Hedef mi, değil mi?

9 Eylül 2015

AMilli Takım’ın Sırbistan maçı performansını değerlendirirken 2 önemli noktayı tekrar hatırlamak lazım. Birincisi koç Ergin Ataman’ın altını çizdiği hedef maçlar, diğeri de zorlu Almanya maçının üzerinden henüz 24 saat dahi geçmemiş olması. Aksi taktirde Sırbistan maçı genelindeki -özellikle ilk çeyrekteki- savunma performansını kabullenmek güç olur. Evet yorgun bir takım vardı sahada. Cedi’yi dahil etmezsek. O bir önceki akşam yaktığı ateşi pek söndürmemiş görünüyordu.

HEDEF mi değil mi sorularıyla beklediğimiz mücadelede ‘Hedef maç değilmiş’ dedirten ilk yarı sonrası, ikinci yarıdaha gayretli bir performans gördük.

İkili oyunlarda Semih’in sertliği, çember misafirperverliğimizin daha fazla sürmeyeceği sinyalini verdi. Ve o kritik cümle belirdi, ‘Hedef maç mı yoksa?’ Ama yanıt gecikmedi; son çeyrekte ikna olduk ki hedef maç bu değilmiş.

İNANMAZSANIZ OLMAZ

BÖYLE karşılaşmaların bir çeyreklik dirençlerle kazanılması pek de mümkün olmuyor. Hele ki rakibiniz Sırbistan’sa. Teodosic’i, Kalinic’i, Raduljica’yı, Bjelica’yı bir çeyrekte alt etmek hayâlle eşdeğer. Başından beri niyetlendiğimiz 3.’lük, daha iyisi olur mu sorusunun yanıtını aramamıza biraz engel oldu belki. Ama her daim beklentinin üzerine çıkan bu takım, tıpkı İspanya maçında olduğu gibi ölçü almak istemediğimiz Sırbistan maçı sonrasında da beklentimizi yükseltecek performanslara imza atacak.

İNANMAZSANIZ olmaz, ben inanıyorum. Lakin ufak da bir endişe duyuyorum; dar rotasyon kabulümüz fakat genişleyen rotasyonda performans seviyesi artmadan bu turnuvaya damga vurmakta zorlanır mıyız, onu da siz yanıtlayın.

Devamını Oku

Karşıyaka’ya helal olsun

19 Haziran 2015

TEBRİĞİ sona saklamak niyetinde hiç değilim. “Basketbol” diye yazılanı Pınar Karşıyaka diye okutan takıma helal olsun. Başından sonuna kadar hak etmek buna denir. 28 yıldır hasret olduğu kupayı almaya, gerekirse de sahada ölmeye gelmişti Pınar Karşıyaka dün gece Abdi İpekçi Arena’ya.

SERİNİN 3-1’e gelişinden sonra Anadolu Efes Coach’u Dusan Ivkovic’in “3 maçı da kazanıp şampiyon olacağız” açıklamasından ben bile etkilenmiştim oysa ki. Ancak dünkü maçın geçen her dakikasında bu açıklamayı yaptığı için duyduğu pişmanlığı en az kendisi kadar hissettim.

AYNI LEZZETTE OLMUYOR!

BASİT bir denklem; önce tutup sonra atacaksınız. İzmir ekibi tutu, attı, kupayı da kaptı. Ama bir taraf için keyif olan oyun diğerinin eziyetine dönüştü. Çünkü tutmak, tuttuğunu atmak öyle yazıldığı kadar kolay okunmuyor sahada. Un, süt, şeker, yağ bir araya geldiğinde helva oluyor da her helva aynı lezzette olmuyor işte!

UFUK Sarıca yıllarca yoğurdu bu takımı. Takviyeleri takıma her zaman güç ve izleyen için de tat kattı. Seri boyunca hakem kararları sebebiyle aldığı galibiyetlere yapılan (zaman zaman haklı bulduğum) eleştirileri son maçtaki basketboluyla bir kalemde sildi. Türkiye Basketbol Ligi normal sezonlarında yaptıkları zaten ortada. Son birkaç yılda ligde play-off’lara kattığı renk, Türkiye Kupası yarı finali ve şampiyonluğu, Avrupa’da çeyrek finali ve ikinciliği...

BÖYLESİNİ İZLEMEDİM...

ADIM adım geldi, en tepeyi de sonuna kadar hak etti. Ben uzun zamandır bu kadar arzuyla basketbol oynayan bir takım görmemiştim, Karşıyaka’yı izlemek adına enerji, zaman, emek everen herkesin her dakikasına sonunda kadar değdi. Ufuk Sarıca ve ekibine, sahada ter döken basketbolcuların her birine, desteğiyle bu takıma güç veren taraftara kısacası az çok fark etmez emeği geçen herkese, basketbolu çok seven biri olarak gönülden teşekkürler.

Devamını Oku

Kaf-Kaf bitti demeden bitmez!

