Gazete Vatan Logo

‘Cehennem’ İstanbul’a turist çeker!

Dan Brown, İstanbul’u etkileyici üslupla anlatıyor

Dan Brown’un gizemini İstanbul’da çözdüğü romanı ‘Cehennem’i bekleyenler kitapçılara koştu. Dan Brown, tam 100 sayfa yer verdiği İstanbul’u etkileyici üslupla anlatıyor

Dan Brown’un içeriği sır gibi saklanan ve merakla beklenen yeni kitabı Cehennem dün kitapçıların raflarına çıktı. Dan Brown’un Türk okurlarına büyük sürprizi ise Cehennem’de en önemli şehir olarak İstanbul’a yer vermiş olmasıydı. Serinin kahramanı Robert Langdon’u İstanbul’a gönderen Brown, kitabında tarihi yarımadayı, Boğaziçi’ni oldukça etkileyici betimlemelerle hayranlarına anlatıyor.

Avrupa’nın en güzel yolu

2009’da kitabı ‘Kayıp Sembol’ün tanıtımı için İstanbul’a gelen ve bir kaç gün kalan Brown, kahramanı Robert Langdon’u da kendi gezdiği rota üzerinde dolaştırıyor. Floransa’da başlayan ve hedefi insanlığı yok etmek olan kötü bir bilim adamının peşinde koştuğu hikayenin düğümünün çözüldüğü İstanbul’a Cehennem’in son 100 sayfasında yer veren Brown, kitapta Atatürk Havalimanı’ndan Sirkeci’ye uzanan John F. Kennedy Caddesi’nin Avrupa’daki en güzel yollardan biri olduğunu söylüyor. Sultanahmet Camii’nin peri masalından çıkmış gibi görünen minarelerinin Disney World’deki Cinderella Şatosu’na ilham verdiğini anlatıyor. Brown, İstanbul’u şöyle anlatıyor, “Sahil boyunca uzanan ışıklı minareler camilerin üzerinde yükseliyor; modern ve laik bir şehir olmakla birlikte, kökeninde hala dinin yaşadığını hatırlatıyordu.”

‘Gece yarısı Çemberlitaş ve Sultanahmet’i gezdik’

Dan Brown’a 2009’da 2.5 gün İstanbul’u gezdiren rehber Serhan Güngör, ünlü yazarla yaşadıklarını ilk kez VATAN’a anlattı, “Bu kitabın İstanbul’a zamana yayılan muazzam bir katkısı olacak. İstanbul’un tanıtımı için çok güzel bir şey oldu. Gelen turist sayısını mutlaka artırır. İlk gece Boğaz’da kaldığı otelden “Yorgun değilseniz İstanbul’un gecesi bir başka güzeldir” diyerek Cemberlitaş’a götürdüm. Çemberlitaş Sütunu’nun öyküsünü gerçek haçın bazı parçalarının burada saklı olduğunun söylendiğini anlattım. Gece yarısı yürüyerek Sultanahmet Camii’ne yürüdük. Sonrasında iki gün boyunca tarihi yarımada da başta Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı olmak üzere her yeri, Beyoğlu, Bebek, Boğaz, surlar ve Kariye’yi gezdik. Asitane’de yediği yemeğe bayıldı. Uzun sorular sorarak dinledi. İstanbul’dan çok etkilendiğini sık sık söyledi. Kesinlikle İstanbul’dan ilham alıyordu. İyi zaman geçirmeseydi herhalde bu kadar güzel yazmazdı.”

“Hristiyanlıkla eşsiz karışımı”

DAN Brown çok etkilenerek kendi başına bir şehre benzettiği ve Dünyanın Sekizinci Harikası olarak tanımladığı Ayasofya’yı, “Ayasofya. Binadan çok... Bir dağı andırıyordu” diyerek anlatıyor. Yine kitapta Langdon’u gezdiren rehberin ağzından Ayasofya’yı şöyle tanıtıyor, “Tam önümüzde. Hristiyanlıkla İslamiyet’in eşsiz bir karışımını görüyorsunuz.” Yeni Camii’nin şehrin en güzel mimarilerinden biri olduğunu belirten Brown, 300 yıllık Mısır Çarşısı ve Türk lokumunu da detaylı olarak anlatıyor.

Haberin Devamı