Bi durun da!

Haberin Devamı

Bir insanın akıl sağlığı artarda kaç flaş flaş flaş haber kaldırabilir? Kaç yalan, kaç dolan açıklamaya dayanabilir. Harbiden soruyorum.

Arkanı dönmeye gelmiyor!

Bir bakıyorsun ayakkabı kutusu, ayakkabı kutusu paralar bulunuyor evlerde. Sonra bakıyorsun kasalar dolusu dövizler bulunuyor. Sonra villa parası, imam hatip bağışı gibi saçma sapan açıklamalar geliyor.

Sonra bir bakıyorsun istifalar istenmiş! Aaa! Sonra bir bakıyorsun gece yarısı kabine yenilenmiş, Egemen Bağış açığa çıkmış. A sonra bir bakıyorsun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Türkiye’de olmayan iki şeyin bakanlığı yani) giderayak sıkı bir ayar çekmiş. (“Ben yapmadım Miki yaptı”). Sonra bir bakıyorsun savcı görevden alınmış. Sonra bakıyorsun HSYK birbirine girmiş!

Arada Adnan Şenses ölmüş, kimsenin haberi yok!

Aaaaa ama!

Harbiden takip etme gücüm kalmadı.

Burada bir çocuk bakıyoruz arkadaşlar! Ben kaka rengine göre mutluluk/ sıkıntı/ uyku süresi/ gerekli su miktarı gibi hayati şeyleri saptama konusunda uzmanlık geliştirirken Mummy Brain’im (kafası keçeleşmiş anne beyni) daha ne kadar zorlanabilir!

Bi durun da!

Harbiden durun!

Gavur milleti Noel tatiline girdi, bizim de acilen bir tatil yaratmamız lazım!

Bayramlardan bire öne alınsın... Ramazan olmaz, öncesinde oruç tutumak lazımdı, kurban da olmaz, daha yeni oldu sayılır.. O zaman durduk yerde bir bayram yaratalım! “Sükût” bayramı mesela. İçine dönme, Allah şükretme ve sessizlik temalı bir bayram olsun. Kimsenin kimseyle görüşmediği, sosyalleşmenin yasak olduğu o nedenle sosyal medyanın da günah olduğu bir bayram olsun.

Gazeteler de çıkmasın hatta o hafta! Haber, yorum falan bunların hepsi bu Sükût bayramı sırasında mekruh olsun.

Başka hiçbir şey kurtaramayacak bizi...

Zira biraz daha bu şiddette devam edersek yemin ederim herkes hararet yapan arabalara dönecek. Şanjman, segman ve gömlek dağıtma... Akla ne gelirse olacak.

Bir millet, bir yıl içinde iki kere üst üste yalan dolan ve manipülasyon bombardımanına dayanamaz. Gaz bombasına dayanır, tazyikli suya dayanır , çadır yakılmasına dayanır, Kazlıçeşme mitingine dayanır, orman talanına dayanır ama yalan dolan açıklamalara dayanamaz. Bu kadar dayanıklı değiliz biz. 12 Eylül döneminde bile bu kadar absürt olmamıştı durum.
Bi durun harbiden..

Skandal sayesinde gelişen Türkçemiz

- Bir görevin birinin uhdesinden alınması: Savcı Akkaş, görevden alınmasını böyle ifade etti.

- Duyguların sinede kalması: Fethullah Gülen’in akıllarda en çok kalan romantik bedduası.

- Beddua değil mülâan!: Fethullah Gülen’in yaptığı şeyin bu olduğu açıklandı.

- Mülâan değil mübahele!: Başka birileri de böyle açıkladı.

- Lanetleşme: Meğer anlamı da buymuş. Daha önce duymadığımız bir kavram...

DİĞER YENİ YAZILAR