Gazete Vatan Logo

GirişİMcinin İZİ...

GirişİMci olmak demek hayatta bazı büyük fedakarlıklar yapmak demek.

GirişİMci olmak demek hayatta bazı büyük fedakarlıklar yapmak demek. Sanıldığının aksine uçsuz bucaksız bir tünelde fenerle yol almak demek, sürekli fenerin ışığını sağlayacak yeni enerji kaynakları aramak demek. Öyle tek bir pille, en fazla birkaç yedekle yola çıkmak demek değil. Neden İM harfleri büyük? Çünkü girişİMci bir işe iz bırakmak İM bırakmak için giren kimsedir.. İz bırakmak adına ön gören, pek çok şeyden vazgeçen, sürekli antreman yapan, riskleri hesaplayan kişidir. İz bırakmak adına bir işe girişmeden düşünen , plan yapan, fenerini sıkı tutan, ayakları yere sağlam basan kişidir.

Gör, hisset, düşün, yap

GirişİMci aslında gör-hisset-düşün-yap modeli ile çalışır. Andy Milligan ve Shaun Smith’in aynı adlı kitabında GirişİMciliğin adeta yol haritası olabilecek bu model ile ilgili çok etkileyici ve özet bilgiler yer alıyor.

GirişİMci görmelidir, ne yapacağına karar vermek için GÖZLEM yapmak gerekir.

GirişİMci hissetmelidir, anlamak ve anlaşılmak için EMPATİ kurmak gerekir.

GirişİMci düşünmelidir, fikir üretmek ve problem çözmek için AKIL YÜRÜTMEK gerekir.

GirişİMci yapmalıdır, başarıya ulaşmak için UYGULAMAK gerekir.

Araştırmadan girişilen, empati kurulmadan başlanan, fikir yürütmeden geliştirmeye çalışılan ve uygulanmadan başarı beklenen işler tarihte de hüsran ile sonuçlanmıştır. Bazen uzun yıllar çalışma hayatının getirdiği olumsuz birikimler uzaklardan pırıl pırıl yepyeni bir dünya gibi algılanan GirişİMciler dünyasına hızla girme isteği uyandırabilir. Bununla beraber GirişİMci olmak adına bu konuda acele etmemek ve bilginin derinliğinin temel teşkil ettiği “Gör,Hisset,Düşün,Yap” modelini gerçekten uygun zaman ve ortamda hayata geçirmek başarı için doğru bir adımdır.

“Gör,Hisset,Düşün,Yap” modelinin tarihteki örnekleri de oldukça ilgi çekici ; GirişİMci olmak görmek, hissetmek, düşünmek ve yapmak demek. Örneğin Leonardo Da Vinci ilk uçuş aletlerini kuşları izleyerek ve onlar gibi hissederek yapmıştır.

Araştırma bir dikiz aynasıdır…

Çoğu GirişİMci bir işe girişmeden önce uzun süren araştırmalar yapar, verileri toplar, anket sonuçlarını değerlendirir, kendi işi bu verileri elde etmek için yeterli finansal hacimde değilse bile sektörü ve ürünü ile ilgili benzer araştırma verilerini bir araya getirir. Aslında GirişİMci olmak daha çok kendine, ürününe, bilgisine inanmak ve yaptığı ya da yapmayı planladığı işi gerçekten sevmekle ilgilidir. Bu fikre karşı çıkanlar olacaktır bununla beraber araştırmaların eskisi kadar yol gösterici olmadığı pek çok canlı örnek ile sunulmaktadır. The Brandgym kitabının yazarı David Taylor “Araştırma bir dikiz aynasıdır” diyor. Sürekli bakarsak kaza yaparız. Neden mi ? Çünkü müşterilerin odak gruplarında, anket çalışmalarında söyledikleri şeyler ile genellikle gerçek hayattaki davranışları farklı. Araştırma grupları içinde radikal olan müşteri kasaya geldiğinde sezgileri ile karar veriyor. Bu durumda yönlendirilmiş duygularla hareket edilen anlardan çok günlük hayatın içinde yer alan doğal anlar GirişİMcinin el kitabında yer almalı.

