Gazete Vatan Logo

Erdoğan'a destek verdi!

Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan'ın açıklamasına destek

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ”Biz terörün sonlanmasını isteriz. Silah bırakıp, başka bir ülkede gidip normal yaşantılarını sürdürürlerse bundan da ayrıca memnunluk duyarız” dedi.

Kılıçdaroğlu, gazeteci Cüneyt Ünal’ın babası Hikmet, annesi Arife, erkek kardeşi Cumhur Ünal ve kız kardeşi Canan Akdere ile parti genel merkezinde görüştü. Görüşmeye, Suriye’ye giden heyetteki CHP milletvekilleri de katıldı.

Kılıçdaroğlu, görüşme sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan dönüşünde, ”Terör örgütü mensupları ve liderleri silah bırakırsa, başka ülkelere gidebilirler” yönünde açıklaması olduğunu hatırlatarak, değerlendirmesini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, bu açıklamanın yeni bir açıklama olmadığını, öteden beri üzerinde durulan bir konu olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, ”Silah bırakıp başka bir ülkeye giderse zaten, bizim söyleyeceğimiz fazla bir şey yok. Biz terörün sonlanmasını isteriz. Silah bırakıp, başka bir ülkede gidip normal yaşantılarını sürdürürlerse bundan da ayrıca memnunluk duyarız” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemine ilişkin de açıklamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, ”Bence yapay tartışmaların peşinden koşmaktansa, bu ülkedeki işsizliği konuşalım, atanamayan öğretmenleri konuşalım, patates üreticilerinin sorunlarını konuşalım” dedi.

Türkiye’nin çok sayıda sorunu bulunduğunu ve çözüm beklediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

”Bu sorunları çözelim. Bakın az önce Cüneyt’in işsizlik sorununu konuştuk. Bir kişi ama milyonlarca var böyle işsizlik sorunu çeken. Biz bütün bunları bırakmışız, yapay bir gündemin peşinden gidiyoruz. Son yapılan kamuoyu anketleri de başkanlık sistemini halkın istemediğini gösteriyor zaten. Neden bu tartışmaya giriyoruz, gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Parlamenter sistemi güçlendirmemiz gerekir. Bakın parlamenter sisteme, yürütme organının baskısı nedeniyle sağlıklı çalışmıyor. Yürütme organının baskısını sağlayan yasalar hangi yasalar? 12 Eylül yasaları, ’bunları kaldıralım mı?’. Evet kaldıralım. Oturup bunun üzerinde düşünmemiz, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirmemiz lazım. Bir kişi gidecek 550 milletvekilini seçmek için oturacak kendisi liste yapacak. Halkın iradesi, ’hayır halkın iradesi yok’. Halk kendi milletvekilini seçmeli. Vatandaş, inandığı güvendiği milletvekilini seçmeli, bunun yolunu bulmalıyız. 12 Eylül yasalarını kaldırmalıyız. Biz bunları yapmalıyız, biz bunları yapmıyoruz, ’benim yetkim kalsın, yeterli değil, biraz daha bana yetki verin’. Verdiğiniz yetkilerle Türkiye’nin dış politikasının nereye geldiğini hep beraber görüyoruz. Bataklığa sürüklenen bir Türkiye var. Barış içinde yaşıyorduk, bütün komşularımızla şimdi bütün komşularımızla savaşın eşiğine geldik.”

Türkiye’nin komşuları ile barış içinde yaşaması gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

”Dışardan füze getirtiyoruz, Rusya bir taraftan, İran bir taraftan, Irak bir taraftan bizi düşman ilan etmeye başladı. Neden? Bu ülkede barış içinde, komşularımızla huzur içinde yaşamak varken, Türkiye neden birden bire kendisini savaşın göbeğinde buluyor. Oturup vatandaşlarımızın kendisine sorması lazım. Bir hükümet, ülkeyi barışa, huzura götürür. Herkesin çalışabileceği, üretebileceği bir Türkiye varken, herkesin diken üstünde oturduğu bir Türkiye’yi neden ve nasıl yarattık. Sormamız gereken sorular bu. Bunlar yetmiyormuş gibi başkanlık
tartışmaları, o yetmiyor devrim yasaları, o yetmiyor, başka yasalar, bunlar doğru değil. Medyaya da görev düşüyor. 8 milletvekili hapiste, o milletvekillerine milyonlarca kişi oy verdi. Oy verenlerin tamamı şu anda tutuklu anlamındadır. Böyle demokrasi anlayışı olur mu? Bütün bunları bırakmışız, gazeteciler, akademisyenler hapiste. Bütün dünya diyor ki ’Türkiye nereye gidiyor?’ AB’yi unuttuk, yüzümüz batıya dönüktü, Ortadoğu’nun bataklığına döndük, dış politikamızı ülkenin çıkarları üzerine değil, başka ülkelerin çıkarları üzerine inşa ettik. Geldiğimiz nokta iç açıcı değil. Vatandaş uyanıyor ve kendisine
soruyor,’ne olacak bu memleketin hali?’ diye. Aynı şeyi, bu ülkenin üniversiteleri, akademisyenleri, sanatçıları da sormaya başladılar. Yani entellektüel birikimi olan insanlar da sormaya başladılar. O nedenle bizim yeniden oturup düşünmemiz lazım.”

