Gazete Vatan Logo

'Gaz maskeleri küflüydü'

'Gaz maskeleri küflüydü'

Nefessiz kalınca maskeleri açtık. Çoğu küflü çıktı. Onlar kontrol edilmezdi. Çünkü gereksiz kullanan işçinin maaşından 400 TL kesilirdi.

Faciadan saniyelerle kurtulan işçilerden biri de Emre Alaca. Madende yaşananlarla ilgili öyle şeyler anlatıyor ki insanın kanı donuyor..

Hava borularını kestik

“Olay anında emniyetçi vardiya amirimiz Mehmet Efe bize, ’Durun, gitmeyin, yangın var, söndürelim ondan sonra gidersiniz’ dedi. Biz de bekledik. Ocağın her yerini duman sardı. Göz gözü görmüyordu. Baktık olacak gibi değil, hava borularınıı kestik. Bulunduğum yerde 140 kişiydik. Tabi herkes hava borularını kesmeye başlayınca hava azalmaya başladı. En yakın arkadaşım Ramazan, kendisine doğru gelsin diye eliyle havaya yön veriyordu. Bu sefer bana hava gelmiyordu. ‘Yapma, ben öleceğim, çek elini oradan’ dedim. Ki bu benim en yakın arkadaşım. Öyle bir psikolojiyle savaştık.

Taktık ağzımıza toz geldi

Hava borularındaki hava yetersiz kalınca gaz maskelerini açtık. . 140 kişi varsa bunların 70’i küflü çıktı. Hepimiz taktık toz geldi ağzımıza. Belki de maske küflü olduğundan ölenler de vardı. Herkes ’Öleceğiz’ diye bağırmaya başladı. Duman üstten gider diye yere yattık ama fayda etmedi.

Cezası 400 TL

Maskeler vardiya sonunda kilosu ölçülüp, üzerindeki çamuru silinip sağlam diye gönderiliyordu. Açıp kontrol etme şansımız yok. Bir kullanımlıkmış. Hiçbir şey yokken maskeyi açarsan şirket senden 400 TL kesiyor. O yüzden daha önce hiç açmadık. İş güvenliği dersinde şöyle takacaksınız diye gösterdiler. Ama gösteren kişi kendi üzerinde deniyordu. 6 yıldır tatbikat ya da ders de yapılmadı zaten..

Hava basıp bizi bitirdiler

İçeriye temiz hava bastılar ama bu kez de bizi bitirdiler. Bizi bir yandan öldürdüler, diğerlerini bir yandan kurtardılar. Süründük. Arkadaşım Ramazan vardı arkamda. Çıktıktan sonra ’Resmen kesilen kuzu gibi tepiniyordun’ dedi.

Gırtlağımıza yapıştılar

Şu an ki psikolojiyle çalışmayacağım diyorum ama. Şu çevrede ne iş yapabilirsin ki? İş sahası yok, nereye gideceksin? Dünya kadar borcum var. Gırtlağımıza yapıştılar. Mecbursun gibi bir şey oldu. Türkiye’nin hali bu.”

Emre Alaca (29) 5 yaşındaki kızı İrem’e sarılıp ‘Çok şükür kurtuldum ama sevinemedim. Cenazeden cenazeye koşuyorum” diyor.

Eşini bırakıp gidemiyor



Faciada yaşamını yitiren işçilerden 2 çocuk babası Uğur Çolak’ın(26) eşi Duygu Çolak(21), 4 gündür eşinin mezarının başında bekliyor. Bütün gününü mezarlıkta geçiren Çolak “ 4 yıllık evliydik. Çocukluk aşkımdı. Biri 1, diğeri 2 yaşında iki çocuğum var. Ben Uğur’suz ne yapacağım” diye ağlıyor.

Ocağı en son o terk etti



Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümünden mezun olan Mehmet Efe, 5 Soma’daki maden ocağında işe başladı. Facianın yaşandığı gün tüm vardiyadan sorumlu emniyet Başmühendisi olanak görev yapıyordu. İş güvenliği uzmanı olan Efe, kazanın hemen ardından tüpünü takarak madene indi. Birkaç saat içeride onlarca can kurtardı ancak üçüncü kez girdiği madenden bir daha çıkamadı. 3 yıllık evli olan Efe’nin cenazesi dün gece madenden çıkartılarak bugün Balıkesir’in Savaştepe İlçesi Sarıbeyler Köyü’nde gözyaşları içinde toprağa verildi.

Arkadaşları Efe’nin gemiyi en son terk eden kaptan misali ocaktan en son çıkarılan cenaze olmasını çok anlamlı buluyor: “Mehmet, çalışma arkadaşlarına çok değer verirdi. Cenazesi de ocaktan en son çıkartılan oldu..“

Dedesiyle kaderi aynı

Mehmet Efe 1967 yılında ilçede yaşanan başka bir maden kazasında yaşamını yitiren dedesiyle aynı adı taşıyordu.

İlk kardeşime bakardım



Soma’daki maden faciasından sağ kurtulan ancak kardeşi Cengiz Çantal’ı(32) toprağa veren Fetih Çantal (38) olayın şokunu halen üzerinden atamadı. Çantal yaşadığı acıyı şöyle anlattı : “3-5 dakika içinde her yer duman oldu. Bulunduğumuz yerden çıkış noktasına yaklaşık 50 metre vardı. O mesafeyi koşarak mı sürünerek mi gittim, hatırlamıyorum. Geri döndüğümde dumanın içinde sigara izmariti kadar bir ışık gördüm. Orada bir işçi olduğunu fark ettim. ‘Bir can bir candır’ dedim. Elimle elbisesinden tuttum, dışarı çektim, çıkardım. İşe gidince kardeşime ‘Sen hangi bölgeye gidiyorsun’ diye sorardım. Her zaman ocaktan çıktığımda ilk ona bakardım. Ocakta iş kazası olur, taş düşer ölür. Yani böyle şeyler hep aklıma gelirdi. İlk etapta zaten elbisesine bakardım, çıktı mı diye. Onu görünce rahatlardım. Bu defa 6,5 saat yolunu gözledim ama maalesef cansız bedeni çıktı. Kardeşim genç yaşta öldü.”