Sevgili okurlar; iktidar tarafından seçilip yurda dağıtılan, akil adı verilen kişiler gerçekten karış karış gezerek karşılarında buldukları kişilere “barışın iyiliğini” anlatıyor ve Türkiye’nin selameti için bu sürece destek verilmesini istiyor.
Protesto ediliyorlar
Gerçi bu akiller gittikleri hemen her yerde protesto gösterileriyle de karşılaşıyorlar ama, çevrelerinde bir güvenlik duvarı olduğu için aldırmıyorlar. Buna rağmen bazı yerlerde toplantılarını hiç yapamadan gitmek zorunda bile kaldılar.
Marjinallermiş
İktidar ise her yerden yükselen protestolara gözlerini kapatıp “bunlar marjinal işler” diye geçiştiriyor. İlgili bakan daha ileri gidip “onların kim olduklarını biliyor ve izliyoruz” diyor. Bu çok açık bir tehdittir ve gözdağı verilmesini amaçlamaktadır.
Bıkmadan sorun
Protestolar elbette olacaktır, ama sakin olunan yerlerde vatandaşların bıkmadan usanmadan bazı soruları sormaları gerekir. Çünkü belki bu sorulara verilecek cevaplardan “asıl amaçlananın ne olduğunu” öğrenmek fırsatını bulabiliriz.
Düşman kim?
Örneğin en can alıcı soru “düşmanın kim olduğu”dur. Eğer düşman varsa “barıştan” söz edilebilir. Düşman varsa savaş vardır. Bu akillerin ısrarla söylediği “savaş” kiminle kimin arasında yaşanmaktadır? Bu soruların cevabı nedir?
Terörist ve halk
Oysa Türkiye’de bir savaş yok. Etnik bir kesimin kimi haklı şikâyetlerini öne sürerek bunları terör yoluyla çözmek isteyenler var. Türkler Kürtleri, Kürtler de Türkleri öldürmüyor. Terör saldırılarına karşı her devletin hakkı olan müeyyideler uygulanıyor.
Soran savaşçı mı?
Akillere sorulacak sorulardan biri de şu olmalı; “Neden bu konuda her soru soranı ya da kuşkusunu dile getireni hemen ‘savaşçı, insanların ölmesini isteyen, barış karşıtı’ olarak ilan ediyorsunuz, sizin söylediğinizin dışında bir çözüm yolu olamaz mı?”
Barış mı teslim mi?
Akil insan yakıştırması yapılanlardan biri, soru soran vatandaşa öfkelenerek “AVM’lerde bombaların patlamasını mı istiyorsunuz, ceset parçaları görmekten mi yanasınız?” dedi. Daha vahim bir söylem olabilir mi? Demek ki barıştan değil teslimiyetten söz ediliyor.
AVM’lere bomba
Eğer barış süreci denilen şey iktidarın ve terör örgütü liderinin istediği biçimde yürümezse yine masum insanlar hedef olacak, sağa sola bombalar konacak.
Bunun adına da “savaş” diyeceğiz ve “barış nutukları” atacağız, öyle mi? Saçmalık değil de nedir.
Algı yönetimi
Ancak şunu da itiraf etmek gerekir ki, iktidar ve yandaşları, medyayı da pasifleştirerek, algı yönetimini fevkalade başarılı biçimde yürütüyor. “Barıştan yana mısın, değil misin?” sorusuyla milyonlarca kişi paralize ediliyor ve bu bir destek gibi sunuluyor.
Elbette barış ve huzur
Şurası kuşkusuz ki, “bak sonra bombalar başınızda patlar” türü tehditlere rağmen, halkın büyük bölümü terörün bitmesi için elden gelen her şeyin yapılmasını istiyor. Ancak sessiz çoğunluk yapılanları da ibretle izliyor ki, sonunun nereye varacağı kestirilemez.
Halk izliyor
Bakmayın siz anketlerde çıktığı söylenen “büyük destek” sözlerine. Destek terörün bitmesi için, terörün ve terör örgütünün adeta kutsanması için değil. Halk “Şu terör başımızdan defolup gitsin” diyor o kadar. Önemli olan karşılığının ne olduğudur.
Tesadüf değil
Akiller çok açıktan söylemeseler de halkı “Öcalan’ın serbest bırakılması fikrine” alıştırmaya çalışıyor.
Bununla eş zamanlı olarak Time Dergisi’nin bu teröristi “en etkili 100 kişi” arasına alması da asla tesadüf olamaz. Demek ki oynanan aynı zamanda uluslararası bir oyun.
Net sorular
İşte bu nedenle karşınıza gelen akillere çok net sorular sorun; “Öcalan’ın serbest bırakılmasını istiyor musunuz, ayrı bir özerk bölge olmasından yana mısınız, anayasadan Türk tanımının, Atatürk’ün çıkarılmasından yana mısınız” sorularını sorun mutlaka.
Net cevaplar
Bu soruları sorunca net cevaplar isteyin. Uzun uzadıya felsefe yapmalarına izin vermeyin. “Sorum net, o halde siz de net cevap verin” deyin. Bunlara cevap alsanız da almasanız da tartışmayın bile, çünkü tartışmaları da istismar etmeye çalışıyorlar.
CHP’nin durumu
Ne yazık ki tüm bu gelişmeler sırasında CHP’nin içine düştüğü durum çok hazindir. Koca parti fikrini bir deklarasyonla açıklamaktan bile yoksun. Parti içindeki kargaşalara bakışımı önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Hepinize iyi bir hafta dilerim...
Ben kimseye düşman değilim. Ama belli ki siz içinizde müthiş kin biriktirmiş ve hep savaşmışsınız ki şimdi barış diye çığlıklar atıyorsunuz.