Daha fazla büyümek istemiyorum!
.
Kendi ailelerimizden çok farklı hayatlar yaşıyoruz. Her anlamda... Ne onların evlendiği yaşta evleniyoruz ne de onların bizi doğurdukları yaşta çocuk sahibi oluyoruz. Öncelikler mi yoksa değişen şartlar mı, tartışılır. Ama değişen çok şey olduğu kesin. Peki, yeni nesli ‘büyümekten’ bu denli korkutan ne? Psikologlar çoktan araştırmaya başladı bile...
Anne ve babam benim şu andaki yaşımdayken, evlenmiş, kendi evlerine taşınmış, hatta ben doğmuştum. Bana sorsanız ben de 30’lu yaşlara yaklaşırken hayatımda birçok alanda çok daha farklı yerlerde olacağımı zannederdim. Çocukluk hayallerinde yaş 30 olunca, kariyerinde istediğin noktaya geleceğini, evlenmiş hatta çocuk sahibi olmuş olacağını düşünüyorsun. Ama öyle olmuyor. İş gerçeğe binince bunların hepsi bir nevi korkutmaya hatta itmeye başlıyor.
İstatistiklerle yaşadığımız gerçek farklı
TÜİK istatistikleri Türkiye’de kadınlarda evlenme yaşının ortalama 21 olduğunu söylese de kendi çevremde öyle bir yaş göremiyorum yıllardır. Öyle ki 2013’te üniversite mezunlarının yaptığı 153 bin evlilikten sadece 9 bin 200’ü 25 yaş altında. Hatta sadece evlilik değil ne kendi evini satın alan, ne de kariyerinde istediği noktaya gelen var. Yapılan planlar en fazla bir sonraki hafta sonunu kapsıyor. Hal böyle olunca da yeni nesil olarak, psikologların elinde incelenecek nur topu gibi yeni bir vaka oluyoruz.
Ev almamanın gerekçesi ekonomi
Yeni yetişkinlerin sorumluluk almak istememesinin çok nedeni var. Onlardan biri ekonomi... Kentsel dönüşüm, Suriye’den gelen sığınmacılar derken emlak piyasası aldı başını gidiyor. Fiyatlar birkaç yıl öncesine kadar iki katına çıkmış durumda. Ev almak artık hiç olmadığı kadar zor... Sadece bizde değil birçok ülkede... Araştırmaya göre İngiltere’de 24-30 yaş arasında 3 milyon kişi aileleriyle yaşıyor. Bu 1997’den bugüne rakamın yüzde 20 arttığını ortaya koyuyor. Ailesiyle yaşamayanlar da ev kredisine girmek yerine yıllarca kirada oturmayı tercih ediyor.
Çocuk kitapları okuyup büyümeyi reddediyoruz
Psikologlara göre bir diğer gerekçe ise ‘korku’. Yeni nesil kendini yetişkin olarak düşünmekten korkuyor. Çünkü küçükken bir üst sınıftakiler bile çok havalı gelse de ya da 18 yaşında gelince şunu yapacağım, buraya gideceğim hayalleri kursan da, iş gerçeğe binince bunların hiç birinin gerçekleşmediğini gördü herkes. Bu yüzden de artık bu yalanlara karınlar tok. Büyümenin ne havalı bir yanı var ne de güzel. Uzmanlara göre bilgisayar oyunlarının, çocuklar ya da gençler için yazılmış Harry Potter, Açlık Oyunları, Alacakaranlık gibi kitapların ya da Simpsons benzeri çizgi filmlerin yetişkinler arasında da bu denli popüler olması büyümeyi reddetmenin bir göstergesi.
Büyümeyi ‘havalı’ gördüğümüz yaşı geçtik
Birçok kişiye göre artık ‘yetişkin’ olmak öyle çok da özenilen bir durum değil. Özellikle de bu yaş grubundaki erkeklerde... Bilgisayar oyunlarından vazgeçmeyen, ‘evliliğe hele de çocuğa ne gerek var’ diyen, cumartesi geceleri feneri nerede söndüreceğine karar veremeyen bir nesilden bahsediyoruz. Para biriktirmek yerine arkadaşlarıyla bir tatile daha gitmeyi tercih eden bir nesilden... İster umursamaz deyin, ister sorumsuz, ister olgunlaşamamış. Kalabalık ve her geçen gün de sayıları artan bir grup bu bahsi geçen. Artık bu nesle alışmaktan başka çare yok... Çünkü uzmanlara göre bu, onların kendi tercihi değil. Bir nevi ‘şartlar’ın getirisi...