Cüneyt Arkın'a veda! Son yolculuğuna uğurlandı!
Türk sinemasının efsane isimlerinden Cüneyt Arkın, salı günü 85 yaşında hayata gözlerini yumdu. Türk doktor, oyuncu, senarist, yapımcı ve yönetmen, Türk sinemasının usta ismi Cüneyt Arkın, gerçek adıyla Fahrettin Cüreklibatır, kalbinin durması sebebiyle ambulansla getirildiği hastanede 28 Haziran'da hayatını kaybetti. Yeşilcam'ın usta oyuncusu Cüneyt Arkın için Teşvikiye Camii'nde tören düzenlendi. Binlerce kişinin katıldığı cenaze töreninde usta oyuncu, alkışlar ve sloganlar eşliğinde son yolculuğuna uğurlandı.
Türk sinemasının efsane isimlerinden Cüneyt Arkın, geçtiğimiz salı günü 85 yaşında hayata gözlerini yumdu. Maceradan polisiyeye, bilim kurgudan romantik filmlere kadar pek çok türde yapımda rol alan Yeşilçam'ın ustası Cüneyt Arkın, salı günü evinde rahatsızlanarak Beşiktaş Ulus'ta bulunan özel bir hastanede tedavi altına alındı. Ancak 85 yaşındaki sanatçı, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Arkın'ın ölümüyle ilgili hastaneden yapılan açıklamada, usta oyuncunun kalbinin durması sebebiyle ambulansla hastaneye getirildiği ve bütün yeniden canlandırma çabalarına rağmen hayatını kaybettiği belirtildi.

BABASININ TABUTUNU SEVDİ
Cüneyt Arkın'ın cenazesi eşi Betül Cüreklibatır, oğulları Murat Arkın, Kaan Cüreklibatır ve yakınları tarafından Zincirlikuyu Gasilhanesi'nden alındı. Arkın'ın Türk bayrağına sarılı tabutu, cenaze aracına kondu. Gözyaşlarını tutamayan Murat Arkın babasını tabutunu sevdi.

Cüneyt Arkın'ın naaşı törene dakikalar kala AKM sahnesine getirildi.

Cüneyt Arkın'ın eşi Betül Cüreklibatır da salondaki yerini aldı. Hayat arkadaşına son görevini yerine getirmek için salona gelen Betül Cüreklibatır zor anlar yaşadı.

Murat Arkın (Oğlu)
"Bizim ailemiz güzel bir aile hem de çok güzel bir aile… Ama bugün sizlerin sayesinde şunu anladım bizim ailemiz sandığımızdan daha büyükmüş… Bugünü organize eden emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Babam övülmeyi çok seven bir insan değildi. Bu tören ailesi için sizler için… Onu seven sayan milyonlar içim. O hayatında hep ‘milletim’ dedi ‘halkım’ dedi ‘vatanım’ dedi ve şimdi cennete gitti biliyorum ama gerçekten böyle adamlar cenneti bile vatan yapacak adamlar. Benim için gerçekten konuşmak çok güç baktığım her yerde o var . Her şeyi ondan öğrendik, attığım adımda, baktığım her yerde o var. Başım belaya girdiğin de yine o var. Bana "oğlum bela üzerine gelirse kaç bir adım geri at, bu senin korkak olduğunu göstermez. Baktın gelmeye devam ediyor, bir adım daha geri at. Baktın adım atacak yerin kalmadı, o zaman beladan daha bela ol" derdi. Dini, dili ırkı meshepi rengi politik görüşü ne olursa olsun tüm insanlarımızı birleştirici bir unsur oldu Cüneyt Arkın ne mutlu bize. Onun filmleriyle açılışı yaptık ben de onun filmlerinden bir replikle bitirmek istiyorum sözümü. Bugün çok ağlayan insan gördüm, zaman zaman hıçkıra hıçkıra zaman zaman da çekindiği için yüreğinden ağlayanları gördüm 'Ağlamayın bre! Böyle insanlara ağlamak değil, destan yaraşır."

