Gazete Vatan Logo

Sultanahmet

Kâbe ve Hz. Muhammed’in mescidinden sonra en çok ziyaret edilen cami

1934 yılında Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesiyle, “İstanbul’un ana camii” unvanına kavuşan Sultanahmet Camii, her yıl 5 milyon kişinin ziyaret ettiği Kâbe ve Medine’deki Hz. Muhammed’in mescidinden sonra, dünyada en çok ziyaret edilen üçüncü mescit. Obama, Bush, Papa 2. Benedict gibi sayısız yabancı devlet adamının ziyaretine tanık olan İstanbul’un 6 minareli protokol camiinin bilinmeyenlerini 31 yıllık imamı Emrullah Hatipoğlu anlattı.


Sultanahmet Camii, yıllardan beri Türkiye’yi ziyaret eden turistleri en çok cezbeden camii oldu. Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileri, yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içindeki mavi ağırlıklı kalem işleri nedeniyle, Avrupalılar tarafından “Mavi Camii (Blue Mosque)” olarak tanındı. Sultanahmet, Ayasofya’nın tam karşısındaki konumuyla, İstanbul’un siluetinin de vazgeçilmez ayaklarından biri. Cami, denizden bakıldığında da eşsiz manzarasıyla göz kamaştırıyor.
Ayda 320 bin kişi geziyor
Sultanahmet Camii İmamı Emrullah Hatipoğlu, camiye sadece cuma-cumartesi-pazarları 30-35 bin ziyaretçi geldiğini vurguluyor. Hafta içi ise ziyaretçi sayısı günlük ortalama 20 bin kişi. Mayıs ayında camiyi ziyaret edenler 640 bin adet ayakkabı poşeti tüketmiş. Bir kişinin ayakkabıları için 2 poşet aldığı düşünülürse, aylık ziyaretçi sayısı ise 320 bini buluyor. Hatipoğlu, “Burası ziyaretçi sayısı açısından, neredeyse Mekke’deki Mescit-i Haram’ın bir şubesi. Hele ki, Ramazan geldiğinde tam bir Mekke- Medine manzarası yaşıyoruz” diyor.
Sokullu’nun Sarayı yıkılarak yapıldı
Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa tarafından 1609 yılında inşaatına başlanan ve 2 Haziran 1616’da hizmete açılan Sultanahmet Camii, Ayasofya’nın güzelliğini gölgede bırakacak bir camii inşaa ettirmek isteyen Sultan I. Ahmet tarafından yaptırıldı. O yıllarda, camiinin bugünkü yerinde, Sokollu Mehmet Paşa’nın sarayı vardı. I. Ahmet, sarayın satın alınarak yıkılması için arsanın sahibesi Ayşe Sultan’a o günün parasıyla “Otuz yük dinar halis ayar altın (1 milyon 500 bin altın)” ödedi.
İlk kazmayı Sultan I. Ahmet vurdu
Mimar Sinan’ın öğrencilerinden baş mimar Sedefkâr Mehmed Ağa, camiinin planında, Mimar Sinan’ın yaptığı Şehzade Camii’nden esinlendi. Camiye ilk kazmayı da Sultan 1. Ahmed vurdu. Sultan’ın vurduğu kazma, bugün hâla Topkapı Sarayı’nda saklanıyor.
6 minareli oluşu tartışma yarattı
Sultanahmet Camii, Kâbe dışında dünyadaki 6 minareli ender camilerden biri. Caminin 6 minareli yapılışı hakkında çeşitli efsaneler var. Bunlardan en bilineni, Padişah I. Ahmed’in minareleri altından yaptırmak istemesi; ancak kaplamada kullanılacak altının değerinin padişahın bütçesini aşması yüzünden mimarın 6 minare inşa etmesi. Caminin inşaatı bitince, dönemin softaları ancak Kâbe’nin altı minareli olabileceğini iddia ederek sorun çıkarttı. Bunun üzerine, Sultan 1. Ahmet, Kâbe’ye yedinci minareyi yaptırdı.
16 şerefe, 16’ıncı padişahı simgeliyor
Caminin minarelerinin toplam 16 şerefesi bulunuyor. Ana yapıyı kuşatan dört büyük minare üçer şerefeli, ön cephesinin köşelerindeki diğer iki büyük minare de ikişer şerefeli. Camide 16 şerefenin bulunma sebebi ise, Sultan I. Ahmet’in Osmanlı’nın 16. padişah olduğunu işaret etmek.
Sultan, inşaat biter bitmez öldü
Sultanahmet Camii’nin inşaatı 7 yılda tamamlandı. Cami tamamlandığında bir şaheserin ortaya çıktığını gören Sultan I. Ahmet, camii açıldıktan çok kısa bir süre sonra 28 yaşında vefat etti.
Eski ismi “Yeni Camii”ydi
Sultanahmet Camii’ne ilk yapıldığında halk tarafından “Yeni Camii” adı verildi. Eminönü’nde şu anda “Yeni Camii” adıyla bilinen cami yapılıncaya kadar bu adı taşıyan cami, Yeni Cami’nin hizmete girişiyle “Sultanahmet” adını aldı.


