Gazete Vatan Logo

Batılı öğretmenlerden doğuda fedakarlık örneği! 'Yolları kürekle kendimiz açıyoruz'

Bitlis'in Güroymak ilçesine bağlı Arpacık köyünde eğitim hizmeti veren Sakaryalı ve Konyalı kadın öğretmenler, tüm zorluklara karşı köylü çocukların eğitimden geri kalmaması için mücadele veriyor. İlk görev yeri olarak atandığı Ağrı’da mesleğini icra eden Antalyalı Tuğba öğretmen ise elinden tuttuğu çocukları geleceğe taşımanın heyecanını yaşıyor.

Batılı öğretmenlerden doğuda fedakarlık örneği! 'Yolları kürekle kendimiz açıyoruz'

Sakarya ve Konya gibi batı illerinden sevdiklerini geride bırakarak doğunun köylerine gelen kadın öğretmenler, öğrencilere sağladıkları eğitim olanaklarıyla büyük takdir topluyor. Her sabah ilk olarak öğrencilerinin sınıflarda üşümemesi için sobaları yakan öğretmenler, kendi çocuklarından ayırmadıkları öğrencilerine hem anne hem de baba şefkati gösteriyor. Büşra ve Kübra öğretmen, meslek aşkıyla tüm zorlukları göğüsleyerek öğrencilerin iyi birer birey olması için çabalıyor.

İlçeye yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Arpacık köyünde öğretmenlik yapan Büşra ve Kübra öğretmen, ailelerinden ve sevdiklerinden kilometrelerce uzakta eğitim veren öğretmenlerden yalnızca ikisi. Sınıf öğretmeni Büşra Kara, 5 yıldır köyde görev yaptığını ve çok sayıda öğrenci yetiştirdiğini söyledi. Köyün dağlık arazide bulunmasından dolayı özellikle kışın çeşitli zorluklar yaşadıklarını anlatan Büşra Kara, “Kışın bazen okulun yollarını kürekle kendimiz açıyoruz. Bizi burada zorlayan bazı şartlar olabilir ancak motive eden ise öğrencilerimiz, onların masum ve saf duygularıdır” dedi.

Haberin Devamı

“YERİ GELDİ BOYAYI KENDİMİZ YAPTIK, SOBAYI KENDİMİZ KURDUK”

5 yıl önce atandığı Arpacık İlköğretim Okulunun kendi evi gibi olması için elinden geleni yaparak sınıfı rengarenk yapan Büşra Kara, “Ben okulumun evim gibi olmasını istedim. Güzelleşmesini istedim. Çünkü her gün buraya geldiğimde ayaklarımın geri geri gitmesini istemedim. Ayrıca çocuklarımın da buraya severek gelmesini istedim. Bu yüzden de okulu güzelleştirebildiğimiz kadar güzelleştirmeye çalıştık. Hep iki kadın öğretmen olarak çalıştık burada. Yeri geldi boyayı kendimiz yaptık, sobayı kendimiz kurduk. Sabahları bazen kardan dolayı köy yolu açılamadığı için kürekle yolları açtık. Çocuklarımızı karda kucağımızda taşıyarak okula getirdik.

Bu çabaların hepsini çocuklarımız için gösterdik. Çünkü öğretmenlik öyle bir şey, çocuklarınızı sevmeden yapabileceğimiz bir şey değil. Onların her gün gülümseyerek mutlu gelmesi ve bize sarılmaları zaten bizim en büyük fedakarlığı yapmamızın sebebi. Mutlu olmamızın burada çalışırken pes etmememizin sebebi çocuklarımızın yüzündeki gülücük. Hatta yeri geldi onlarda birlikte dolapları boyadık, sıralarımızı temizledik. Panolarımızı birlikte hazırladık, fotoğraflarımızı birlikte seçtik. Geldiğim seneden beri mezun olan bütün öğrencilerimle yaptığım her etkinliğin fotoğraflarını çekiyorum, çünkü bunlar bende en büyük anılar olacak. İlk atandığım yerden bana kalan en güzel anı olarak kalacak. Çocuklarımın da bunları hatırlamalarını istiyorum” diye konuştu.

