Piyasalarda gözler K.Irak referandumunda olacak. Sınır gerilimiyle borsada düzeltme hareketi sürebilir. Dolar/TL’nin kaderi askeri müdahaleye bağlı
Bugün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Irak’tan ayrılıp ayrılmayacağına dair bağımsızlık referandumu yapılacak. (Yoksa yapılmayacak mı?) Bu yazı yazıldığı sıralarda henüz da herhangi bir erteleme haberi gelmemişti. (Bu noktadan sonra Barzani cephesinden iptal değil, olsa olsa erteleme gelebilirdi) Geçtiğimiz haftanın son gününde yapılan MGK toplantısından sonra yapılan açıklamada, “IKBY’nin
25 Eylül tarihinde düzenleyeceğini açıkladığı referandumun gayrimeşru niteliği ve kabul edilemezliği bir kez daha belirtilmiştir” denilmiş.
Devamında “IKBY yönetimi, vakit varken referandum kararından vazgeçmeye davet edilmiştir. Bu takdirde, Irak merkezi hükümeti ile IKBY arasındaki meselelerin görüşmeler yoluyla ve anayasal temelde çözüme kavuşturulması için Türkiye’nin elinden gelen katkıyı yapmaya hazır olduğu kaydedilmiştir” denilen bildiri, “Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar” söylemiyle olası müdahalelerin önünü açmış görünüyor.
Ticareti vuracak
Ancak askeri bir müdahale her ne kadar masada olsa da, yapılması durumunda soruna nasıl bir çözüm getirecek. Ankara anlaşması sınırlı müdahale imkanı tanırken, başka bir ülkenin topraklarında yapılacak bir referanduma o ülkenin anayasası izin verirken, bizim müdahalemiz ne denli uluslararası kamuoyundan destek bulacak.
Ekonomik yaptırımlar
Burası Ortadoğu, uluslararası tepkilerden çok bölge ülkelerinin tutumu önemli derseniz de o zaman Cumhurbaşkanı’nın 4 Ekim’de yapacağı İran ziyareti önem kazanacak. Askeri seçenek dışında Kuzey Irak Kürt bölgesinin dünya ile ticaret yollarını kesmek gibi ekonomik yaptırımların gündeme gelebileceği konuşuluyor. Böylesi bir yaptırım Kuzey Irak kadar hatta daha da fazla Güneydoğu’nun ticaretini vuracaktır.
Fed bu haftaki toplantısında faize dokunmayacak. Ancak Başkan Yellen’in vereceği ipuçları önemli. Irma ve Harvey’e ağırlık verirse Aralık’ta faiz artışı ihtimali azalacak.
Dolar, bir süredir karşısındaki hemen her şeye karşı değer kaybediyor. Para birimleri, gelişen, gelişmiş hemen hepsi dolara karşı değer kazanıyor. Düşen dolar nedeniyle emtia fiyatları dolar bazında zamlanıyor. ABD’deki Harvey ve Irma kasırgaları ve Trump etkenleri nedeniyle Fed’in Aralık ayında dahi faiz artır(a)mama ihtimali fiyatlanıyor. ABD tahvil getirileri bu yılın en düşük seviyelerine geriledi.
Gelişen ülkelerden Rusya ve Brezilya faiz indirirken, biz gelişen ülkelerin en yüksek nominal faizini vermeye devam ediyoruz. Yılın başında faiz artırmamakta inat ettikten sonra Geç Likidite Penceresi’nin “yeniden keşfi” ile “işgören faizimizi” 400 baz puan artırarak yüzde 12’lere yerleştirmiştik. Yüksek faiz sayesinde dünyanın sıcak parası, hızlı büyümeyi başaran ekonominin de verdiği cesaretle hızla bizim piyasalarımıza da aktı. “Da” derken Fed’in faiz artışında yavaşlayacağı beklentisi tüm gelişen ülke piyasalarını yeniden popüler hale getirmişti. Para girişi dolar/TL kurunu, hızla yükselen euronun (veya değer kaybeden doların) da desteğiyle 3.3888 ile bu yılın en düşük seviyesine kadar indirdi.
