Dünyanın neresinde bir derbiye 1.5 milyon prim verilir?Demirören ve Yıldırım, kendilerini kurtarmak adına 2 derbi için kasayı boşalttı. İş paranın gücüne döndü. Belli ki transfer özürlü başkanların takımlarına güveni yok.Topun eksenindeki sihir işte. Sizi ne yöne götürürse, oraya sürükleniyorsunuz. Hafta başında ’anti üçlü koalisyon’ arasında basamak savaşı vardı. F.Bahçe zirveyi aralama, Beşiktaş liderliğe konma, G.Saray aradan sızma planları yapıyordu. Bir anda üçüncünün şampiyonluk şansı bulabileceği bir üçgene girmiştik.Fakat... F.Bahçe, Beşiktaş’ı yendi. Antalya, G.Saray’a yenilmedi. Zirve şekillendi, ligde de kısmen bitti! İkincinin kim olacağı da Beşiktaş’a bağlı... ***Çok kritik 2 derbiyi ucuz atlattık. İnönü’de, Kadıköy’deki olayların rövanşı olmadı. F.Bahçe, Beşiktaş’a ’iyi ağırlandık’ diye teşekkür ediyorsa sadece skordan değil. Keşke Saracoğlu’ndan dönüşte de Beşiktaş aynı mesajı yayınlama zaruriyeti duyabilseydi!Her ne olursa olsun, İnönü’den çok ağır yara almadı Türk futbolu. Çünkü öylesine gerilmişti ki ortam... Seyircinin çoğunluğu hiç patlama göstermedi. Sıra şimdi Bursa’da, Ali Sami Yen’de... Dileriz o köprüyü de ‘hasar almadan’ geçeriz.Ancak! Susmak erdem olsa da konuşan yine topçular oldu maalesef. Onların yüzündendi çıkan kargaşa da. Mesela... Selçuk ’Çekirge’ gibi ağzıyla zıplamasa Üzülmez’in ağzından dökülmeyecekti ’o boş laflar.’ En sakini, ’F.Bahçe iyi oynadı kazandı, konuşmaya gerek yok’ diyen İbrahim Akın’dı.Gökhan Zan’ın ’Bu polisler Kadıköy’de neredeydi’ şeklindeki eleştirilecek söyleminin altındaki ’utanç tablosu’ ise acı bir gerçekti. Sahi biz ne zaman derbileri 200-300 polisle oynayacağız!***Ve ne zaman “Konuşmak, insanın aklını kullanma sanatıdır” diyen Eflatun’u mahçup etmeyecek yöneticilerimiz... Hem söylemleri, hem de eylemleriyle. Dünyada ’Derbi galibiyetine 1.5 milyon dolar prim veren’ bir ülke var mıdır bilmiyorum. Siz Aziz Yıldırımsınız, 55 milyon Euro transfer (Van Gaal’in ağzının suyu aktı) yapmışsınız. Bir yılda 25 topçuya 25 milyon Euro transfer taksidi ödüyorsunuz.Yetmiyor... Bir kupa derbisinde ortaya 1 milyon dolar koyuyorsunuz, olmuyor. Sonra bıçak kemiğe dayandığı için 1.5 milyona çıkartıyorsunuz parayı... Yine Yıldırım Demirörensiniz. 20 milyon Euro transfere harcamışsınız. Yıllık 15 milyon Euro transfer ödemeniz var. Sivas galibiyetine 15 bin dolar para veriyorsunuz. F.Bahçe’yi kupadan eleyince de 1.5 milyon $. Yani 2 trilyon. Bu paraya Sezer (Maaşı 13.6 milyar) 142 ay, Erdoğan (7.3 milyar) 285 ay, en çapsız memur ise (556 milyon) 3 bin 597 ay çalışmak zorunda.Bu teşvikler normal mi sizce? Üstelik bu kadar kötü futbol ve takımlara. Ne diyelim; zenginin parası, züğürdün çenesini yorarmış. Ama biraz abartmadınız mı sevgili başkanlar! Lütfen beni kuşkudan kurtarın...Kulüp basmak da nerden çıktı?‘Tribün hep haklıdır’ görüşüne karşıyım. Kötü günde en fazla ‘beyaz mendil’ sallayan taraftar profilinden yanayım. Yönetimlerin eseri kitleler çok bu ülkede. Bizim başkanların köprüyü geçene dek kullandıkları silahları genelde ters teper.Tablo ortada. Avni Aker’de, Sami Yen’de ‘istifa’ davetleri. İnönü’de Zico’ya tüküren zihniyet. Denizli’de kaptan Yusuf’a edilen küfürler. Daha neler neler! Olmuyor beyler.Taraftarlık bu değil. Tamam anlıyoruz. Yönetimler beceriksiz, oyuncular yeteneksiz, hakemler kötü. Ama başkanlara savaş açan taraftarın haklı bile olsa kulübüne böyle ne katkısı olabilir ki?... Hele hele 21. yüzyılda kulüp basmak da nesi! Çağdaş tepki böyle mi gösterilir.