Bölüm konusunda doğru karar verebilmek için meslekleri ve kendinizi iyi tanımalısınız. Yetenek ve ilgilerine uygun meslek seçenlerin daha verimli ve mutlu bir yaşam sürdürdüklerini görüyoruz
Her yıl yüzbinlerce genç liseden mezun olup çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerine giriyor. Bu gençlerin bölüm tercih ederken pek çoğunun aklında ise üniversiteyi bitirdikten sonra kolay iş bulup bulamayacakları yatıyor, çünkü her aday üniversiteden mezun olduktan sonra iyi bir ücret ve iyi bir ünvanla iş hayatına başlamak istiyor.
Yetenek ve ilgilerine uygun meslek seçen bireylerin işlerini severek yaptıklarını ve mesleki başarılarının her gün biraz daha arttığını, buna dayalı olarak daha verimli ve mutlu bir yaşam sürdürdüklerini görüyoruz. Bu konuda doğru karar verebilmek için meslekleri ve kendinizi iyi tanımalı, seçeceğiniz mesleğin kendinize uygunluğunu ölçmelisiniz.
Dil bilmek avantaj sağlar
Üniversiteye giren gençlerin İngilizce dışında ikinci hatta üçüncü bir dil öğrenmeleri mezun olduktan sonra büyük avantaj sağlayacak, çünkü özellikle inşaat sektöründe yatırımların artması, yerli firmaların dışa açılması, yurtdışı projeler gibi sebeplerle işletmeler, İngilizce dışında Çince, Rusça, Arapça gibi dil bilen özellikle uzman ve mühendislere ihtiyaç duyuyor. Yeni mezun gençlerden hedefi ve vizyonu olan, üniversite yıllarında staj ve iş deneyimi edinmiş, seçtiği alanda kendini sürekli geliştiren, şirkete yapabileceği katkıları ö nceden düşünmüş, iş için istek ve tutku duyanlar önde olacak.
Deneyimsiz gençlere en çok yer veren sektörler arasında ilk sıralarda perakende, turizm, hizmet, bilişim, sağlık, tekstil, gıda, çağrı merkezi ve inşaat bulunuyor. Savunma sanayi, ziraat, prodüksiyon ve denizcilik ise yeni mezun alımlarının en az yapıldığı sektörler arasında.
En çok alım satış alanında
Bütün sektörlerde en çok eleman aranan iş alanının satış olduğu görülüyor. Bilişim sektöründeki pozisyonlarda da ciddi açık söz konusu. Özellikle web ve mobil yazılım bilişimde başı çekecek. Kullanıcı sayısının 10 milyonu geçmesi beklenen e-ticaret sektörü de alımlarını hızla sürdürecek sektörlerin başında. Satış temsilcisi, çağrı merkezi elemanı, yazılım uzmanı, banka pozisyonlarının da önümüzdeki dönemlerde popülerliğini sürdürmesi bekleniyor.
Yatay geçiş yapmak için aranan ilk şart yüksek not ortalamasıdır. İstenen en düşük not ortalamasını üniversiteler kendisi belirler ve genelde en düşük ortalama 4.00 üzerinden 3.00 ile 3.50 arasında değişir. Öğrenciler en erken 1. öğretim yılını tamamladıklarında yatay geçiş başvurusu yapabilir. Hazırlık ilk yıl sayılmaz
Bu soru, tercih döneminin baş aktörlerindendir. Sıkça dillendirilir, kolay yapılacağı sanılır. Oysa yapılması, söylendiği kadar kolay değildir.
Aşağıda, yatay geçişle ilgili en doğru ve en geniş açıklamayı bulacaksınız. Okuyun, tercihlerinizi ona göre yapın...
Yatay Geçiş, üniversite sınavı sonuçlarına göre bir programa yerleştirildikten belli bir dönem sonra, aynı ya da farklı bir bölüme ya da başka bir üniversitedeki bir bölüme geçmek isteyen öğrencilere belli kurallar çerçevesinde geçiş imkanı veren bir uygulamadır.
Puan Türü: Öğrencinin okuduğu program ile geçiş yapmak istediği programın puan türü farklı ise, sınava girdiği yıl geçiş yapacağı bölümün puan türünün hesaplanmış olması gerekir (TM-1 den MF-4‘de geçiş yapmak isteyen öğrencinin, sınava girdiği yıl MF4 puanının da hesaplanmış olması gerekir).
Not Ortalaması: Yatay geçiş yapmak için aranan ilk şart yüksek not ortalamasıdır. İstenen en düşük not ortalamasını üniversiteler kendisi belirler ve genelde en düşük ortalama 4.00 üzerinden 3.00 ile 3.50 arasında değişir. Yatay geçiş kontenjanlarının sınırlı olduğu düşünülürse, en yüksek ortalamaya sahip olan öğrencinin şansının daha yüksek olduğu görülür.
Geçiş Zamanı: Öğrenciler en erken 1. öğretim yılını tamamladıklarında yatay geçiş başvurusu yapabilir. Hazırlık ilk yıl sayılmaz, öğrencilerin not ortalamasının hesaplanabilmesi için bölümlerinde bir yılı tamamlamaları gerekir. Önlisans programlarında ilk yarıyıl ya da son yarıyıl için; lisans programlarıda ise ilk yıl ya da son yıl için başvuru yapılamaz.