Düşen kura ve yüksek faize rağmen enflasyon tarafında istenen başarı ne yazık ki gelmedi. Tüketici fiyatları Ağustos ayında yüzde 0.52 arttı, yıllık TÜFE de yüzde 10.7 ile yeniden çift haneye döndü! Üretici fiyatlarının yüzde 15.5’ten 16.3’e çıkması daha da çarpıcıydı. Tüketici enflasyonun baz etkisinden dolayı tek haneye yeniden düşmesi Aralık ayını bulabilir! Hal böyle olunca dünyadaki para bolluğuna ve düşük/düşen faizlere rağmen MB “işgören faizi” düşürebilir mi?
Büyümeyi bu kadar kutsadığımız bir dönemde hayli zor! İkinci çeyrekte yüzde 5.1 büyümüşüz. Geçtiğimiz yılın baz etkisinden ve KGF’den gelen ivme ile üçüncü çeyrekte yüzde 6-7 arasında büyümemiz, yıl sonunu yüzde 5’in üzerinde kapatma ihtimalimiz hayli yüksek. Bu yüksek büyümeyi büyük oranda 205 milyar TL’ye ulaşan Kredi Garanti Fonu (KGF), beyaz eşya ve mobilyaya sağlanan KDV desteğine borçluyuz.
Bir yandan yüksek faiz vererek talebi kısmaya, böylelikle talep enflasyonunu kontrol altına almaya çalışıyoruz. Diğer yandan ise mali teşviklerle kredi hacmini artırarak tüketimi destekliyoruz. (Bundan da en fazla yüzde 25’lik artışla İnşaat gibi ağırlıklı olarak tek bir sektör nemalanıyor!) Kanamalı bir hastaya kan pıhtılaştırıcı ile kanı sulandırıcı ilacı aynı anda vermeye benziyor bu durum. Politikamız büyüme ve enflasyonu dert etmiyorsak, faizleri indirelim. Yok eğer amacımız kalıcı bir şekilde enflasyonla mücadele etmek ise MB’nın faizi yükseltip, para arzını sıkılaştırmaya çalıştığı bir ortamda, para arzını artıracak yollara sapmayalım. İki hedefi de aynı anda tutturmaya çalışırken, kısa vadeyi kurtarsak bile orta vadede ikisini de ıskalama riskimiz artıyor.
Eğer faizi artıracaktıysak neden bunu dolar/TL kuru 3.94’lere çıkıp, bu halka bir kez daha “kur travması” yaşattıktan sonra artırdık? Hadi artırdık, arkasından neden mali teşviklerle bunu sulandırdık?
Sormadan da edemiyorum; Ocak ayında kredibilite hasarına uğrayan MB, “tek ayaklı yüksek faiz” politikasına devam ederek kendine “kredibilite mi satın alıyor”?
Harvey kasırgası ABD ekonomisine 100 milyar dolarlık bir yük bırakmıştı. Irma’nın ne kadar yük getireceği bu hafta dolar/euro paritesinde belirleyici olur. Irma’nın yarattığı yıkım büyük olursa, eurodan yeni bir atak gelebilir
Jackson Hole’de Fed Başkanı Yellen ve ECB Başkanı Draghi piyasalara mesaj vermedi ama toplantı TL’ye yaradı. Dolar/TL’nin önünde iki destek seviyesi var. Eğer bunlar kırılırsa, kurda 3.3650’yi görmek mümkün.
Geçtiğimiz haftanın neredeyse tamamında Jackson Hole’de yapılacak merkez bankaları başkanlarının toplantısı beklendi. ABD Merkez Başkanı (Fed) Janet Yellen ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi konuştu. İlginin sebebi; bu toplantıdan önümüzdeki dönemdeki para politikalarına dair ipuçları çıkar mı beklentisiydi. Geçtiğimiz hafta hem Yellen’in hem de Draghi’nin konuşacağı bu toplantıdan herhangi bir ipucu beklemediğimi yazmıştım. Nitekim her ikisi de önemli bir ipucu vermediler.
Yellen neredeyse 10 yılı tamamlamış olan ekonomik krize nasıl gelindiğine, ne gibi önlemeler alındığına, ne gibi stres testleri yapıldığına ve bu tedbirler sonrasında ABD’nin nasıl “güvenli bir finansal sisteme” sahip olduğuna dair bir konuşma yaptı.
Yellen; Fed’in ekonomik öncelikleri olan maksimum istihdam ve fiyat istikrarı konusunda önemli gelişmeler kaydedildiğini, istikrara yönelik riskleri azaltıcı düzenlemelerin yapıldığını ve daha güçlü bir finansal sektöre ulaşıldığını vurguladı. Yeni krizler çıkıp çıkmayacağının bilinemeyeceğini ancak son krizden çıkarılan derslerle bundan sonra meydana gelecek olanlara daha hazırlıklı olduğunu belirten Yellen, ne bilanço daraltma ne de olası faiz artışlarına dair herhangi bir şey söylemedi.
Gözler Eylül toplantısında
Ha keza Draghi... Küresel kriz sonrasında ekonomilerde korumacılığın güçlenme eğilimi gösterdiği son dönemlerde “açıklığın” sağlanmasının ne denli önemli olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı. Her iki başkan da G-20 bünyesinde oluşturulmuş olan Finansal İstikrar Kurulu ve Basel Komitesi’nin önemine vurgu yaparak uluslararası bu kuruluşların öneminden dem vururken, her ikisi de piyasaların asıl duymak istediklerine dair hemen hemen hiç bir şey söylemediler.
Olsun, piyasalar bundan da memnun kaldı. En azından 7 Eylül’deki ECB toplantısına ve 19-20 Eylül’deki Fed toplantısına kadar merkez bankaları ‘gölge etmeyeceklerdi’, bu da yeter dediler. Piyasalar için ‘renksiz’ biten Jackson Hole toplantısı en fazla euroya ve ardından da Doğu Avrupa ülkeleri, G. Afrika Randı ve özellikle de Türk Lirası’na yaradı.
Küresel piyasalarda gözler merkez bankası başkanlarının 24-26 Ağustos’ta toplanacağı Jackson Hole kasabasına çevirdi. Fed Başkanı Yellen ile ECB Başkanı Draghi’nin vereceği mesajlar merakla bekleniyor. Trump’ın sürpriz kararları dünyayı etkilemeye devam edecek
Bu haftanın indikatörü Jackson Hole toplantısı olacak.
24-26 Ağustos tarihlerinde ABD’nin Wyoming eyaletindeki Jackson Hole kasabasında merkez bankalarının yıllık istişare toplantısı yapılacak. Jackson “çukurundaki” toplantılar; 2013 yılında Ben Bernanke’nin yaptığı ve parasal genişlemenin sonuna gelindiği (Tapering) yönündeki “tarihi” konuşmasına kadar pek de bilinmeyen bir toplantı idi.
Bernanke sonrasında finansal piyasaların yakından izlediği bir toplantı olmaya başladı. Bu yıl da Janet Yellen ve Mario Draghi’nin katılımıyla yeniden dikkatleri üzerine toplamayı başaracak. Piyasalar Perşembe gününe kadar bu toplantıdan gelebilecek haberleri/sinyalleri bekleyeceklerinden; o günlere kadar görece olarak yatay bir seyir izleyebiliriz.
Trump gerginliği
Ancak Draghi’nin bu toplantıda parasal genişlemenin sonlanmasına dair ipuçları vereceği beklentisi, geçtiğimiz hafta ECB’den “sızan” haberler sonrasında boşa çıkmışa benziyor. Draghi’nin toplantının “Dinamik küresel büyümenin desteklenmesi” ana temasına uygun bir konuşma yapacağı yönünde bilgiler sızdı. Parasal genişlemenin sonlandırılmasına dair tartışmalar sonbahara kalmış görünüyor. Yine de piyasalar bu toplantıdan; en azından satır aralarından; sızacak bilgi ve dedikoduları bekleyecektir.
Bu toplantı beklenirken Barcelona’da 14 kişinin öldüğü, 100’den fazla yaralının olduğu, Finlandiya’nın Turku kentindeki iki kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırılarının haberleri geldi. Finansal piyasaların bu konudaki duyarsızlığına rağmen, insani kaygılarla bu eylemleri lanetlememek elde değil. Teröre karşı küresel işbirliği ihtiyacının her eylemle daha da arttığı bir gerçek.
Önceki haftanın sıcak gündemindeki K.Kore-ABD “atışması” K.Kore’nin Guam’ı hedefleyen planını şimdilik askıya aldığını açıklaması ve Trump cephesinden bu konuda gelen haberler, gerilimi yumuşattı. Aslında aşina olunan başka bir konu piyasaları yine gerdi: Trump. Trump’ın azli her geçen gün daha sık konuşulur oldu. Her ne kadar bu süreç o denli kolay ve kısa olmasa da piyasalardaki fiyatlamalar bundan etkileniyor.
Hem dünyada hem Türkiye’de belirli sebeplerden dolayı düzeltmeler yaşanıyor. Peki bu düzeltmelerin devamı gelecek mi yoksa yaralar sarılacak mı? Eğer borsada satışlar devam ederse 101 bin seviyesine kadar geri çekilme yaşanabilir
Önceki hafta Çarşamba günü ile geçtiğimiz hafta 110.321 ile zirve gördüğü Salı günü arasını “boşluklu” yükselişlerle tamamlayan BIST 100 endeksi, Çarşamba gününden sonra da “boşluklarla” düşerek, geride bıraktığı boşlukları kapatırken, düşüşte yeni boşluklar yarattı. Eğer majör bir trend değişimi yaşamıyorsak bu boşlukların (109.434 ile 109.317 ve 107.800 ile 107.533) yeni düşüşler öncesi kapanması ihtimali yüksek. Ancak BIST cephesinde toparlanma mümkün olmaz ise sırasıyla 105.085, 103.150 ve 101.250 seviyeleri önemli direnç seviyeleri olacak. Bu hafta borsanın yeni rekorlar kırması zor görünüyor ancak geçtiğimiz haftanın yaralarını sarmakla meşgul olacaktır.
Dünya da istim üstünde
Geçtiğimiz haftanın en önemli iki başlığından birisi Kuzey Kore-ABD ‘atışması’ diğeri de ABD’den gelen enflasyon verileriydi. Kuzey Kore’nin ABD‘nin askeri üssü bulunan Guam’ı hedef göstermesi ve buna karşın Trump’ın K.Kore’nin çıkışlarına ‘gazap ve öfke’ ile karşılık verileceğini açıklamasıyla gerilim tırmanmaya başladı. Bu atışmadan bir şey çıkacak mı? Hep birlikte göreceğiz. Yine de yaşanan karşılıklı atışma piyasaların bir anlamda ihtiyaç duyduğu düzeltme için mazeret yarattı. Geçtiğimiz hafta başından ortasına kadar yükselen küresel hisse senedi piyasaları K.Kore-ABD gerginliği ile birlikte bir düzeltme sürecine girdi. Bu düzeltme süreci devam edecek mi?
Enflasyon artmadı
Geçtiğimiz haftanın ikinci önemli verisi ABD’den gelecek Temmuz verisiydi. Tüketici enflasyonunun hem manşette hem de çekirdekte yüzde 0.2 artması beklenirken, gerçekleşme her ikisinde de yüzde 0.1 oldu. Yıllık TÜFE yuvarlamalarla birlikte beklenti olan yüzde 1.7 olarak geldi. Bu veri faiz artışlarını veya bilanço daraltmayı henüz tam olarak desteklemediğinden K.Kore-ABD atışması nedeniyle Perşembe günü sert düzeltmeler yaşayan ABD borsaları Cuma gününü az da olsa toparlayarak kapattılar.
ABD devlet tahvil getirileri gerilerken, altın ve gümüş de yükseldi. Perşembe günü 2.25’teki 50 günlük Basit Hareketli Ortalamasının (BHO) altına düşen ABD 10 yıllık tahvil getirileri, haftayı 2.1940 ile günün en düşük seviyelerine yakın kapattı. Fed’in faiz artışlarının Aralık ayının da ötesinde başlayacağını düşünenlerin alımlarıyla gerileyen getiriler, ABD borsalarındaki düzeltmenin de sınırlanmasına neden olabilir. Hem Nasdaq’ın hem de S&P 500’ün 50 günlük BHO’nın altında haftayı kapatmış olması, bu haftayı önemli kılıyor. Geçtiğimiz Cuma günü Nasdaq’ın 50 günlük BHO’sı 6.271’de iken kapanış 6.259’dan; S&P 500’ün 50 günlük BHO’sı 2.448’de iken kapanış 2.444’den gerçekleşti. 50 günlük BHO’ların altındaki kapanışlar yeni düşüşleri getirebiliyor. Piyasalara düzeltme için iyi bir mazeret teşkil eden K.Kore-ABD atışması yatışacak olursa geçtiğimiz hafta yaşanan düşüşler sınırlı bir düzeltme olarak kalacaktır. Aksi takdirde düzeltmelerin daha da derinleşmesi ihtimali artacaktır. Çarşamba günü son Fed toplantısının tutanakları açıklanacak. Tutanaklardan piyasaları mutlu edecek ipuçları gelmesi beklenmiyor. Olası ipuçlarının da piyasaları mutlu etmesi atışma devam ederken zor görünüyor. Piyasalar asıl önümüzdeki hafta yapılacak Jackson Hole toplantısından gelecek haberleri bekleyecek.
Borsalar rekor üzerine rekor kırıyor. Piyasaların Fed’in bir hamle yapmayacağına dair inançları arttı. Yellen ve Draghi’nin Jackson Hole toplantısındaki mesajlarına kadar risk almayı sürdürecek
Sıcaklar iyiden iyiye arttı, hele İstanbul’da buna bir de nem eklenince hayat çekilmez oldu. Piyasalar yine de bu mevsimden oldukça memnun görünüyorlar. Borsa İstanbul rekor tazelerken, Amerikan Dow Jones endeksi her geçen gün yeni rekor kırmaya; her ne kadar Nasdaq ve S&P 500 desteklemese de devam ediyor.
Geçen haftanın son gününde ABD’de açıklanan ve beklentilerden iyi gelen Temmuz ayı Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi de piyasalarda pek fazla endişe yaratmadı. 180 bin kişilik bir artış beklenirken 209 bin kişilik istihdam artışı geldi.
Ancak piyasalar haftalık çalışma saatlerindeki artışın beklendiği gibi yüzde 0.3 gelmesini bahane göstererek bu veriyle Fed’in bir aksiyon almayacağına inançlarını sürdürmeyi tercih etti. En azından bu ay sonu yapılacak Jackson Hole toplantısına kadar. Draghi ve Yellen’ın katılacağı açıklanan bu toplantıdan gelecek ipuçlarından sonra piyasalar kendisine yeni yön çizmeye çalışacaklardır.
O zamana kadar risk almaya devam edecekler görünüyor.
Sterlinde düzeltme
Yansımaları içeride de görülüyor. 3 Ağustos’ta açıklanan enflasyon verilerine rağmen BIST 100 endeksi 108.648 ile “nominal rekorunu” yeniledi. Tüketici enflasyonu Temmuz ayında beklentilere yakın yüzde 0.15 artış kaydetti. Yıllık bazda yüzde 10.90’dan tek haneye; yüzde 9.79’a geriledi. Geçen yılın Temmuz ayının yarattığı baz etkisi nedeniyle böylesi bir düşüş bekleniyordu. Radikal bir değişiklik olmayacağı varsayımıyla Ağustos’tan başlayarak yine baz etkisi ile çift hanelere dönüş olacak gibi görünüyor. Enflasyondaki asıl çarpıcı olan üretici fiyatlarında yaşanan yükseliş oldu.
Bunun önümüzdeki dönemde iki ayrı sonucu olabilecek. Ya üreticiler bu maliyet artışlarını, fiyatlarına yükselterek tüketicilere yansıtacaklar. Yok eğer talep koşulları izin vermiyor ve fiyatlarına yansıtamıyorlarsa zararı sineye çekeceklerdir. Piyasalardaki risk hevesini artıran bir diğer unsur da İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı toplantıdan 6-2 oranında düşük faizlere devam kararı çıkması oldu.