Kaan Polat Cüreklibatır (Oğlu): Bana öğrettiklerin için teşekkürler
"Ailemiz çok güzel bir aile birbirini seven sayan ve kollayan bir aile… Büyüdük, evlendik, çocuklarımız oldu. Temelimiz bizi eğiten, bize öğretmen olan babamız… Aslında onunki ölüm değil. Ölümle gelen ölümsüzlük. Hayatı çok zor yaşamış ama dolu dolu yaşamış… Anneme hep şöyle derdi ‘Betül sen dünyaya yetecek kocaman bir merhametsin', Murat’a 'santranç oynarken beni yine yendin oğlum' derdi. Bana gelince ‘ne güzel gözlerin var, dünyaya mavi mavi gülümsüyorsun’ derdi. Küçüktüm bir röportajında 'çocuklarınızı nasıl yetiştiriyorsunuz' diye sormuşlardı. Şu cevabı verdi: Ben çocuklarımın mutlu olmasını, gülmesini ve iyi insan olmasını istiyorum. Çocuktum anlayamamıştım, iyi insan nedir? nasıl olunur? diye. Filmlerini izleye izleye iyi insan olmayı öğrendi. Mütevaziliği, iyilerin hep kazandığını, kötülerin kaybettiğini öğrendim. Son kitabının yazılarını bana yazdırmıştı, bütün bedeninin ruhunun bana geçtiğine inanıyorum. Bir makalede şöyle diyordu 'hayatı yaşamak cesaret ister'. Yaşam cesaretinin ta kendisiydi o… Bize düşen de onun eserlerini yaşatmak, ben onun önünde sevgi ve saygıyla eğiliyorum. Bana öğrettikleri için teşekkür ediyorum."

EDİZ HUN: BEDENİMDEN BİR PARÇA KOPTU
"Acımız çok büyük. Sevgili Cüneyt'imizi ebediyete uğurluyoruz. Sene 1963 sevgili Cüneyt ile sinemaya girşimizin yılı... 59 yıl geçti. Olağanüstü bir insandı. Her rolün üstesinden gelirdi. Emsalsizdi. Çok çalışkandı azimliydi. Zamanın akışının içinde Medrano Sirki vardı. Dolmabahçe'de haftalarca eğitim aldı. Her rolün üstesinden gelebilmiş başarılı bir sanatçıdır. Amerikan sinemasında zamanında kovboy filmleri vardı. Aramızda onları hatırlayanlar vardır... Cüneyt gibi melekelere sahip değilllerdi. Kıta Avrupası'na geçtiğimizde James Bond filmlerini hatırlıyorum. Ama Cüneytteki ön sezi ve yaratıcılık onlarda yoktu.
Fransa'ya geçtiğimde Alain Delon gibi isimler vardı, hepsi çok başarılıydı. ama Cüneyt'deki melekeler onlarda gelişmedi. İtalyan sinemasında mükemmel aktörler vardı. Cüneyt'teki emsalsiz enerjiye sahip değillerdi. Bedenimden bir parça kopmuş gibi hissediyorum. Zaman akıyor, tarih değişiyor. Tarihin yapraklarına Cüneyt Arkın ismi altın harflerle yazılacaktır. Aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum."

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen
Bugün hepimiz büyük bir acı içerisindeyiz. Gençlik yıllarımız, Üniversite çağına kadar ki yıllarımız bir arada geçirdiğimiz günler Sinema şeridi gibi akıp gidiyor. Fahrettin sinema dünyasına doktorluktan vazgeçip girmiş değerli bir arkadaşımdı.
Fahrettin, İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazandı. Fırsat buldukça Eskişehir’e gelir arkadaşlarıyla vakit geçirirdi. Çok büyük bir sanatçıydı. Fahrettin yalnızca büyük bir oyuncu değil, çok da iyi bir edebiyatçıydı. Lisede aynı sırayı paylaştık.
Eğer sinema dünyasına katılmasaydı, Türkiye’nin en büyük çocuk hastanesini yapmak vardı. Bir diğer özelliği de katıksız bir Atatürkçüydü… Halk kahramanıydı, filmlerinde halk kahramanlarını temsil ederdi. Ben gençlere, yeni yetişen kuşaklara söylüyorum, Fahrettin’in bilinmeyen yönlerini araştıralım okuyalım.