”Bunlar parti içinde bir ayrılık olarak değerlendirilmemeli”


”Anadilde savunma ve Kürt sorununa ilişkin partide bir görüş ayrılığı var mı? Seyit Rıza’nın haklarının geri verilmesiyle ilgili kanun teklifinin de partide görüş ayrılığına neden olduğu iddia ediliyor, siz ne dersiniz?” yönündeki bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, her milletvekillerinin önerge, kanun teklifi, gensoru verirken grubun onayını aldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ”Grup yönetiminden geçerse kabul olur, geçmezse ret olur. Bunun parti içinde ayrılık veya gayrılık olarak yorumlamamak lazım. Sadece, Hüseyin arkadaşımızın verdiği kanun teklifi değil, önerge veren pek çok arkadaşımızın önergeleri de kabul edilmemiştir. Bunlar parti içinde bir ayrılık olarak değerlendirilmemeli” şeklinde konuştu.

”Hüseyin Aygün’ün grup yönetiminden onay almadan, gazetecilere dağıttığı için sıkıntı olduğu, disiplin suçu işlediği yorumları yapılıyor. Bu konuda bir işlem yapacak mısınız?” denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, ”Hayır” yanıtını
verdi.

Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin grup yönetiminden geçmeyen önergelerini kamuoyuyla paylaşmamaları gerektiğini belirterek, bu kurala bütün milletvekillerinin uymasını istediğini kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Arınç ile İnce arasındaki tartışma

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ”Muharrem İnce ile ilgili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın gündeme getirdiği iddiaların kasıtlı olduğunu düşünüyor musunuz? Dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir de başvuru yaptı?” demesi üzerine, şunları söyledi:

”Gensoruya muhatap olan bir bakanın, kendisine sorulan soruları yanıtlamak yerine, oradan kaçarak grup başkanvekili hakkında düzenlenen bir fezlekeyi gündeme getirmesi, sadece suçluluğunu kabul etmesi anlamına gelir. Sayın İnce gayet açık bir şekilde diyor, fezleke düzenlenmiş doğru, ’kaldırın dokunulmazlığımı’ diyor. Öteden beri parti olarak söylediğimiz şeyleri söylüyor,
dile getiriyor. Gönül isterdi ki Sayın Arınç, kendisine yönelik iddiaları Meclis kürsüsüne çıkıp yanıtlasın. Onu yanıtlamayıp, sorunlardan ya da sorulardan kaçmak Sayın Arınç’ın siyasi birikimine de yakışmıyor. Bu Sayın Arınç’ın ne kadar zor bir durumda olduğunu gösteriyor. İşin özeti bu.”

”Grup toplantısında, partiyi bazı grupların yönlendirdiği şeklinde bir açıklama olduğu basın organlarına yansıdı. Böyle bir açıklamanız oldu mu? Bu gruplar kimler?” şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, ”Ben ilk kez sizden duyuyorum” yanıtını verdi.

”Türkiye’nin Patriot ihtiyacı olduğunu siz de hissediyor musunuz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, salı günkü grup konuşmasında Kürecik bağlamında bu konuya ayrıntılı bir şekilde yanıt vereceğini söyledi.

Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Abdullah Öcalan’ın Ergenekon davasında gizli tanık olduğu yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine ise
Kılıçdaroğlu, dün Tezcan’ın kendisine bu konuda bilgi verdiğini belirtti.

Gazetecilerin yıpranma hakkı

Gazetecilerin yıpranma hakkı ile ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, dünyanın her yerinde gazetecilerin 24 saat esasına göre çalıştıklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

”Yağmur mu olur, deprem mi olur, sel mi olur? Orada gazeteci vardır. Dolayısıyla gazeteci, günün 24 saati haber peşinde koşan kişidir. Mesleği kolay değildir, yıpratıcıdır, gazetecilerin geçmişte sağladıkları hakların ellerinden alınmasından büyük üzüntü duyduklarını biliyorum. Bunun gidermek için CHP olarak elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Milletvekili arkadaşlarım burada. Onlara da sizlerin yanında söylüyorum, ’bu konuyla ilgili bir kanun teklifi hazırlayın. Onu parlamentoya sunalım.’ AKP’de kabul ederse biz bunu parlamentodan süratle geçirebiliriz. Belki bu olay elinizden alınan bir hakkın tekrar iadesi için bir vesile olur.”

Haberin Devamı