Futbol Federasyonu’nun mali ya da seçimli olağan-olağanüstü tüm kongreleri, kongre gününden bir önceki gece rengini belli eder. Seçim varsa kimin kazanacağı, kimlerin kurullara gireceği sabah kadar süren kulislerde belli olur. Ertesi günkü kongre sadece formaliteden ibarettir. Mali genel kurullar da farklı değildir. Özellikle ibra konuları ve kontra önergeleri de o meşhur kulis gecesinde planlanarak uygulamaya konulur...Dünkü olağan mali kongre ise alışılagelmiş kongrelerden farklıydı. Eski başkanlardan Haluk Ulusoy’un kalabalık bir delege grubuyla bir gün önceden otele gelmesi kulisleri biraz hareketlendirdiyse de o eski odalarda delege avı, strateji toplantıları, önergeler hazırlama ve imza toplama çabaları gibi şeylerin hiçbiri yoktu. Sadece kimsenin çözüm önerisi getirmediği “Ne olacak bu Türk futbolunun hali?” sohbetleri vardı. Haksızlık etmeyelim bir de “Trabzon Başkanı ağır bir konuşma yapacakmış”, “Beşiktaş Başkanı hesap soracakmış” ve “Federasyon güven oylaması istesin. Bunun için 80 imza topladık” dedikoduları bir hayli yüksekti. YÜZDE 35’LİK VERGİ GÜNDEME BİLE GELMEDİNe var ki kimileri için çok şaşırtıcı olan benim içinse hiç şaşırtıcı olmayın bir hızla daha doğrusu göz açıp kapayıncaya kadar biten mali kongerede, ne yer yerinden oynadı ne Yıldırım Demirören Federasyonu güven oyu ihtiyacı duydu, ne Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun gereğinden sert konuşması salondan yeterince alkış aldı ne de bir gün önce Kulüpler Birliği’nin bir gün önce altını çizdiği vergi konusu gündeme geldi. Türk futbolunun mali genel kurulunda yüzde 35’lik vergi konusu tek bir cümle dahi dile getirilmedi. Başka günü kurtarmaya yönelik konuşmalar ise aldı başını gitti.DEMİRÖREN, ARICI VE HACIOSMANOĞLU DAMGASIToplam 2 saat bile sürmeyen mali kongreye 3 konuşma damgasını vurdu. Biri Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun (ki göreve geldiğinden bire dile getirdiği eylem ve söylemlerini dile getiren bir konuşmaydı) diğeri bir anlamda siyasi otoritenin de görüşüne tercüman olan Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı’nın konuşmasıydı. En dikkat çekici ve bir o kadar da etkileyici konuşma ise TFF Başkanı Demirören’in teşekkür konuşmasıydı. Abdurrahman Arıcı’nın, “Sandıkla gelen sandıkla gider, bir kişi istedi diye genel kurulun oybirliğiyle seçtiği bu federasyon istifa etmez” sözleri altı kırmızı kalemle çizilecek türdendi. Hacıosmanoğlu'nun, “Maddi durumu iyi olanlar manevi durumunu, manevi durumu iyi olanlar maddi durumunu iyileştirmek için futbol ailesinin içine giriyorlar. TFF Kongreleri’nde bu güne kadar Türk futbolunun gerçeklerini hiç konuşmadık. Asıl sorunumuz ahlak ve adalettir” sözleri çok önemliydi ve elbette Yıldırım Demirören’in teşekkür konuşması sırasında salonu terk edenleri de kast ederek, “Ben salonda oturanlarında, dışarı çıkanların da federasyon başkanıyım. Her kulübe eşit mesafedeyim” sözleri kongrenin yönetim açısından özeti gibiydi.USTA’NIN İSTİFA SÖYLEMİ ANINDA BUHAR OLDUTFF özerk olduğundan bu yana tüm kongreleri izlemiş bir gazeteci olarak bir şaşkınlığımı da dile getirmeden edemeyeceğim. Kongreler, kongre salonlarında kazanılır. Kongrede gücünüzü, kongre salonundaki oylamada gösterirsiniz. Oysa dün Trabzon Başkanı’nın konuşmasından sonra bir grup delege için kongre bitti. Eski TFF yöneticilerinden İbrahim Usta’nın, “Bu federasyon istifa etmeli ya da hemen güven oylamasına gitmeli” söylemi bir kulaktan girip diğer kulaktan çıktı. Çünkü Usta ve onun söylemlerini destekleyenler kongre salonunun dışına çıkmış, sigara içmek, yemek atıştırmak ya da Trabzon Başkanı’nı, “Bravo başkan iyi konuştunuz” diyerek tebrik etmekle meşguldü. Tüm bunlar olurken içerde ise 21 maddelik gündem oybirliğiyle ve hiçbir aleyhte konuşma olmadan geçti ve ne ilginçtir ki dışardaki delgeler, divan başkanı Halil Ünal’ın kongreyi kapattığını ilan etmesini bile çok sonra gazetecilerden öğrendiler.NE dersiniz TFF delegeleri Türk futboluna sahip çıkabiliyorlar mı?