Gazete Vatan Logo

Ramazan-ı Şerif ayı ne zaman başlayacak?

11 ayın sultanı Ramazan ayı için artık sayılı günler kaldı! akıllarda tek bir soru var Ramazan-ı Şerif ayı ne zaman başlayacak? İslam dünyasının en özel ayı olan Ramazan ayı hakkında merak edilen tüm detayları sizin için derledik. İşte ayrıntılar...

Ramazan-ı Şerif ayı ne zaman başlayacak?

İslam aleminin en özel günlerinden olan mübarek Ramazan ayına sayılı günler kaldı! Ramazan ayı rahmet, bereket, ve mağfiret ayı olarak da bilinir. 11 ayın sultanı Ramazan ayına sayılı günler kala akıllarda ilk sahur ne zaman İlk iftar hangi akşam yapılacak soruları var. Peki Mübarek Ramazan ayı ne zaman başlayacak. İşte ayrıntılar...

Ramazan-ı Şerif ayı 2016 yılında 6 Haziran günü başlayacak. Pazar gününü Pazartesi'ye bağlayan gece 6 haziran gecesi Müslümanlar ilk sahurun tadına varacak. İlk iftarıın bereketi, ve huzuru ise tüm dünyayı saracak.

Ramazan ayı hakkında önemli ayrıntılar

Evveli (ilk on günü) rahmet, ortası (ikinci on günü) mağfiret, sonu(üçüncü on günü) de cehennemden kurtuluş vesilesi olan, içinde bin aydan daha hayırlı olan KADİR GECESİ bulunan, adını Cenâb-ı Hakkın güzel isimlerinden birinden alan, ilk gecesinden itibaren şeytanların ve cinlerin zincirlere vurulduğu, cehennem kapılarının kapandığı, cennet kapılarının ardına kadar açıldığı pek mübârek bir aydır.

Öyle ki, Yüce Allah'ın övgüsüne mazhar olarak Kur'ân-ı Kerim'de ismi açıkça zikredilen tek ay bu mübârek aydır.

Haberin Devamı

Allahü Teâla tarafından başına "şehr" kelimesi eklenerek Kur’ân-ı Kerim’de "Şehrü Ramazan" buyurulmuş, inananları takvâ mertebesine ulaştıran “Oruç” ibadetinin farz oluşu da bu aya tahsis edilmiştir.

Bu Aya Ramazan Adının Verilmesinin Sebebi

Ramazan kelimesi; lügatta temizlik, yanmak, keskinlik mânâlarına gelir.Çünkü, bu ayda tutulan oruç ile açlık ve susuzluk harâretinden ızdırap çekilir ve Allah için tutulan orucun harâreti ile günahlar yakılır. Günahların yanması, iman edenleri günahlardan yıkayıp kalplerini temizlemesi sebebiyle bu aya Ramazan adı verilmiştir.

’Mübârek Ramazan-ı Şerif ayı nasıl bir aydır, mü’minler olarak bu ayda ne yapar, nasıl hareket edersek bu mübârek ayın rahmet ve bereketinden hakkıyla istifade edebiliriz.’ sorularının cevâbını bizim hakkıyla ifade edebilmemizin mümkün olmadığı gerçeğinin bilinci ile, sözü uzatmadan sizleri sözlerin en güzel ve en doğrusu Yüce Rabbimizin sözü hazreti Kur’anda Ramazan-ı Şerifi anlatan âyet-i kerimelerle, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Medine-i Münevvere’de Şa’ban ayı’nın son gününde ashabına yaptığı muhteşem hitâbı ve Allah’ın velî kullarının en büyüklerinden İmâm-ı Rabbânî (k.s.) hazretlerinin ifadeleri ile başbaşa bırakmak istiyoruz.

Haberin Devamı

Cenab-ı Hakkın İfadeleriyle Ramazan-ı Şerif Ayı

Ramazan ayı öyle bir aydır ki, Kur’ân insanlara bir hidâyet ve hakka ulaştıran, hakla bâtılı ayıran açık âyetler hâlinde bu ay’da indirildi.