Haberin Devamı

KÖY OKULUNDA BÜYÜK BAŞARI

Geçtiğimiz ay il genelinde yapılan deneme sınavında öğrencilerinden bazılarının birinci olduğunu ve bunun kendisini oldukça mutlu ettiğini belirten Kara, “İkinci senemde çocukların hepsini Tatvan’a geziye götürmüştüm. İlk defa Van Gölü’nü gördüler. O anki sevinçlerini asla unutamıyorum. Hatta bir öğrencim dönerken demişti ki ‘Bugün hayatımın en güzel günüydü.’ Bu benim için en güzel hediyeydi zaten. Tabii ki yaşadığımız çok fazla zorluklar var. Musluk tamir ettik, kapıları taktık. Kapıları söktük odun olarak kullandık. Yaptığımız emek ve fedakarlık çok fazla ama bunun karşılığında çocukların mutluluğu, eğitimde geri kalmamaları bizim için en büyük hediye. Geçtiğimiz ay içinde deneme sınavları yapıldı. Benim öğrencilerimden bazıları ilçe genelinde birinci oldu. Bu benim için en büyük karşılıktı zaten. Aldığım en güzel hediyeydi. Çünkü emeklerimin boşa gitmediğini görmek beni mutlu ediyor” diye konuştu.

Haberin Devamı

TEK DERSLİKTE 4 SINIFA EĞİTİM

Tek derslikte 1, 2, 3 ve 4’ncü sınıflara eğitim veren Büşra Kara, “4 sınıf birden okutmak avantajı ve dezavantajı olan bir durum. Avantajı olarak kendinden büyük çocuklarla bir arada oldukları için etkinliklere adapte olmada sorun yaşamıyorlar ya da etkinliğini bitiren büyükler küçüklere yardımcı olabiliyor. Aralarındaki yardımlaşma bizim için de çok iyi oluyor. Ama dezavantajı daha fazla ağır basıyor. Çünkü bu çocuklar diğer müstakil sınıflardaki gibi 6 saat boyunca kendi derslerini göremiyorlar. Elimden gelenin daha fazlarını verip yetişmeye çalışıyorum ama bazen hem ben eksik kalıyorum hem onlara eksik zaman ayırmak zorunda kalıyorum. Bu bizim için en büyük dezavantajlardan biri. Ama avantajlarını da çok görüyoruz. Birlikte büyüdükleri için birlikte eğitim aldıkları için diğer sınıfa geçtikleri zaman bu kadar zorlanmıyorlar” dedi.

Haberin Devamı

3 ÖĞRENCİSİ VAR

Sadece 3 çocuğun olduğu anasınıfında öğretmenlik yapan Kübra Arpasırtı ise özellikle bir köy okulunda görev yapmayı çok istediğini ifade ederek, “Burada üçüncü yılım, 2020 yılında atandım. Buraya geldiğimde gerçekten çok mutlu oldum. Çünkü köy okuluna atanmayı çok istiyordum. İki tane kadın öğretmen çalışıyoruz. Her zorluğun güzellikleri de var. Çocuklarla birlikte olgunlaşıyoruz, onlarla çocuklaşıyoruz. Onlara seni seviyorum dediğim zaman yüzlerindeki o utanma beni çok mutlu ediyor. Burada sınıflarımızda her ne yaptıysak çocuklarla birlikte yaptık” diye konuştu.

ÇOCUKLARINI YARINLARA TAŞIYOR

3 yıl önce Memleketi olan Antalya’dan Ağrı’nın merkeze bağlı Kazlı köyündeki Kazlı İlköğretim Okuluna ana sınıfı öğretmeni olarak atanan Tuğba Ok ise mesleğine bir köy okulunda başlamanın ve ellerinden tuttuğu çocuklarla geleceğe yürümenin sevincini yaşıyor. Mesleğinin üçüncü yılında aynı okulda bir Öğretmenler Günü'ne daha kavuşan Tuğba öğretmen, sabahın ilk ışıklarında geldiği sınıfında öğrenciler gelmeden önce ilk defa tanıştığı sobayı yakarak çocuklara sıcak bir yuvada eğitim veriyor.

