Gazete Vatan Logo

Milli Mücadele'nin en önemli isimlerinden biriydi! 'Türk Papa' Eftim

Cumhuriyete giden yolda Milli Mücadele'nin en önemli destekçilerinden biri de, “Ben Türk dostu Eftim değil, Türkoğlu Türk Eftim'im” diyen Papa Eftim'di. İşte Büyük Taaruz'dan önce TBMM’nin bahçe duvarında halka seslenen, Milli Mücadele'ye hem destek veren hem de destek toplayan 'Türk Papa'nın hikâyesi.

Milli Mücadele'nin en önemli isimlerinden biriydi! 'Türk Papa' Eftim

30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasıyla başlayan Anadolu istilasına karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde büyük bir ayaklanma başladı. Milli Mücadele’ye destek veren tek topluluk Müslüman Türkler değildi. Türk olup Selçuklulardan bu zamana kadar gayrimüslim olarak yaşayan Hristiyan Türkler de bugün ilanının 99'uncu yılı kutlanan cumhuriyet için Milli Mücadele’ye tam destek vermişlerdi. O dönem Fener Rum Patrikhanesi'nin Anadolu aleyhinde yürüttüğü faaliyetlere karşı örgütlenmede en büyük rollerden birini de Papa Eftim oynadı. Peki Milli Mücadele’nin ilerleyen yıllarında Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Baba Eftim' diyerek hitap edeceği Papa Eftim kimdi ve Milli Mücadele'de nasıl bir rol oynamıştı?

 KUR’AN EZBERLEMELERİNE İMRENİP İNCİL'İ EZBERLEDİ

Milliyet'ten  Fazilet Şenol'un haberine göre; Papa Eftim (Zeki Erenerol) 1884 yılında Yozgat'ın Akdağmadeni kasabasında dünyaya geldi. Vaftizi yapıldıktan sonra ona dedesinin ismi olan Pavri verildi. Ailesi Akdağmadeni’nde 'Karahisarlıoğlu' lakabıyla tanınıyordu. Ortaokula gitmeden önce dine karşı duyduğu ilgiden dolayı 90 yaşındaki gözleri görmeyen babaannesiyle birlikte kiliseye gitmeye başlamıştı. Ortaokuldaki hocası Şevki Efendi'nin telkinleriyle dine daha çok bağlanan Pavri'nin en büyük ideali inancı çerçevesinde iyi bir din adamı olmaktı. Müslüman arkadaşlarının Kur'an-ı Kerim'i ezberlemelerine imrenerek İncil'i ezberlemişti. 1908'de Ankara'da babasının mesleği olan manifaturacılığa başladı. 1911'de evlendi ve 1915'te papaz olarak memleketine döndü. 1918 yılında Keskin Metropolit (Hristiyanlıkta din işlerinde en yetkili kimse) vekili oldu ve Kurtuluş Savaşı'na katılışı da bu dönemlerde gerçekleşmişti.

Haberin Devamı

Mondros Mütarekesi’nin 7'nci maddesi müttefik devletlere, çıkarlarının tehlikede olduğu her yerde duruma müdahale etme hakkını veriyordu. Bu hüküm Rum cemiyetlerinin, Fener Rum Patrikhanesi'nin ve diğer metropolitlerin, müttefiklerle birlikte müdahale etmelerini sağladı ve nihayetinde Pontus Rum Devleti'ni kurmak için Hristiyan nüfusu harekete geçirmelerine fırsat tanıdı.

Haberin Devamı

'TÜRK DOSTU DEĞİL, TÜRKOĞLU TÜRK'ÜM'

Öyle ki İstanbul Fener Rum Patrikhanesi tarafından Yozgat'ın Akdağmadeni Kazası Rumları, Keskin Metropoliti Papa Eftim adına gönderilen talimatlara yer verilmekteydi. Bu talimatlarda Hristiyanların çeteciliğe üst düzeyde önem vermesi gerektiği, asayişin zararına çalışılacağı, daima İslam ve hükümet aleyhinde şikâyette bulunulacağı, hangi mahallin şikâyeti çok ve asayişi kötü olursa oraların hemen Yunan askeri tarafından işgal edileceği, Trabzon'un Yunan askeri ve İtilaf Kuvvetleri'yle işgal edilip daha sonra Yunanistan'a, Ankara'nın ve Maden civarının da Trabzon'a ilhak olunacağı bildiriliyordu.

 Ancak Papa Eftim, Fener Rum Patrikhanesi'nin Türkiye aleyhine takındığı tutuma karşı olarak Milli Mücadele'ye bizzat destek verdi ve Fener Rum Patrikhanesi’nin çalışmalarına karşılık Türkiye'ye olan sevgisini şu sözlerle dile getirdi:

"Ben Türk dostu Eftim değil, Türkoğlu Türk Eftim'im. Ben, her zaman, her yerde Türk olduğumu beyan ettim. Bir yabancı, Türk dostu olabilir. Fakat benim gibi halis bir Türk vatandaşının, yabancı bir Türk dostu gibi gösterilmesi, onun milliyetinden şüphe edilmesine delalet eder ki bundan incinmemek, üzülmemek imkânsızdır. Bana Türk demeyip, Türk dostu diyenleri hiçbir surette affedemem."