Onun için, sizden her kim bu ay’a erişirse onun orucunu tutsun.

Kim de hasta olur veya seferde bulunursa (yolculukta ise) tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kazâ etsin.

Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Onun için hastalık ve sefer hallerinde orucu terk etmenizi mübah kılmıştır.)

Bu kolaylığı, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanımanız için meşrû kılmştır. Umulur ki şükredersiniz. (Bakara Sûresi, âyet:185)

Hakikat Biz onu (Kur'ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu, sana ne bidirdi? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.

Haberin Devamı

O gece melekler ve Ruh (Cebrâil (a.s.) veya Ruh adındaki melek) Rablerinin izniyle, (o sene takdir edilen) herbir iş için peyder pey inerler. O gece, tâ fecrin doğuşu, tanyeri ağarıncaya kadar selâm (ve selâmettir. (El-Kadir Sûresi, âyet 1-5)

Peygamber Efendimiz (s.av.)’in İfadeleriyle Ramazan-ı Şerif Ayı

Buhârî’nin Selmân-ı Fârisi (r.a.)’dan naklen rivâyet ettiğine göre; Selmân-ı Fârisî (r.a.) şöyle anlatıyor.

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Medine-i Münevvere’de Şaban ayı’nın son gününde bizleri topladı ve şöyle buyurdu.

Ey insanlar! Büyük ve mübârek bir ay yaklaştı, gölgesi üzerinize geldi.

Bu öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı bir gece, KADİR GECESİ vardır.

Allahü Teâlâ Hazretleri o mübârek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde namazı (terâvihi) meşrû kıldı.

Bu ayda küçük, büyük bir hayır yapan başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi sevaba nâil olur. Bu ayda bir farz ifâ etmek, başka aylardaki yetmiş farz yerine geçer.

Haberin Devamı

Bu ay, Allah için açlık ve susuzluğun, tâat ve ibâdetin meşakkâtlerine sabır ve tahammül ayıdır. Bu ay, mü’minin rızkını artıracak aydır.

Bu ayda her kim bir oruçlu mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş, günahının bağışlanmasına ve cehennem ateşinden âzâd olmasına sebep olduğu gibi, oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksiltilmeksizin, onun ecri kadar sevâba nâil olur.

Ashab’dan bazıları: Yâ ResûlAllah, hepimiz oruçluya iftar ettirecek birşey verecek durumda değiliz, çoğumuz fakir kimseleriz dediler.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz; (imkanımız yok, fakiriz diye üzülmeyin) Allahü Teâlâ bu sevâbı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir buyurdu.

Ey İnsanlar! Bu ayın evveli (ilk on günü) Rahmet, ortası (onu ile yirmisi arası) Mağrifet, sonu (yirmisi ile otuzu arası) da cehennemden kurtulmaktır.

Bu ayda her kim, işcisinin, hizmetçisinin işini hafifletirse, Aziz ve Celîl olan Allah da onu ateşten âzâd eder.

Ey insanlar! Bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız.Bu dört hasletten ikisinde Rabbınızı râzı kılarsınız, diğer ikisinden ise, hiçbir vakitte müstağni olamazsınız. Dâimâ muhtaçsınız.

Rabbınızın rızâsına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime-i Şehâdet’e “Eşhedü enlâ İlâhe illAllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlühü” demeye devâm etmeniz, diğeri Allah’tan mağfiret dilemeye- “Estağfirullâh-el azîm ve etûbü ileyk” demeye devâm etmenizdir.

Müstağni olmayacağınız iki hasletin biri, Allâhü Teâlâ’dan cenneti dilemek, diğeri cehennemden Allah’a sığınmaktır.

Her kim, (iftar vaktinde) oruçluya bir yudum su verirse, Allâhü Teâlâ ona, (mahşer gününde) benim havzımdan öyle bir şerbet verir ki artık, cennete girinceye kadar bir daha susamaz. (Buhârî)