SINIFA GELDİKLERİNDEN İTİBAREN BENİM ÇOCUĞUM GİBİ OLUYORLAR

Kış mevsiminin zorlu geçtiği Ağrı’da köy okulunda öğretmenlik yapmanın verdiği zorlukları, mesleğine olan aşkı ve çocuklara olan sevgisiyle aştığını belirten Öğretmen Tuğba Ok, “Burası benim ilk görev yerim. Benim için çok değerli ve kıymetli. İklim olarak biraz zorlandım ama okulumu seviyorum, öğrencilerimi çok seviyorum. İlk öğrenciler hiçbir zaman unutulmaz. Benim için çok değerliler. Köydeki insanlar dışardan geldiğimiz için bizi kucakladılar. İlk Öğretmenler Günü de benim için çok heyecanlıydı. Hayatım boyunca unutamayacağım bir andı.

Ben sabah çocuklardan önce geliyorum, onları karşılıyorum. Biraz serbest zamanda oyun izni veriyorum, oyun oynuyorlar. Ben de onlarla beraber oynuyorum, o zaman çok daha mutlu oluyorlar. Beslenme saatlerinde onlarla oturup bir şeyler yiyorum. Onlarla bir şeyler paylaşıyorum ya da onlar getirdiklerini benimle paylaşıyorlar. Sınıfa geldiklerinden itibaren benim öğrencim değil de çocuğum gibi olmuş oluyorlar. Günün belli bir kısmını beraber geçiriyoruz. Biz erkenden gelip sobayı yakıyoruz çocuklar gelmeden önce sınıf ısınmış olsun diye. Önceki senelerde veliler yardımcı oldu soba yakmama. Bazen sırayla gelip onlar sobayı yakıyorlardı. Üçüncü yılım olduğu için ben de alıştım, öğrendim. Artık zor gelmiyor. Geldiğim yere göre çok ters bir iklim. Ama alışılmayacak hiçbir şey yok” diye konuştu.

Yaşadıkları bölgeden dolayı dezavantajlı olan çocukların eğitim şartlarını dengelemek için ellerinden geleni yaptıklarını belirten Ok, “Köylerdeki öğrencilerimiz merkezdeki öğrencilere göre biraz daha dezavantajlı oluyorlar. Biz de bunu dengelemek için, diğer çocuklarla biraz daha eşit şartlara getirebilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Çoğu çocuğun evinde oyuncağı bile yoktur belki. Aileler çok okuma yazma bilmiyorlar. Kendileri okula gidemedikleri için çok hevesliler çocuklarını okula gönderme konusunda. Onlar da bizim söylediğimiz her şeyi yapıyorlar. Bizler de onların durumlarını anlayarak hareket etmeye çalışıyoruz. Köyde öğretmen olmak çok başka bir duygu. Çok mutlu ve gururluyum" şeklinde konuştu.

BABA EVİNDE HİÇ SOBA YAKMADI, ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN DİYE ÖĞRENDİ

Düzce’den 4 sene önce Yüksekova’ya atanan ve Akalın köyünde öğretmenlik yapan Nur Banu Aydaş da, tüm zorluklara rağmen öğrencilerini geleceğe hazırlayan fedakar öğretmenlerden bir diğeri... Nur Banu öğretmen, öğrencileri için odun toplayıp sobayı yakması ve sınıfları temizlemesi de büyük takdir topluyor.

Babasının evindeyken hiç soba yakmadığını belirten Aydaş, çocukların üşümemesi için öğretmen olarak görev yaptığı okulda soba yakmayı öğrendiğini söyledi.

Öğrencileri sıkılmasın diye ders arası onlarla oyun oynamayı da ihmal etmeyen Nur Banu Aydaş, “Yüksekova’da 4 yıldır görev yapıyorum ve Düzceliyim. Doğu batı fark etmeksizin bayrağımızın dalgalandığı her yerde görevimizi en iyi şekilde yerine getirmek için buradayız. Çocuklarınız bu kapıdan girdikten sonra bizlerin çocukları oluyor.

Bundan dolayıdır ki onların rahatı için, yeri geliyor odun taşıyoruz, soba yakıyoruz, sınıflarımızı temizliyoruz, burunlarını bile siliyoruz. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi yeni nesillerimizin geleceği emin ellerde, bizler onlar için buradayız” dedi.