O zaman GirişİMcilere bir tavsiye ; kendinize inanın, bilginizin derinliğini ölçün, kendiniz ile rekabet edin, hedefiniz mükemmellik olsun, en sevdiğiniz soru “ daha farklı nasıl olur?” ,en sevmediğiniz yanıt ise “tek bir seçenek var” olsun…

Tende kudret oldukça çalışmak…

GirişİMci tende kudret oldukça çalışır, stratejik düşünür, iyimserdir bununla beraber ihtimal hesaplarında uzmandır. Zorlukların içinde fırsatlar yatar felsefesi ile yaşar. Hayatı beklentiler üzerine kuruludur. Sorumluluklarını zamanında yerine getirir, sözünü tutar, yeni yıl takvimi gelir gelmez resmi tatilleri bayramları saymaz çünkü onun çalışma takvimi 365 gündür. Empati kurar , hatta empatinin de bir sonraki aşamasına geçer canlandırır, yaşar. Peki hep GirişİMci görür, GirişİMci yaşar, hisseder, uygular, empati kurar, çalışır, yılmaz, azimlidir dedik. GirişİMcinin olan ve olması gereken özelliklerini anlattık. GirişİMci bu kadar konuda proaktif olurken, hislerini yönetir, fayda sağlamaya çalışırken tek başına mı olmalıdır. Bu noktada GirişİMcinin iletişim halinde olduğu anları satın alan, kabul eden, onaylayan, uygulanmasına aracı olan masanın diğer tarafında bulunan alıcılara da seslenmek ve LÜTFEN demek gerekiyor.

LÜTFEN GirişİMciyi dinleyiniz, ciddi iseniz zaman ayırınız. Nezaketen fırsat tanımak GirişİMciye fayda sağlamak değildir.

LÜTFEN empati kurunuz, beklentilerin ciddiyetini kavrayarak GirişİMcinin telefonlarını yanıtsız, maillerini cevapsız bırakmayınız.

LÜTFEN GirişİMcinin özveri ile ortaya çıkarttığı, tüm bilgi birikimi ve yaratıcılığı ile şekillendirdiği projelerinin size özel olduğunu hatırlayınız. Ya fikir sahibinin hakkını vererek uygulayınız ya da fikri kendinizde saklayınız , paylaşmayınız.

LÜTFEN GirişİMci ile düşüncelerinizi açıklıkla paylaşınız, her GirişİMci için geri bildirim değerlidir, dikkate alınır.

LÜTFEN GirişİMciye tutamayacağınız sözler vermeyin, söz GirişİMci için çok önemlidir, değerlidir ve gerçektir.
VE LÜTFEN GirişİMciye umut dolu haberler verip, destek beklediği zamanlarda kaybolup, destek istediğiniz zamanlarda ortaya çıkmayınız.

İnanç ve Çalışmak üzerine bir hikaye…

Yıllar önce Amerika'da yaşlı bir kayıkçı Mississippi Nehri'nin bir yakasından ötekine yolcu taşıyarak geçimini sağlıyordu.

Yaşlı kayıkçı, kayığındaki küreklerden birinin üstüne, "İnanç," diğerine ise "Çalışmak" yazmıştı. Bunların ne anlama geldiğini soranlara, kayıkçı şöyle yanıt veriyordu:

“Nehri karşıdan karşıya geçmek için her iki küreğe de ihtiyaç vardır. Çalışmaksızın inanç veya inançsız çalışmak, sizi bir dairede döndürür durur. Yaşam yoluna da bir kürekle çıkmak, nehri tek kürekle geçmekten farksızdır. Yerimizde döner durur, hiçbir yere gidemeyiz.”

İM bırakmak üzere yola çıkan kendi ile rekabet eden, yaratıcı, azimli, ,işini seven, kendini geliştiren, tende kudret oldukça çalışan tüm GirişİMcilerin yolu açık olsun, fenerleri hep yollarını aydınlatsın. Tünelin ucundaki ışığı görmek zor, yolda ilerlemek zor, feneri düşürmeden ilerlemek daha da zor, o zaman kolay olan nedir? Bunu da yaşamadan anlatmak zor…

1960 larda Andy Warhol’un bugünlerde gerçek olan “gelecekte herkes 15 dakikalığına meşhur olacak” kehanetine yeni bir ekleme yapmak güzel olur “dileyelim gelecekte herkes 1 yıllığına GirişİMci olsun”

Longfellow diyor ki;

Her sabah bir işin başlamasını
Her akşam bir işin bitişini gören,
Bir şeye girişen, bir şeyi sona erdiren
Akşam istirahatini hak eder.

Bilge Baykuş’tan haftanın kitap önerisi ; İş Hayatında İçgüdünün Gücü Gör,Hisset,Düşün,Yap , Alfa Yayınları, Andy Milligan & Shaun Smith

Haberin Devamı