Hünkâr Mahfili: Sultanların ibadet yeri


Osmanlı padişahının camide yalnız başına ibadet ettiği bölüm. Sultan, Ramazan’ın son 10 gününde mahfildeki pencere arasında, kendine özel yaptırdığı, dikdörtgen bir mezar boyutundaki dar yere girerek “itikâf ibadeti” denilen ibadeti yapıyordu. Hatipoğlu, bu ibadet hakkında, “Hünkâr oraya çekilip kendisini ibadete verirdi. Bir bakıma Allah’la baş başa kalarak, kendisini Allah’a karşı tüm kusuru ile arz edip ondan yardım dilerdi” diyor. Sultan, Osmanlı’da devlet merasimi şeklinde yapılan mevlitler törenlerinde burada bulunurdu.


Altın yaldızlı minber


Geometrik geçmeli, şahane bir oyma işçiliğine sahip olan minber, altın varaklı kabartmalarla süslenmiş. Cuma günleri ve iki bayram sabahı hutbe, imam tarafından burada okunuyor. Haftalık olaylar değerlendiriliyor.


“İki Davut yıldızı” görenleri şaşırtıyor


Caminin mihrabındaki en ilginç özellik, “Mührü Davut” ya da “Mührü Süleyman” olarak da geçen, altın varaklı 6 köşeli yıldız süslemeleri. Yahudiliğin sembolü olarak da kabul edilen altı köşeli yıldız, Osmanlı’da güç sembolü olarak kullanıldı. “Mühür kimdeyse Süleyman O’dur” sözünde bahsedilen altı köşeli yıldız mührüne cemaatten sık sık itiraz geldiğini söyleyen Hatipoğlu, “Süleyman ve Davut A.S. de bizim inandığımız peygamberler. Onlara ait mühür ve yıldızlar da, bizim değerlerimiz” diyor.


Mihrabı 2.5 metrelik mumlar aydınlatıyordu

Altın varaklı mihrap, camide imamın vazifeli olduğu dönemde Müslümanlara namaz kıldırdığı yer. Eski dönemde, mihrap yüksekliği 2.5 metreyi bulan iki şamdandaki mumlarla aydınlatılıyordu. Bugün bu şamdanlar hâlâ camide süs olarak duruyor.


21 bin İznik çinisi “Mavi Camii” dedirtti

Caminin mimari açıdan en dikkate değer yanı, mavi ve sarı tonlarda 21 bin 43 adet İznik çinisiyle bezenmiş olması. Caminin duvarlarını kaplayan çiniler ve kalem işi süslemelerindeki geleneksel bitki motiflerinde hâkim renk mavi. Bu yüzden, camiye Avrupalılarca “Mavi Camii” deniyor. Hatipoğlu, Gök kubbenin renginin de mavi oluşu nedeniyle, camide mavi tonların tercih edildiğini söylüyor.


