda bulunursa şüphesiz o kişi tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner” âyetini okumuştur (el-Furkān 25/71). Bunun üzerine Vahşî, “Ey Allah’ın resulü! Ben neredeyse küfre denk bir günah işledim. Allah bunu da hasenata çevirir mi?” diye sormuş, Resûlullah da, “Allah kendisine ortak koşulması dışında bütün günahları dilediği kimse için bağışlar” âyetiyle (en-Nisâ 4/116) cevap vermiştir. Bununla da tatmin olmayan Vahşî, “Burada Allah’ın dilediğini affedeceği bildiriliyor, beni bağışlamayı diler mi dilemez mi bilmiyorum” deyince, Hz. Peygamber, “Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayan, çok esirgeyendir” âyetini okuyarak (ez-Zümer 39/53) Vahşî’nin bütün endişelerini gidermiş, bunun ardından Vahşî İslâm’a girmiştir (İbn Asâkir, LXII, 413). Bu sırada Vahşî’den amcasını nasıl şehid ettiğini anlatmasını isteyen Resûlullah onu dinlerken büyük bir teessüre kapıldı. Bununla birlikte Vahşî’yi cezalandırmadı. Sadece amcasının katledilişini hatırlamak istemediğinden gözüne görünmemesini istedi.