Gazete Vatan Logo

Emine Erdoğan'dan yardım istedi!

O polisten 15 aydır haber alınamıyor

Van'ın Çatak İlçesi’nde, 9 Eylül 2011 tarihinde PKK’lı teröristler tarafından kaçırılan polis memuru 30 yaşındaki Nadir Özgen’in Aydın’ın Söke İlçesi’nde yaşayan ailesi, çocuklarının kurtarılması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’dan yardım istedi.

8 yıllık polis memuru Nadir Özgen’in Söke, Bağarası Beldesi’nde yaşayan ailesinin evinde gözyaşı eksik olmuyor. Evine giderken, Teröristlerin kaçırdığı oğullarından 15 aydır haber alamayan 60 yaşındaki Müşerref ve 65 yaşındaki Hidayet Özgen çiftinin feryatları yürekleri dağlıyor. Çocuklarının kaçırılmasından bu yana yetkilinin kendilerine haber vermemesinden yakınan Özgen çiftinin endişeli bekleyişi sürüyor.

Oğlunu yanında istediğini belirten Müşerref Özgen, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a seslenerek, "Anneyim. Başbakan’ın eşi de bir anne. Ondan oğlumun evine dönmesi için yardım bekliyorum. Başbakanın eşi bir anne olarak düşünsün. 1.5 yıl yıl çocuğunun akibetini bilmezse, görüşemezse ne hisseder? Bunun bir çaresini bulsunlar" diyerek, yardım istedi.

"ANNELER ARTIK AĞLAMASIN"

Televizyonda Suriye’de kaçırılan Türk gazeteci Cüneyt Ünal’ın gelişini, ailesinin sevinç görüntülerini izlediğini de anlatan anne Özgen, "Tüm anneler sevinsin. Anneler, artık ağlamasın. Her an her dakika ölüyorum. Gece, balkonuma bir kuş kondu, sesinden korktum. Çocuğum rüyalarıma giriyor, korkuyorum. Bitsin artık bu ıstırap. Oğlumun kurtarılması içini uğraşan var mı bimiyorum. Deli oldum, saf oldum. Yeter artık" diyerek, feryat etti.

MAAŞINI ALAMIYORUZ

Gazeteci Cüneyt Ünal’ın ailesini kavuşmasını izledikten sonra sabaha kadar ağladıklarını anlatan kalp hastası baba Hidayet Özgen ise bugüne kadar çocuklarını durumu hakkında hiçbir bilgi vermeyen yetkililere isyan etti.

CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, geçen 16 Mart’ta TBMM’ye önerge vererek, İçişleri Bakanlığı’ndan, çocuklarının durumunu ve maaşının kesilip, kesilmediğini sorduğunu hatırlatan Özgen, "Buna rağmen ne arayan, ne de soran var. İsrail, bir askeri için neler yapıyor. Oğlum, devletin polisi olmasına rağmen, hiç bir şey yapılmıyor. ’Acaba bir gün gelecek mi?, Bir haber alır mıyız?’ diye tedirginlikle bekliyoruz. Bir askeri araba geçiyor, bir telefon geliyor, bir polis görüyoruz yüreğimiz ağzımıza geliyor. Bazı arkadaşları, ’Maaşını alabiliyor musunuz?’ diye soruyorlar. Hayır, alamıyoruz. Maaş da istemiyoruz, oğlumuz gelsin yeter" dedi.

Haberin Devamı