Üniversite adayları için tercih sürecine ilişkin tavsiyelerimize devam edelim: Biraz esnek davranın, korkmayın. Geçen yılın verileri ile bu yılınkiler aynı olur diye beklemeyin. İlla 24 tercih yapacağız diye bir kural yok ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır
Tercihler ‘asker sırasına’ girecek diye bir kural yok! Kendinizi o kadar katı kuralların içine hapsetmeyin, biraz esnek davranın, korkmayın. Kullandığımız bütün veriler, geçen yılın verileri, bu yıl da aynıları olacak diye beklemeyin. Tercihler arasında 4-5 binlik oynamalar olabilir, yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi, ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul bir fark vardır.
Çok tercih yapmak şansı artırır mı?
Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İlla 24 tercih yapacağız diye bir kural yok, ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.
Bir tercihi daha üst sıralara yazan mı avantajlıdır?
Kaçıncı sıraya yazarsa yazsın, kimin puanı daha yüksekse, o avantajlıdır! Cengiz’in EA puanı 485, Sadık’ın EA puanı 486 olsun, Cengiz aynı tercihi 1’inci sıraya, Sadık da aynı tercihi 30’uncu sıraya yazmış olsun, şayet o bölüme bir aday alınacaksa, bu Sadık olacaktır, çünkü Sadık’ın puanı Cengiz’den yüksektir. ‘Peki, bu durumda sıranın ne önemi var’ diyeceksiniz. Şu önemi var: Cengiz, bu bölümü diğer tercihlerinden önce istiyor, Sadık da ‘diğer tercihlerim olmazsa, en son bu tercihime yerleşeyim’ diyor...
İstek mi, sıra mı?
İkisi de... İkisinin makul bir karışımı olmalı, her biri ayrı telden çalmamalı. Şöyle örnek vereyim: Çok istediğimiz yer 45.698’inci sırada, onun altına yazacağımız ve ondan sonra istediğimiz yer 35.474’üncü sırada olmamalı, yani isteğin bir sınırı olmalı. Bu durumda alttaki tercih, geçersiz tercih oldu. Burada yapılması gereken; ya alttaki tercihi 45.698’in üzerine yazacağız ya da sileceğiz. Şayet onun üstüne çıksın istemiyorsak, o zaman onu yazmayacağız. Peki, yazarsak n’olur? Boşuna yer işgal etmiş olur!
Bugün bir başka veriyi daha sizlerle paylaşacağım. TÜBİTAK tarafından, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı ‘Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi 2017’ yılı sıralaması, tercih aşamasında işinize oldukça yarayacak ve sizlere yol gösterecek
Sadece öğrencilerin mi notu olur? Hayır, üniversitelerin de var. Toplam 9 kriter ile yapılan değerlendirmede Türkiye’nin en iyileri belli oldu
Her yıl programların taban, tavan puanları ile başarı sıralaması açıklanıyor. Tercih yaparken başarı sıralamasını dikkate alın. Taban puan yanıltıcı olur
ÜNİVERSİTE TABAN PUANLARI NASIL OLUŞUYOR?
ÖSYM, yayınladığı tercih kılavuzunda üniversite taban puanlarını her program bazında program taban ve tavan puanları olarak açıklıyor. Taban puan her programa, kontenjanına göre, bir önceki yıl en son yerleşen adayın, ilgili puan türüne göre puanını ifade ediyor. Fakat unutmamak gerek ki, üniversite taban puanları sabit değerler değil. Her yıl programa son yerleştirilen adayın puanına göre değişkenlik gösteriyor. Tavan puan ise, programa ilk olarak yerleştirilen öğrencinin, ilgili puanını ifade ediyor. Taban puanlar, öğrencilerin talebine göre belirleniyor. Kılavuzda gösterilen taban puanlar önceki senenin talebini yansıtıyor. Dolayısıyla bir adayın puanının kılavuzda gösterilen programın taban puanından daha yüksek olması, adayın o programa girebileceğini garanti etmiyor. Çünkü adayın tercih yaptığı senenin taban puanları o seneki yerleşme yapıldıktan sonra belli oluyor. Taban puanların her yıl değişkenlik gösterdiği göz önüne alınarak, bir önceki yıl programa yerleştirilen son adayın başarı sıralamasına dikkat ederek bir liste hazırlamak daha doğru olur.
EN POPÜLER 5 MÜHENDİSLİK DALI
Mühendislik her zaman en gözde mesleklerden biri olmuştur. Giriş zorluğundan, rekabete, toplam başvurandan akademik zorluğa kadar birçok değişken hesaplandığında ortaya çıkan en iyi mühendislikler:
- Mekatronik Mühendisliği
- Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği
- Elektrik-Elektronik Mühendisliği
Üniversite tercihlerinde adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli
İlk yapılması gereken, kılavuzdaki programların istek sırasına göre belirlenmesi ve yanlarına geçen yıl o bölüme girenlerin başarı sıralarının yazılmasıdır