Padişah batı girişinden başını eğerek giriyordu

Sultanahmet Camii’ne üç ayrı bronz kapıdan girilebiliyor. Esas giriş ise, Roma devrinden kalan hipodrom (at meydanı) tarafında. Avlunun batı girişinde, demirden bir zincir bulunuyor. Bu zincir nedeniyle avluya atıyla giren padişah da kafasını çarpmamak için eğiliyordu. Bu da padişahın bile camiye girerken kendine çeki düzen vermesi gerektiğini gösteren sembolik bir mesaj. Bir başka rivayete göre ise zincir at meydanındaki deve ve atların camiye girişini engellemek için konulmuş.


Kubbesi 43 metre yüksekliğinde

Caminin ana kubbesi 43 metre yüksekliğinde, 23.50 metre çapında. Kubbede Fatır Suresi’nin 41’inci ayetinden bir alıntı var: “Allah semadaki boşlukta hareket eden varlıkları düşmekten kudreti ile koruyandır.”


Kündekâri kürsü sedef işlemeli

Camideki kapılar ve pencerelerin en önemli özelliği, çivi kullanılmadan, birbirine geçmeli şekilde yapılmış olması. Sedefkâr Mehmet Ağa’nın bizzat kendi yaptığı sedef işlemeli kürsü de, camide çivi kullanılmadan yapılan önemli eserlerden biri.


İtalyan mimarın restorasyonu zarar Verdi

Cami, 1880-1890 yılları arasında, Ayasofya’nın da restorasyonunu yapan İsviçre asıllı İtalyan Mimar Gespare Fossati tarafından kapsamlı bir restorasyondan geçti. Birçok sanat tarihi uzmanı, bu restorasyon sırasında caminin orijinal bazı özelliklerine zarar verildiği konusunda hemfikir. Hatipoğlu da İtalyan mimarın yaptığı restorasyonu kötü buluyor: “Fossati, onarımda caminin asli özelliğine müdahale ederek, bazı renkleri değiştirdi. Kimi yerlerde esas zemin rengi maviyken, onu bozarak yeşile çevirdi. Hatta, bazı yerlerde de mavi rengi lacivert bile yaptı.”


II. Dünya savaşında kışla oldu

Sultanahmet Camii, II. Dünya Savaşı yıllarında bir süreliğine askeri bir kışla gibi de kullanılmış. Hatipoğlu, “O yıllarda burada kalmış askerlere şahit oldum. Bazen yaşlı amcalar gelip ’45 gün burada kaldım hocam’ derler” diyor.


Hünkâr Kasrı: Padişahın camiideki istirahat yeri
Müezzin mahfilinde siyah sancak var


Bayram ve cuma namazlarında birden çok müezzin, bu mahfilde görev yapıyor. Müezzin mahfilinde, siyah renkli bir sancak da var. Sancağın üzerindeki kubbecik, Medine’deki Hz. Peygamber’in bahçesinin kubbesine benzetilmiş. Müezzin mahfilinde, müezzinlerin piri Hz. Bilali Habeşi’ye atfen “Ey müezzinlerin efendisi Habeşli Bilal hazretleri” yazan levha var.


“Hz. Hüseyin” yazısı hattat Seyyid Gubari’ye ait

Sultanahmet Camii’ni süsleyen tüm Celi yazıları ünlü Diyarbakırlı hattat Seyyid Kasım Gubarî yazmış. Caminin ana kubbesinin her bir köşesinde, Obama’nın dikkatini çeken hat ile yazılan 8 isim yer alıyor: “Allah, Hz. Muhammed, 4 halife Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin.”

Haberin Devamı