16 Haziran 2015

MAÇA iyi başlayamamışsın, ilk yarı ‘İşte bu’ dediğin 5’i yakalayamamışsın, art arda top kayıpları yapmışsın, dış şutlarda aradığını bulamamışsın, 16 sayı geri düşmüşsün… Tüm bunlar engel mi kazanmaya? Karşıyaka’ysan değil! Başında Ufuk Sarıca, sahada Dixon ve bir bütün olduğu arkadaşları, arkanda da o taraftar varsa her şey mümkün. Neye sahip olduğunuz değil, sahip olduklarınızı nasıl değerlendirdiğiniz belirliyor sonucu. Dünden önce de böyleydi dün de böyle oldu. Efes’in 3 önemli eksiği vardı. Bu eksiklerin takımı olumsuz etkilediği, dengesini bozduğu aşikar. Ancak kısalarının müthiş performansı, Lasme’nin kritik sahne alışları derken 16’ya çıkan fark hatalar silsilesiyle sizi mağlubiyete götürüyorsa şapkayı başınıza değil önünüze koyma vakti gelmiş demektir.

FAVORİ görüldüğü seride 3-1 geri düşen Efes ayrı bir yazı hatta yazılar konusu. Lakin bugünün başlığı KARŞIYAKA. Yorgunlukları her halinden belli olan ve maç içinde ciddi iniş çıkışlar yaşayan bu takım, geri dönebileceğine dair inancını ortaya koydu. Şampiyonluğa yalnızca bir galibiyet uzaklıkta olan İzmir ekibi buradan arka arkaya 3 maç kaybedip kupaya veda eder mi bilinmez.

İKİ TAKIMA DA TEŞEKKÜRLER

EFES 2009’da Ergin Ataman’la F.Bahçe karşısında 2-0 geri düşüp 4-2’yle şampiyon olduğu sezona benzer bir performans sergiler mi o da bilinmez. Ancak şu an karşımızdaki tabloda ipi göğüslemeye çok yakın taraf elbette Karşıyaka. Üstelik henüz şampiyon olmamış olsalar bile gönüllerin şampiyonu olmayı başararak.

FİNAL serisinin her maçında ayrı heyecan yaşatan iki takıma da basketbolsever olarak teşekkürü borç bildiğimi belirmek isterim. Ezeli rekabet, derbi gibi tanımlamalara konu olan güzide takımlarımızın yer almadığı bir finalde Türkiye’yi ekrana kilitlediler. Bu sezona daha keyifli bir veda hayâl edilemezdi. Henüz heyecan bitmedi ama Ufuk Sarıca ve ekibine bu güzel takım, bu güzel basketbol ve hak ederek kazanılan her maç için alkışlar; elbette ayakta.

Devamını Oku

Hak edilmiş bir galibiyet

14 Haziran 2015

İLK iki maçta gözümüzü kırpmadan izlediğimiz basketbol, beklentiyi de bir hayli arttırdı. O nedenle Karşıyaka’nın yükseltmeye çalıştığı tempoya Anadolu Efes’in izin vermeme uğraşından farklı bir görüntüde başlayan maç seyir zevki de düşük nitelikteydi.

OYSA final serisine ilk kez ev sahipliği yapan bu salonda atmosfer kadar tempo da etkileyici olur öngörüsü hakimdi. Bu sebeple olsa gerek, maç başında Efes baskısına karşı koyamayan ev sahibi, istediği tempoyu yakalayamadığı ilk çeyreğin yarısında yalnızca serbest atışlarla tutundu skora.

1. çeyreği son 5 dakikasında tek bir isabetli şutu olmamasına rağmen 18-18’lik eşitlikle tamamlayan Kaf-Kaf, Efes adına kritik tabloyu da ortaya çıkardı bir anlamda. Hücumda üretkenliğine maksimum ihtiyaç duyulan Heurtel’den yoksun, bir diğer bel bağladığı kozu Janning’den katkı alamayan, Cedi’si suskun Efes, LasmeSaric ikilisinin etkisiyle en verimli 2. çeyreğini oynayarak önde kapattı ilk yarıyı.

TOP KAYIPLARI BİTİRDİ

KARŞIYAKA’NIN hücumda istediği organizasyonu hayata geçirememesi de konuk ekibin istediği basketbolun oynandığı bir ilk yarı ortaya çıkardı. Ancak ikinci yarı Kaf-Kaf yavaş yavaş kendi kimliğine dönme sinyalleri verdi. Krstic’in sakatlanmasından olumsuz etkilenen konuk ekip, yaptığı akılalmaz hatalar, top kayıplarıyla rakibinin maç başından itibaren aradığı kıvılcımı yakmasına müsaade etti.

İKİ uzunu dışında skor katkısı umduğu oyuncuları beklentinin altında kalan, başta Saric olmak üzere son bölümde top kayıpları artan Efes için dakikalarla kazanma ihtimali de düştü. İstediği gibi başlayamadığı karşılaşmayı istediği şekilde bitiren Karşıyaka, Strawberry’nin damga vurduğu maçta galip gelip bir adım öne geçerek tebriği de hak etti. Ancak bir grup Karşıyaka taraftarıyla Krstic arasında ekrana yansıyan diyalog dün akşamın eksisiydi.