Haberin Devamı

ORTODOKSLARI MİLLİ MÜCADELE'YE ÇAĞIRDI

Patrikhane'nin tutumuna karşı Papa Eftim, 1918'de Keskin metropolit vekili olarak göreve geldiğinden itibaren mücadeleye başladı. İlk olarak Anadolu'ya yapılan istilanın Müslümanları üzdüğü kadar Hristiyanları da üzdüğünü açıkladığı bir beyanname yayınladı. Papa Eftim, Patrikhane'nin din ile milliyeti birbirine karıştırdığını söyleyerek Anadolu’daki Hristiyanların baskı altında oldukları iddialarını reddetti. Bu iddialardan sonra Papa Eftim Patrikhane’nin çıkaracağı karışıklıklara karşı Anadolu’yu karış karış gezdi ve Patrikhane ile bağlantılarını tamamen kopardı. Bu sebeple kendisine tâbi olan ve diğer Türk Ortodokslarına ait bir Patrikhane'nin tesisi fikri Papa Eftim’de oluşmaya başladı. Fener Patrikhanesi'nin Milli Mücadele'ye karşı yaptığı propaganda ve diğer faaliyetlerinden hiç olmazsa Anadolu Ortodokslarını uzak tutabilmek ve Türk Ortodokslarının yaptıkları mücadelenin daha sağlam bir zemine oturtulması için Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin kurulması fikrini ortaya attı. Bu fikir 21 Ocak 1921 yılında kanun teklifi olarak hazırlandı, 3 Mayıs 1921 tarihinde de kabul edildi.

Haberin Devamı

Papa Eftim, Keskin Türk Ortodoks Metropoliti Vekili imzasıyla 30 Kasım 1921’de yayınladığı beyannamede; vatanlarına yönelik haksız saldırılara karşı mücadeleden başka çareleri kalmadığını, karmaşa ve kargaşa kışkırtıcılarının başında Fener Patrikhanesi geldiğine dair Anadolu'daki bütün Ortodoksların hemfikir olduklarını belirtti. O, yayınladığı Türk Ortodoks Kilisesi başlıklı bildirisinde, bütün Ortodokslardan Anadolu'da başlatılan Milli Mücadele'ye destek vermelerini ve kötülüğe alet olmamalarını istedi. Büyük Taarruz öncesi TBMM önünde halkın zafere inancını artırmak için konuşma yaparken

'BİZE BİR ORDU KADAR YARDIM ETTİ'

Milli Mücadele’nin en önemli isimlerinden biri olan Papa Eftim, 1922'de Büyük Taarruz'dan önce Ankara'da ilk toplanan TBMM bahçesinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün de hazır bulunduğu bir miting sırasında halka, "Düşmanlarımızın her şeyi var ancak bizim silah ve cephanemiz yok. Fakat göğsümüzde imanımız var, mutlaka kazanacağız. Yaşasın muzaffer Türk ordusu" diyerek seslenmişti. Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı Atatürk de Papa Eftim için "O, milli mücadelede bize bir ordu kadar yardım etti" diyecekti.

Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlanması sonucu yapılan mübadele şartlarında dinin esas alınması sebebiyle Hristiyan Ortodoks Türkler de mübadeleye tabi tutulmuş ve bunun neticesinde Anadolu’da bulunan Hristiyan Türk nüfusu azalmıştı. Anadolu'daki Hristiyan nüfusun azalmasıyla Papa Eftim İstanbul'a yerleşti. Bütün olanlardan sonra Türkçe İncil çalışmaları yaptı ve her fırsatta Fener Patrikhanesi'nin yaptırımlarıyla mücadele etti. Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin varlığını devam ettirmek için çabalayan Papa Eftim, 14 Mart 1968'de öldü. Atatürk'le ilgili anısını anlatırken gözyaşlarını tutamadığı bir an

'BİR DAVA ADAMIYDI'

Peki Atatürk Papa Eftim'e neden 'Baba Eftim' demişti? Bununla ilgili yapılan ilk yorum kelimenin sözlük anlamı 'baba' olduğu için papa sözcüğünün tüm 'Hristiyanların babası' manasında da kullanılması. Papa Eftim'in torunlarıyla konuşarak bunları bizzat kaleme alan Tarihçi Yazar Ümit Doğan ise bu soruya yine Papa Eftim’in torunu Sevgi Erenerol'un sözleriyle cevap verdi:

"Babalık sıfatını taşıdığı için. Baba nedir? Hep verir. Dedem kimseden hiçbir şey istemezdi, ne varsa hep dağıtırdı. Cebinde kaç lirası varsa verirdi. Yüz lirası mı var, on kişiye paylaştırırdı. Biraz da bana kalsın demezdi. Bir kere çok sevecen birisiydi, çok sevgi doluydu ve her şeyin sevgiyle çözüleceğine inanan bir insandı. 'Sevgiyle her şeyi halledebilirsiniz' derdi bize. Bana da zaten Sevgi ismini vermesinin nedeni oydu."

Papa Eftim’in Milli Mücadele’ye olan yardımlarını iyi değerlendirmek gerektiği üzerinde duran Ümit Doğan, Karadeniz bölgesinde yaşanan Pontus isyanının doğurduğu kötü sonuçları hatırlamakta fayda olacağını da ekledi. “Yüzyıllardır Osmanlı İmparatorluğu'na sadık kalarak yaşamış bu insanların isyan etme sebebi, bölgelerinde yaşayan ve onları Fener Patrikhanesi’nin oyunlarına karşı uyaracak bir Papa Eftim’in olmayışıdır” ifadelerini kullanan Doğan, Papa Eftim’in mücadelesinden vazgeçmeyen bir dava adamı olduğuna dikkat çekti. Ümit Doğan Papa Eftim için, “Papa Eftim Atatürk ilke ve devrimlerinden asla taviz vermemiş, bu nedenle hakkında davalar açılmış, dindaşları tarafından ihanetle suçlanmış büyük bir dava adamı” yorumunu yaptı.