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya
"Merhum Cüneyt Arkın benim de ilk gençlik yıllarımın kahramanıydı. O güçsüzlerin yanındaki güçtü. O kötünün karşısındaki iyiydi. Malkoçoğlu'ydu, Kara Murat'tı, Battal Gazi'ydi, Öğretmen Kemal'di, hem doktor Fahrettin Cüreklibatır, hem Cüneyt Arkın olarak yüreğimizdeki vatan ve millet sevgisini iyilik ve dürüstlüğün beyaz perdedeki temsilcisiydi. Bakışı çok güzeldi. Şahin bakışlı diyoruz biz ona daha çok. 58 yıl önce Gurbet Kuşları'yla adım attığı sinemadan ebediyete uçtu. Kaleme aldığı kitabında 'benim kahramanım Türk halkı' diyordu. Şimdi milyonlar onu gözyaşlarıyla uğurluyor. Konya'dan babamı aradım. 'Başta ailesi olmak üzere bütün sevenlerine, sinemadaki bütün dostlarına başsağlığımı iletirsen mutlu olurum' dedi. Babamın beni ilk sinemaya götürdüğü günü hatırlıyorum. O zaman aileler yaz kış sinemaya gider, filmleri izler, onun izlerini günlerce anlatırlardı. Düşünün bir kere babamın kahramanı, benim kahramanım evladımın da kahramanı... Dolu dolu yaşamıştı merhum 3 kuşağın kahramanı oldu. Kolay değil bu izi bırakabilmek. Gönüllerde bu algıyı oluşturabilmek. Gönülden dua ediyoruz. Rabbim onu rahmetiyle kuşatsın. Mekanı cennet olsun. Kıymetli ailesinin sevenlerinin milletimizin başı sağolsun. Cüneyt Arkın'ın manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum."

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy
"Türk sinema tarihinin maalesef bir devri kapanıyor. Kimliğinde, karakterinde sanatçı sıfatını taşıyan Cüneyt Arkın’ı ebediyete uğurluyoruz. Yüce rabbim mekanını cennet eğlesin. Sanat camiamızın başı sağolsun. Yüreğimize bir burukluk, bir acı çöktü. Cüneyt Arkın daima hatırlanacak, bıraktığı izler asla silinmeyecektir. Yol göstermeye, hafızamızı tazelemeye devam edecektir. Bugün onu uğurlarken dilimizde sadece şükran duyuyor olmamız her şeyi anlatıyor zaten. Atlas Sineması’nda bir köşeyi Cüneyt Arkın için ayıracağız ailesiyle görüşüp en iyi şekilde yaşatacağız."

İstanbul büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu:
"Bugün elbette Türk sinemasının en değerli isimlerinden birini uğurlamak için buradayız. Unutulmaz filmlere imza attı. Hafızamı tazelediğimde ilk sinemaya gidişim geliyor aklıma. 6-7 yaşlarındaydım ve Cüneyt Arkın'ın filmini izlemiştim. Benim de sinemayla tanışmama vesile olan Arkın'ı uğurluyoruz. 'Kara Murat' onunla tanışma anımız olmuştu. Hem ülkemizi tanıtan, hem emekçiye hak arayan Cüneyt Arkın karakterleri ile gönlümüzde taht kurmuş bir insandı. Sanki evinde var olan bir insanı kaybediyoruz. Cüneyt Arkın ve onun gibi isimler ilginç bir şekilde hep evimizde.Bizimle büyüdüler, bizi büyüttüler. Mütevazilik, babacanlık, vatan sevgilsi, abilik bunu hissetiren bir insan oluşu...
Yakın zmaanda kendisini ziyaret edip sohbet etmiş olmak beni mutlu etti. Cüneyt Arkın'ı ebediyete uğurlarken benim için teselli olan onunla sohbetimiz olmuştur. Hiç unutmayacağız. Bir de yaşatmak önemli. Yaşatmak konusunda da sorumluluk sahibiyiz. Yılmaz Büyükerşen ile saatlerce Cüneyt Arkın'ı konuştuk. Güzel bir kitap yayınladık, orada da bir sürü fotoğrafı ve anısı vardı. Son aylarda bir çok kez Arkın ile hasbihal olmuşuz. Çok ders veren konuşmaları, anları oldu. Onun ismini yaşatmak boynumuzun borcudur. En güzel şekilde istanbul'da anısını yaşatacağımıza hepinizin önüde söz veriyorum."

85 yaşında hayata gözlerini yuman usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın cenazesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenin ardından son yolcuğuna uğurlanmak üzere Teşvikiye Camii'ne getirildi. Buradaki törene ise Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya , Arkın'ın hayat arkadaşı Betül Cüreklibatır, oğulları Murat Arkın, Kaan Cüreklibatır, sanatçılar Türkan Şoray, Mahmut Cevher, Nuri Alço, Burak Özçivit, Kerem Alışık, Tamer Yiğit, Serdar Gökhan ve usta oyuncunun binlerce hayranı katıldı.