Devamını Oku

3. maç en zoru olacak

2 Haziran 2015

.BAHÇE ile yarı finalde eşleşip, dış sahada oynanan iki maçtan birini kazanıp evine dönmekten daha iyi bir senaryo olamaz herhalde. Olur da gerçekçi olmaz. Pınar Karşıyaka’nın ne kadar zorlu, bir arada oynamaya alışık oyunculardan kurulu, çok başarılı bir antrenöre sahip bir takım olduğu aşikâr. İlk maçta bir kez daha herkese ispatladılar.

PLANLARINI uygulamakta başarılı olup, ev sahibi güçlü F.Bahçe’yi sallamayı ve yıkmayı başardılar. İkinci maçın farklı geçeceğine şüphe yoktu. Her biri sezon genelinde oldukça yüksek verimle oynasalar da rakip uzunlar karşısında etkisiz kaldılar. Malum sarı-lacivertlilerin uzun rotasyonu Avrupa devleri sıralamasının da zirvesinde. Günlerinde olunca elbette! Dün Kanarya’nın uzunlarının uçtuğu gündü. Karşıyaka’nın tutmasının mümkün olmadığı kadar yükseğe hem de.

İÇ-dış yarışı halinde geçen maçta, ev sahibinin müthiş başlangıcı karşısında zor anlar yaşayan konuk ekip, temposunu yükseltip dış şutlarla skora tutunsa da rakibinin düzenden çıkarmayı başaramadı. İkili oyunlarla maça ağırlığını koyan F.Bahçe Ülker, savunma zaafları nedeniyle farkın eridiği dakikalarda bile çembere oynamaktan vazgeçmeyerek oyun üstünlüğünü elinde tutan taraftı.

F.BAHÇE HAK ETTİ

HAK ettiği bir galibiyet alarak seride durumu 1-1’e getiren sarı-lacivertlileri şimdi 3. ve bana göre seride oynayacakları en zor maç bekliyor. Karşıyaka adına mağlubiyete rağmen tablo iyi. F.Bahçe’yle mücadele edilen seride 1-1’le İzmir’e dönmek her takım için memnun edici.

Devamını Oku

Galiptir bu yolda mağlup

16 Mayıs 2015

F.BAHÇE Ülker’in tarihindeki ilk Final-Four heyecanı, 2000 yılından bu yana Türk takımlarının Euroleague Final-Four’unda ilk temsil edilişi. Karşılaşmaya dair yazılıp çizilecekler bir yana. Bu sezon gösterdiği performansla beklentileri boşa çıkarmayan, Avrupa devlerine sahalarını dar eden, evinde düzenlediği organizasyonda bile temsilcisi olmamış Türk basketboluna, hakemleri dışında da Avrupa Şampiyonası finallerine katılma heyecanı yaşatan bir takımdan bahsediyoruz.

ONCA yatırımın karşılığını sahaya, sonuca yansıtmış bir takımdan... Bu yönüyle alkışı sonuna kadar hak ediyor sarı-lacivertli ekip. Gelelim maça. “Final olamaz mıydı?” sorusu akıllarda. Şahsen ben olabileceğine inanan topluluktaydım. Ev sahibi olmanın baskısını yaşayacak olan Madrid’e karşı daha rahat bir takım avantaj da demekti.

ÖYLE de başladı maç. Ancak ilk çeyrek ortaya konan başa baş mücadele dışında, sahada Real Madrid’in hissettiği baskıdan eser kalmadı. Kariyerinin maçını dün akşam oynamaya karar verem Rivers, pota altına duvar ören Ayon, Rodriguez, Nocioni, Fernandez derken... Temsilcimiz önce savunmayı sonra hücumu unutuverdi. Top kayıplarının yaktığı canlar da eklenince sonrası malum.

KUPA ÇOK YAKIŞIRDI AMA...

AÇILAN farka bir geri dönüşle yanıt verme isteği; hem motive Madrid’in dış şutları, hem objektiflikten giderek uzaklaşan düdükler neticesinde sonuç veremedi. Top paylaşımını çok iyi yapamayan, ikili oyunlarda yetersiz kalan temsilcimiz sonunda dirilişe imza atmaya çabaladı ama kazanmaya yetecek oyunu ortaya koyamadı.

MAĞLUP oldu diyemeyeceğim çünkü galiptir bu yolda mağlup daha uygun bence. Bu maçın favorisiydi Madrid. Kazandı da. Ama günler öncesinden bu mücadelenin heyecanını yaşayıp, dünyanın 4 bir yanından binlerce Türk’ü Madrid’e toplayıp, sokaklarını da Barcleys Center’ını da sarı-laciverte boyayıp, Final-Four’a da ülke sporuna da renk kattılar ya... Kaybetseler de canları sağ olsun. Kupa çok yakışırdı ama dönüşünüz madalyayla olsun.

Devamını Oku