Gazete Vatan Logo

Kıskançlık ne hayatımda ne de lügatımda yok

Yeni oyunu Üzgünüm Leyla ile bir kez daha izleyicileriyle buluşan Deniz Akkaya, “Seyirciyi ağlatmak değil, güldürmek zor. Hayatım boyunca hep zoru sevdim ve seçtim” diyor. Özel hayatıyla ilgili ise kıskançlığa karşı olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Kıskançlık ergenlere has bir özellik.”

Daha önce de Ali Poyrazoğlu ile ‘Az Sonra’ adlı oyunda izlemiştik sizi. Üzgünüm Leyla rol aldığınız kaçıncı tiyatro oyunu?

Az Sonra’nın öncesinde “Sadece Arkadaşız” adlı oyunda rol aldım. Ali Poyrazoğlu’nun sahneye koyduğu bir kabarede de yine Poyrazoğlu ile rol almıştım. Demek oluyor ki bu tiyatro sahnesindeki 4’üncü oyunum. Bu kez de çok sevdiğimiz, büyüğümüz duayen Göksel Kortay yönetimindeki fars türü oyunda başrol oynamaktayım.

Neden hep komedi oyunları seçiyorsunuz?

Sahnede seyirciyi ağlatmak, hele ki Türk halkı gibi son derece duygusal yapıda olan izleyiciyi ağlatmak çok kolay. Ancak aksine, toplum içinde gülmekten çekinen, bunu ayıp sayan Türk seyircisini güldürmek çok zor. Hayatım boyunca hep zoru sevdim ve seçtim. Sahnede seyircilerin attığı şen kahkahaları duymak benim için bir zafer adeta.

Sadece sizi yakından görebilmek için de gelenler vardır değil mi?

Bu nedenle gelen seyircimiz oldu, muhakkak vardır. Ancak oyunun komik sahneleri içerisinde kendilerini kaybedip benim Deniz değil Leyla olduğumu varsayarak iki saatliğine hayatlarındaki tüm dertlerinden uzaklaşıyorlar.

Sizi ne güldürür?

Gürse Birsel’in tüm tekstleri, Haluk Bilginer, rahmetli Nejat Uygur, Haldun Dormen, sevgili hocam Göksel Kortay’ın oynadığı ve izleme şansı yakaladığım tüm fars tarzı oyunları, Ayşen Guruda, Şener Şen, Yılmaz Erdoğan.

Bundan sonrası için planınız hep tiyatro mu yapacaksınız? Bu yolda mı yürüyeceksiniz?

Tiyatroyla olan bağım yükselerek ve artarak önümüzdeki senelerde devam edecek. Komedi oynamaya Allah uzun ömür ve sağlık verdiği sürece devam edeceğim... Bu arada Banu Noyan ile çalışmaya başladım; projeleri beraber değerlendiriyoruz.

“Yalan Dünya dizisinde rol almak isterim”

Dizilerde neden göremiyoruz sizi?


Dizi oyunculuğu yapmak tiyatro sahnesinde emek vermek kadar değerli bir oyunculuk türü. Ancak oradaki başarı, tiyatro sahnesindeki gibi sadece size bağlı değil. Reyting savaşının acımasız olduğu şu ortamda belli korkularım nedeniyle çekimser kalmaktayım. Öncelikli çok güçlü bir yapım şirketi olmadığı sürece (ki bu tek başına bir önlem sayılmasa da) bir dizide rol almak konusunda çekimserim.

Keşke rol alsaydım dediğiniz bir yapım yok mu?

Bir çok yapım var. Özellikle komedi türünde iyi bir seyirci olduğum için Türkiye’de Gülse Birsel’in senelerdir başarı ile yazdığı Avrupa Yakası ve Yalan Dünya gibi severek izlediğim işlerin içinde olmak beni mutlu ederdi.

Gündelik hayatınızda nasıl bir kadınsınız; biraz soğuk ve mesafeli görünüyorsunuz?

