Gazete Vatan Logo
Magazin İnsanların hayatlarına ortak oluyoruz

İnsanların hayatlarına ortak oluyoruz

Kısa bir süre önce final yapan ve ekranların fenomen dizilerinden biri olan “Kaçak”ta canlandırdığı “Dadaylı” karakteriyle büyük bir hayran kitlesi yakalayan başarılı oyuncu Hasan Küçükçetin ile hem veda ettiği “Dadaylı” karakterini, hem yeni projelerini hem de evliliğini ve özel hayatını konuştuk

İnsanların hayatlarına ortak oluyoruz

Oyunculuğa nasıl başladınız?

Kendimi bildim bileli oyunculuk yaptım diyebilirim. Küçüklüğümde sürekli farklı tipler canlandırır ailenin bütün animasyon işlerini ben yapardım ama ciddi anlamda tiyatro lisede başladı. Daha sonra konservatuvarda eğitimimi tamamladım.

Kaçak dizisinde canlandırdığınız ‘Dadaylı’ karakteri çok beğenildi. Dizi final yaptığı için hayranlarınızın üzüldüğünü duydum. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?

Evet fanlarımız bayağı üzüldüler. Hâlâ sitem dolu mesajlar alıyoruz; ‘Abi neden bitti? Biz sizi çok seviyoruz’ diye ama ne yaparsın her güzel şey bir gün biter! Bunu da samimiyete bağlıyorum. Gayet samimi bir şekilde oynadığımız için insanlar da bizleri kendilerine yakın hissediyorlar. Neticede her hafta insanların evlerine girip hayatlarına ortak oluyoruz. Bizleri misafir ediyorlar. Biz de samimi birer misafir olduğumuz için başarı kaçınılmaz oluyor.

Dadaylı karakteri sizce neden bu kadar çok sevildi?

Hayal kahramanı gibiydi. Sürreal bir tipti bence. Neticede aksiyon ve drama çektik ama işin komedi unsuru Dadaylı’ydı. Bence sevilmesinin nedeni bu; neticede insanlar kendilerini güldüren şeyleri daha çok sever ve tutarlar.

Haberin Devamı

Bu rolün size kattıkları nelerdir? Size geri dönüşleri nasıl oldu?

Yıllar sonra tekrar komedisi olan bir karakter oynadım. Bir de bitmek bilmeyen bir aksiyonumuz vardı. Aksiyon işinde kondisyonun ne kadar önemli olduğunu gördüm. Yani kısaca oyunculuğuma çok şeyler kattığını söyleyebilirim.

“Fanatizm dünyanın her yerinde var”

Fanatik hayranlar enteresan bir şekilde davranabiliyorlar. Kurtlar Vadisi’nde Çakır’ı oynayan Oktay Kaynarca rol gereği vurulduğunda hayranları cenaze namazını kılmıştı. Bu durumlar sizi şaşırtıyor mu, insanlar bazı filmleri ve karakterleri gerçek gibi mi algılıyor? Bu durumu neye bağlıyorsunuz?

Fanatizm dünyanın her yerinde var ve bence dozu aşınca bu tehlikeli olmakta,zira gerçek olarak algılıyorlar ve gerçeklik sınırı aşılınca da problemler ortaya çıkıyor. Sanal dünya insanları kahramanlaştırırıken, kişilerin kendilerinde görmek istedikleri ama olamadıkları noktasındaki duygularını şaha kaldırıyor.

Haberin Devamı

Haluk Bilginer aynı sette çalışmak nasıldı?

Gayet keyifliydi. Gerçi Haluk Ağabey ile bir sahnede beraber çalışma imkanı buldum o sahnede de öldü.

Son dönem yıldızı parlayan oyunculardan Yağmur Tanrısevsin de sezon başında diziye katılmıştı... Sette Yağmur ve diğer oyuncular ile aranızda nasıl bir sinerji oluştu?

Yağmur’la hiç sahnemiz olmadı bir tek Haluk Bilginer’in öldüğü sahne vardı o kadar.

Diğer oyuncu arkadaşlarla da sinerjimiz bu kadar iyi olmasa dizi tutmazdı.Biz bir ekip çalışması yapıyoruz ve zincirin halkalarının sağlam olması şart.

“Hayatım inanılmaz bir şekilde düzene girdi”

Geçen yaz Nazlı Yavuzcan ile hayatınızı birleştirdiniz... Setlerin yoğunluğundan balayınızı gerçekleştirememişsiniz. Evliliğiniz nasıl gidiyor her şey yolunda mı?

Evet balayına gidemedik malesef, düğünden bir gün sonra sete gittim, çalışmaya devam ettim. Ama iş bittikten sonra ufak ufak tatillerle o kaybı kazanmaya çalışıyoruz. Ben ancak düğünüme katılabilmek için izin alabildim, balayı şimdi artık.

Haberin Devamı

Evlilik ne gibi değişiklikler kattı hayatınıza?

