Uluslararası ekonomi konferansı

Haberin Devamı

Türkiye Ekonomi Kurumu’ndan (www.tek.org.tr) daha önce bir kaç kez söz ettim. Kökenleri 1929’da kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’ne gidiyor. Kazım Özalp Paşa 20 yıl başkanlığını yaptı. Kurucular arasında Celal Bayar da vardır.

1955’de Türk İktisat Cemiyeti ile birleşiyor (kuruluş tarihi 1931). Türkiye Ekonomi Kurumu adını alıyor. 1973’de vakıf statüsüne geçiyor. Bir süredir başkanlığını Prof. Ercan Uygur üstleniyor.

Haziran 2008’de Uluslararı İktisat Cemiyeti (IEA) ile birlikte İstanbul’da Dünya İktisat Kongresi’ni gerçekleştirdi. Küresel düzeyde mesleğin en saygın toplantısıdır. Dört yılda bir yapılır. Çok başarılı geçmişti.

Kurum ilk Uluslararası Ekonomi Konferansı’nı Ankara’da (2006) topladı. Onu Girne izledi (2010). Son üç gündür üçüncüsü Çeşme’de yapıldı. Nobel ödüllü Joe Stiglitz’in ve Maliye Bakanı Şimşek’in konuşması sayesinde medyanın da ilgisini çekti.

Keynesci bir konferans

Tahmin ettiniz. Ben de son iki günümü konferansta geçirdim. Dünyadan ve Türkiye’den çok sayıda meslektaşla bir arada olmanın keyfini yaşadım. Hasret kaldığım eski dostlarımı gördüm.

Başlık, “Borç Dinamikleri, Finansal İstikrarsızlık ve Büyük Durgunluk” olunca, bizim cenahın, yani Keynesci’lerin hakimiyeti kaçınılmazdı. Kökten piyasacı ve kemer sıkmacı ortodoks kanat yoktu. Yerli temsilcilerine de programda ve toplantılarda rastlamadım.

Merkez Bankası tam kadro katıldı. Yabancı ve yerli iktisatçıların bir bölümü ile özel seanslar yaptılar. Yönetimin lehine bir puandır. Para politikasında Keynesci etkinin artması umut vericidir. Yeni politikalara Stiglitz’in desteği medyaya da yansıdı.

Sanırım herkes Stiglitz’i tanıyor. Konuşmasında ortodoks iktisadı yerden yere vurdu. Hem krizin çıkmasında hem uzamasındaki sorumluluğunu vurguladı. İçimden “keşke Paul Krugman da gelmiş olsa” diye geçti.

Paul Davidson, Keynesci iktisadın bir başka önemli ismidir. Tek safkan Keynesci derginin (Journal of Post-Keynesian Economics) editörüdür. Ortodoks iktisat teorisinin ve politikalarının yetersizliğini o da çok net özetledi.

Liste uzun; sermaye akımlarının getirdiği riskleri ilk gören Columbia’dan Guillermo Calvo; kurumsal iktisadı mali krizlere uygulayan Stanford’dan Masahiko Aoki; sol iktisadın ustalarından LSE’den Robert Wade, vs.

İktisatçının değişen profili

Konferansta 300 civarında tebliğ sunuldu. Dörtte üçü, belki daha fazlası, Türk iktisatçılarının çalışmaları idi. Toplantılar eşanlı yedi-sekiz salonda sürdüğü için hepsini izlemek mümkün olmuyor. Ama makaleler DVD ile dağıtıldı. Yavaş yavaş göz atacağım.

Türkler arasında genç, kadın ve Anadolu’dan iktisatçıların çokluğu dikkatimi çekti. Başkanı olduğum seansta dört tebliğ sahibinden ikisi kadındı; üçü Anadolu’da çalışıyordu: Bayburt, Hitit (Çorum) ve Gaziosmanpaşa (Tokat). Sevindici bir gelişmedir.

Konferansın Türkiye’de akademik iktisadın gelişmesine önemli katkı yaptığı kanısındayım. Türkiye Ekonomi Kurumu’nu ve özellikle Başkan Ercan Uygur’u bu başarılı organizasyon için kutluyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR