Para Politikası Kurulu’na 24 Nisan toplantısında gecelik borçlanma faizinde indirim önerdim. Sabit tutuldu. Sonuç ortadadır. Dolar haftayı 2.07 TL’de (sepet 2.46 TL) bitirdi. Yani on günde TL yüzde 3.2 değer kazandı. Ne diyebilirim?
Hazine Nisan nakit gerçekleşmesini yayınladı. Bütçenin öncü göstergesidir. Aylık açık rekor kırıyor: 9.3 milyar TL. Ama Hazine açıklama eklemiş. Tahakkuk eden 9.9 milyar TL vergi ödemesi Mayıs’a kaymış. Bütçe denk çıkabilir. İyi haberdir.
Çarklar dönüyor ama...
Mart sanayi üretimi TÜİK tarafından yayınlandı. Piyasa toplam sanayide geçen yıla göre yüzde 3.4 artış öngörüyordu. Gerçekleşme yüzde 4.2 oldu. İmalat sanayi biraz daha hızlı (yüzde 4.3) büyüdü. Piyasa bir süredir sistematik şekilde karamsar kalıyor.
Yüksek nisan enflasyonu mali piyasaya moral verdi! Dolar 2.10 TL’nin (sepet 2.51 TL) altına indi. Gösterge faiz ise yüzde 9,3’e geriledi. Merkez Bankası’nın faiz indirmekte zorlanacağı satın alınıyor.
Mart sanayi üretimi verileri bugün açıklanıyor. CNBC-e anketi toplam sanayide geçen yıla göre yüzde 3,4 artış öngörüyor. İlk çeyrekte yüzde 5 artış anlamına geliyor. İlk çeyrek büyümesi için iyi haberdir.
Marx’a gönderme
Pazar günü Piketty’nin “21.inci Yüzyılda Sermaye” kitabına giriş yaptım. Zengin bir veri tabanını kullanıyor. Son dönemde gelişmiş ülkelerde gelir ve servet eşitsizliklerinin arttığını saptıyor. Nedenlerini araştırıyor.
TÜİK’in açıkladığı nisan enflasyonu piyasayı şaşırttı. CNBC-e anketi TÜFE artışını yüzde 0,9 öngörüyordu. Ben yüzde 1,3 bekliyordum. Bu kez tutturdum. Böylece yıllık tüketici enflasyonu yüzde 9,4’e yükseldi. Son iki yılın en yüksek değeridir.
Nisan 2013’te yıllık enflasyon yüzde 6,1 olmuştu. Bir yılda 3.3 puan yani yarı yarıya yükselmesi demektir. Nitekim ilk dört aylık enflasyon yüzde 5’e ulaştı. 2003’te başlayan mevcut serinin tarihi rekorudur.
Fiyatlama davranışları
Enflasyon analizinde iki kavram öne çıkar. Biri enflasyon beklentileridir. Mali kesimin görüşü beklenti anketine yansıyor. Hedefin üzerinde fakat istikrarlı seyrediyor. Diğeri fiyatlama davranışlarıdır. Ölçülmesi zordur. Ama çok daha önemlidir.
Başlık son yılların en etkili iktisat kitabının adıdır. Mesleğin pek çok geleneğini kırdı. 43 yaşındaki yazarı Thomas Piketty düne kadar bir avuç profesyonel dışında tanınmıyordu. İlk baskısı Eylül’de Fransızca yayınlandı. 970 sayfadır. İngilizce tercümesi Mart’ta çıktı.
Anında Amazon’un çok satanlar listesinde bir numaraya tırmandı. Düşünsenize; hiç tanınmayan bir Fransız iktisatçısının uzun bir analitik çalışması ABD’de “best seller” oluyor! Yani tüm popüler roman, anı, çocuk, vs. kitaplarından fazla satıyor!
