Yıldırım Tuna fıkraları artık giderek soğuyan havalarda yüreğinizi ısıtsın:
Evli erkek
Şehirdeki fabrikaya işçi olarak yıllardır sadece evli erkek alınınca feminist dernekler “Böyle ayrımcılık olur mu?” diye ayağa kalkıp fabrikayı basmışlar. “Bir dakikada size durumu izah edeyim...” demiş fabrika müdürü, “Özellikle sırf evli erkek istihdam ediyoruz çünkü;”
1- Bu tip erkekler verilen emirleri tartışmadan yerine getirirler,
2- İtilip kakılmaya, aşağılanmaya alışkındırlar,
3- Ne söylerseniz söyleyin cevap vermeden susarlar,
4- Ben bağırdıkça asla surat asmazlar, hiçbir şey olmamış gibi güne devam ederler..!
Güzel sanık
Savunma avukatı söz almış, “Sayın erkek jüri üyeleri.. ” diye başlamış, “Karar verirken kendinize sormanız gereken bence şu olmalı... Amacınız şu muhteşem güzellikteki müvekkilemi rutubetli, karanlık bir hücreye kapatmak mı, yoksa deniz kenarındaki küçücük dairesindeki üzeri ayna kaplı yatağında pembe saten çarşafının üzerinde sizlerin yapmış olduğu bu iyiliğin ezikliği altında ne isterseniz yerine getirecek bir ruh halinde onu aramanızı beklemesini sağlamak mı?.. ”
Kalabalık dağıtma
Amiri yeni mezun polisi denemek için ona “İzinsiz gösteri yapan bir topluluk bul, kalabalığı dağıt bir görelim” demiş. Genç polis epey arayıp yol kenarında bir kalabalığı tespit edince hemen megafonu eline alıp “Dağılın.. Size söylüyorum dağılın!” diye bağırmış, birkaç kişi hareketlenmiş, “Oradan çekilin diyorum size!” diye sert bir komutla yinelemiş, miğferini giyip plastik kalkanı ile kalabalığı ite ite herkes dağıtmış. “Nasıldım?” demiş genç polis amirlerine doğru dönüp gülümseyerek. “İyiydin, iyi de..” demiş yaşlı amiri somurtarak, “Orası otobüs durağıydı..! ”
Ateist
Adam birden kapının arkasından fırlayıp eşini uzun uzun öpmüş, “Hayatım ben seni öperken bir an kendini Cennette zannedip arp çalan melekleri gördün mü?” diye sormuş heyecandan titreyerek. “Ne arp ne meleği?” demiş kadın sinir içinde kolunun tersiyle dudaklarını silerken, “Öff! Sayende ateist olduk ateist!”
Ben kimim?
Hayvanat bahçesi bekçisi bir elinde Darwin’in Evrim Teorisi, diğer elinde Din Kitabı olan orangutanı görünce “Hayrola?..” diye sormuş, “Neden bu kitapları aynı anda okuyorsun?” Orangutan “Kafam karıştı” diye cevap vermiş “Ben kafesteki diğer kardeşlerimin ağabeyi miyim, yoksa hayvanat bahçesi müdürünün kardeşi miyim içinden çıkamıyorum..!”
Marangoz trapezci
Sirk’in marangozu çadırın ortasında çalışırken birden havaya zıplamış, o zıplamayla ana direkten sarkan trapeze takılarak geniş bir kavis çizmiş, havada 2 parende atarak çakıl pistin tam ortasına başının üzerine düşüp öyle kalmış. “Yahu bu inanılmaz bir numara” diye ona koşmuş sirk sahibi, “Benimle 4 yıldır berabersin ben böyle bir şey görmedim, bana akrobatik kabiliyetinden bahsetmedin. Sen bu sahneyi her gece tekrarla alacağın ücreti kendin tespit et.” Marangoz “Parası batsın, hayatta olmaz” demiş, “Her gece baş parmağıma çekici o kadar şiddetle patlatamam..!”
Afrika menekşesi
Çiçekçi “Maalesef Afrika menekşesi bu mevsimde olmaz” demiş “Size Kasımpatı falan versem?” Adam “Olmaz..” demiş “Karım annesine giderken ‘Sulamayı unutursan canına okurum’ dediği çiçek bir Afrika Menekşesiydi! ”
Vatandaşlar
Sık sık taşlamalar yazarak gönderen okurum Erhan Tığlı’dan geldi;
Susandaş: Ezildiği halde hiç sesini çıkarmayan vatandaş
Uçandaş: Dar gelirliler sürünürken her makama kolayca ulaşan vatandaş
Şaşandaş: İşin aslını anlayamayıp, birdenbire köşeyi dönenlere şaşkın şaşkın bakan vatandaş
Betondaş: Doğayı, bahçeli evleri mahvedip apartman diken yapsatçı vatandaş
Yatandaş: Yattığı yerden kolayca para kazanan vatandaş
Kaçandaş: Vergi vermekten kaçan, sıkışınca kapağı yurt dışına atan vatandaş
Açandaş: Orasını burasını açarak sanat(!) yapan vatandaş
Satandaş: Her şeye ticaret gözüyle bakan, iyi bir müşteri bulunca vicdanını bile satan vatandaş
Takandaş: Uçan kuşa borcu olan, borçlarını ödemeyip üstüne yatan vatandaş
Atandaş: Bol keseden atan, attığı zaman mangalda kül bırakmayan politik vatandaş
Yandaş: İktidarda kim varsa ona yanaşan, kraldan fazla kralcı, eyyamcı vatandaş
Matandaş: Hiçbir vatandaşlık hakkından yararlanamadığı halde kendini vatandaş sanan, başına gelenlere kader diye boyun eğen, katlanan sanaldaş...
Gani Yıldız’dan
OECD’nin 40 ülkeyi kapsayan “Hayat Nasıl” araştırmasında 32’nci sıradaymışız ve mutlu değilmişiz. Türkler zaten mutlu değil, u-mutludur. “U-mutlu”nun “U”su da “Unutkanlık”tır. Mutsuzluk kaynaklarını unutup yola “umutlu” devam ederiz.
Milletvekillerine tablet bilgisayarın yanında uçak bileti ve benzin de ücretsiz verilecekmiş. Anlaşılan ünlü “dokunulmazlık zırhı” zamlardan da koruyor!
Türkiye’nin Afrika’daki açlığa seyirci kalamayacağını belirten Başbakan, “Adaleti kıtalara yaymış bir ecdadın torunlarıyız!” demiş. Evet, dedelerimiz kıtalara yaydı ama biz ülkemize bile doğru dürüst yayamadık!
Cari açıkla mücadele için ekonomiyi soğutma çalışmaları başlamış. Merak ettiğimiz konu: Vatandaşın cebini ısıtma çalışmalarının ne zaman başlayacağı...
Dış politikada yola, “Komşularla sıfır sorun” diyerek çıkmıştık ama gelişmelere bakılırsa varacağımız noktada sorunlardan da altı sıfır atmamız gerekecek!
İktidarın dış politikasını eleştiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, “AKP, çölde yolunu kaybetmiş Bedevi gibi!” demiş. Bari dikkat edelim, sonumuz fıkradaki ünlü “Bahtsız Bedevi”ye benzemesin!
Denizli’de, Roma Dönemi’ne ait “Öpüşen Melekler” heykeli bulunmuş. Merak ettiğimiz konu: “Bunca yıldır öpüşmeye utanmıyor musunuz?!” diyerek onları ayırmaya çalışacak yetkililerimizin çıkıp çıkmayacağı...
“Anayasa değişikliğiyle kabul edilen ‘kadına pozitif ayrımcılık ilkesi’ günlük hayatta uygulanmıyor!” diyenler var. Buna asla katılmıyoruz, uygulanıyor; kadın, erkeğe göre daha fazla şiddet görüyor!
Sayıştay TBMM’yi uyarıp “Ödenek ve yolluk hesabındaki yanlış nedeniyle milletvekillerine fazla maaş ödeniyor!” demiş. Vekillerimizin cevabını tahmin etmek zor değil: “Bunu saymıyoruz, bir daha sayın!”
CHP’nin yol haritası Abant Kampı’nda çizilmiş. İktidardan, “CHP’nin yenilik sevmediği bir kez daha ispatlandı: GPS varken hâlâ harita kullanıyorlar!” lafını duyarsak şaşırmayalım!