Soğuk ve mesafeli durmanın hiç zararını görmedim, ne mutlu bana.

Modayla ilginiz ne düzeyde şimdi? Almadan duramadığınız bir şey var mı?

Moda ile olan ilişkim kendime ait olan bebek tekstili şirketim ve ortağı olduğum kadın markamla devam etmekte. Ama özel hayattadaki Deniz’i soruyorsanız kıyafetin ve kostümün öne geçemeyecek kadar baskın bir karakter olduğumu biliyorum. O nedenle de kıyafette son derece doğallaşmış ve sadeleşmiş bir dönem geçirmekteyim.

Kızım Ayşe’ye nasihatım, ‘Hayatı cesurca yaşa’

Şu an anneliğin nasıl bir devresini yaşıyorsunuz?


Ayşe şimdi 4 yaşında. Şu dönem kızımla iletişimin boyut atladığı bir dönemdeyiz. Kızım artık kendini daha net ifade ediyor. İsteklerini net belirtiyor ve karakterinin yapı taşlarının oturduğu bir dönem bu dönem. Tüm bu özellikler nedeniyle çok daha fazla konuşarak, iletişim kurarak, yazarak okuyarak, gözlemleyerek ve tartışarak geçirdiğimiz bir dönemdeyiz.

Ona vereceğiniz en büyük nasihat?

Hayatın korkularak değil cesurca yaşanılacak bir alan olduğunu nasihat ederim; ediyorum da. İkinci olarak, vicdanını kaybetmiş bir insanın neye sahip olduğunun hiç bir önemi olmadığının da altını sürekli çiziyorum.

‘Evliliğe hiçbir zaman ihtiyaç olarak bakmadım’

Evliliğe nasıl bakıyorsunuz?


Evlilik kurumuna hiç bir zaman bir ihtiyaç, bir gerek olarak bakmadım. Bu tip diretilere, toplumun size baskı yoluyla biçtiği bu zorlamalara boyun eğmedim. Evlilik kurmunun kutsallığına inanıyorum. Ancak hayatımın şu döneminde önce kızım ve ben dediğim bir dönemdeyim.

Nasıl bir adama asla aşık olmazsınız?

Vicdansız, riyakâr ve hayata hep olumsuz rafından bakan insanları ne kadın ne erkek hayatımda barındırmıyorum.

Yaş farkı önemli mi ilişkilerinizde? Bir yaş sınırınız var mı?

Benim için önemli olan 3 şey var şu hayatta; vicdan, merhamet ve dürüstlük.

İlişkilerinizde siz kıskanan mı yoksa kıskanılan taraf mı oluyorsunuz?

Kıskançlık duygusunun ergenlere has bir özellik olduğun düşünüyorum. Kıskançlık gelişmemiş bünyelerde barınır. O nedenle kıskançlık ne hayatımda ne lugatımda ne de etrafımdaki hiç bir insanda bulunan bir özellik olamaz.

Özel hayatınızın magazin malzemesi olması canınızı sıkıyor mu yoksa tersine ilgi görmemesi daha mı üzücü olur?

Bizler gibi yükseltiye çıkma cesaretini göstermiş, kitlelere karşı dimdik ayakta, çoğu insandan farklı ama muhteşem işler yapan kişiler olarak işimizin belki de zor tahammül edilir taraflarından biri belki de bu. Ama yaptığınız işi seviyorsanız, işinizin her özelliğini sevmeniz ve bunlarla barışmanız gerekir. Özel hayatımla ilgili haber yapılması benim için işimin bir uzantısı. Ama tavır olarak özel hayatımı kendime saklamayı tercih ediyorum.

Son olarak Hacı Sabancı ile ilişki yaşadığınız çıktı gazetelerde. Doğru mu yoksa sadece arkadaş mısınız?

Bir önceki sorunuza verdiğim cevaptan da anlayacağınız üzere böyle bir soruya cevap vermeyi kendime yakıştırmam.




Haberin Devamı