Hayranları caminin dışına kadar taştı. Gözyaşlarını tutamayan eşi Betül Cüreklibatır'ını ise yakınları teselli etti. Arkın'ın çok sayıda hayranının katıldığı törende oluşan yoğunluk havadan görüntülendi.

YEŞİLÇAM'IN SULTANI TÜRKAN ŞORAY GÖZYAŞLARINA BOĞULDU!
Türkan Şoray çok sayıda filmde beraber rol aldığı Cüneyt Arkın'ı son yolculuğunda yalnız bırakmadı Cüneyt Arkın'ın tabutuna kapanan Şoray, gözyaşlarına boğuldu.

Cenaze namazının kılınmasının ardından Arkın'ın tabutu kalabalık tarafından omuzlanarak araca taşındı. Binlerce kişi alkışlar ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları eşliğinde usta oyuncuyu son yolculuğuna uğurladı. Arkın cenazesi defnedilmek üzere Zincirlikuyu Mezarlığı'nda götürüldü.

Arkın'ı son yolculuğunda yalnız bırakmayan Nuri Alço, "Cüneyt abi Türk sineması deyince ilk akla gelecek isimlerden biri. Türk sineması onun sayesinde var. 3 nesil Cüneyt Arkın'ı tanır. Sinemayı sevdiren yegane insandır. Onu erken kaybettik. Yeri doldurulamayacak bir insandı. Kendi emekleriyle bir yere gelen bir insandı. Kendi mesleğini bıraktı. Türk sineması varsa onun sayesinde var. Sinemayı gençlere çocuklara sevdiren tek insandı" dedi.

Kerem Alışık, "Çok önemli büyük bir sanatçıydı. Hakikaten filmimiz koptu diyebilirim. Sokaklarda adı koşturduğumuz çocukluğumuz, içimizden bir parça koptu. Sıcak ekmek kokuları bıraktı gitti. Başımız sağ olsun milletçe. Mekanı cennet olsun" dedi.
Törene katılan Burak Özçivit ise, "Hepimiz için çok önemli biriydi. Son görevimizi yapmaya geldik. Benim için onun yeri çok ayrı. En son 'Kuruluş Osman' da birlikte rol aldık. En zor süreçte bizim yanımızdaydı. Pandemi sürecinde o yaşta, o enerjisiyle kalktı geldi. Ekibi motive etti. Başımız sağ olsun" diye konuştu.

"BEKLE BENİ, GELİYORUM"
Ocak ayında birçok filmde beraber rol aldığı yakın arkadaşı Fatma Girik'in ölüm haberiyle sarsılan Cüneyt Arkın'ın, vefatı sonrası Girik'in ardından söylediği sözler akıllara geldi.

Arkın, "Bağıra bağıra ağlamak geliyor içimden... Yüreğim yanıyor... Gözümün önünde mavi, yiğit bakışları... Öyle zarif bir kadındı ki... İnanamıyorum, bir dönem bitti. Nasıl dayanırım ben bu acıya... Ne kadar alçakgönüllü, dosttun. Nur içinde yat. O anlatılmaz, o hepimizin yüreğinde... Türk insanın yüreğidir o. Baştan aşağı Anadolu’dur o. Anadolu anasıdır o. Fatma’m, bekle beni orada. Geliyorum..." ifadeleriyle, acısını dile getirmişti.

VASİYETİNİ BÖYLE AÇIKLAMIŞTI
Atlara olan düşkünlüğü bilinen Cüneyt Arkın, katıldığı bir programda vasiyetini açıklamıştı. Usta sanatçı, "Atım Hasretim'in yanına gömülmek istemiştim. Ama sonra çok yanlış anlaşılır diye korktum. Beni 'Anne babamın yanına gömün' dedim" şeklinde konuşmuştu.