Zamanın ruhu
Kitaptan erken haberim oldu. Yılbaşında edindim. Okuyunca ses getireceğini anladım. Türkçesi çıkınca yazarım demiştim. Ama sonuç beklentimi aştı. Türkiye’de bile tartışılmaya başladı. Öne almakta yarar gördüm.
Merkez Bankası’nın faizleri sabit tutması para piyasasına moral verdi. Son baktığımda dolar 2.11 TL’ye (sepet 2.52 TL), gösterge tahvil faizi ise yüzde 9,1’e gerilemişti. Son ayların en düşük faiz oranıdır.
Yılın ikinci enflasyon raporu Başkan Başçı tarafından açıklandı. Para politikasının temel metnidir. Döviz kurunun aşağı gitmesinin yönetimi sevindirdiği hissediliyor. İlginç ayrıntılar var. Ayrı bir yazı konusudur.
Ticaret açığı küçülüyor
Mart dış ticaret verileri TÜİK tarafından yayınlandı. CNBC-e anketi dış ticaret açığını 5.7 milyar dolar öngörüyordu. 5.2 milyar dolar çıktı. Geçen yıl 7.4 milyar dolardı. 2.2 milyar dolar düşüşün çoğu (1.6 milyar dolar) ihracat artışından kaynaklanıyor.
İki gelişmeye bakışımı kayda geçirmek istiyorum. Biri Başbakan Erdoğan’ın 1905’te katledilen Ermeniler’in torunlarına taziye mesajıdır. Türkiye’nin geçmişi ile barışması yolunda tarihi bir adımdır. Başbakan Erdoğan’ı kutluyorum.
Diğeri Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın konuşmasıdır. Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü yolunda tarihi bir adımdır. Görevinin sorumluluğunu yerine getiren Başkan Kılıç’ı kutluyorum.
Yapay kur istikrarı
Para politikası kurulu bu kez sürpriz yapmadı. Para politikasının üç temel faizini değiştirmedi. Yani mali piyasanın arzuladığı (ve öngördüğü) kararı aldı. Böylece önceliğinin döviz kuru istikrarı olduğunu açıkça teyid etti.
Heyecanla beklenen Para Politikası Kurulu (PPK) bugün toplanıyor. Merkez Bankası para piyasasını üç faizle denetliyor: Gecelik borçlanma (yüzde 8), gecelik fonlama (yüzde 12) ve haftalık repo (yüzde 10). Ayrıca zorunlu karşılıkları saptıyor.
Piyasa ne diyor? CNBC-e anketine katılan 18 analist borçlanma ve haftalık repo faizlerinde indirim beklemiyor. Sadece ikisi fonlama faizinde çeyrek ve yarım puan, zorunlu karşılıklarda ise küçük bir indirim öngörüyor.
Kritik yol ayırımı
Epeydir PPK toplantısı öncesinde değerlendirme yapmıyordum. Eskiden biraz da etkilemek umudu ile önerilerimi yazıyordum. Sonra vazgeçtim. Yanlış anlamalara yol açmasından çekindim. Dolaylı analizlerle yetindim.
Para politikası kurulunun Perşembe toplantısından önce reel faizlere bakmaya devam ediyorum. Geçen yazıda Serdengeçti, Yılmaz ve Başçı yönetimleri için üç faizi (MB borçlanma ve fonlama, gösterge tahvil) karşılaştırdım.
Para politikası ve faiz tartışmalarında gündeme gelen bir konu tasarruf oranlarıdır. Örneğin düşük faizin özel tasarrufları azaltıcı etki yaptığı görüşü yaygındır. Tasarruf oranındaki gerilemenin temel nedeni olduğu bile söylenir.
Özel tasarruf oranı
Türkiye’de tasarruflar cari fiyatlarla milli gelirin tüketim ve yatırım verileri üzerinden Kalkınma Bakanlığı (eski DPT) tarafından hesaplanıyor. İç tasarruflar ikiye ayrılıyor: özel ve kamu. Mutlak değerleri milli gelire bölünce tasarruf oranları bulunuyor.