Hayatım inanılmaz bir şekilde düzene girdi, eve geldiğinde eşinin seni kapıda karşılaması kadar güzel bir şey olamaz. Mühim olan başlangıçlar değil devamlılıklar, bunun için üstüme düşen ne görev varsa yapmak için gereken çabayı sarfedeceğim.

Size göre aşk nedir?

Anormalliktir.

‘Abi ellerin dert görmesin şahane dövüyorsun...’

Setten ilginç anılarınız var mı? Varsa bizimle birisini paylaşır mısınız?

O kadar çok ilginç şeyler yaşadık ki; şimdi siz sorunca bir anda aklıma gelmedi. Aksiyon işi çektiğimiz için kavga sahnelerinde çok hassas davrandık. Karşımızdaki arkadaşlara kazara vurmamak için çok kastık kendimizi. Birgün yine bir kavga sahnesi çekimi, neredeyse dört saat sürdü, her plan bittiğinde arkadaşa ‘İyi misin? Bir şey olmadı değil mi?’ diye sordum durdum. En sonunda ‘abi ellerin dert görmesin vallahi şahane dövüyorsun hiçbir şey olmuyor merak etme’ demişti, ben de bu lafa çok gülmüştüm.

Haberin Devamı

Mimiklerinizi çok başarılı bir şekilde kullanıyorsunuz, ‘Yaprak Dökümü’nden bugünlere gelirsek, neler değişti?

Kısaca olgunlaştım diyebilirim. Oyunculuğumun geliştiğini düşünüyorum. Her proje, her yapımcı ve her yönetmen bana farklı tecrübeler kazandırıyor.

“Evde helikopter uçurmayı severim”

Setlerin haricinde bir gününüzü nasıl geçirirsiniz?

Eşimle sinemaya gideriz. Köpeğimiz Mama’yı gezdiririm, helikopterlerimi uçururum. Bakımlı olmak bir oyuncu olarak ve de insan olarak benim için çok önemli. Dermaslim’e gidiyorum, bir program hazırladılar benim için o programı uyguluyorum. Ayrıca spor yapıyorum. Dadaylı’nın aldığı kiloları Hasan’ın vermesi gerekiyor çünkü. Şayet tüm bunları yapmıyorsam, bütün gün miskinlik yapar evde vakit geçiririm.

Hobileriniz nelerdir? Ne tür müziklerden hoşlanırsınız..? Okumaktan keyif aldığınız yazarlar kimlerdir? Son aldığınız kitap, CD ve DVD nedir ?

Helikopter tutkum var, onları uçurmayı çok severim, bildiğiniz bir çocuk gibi oynarım onlarla. Kulağıma hoş gelen her müziği beğenirim. Bu ara Nazlı’yla korku filmlerine sardık, en son ‘Lanet’ filminin DVD’sini aldım.

Oyunculukta hedefleriniz neler?

Sürekli iyiyi hedeflerim. Kalıcı olabilmek çok önemli benim için... Belli bir karakterin oyuncusu olmak istemiyorum. Menajerim Tümay Özokur ile birlikte kariyer planlaması yapıyorum, ekip çalışmasının başarı için önemli olduğunu düşünüyorum.

Tiyatro bölümünde eğitim aldığınız, tiyatro ya da müzikal projesi olabilir mi?

Setlerden maalesef tiyatroya vakit kalmıyor...

Kendimle kalıyorum

Boş vakitlerimde kendimle kalmaya ve kendimi beslemeye çalışıyorum. Okuyarak, durarak, sohbet ederek...

“Hollywood’a açılmayı kim istemez?”

Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan Russel Crowe’un yönettiği ‘The Water Diviner’ (Son Umut) ile Hollywood’a açıldı. Türkiye de ki starların yurt dışına açılmasını nasıl buluyorsunuz? Sizin de Hollywood gibi hedefleriniz var mı?

Bence Türk oyuncuların yurt dışına açılması gayet güzel ve sektör adına olumlu gelişme. Holywood’a açılmayı kim istemez.

Yeni projeleriniz neler?

Şu an en yeni projem ailem! İş yoğunluğu yüzünden eşime vakit ayıramamıştım. Şimdi bol bol beraber vakit geçiriyoruz.Elbette yepyeni projelerle seyircimizle buluşacağım ama hiçbirşey için acele etmek istemiyorum.

Sizi heyecanlandıracak roller nasıl olmalı? Her türlü rolü oynar mısınız?

İlk okuduğum zaman ağzımı sulandıracak; ‘Evet ben bu adamı oynarım, güzel de olur’ demem lazım. Oyunculukla da ilgili pek öyle kırmızı çizgilerim yok, doğru iş ve doğru projede her şeyi yaparım.

Daha çok sinemada mı, yoksa dizi projelerinde mi yer almayı tercih ediyorsunuz?

Tercihim sinemadan yana, daha iddialı, daha zor geliyor bana.Ama dizi filmler olmazsa olmazımız.