"BETÜL'DEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM"
Usta oyuncu, yalnızca röportajlarında değil, sosyal medya paylaşımlarında da eşine olan aşkını sık sık dile getiriyordu. Arkın, 2020 yılında Instagram hesabından paylaştığı bir fotoğrafta, "Ölümden korkmuyorum. Sadece Betül'den evvel ölmek isterim. Allah göstermesin onun yokluğunu, yalnız kalmak istemem. Bir günlüğüne bir yere gittiğinde bile onu çok özlüyorum. Onsuz bir günü bile düşünemiyorum ya!" demişti. Hatta Cüneyt Arkın, "Hiçbir şeyden korkmadığım kadar eşimi kaybetmekten korkuyorum. Karımı, canımı, bebeğimi, Betül’ümü kaybettiğim an ben de yok olurum..." ifadelerini kullanmıştı.

CÜNEYT ARKIN HAKKINDA
Yeşilçam'a damga vuran Cüneyt Arkın, oyunculuk yaşamında 294 filmde başrol aldı. Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır olan sanatçı, Hacı Yakup ile Halise Cüreklibatır çiftinin çocuğu olarak, 8 Eylül 1937'de Eskişehir'in Karaçay köyünde dünyaya geldi.

İLK MESLEĞİ DOKTORLUK
Sanatçı, sırasıyla Eskişehir Necatibey İlkokulu, Eskişehir Ortaokulu ve Eskişehir Atatürk Lisesini bitirdi. Ardından İstanbul'a gelen sanatçı, 1962'de İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Üniversitede okuduğu yıllarda, çeşitli dergilerde şiir ve hikaye denemeleri yayınlandı. Askerliğini Eskişehir'de yedek subay olarak yapan Arkın, vatani görevinin ardından bir dönem Adana ve civarında doktorluk yaptı.

1963 yılında "Artist" dergisinin düzenlediği sinema artisti yarışmasına girdi ve birincilik aldı. Kariyerindeki dönüm noktası 1963'te askerliğini yaparken 1. Hava Jet Üssü'nde yönetmen Halit Refiğ ile tanışması oldu.

İLK FİLM 'GURBET KUŞLARI'
Askerlik bitince, 1964'te Halit Refiğ'in "Gurbet kuşları" filmiyle sinemaya adım attı. 1964 yılında oynadığı "Gurbet Kuşları" filminin finalindeki kavga sahnesi, Arkın'ın kariyerinde bir kırılma noktası oldu. Bir süre daha duygusal-romantik jön karakterlerini canlandırdıktan sonra yine Halit Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi. Bu dönemde İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde altı ay süreyle akrobasi eğitimi aldı. Burada öğrendiklerini "Malkoçoğlu" ve "Battalgazi" serilerinde beyaz perdeye aktararak Türk sinemasına daha önce hiç örneği olmayan bir tarz getirdi. Özellikle Maden (1978) ve Vatandaş Rıza (1979) filmleri, Cüneyt Arkın'ın kariyerinde özel bir yer kaplar. Yönetmenliğini Çetin İnanç'ın yaptığı 1982 tarihli "Dünyayı Kurtaran Adam" zamanla bir kült film hâline geldi. 1980'li yıllarda "Ölüm Savaşçısı", "Kavga", "Sürgündeki Adam" ve "İki Başlı Dev" gibi aksiyon filmlerinden sonra, 1990'lı yıllarda da polisiye dizilere yöneldi.

EN İYİ ERKEK OYUNCU ÖDÜLÜNÜ REDDETTİ
"4. Altın Koza Film Festivali" jürisi, 1972'de "Baba" filmindeki rolüyle Yılmaz Güney'i "En iyi erkek oyuncu" seçti. Ancak jüri, siyasi baskılar sonucu, "Yaralı Kurt" filmindeki performansıyla ikinci olan Arkın'ı "En iyi erkek oyuncu" olarak belirledi. Jürinin kararına tepki gösteren Arkın, ödülü reddetti.

Cüneyt Arkın ilk evliliğini 1964 yılında kendisi gibi doktor olan sınıf arkadaşı Güler Mocan ile yaptı. 1966 yılında kızları Filiz doğdu. Cüreklibatır'ın yeni gelişen sinema oyuncusu kariyeri nedeniyle evlilik uzun sürmedi.

1968 yılında Cüneyt Arkın olarak sahne adını aldı. Betül Işıl ile tanıştı. İsviçre'de bir üniversite mezunu olan Işıl, o sırada uçuş görevlisi olarak çalışıyordu. 1970'te evlendiler ve 1971'de boşandılar. Kısa süre sonra yeniden evlendiler ve bu evlilikten de Kaan ve Murat adlarında iki çocuğu oldu.