Ev sahibi ve kiracı milyonlarca vatandaşı ilgilendiriyor! Evden çıkaramıyor! Geçersiz sayılıyor! Kira sözleşmesi...
Kiracı ve ev sahibi ile ilgili milyonları ilgilendiren açıklama. Kira sözleşmeleriyle ilgili son dakika gelişmesi. Kiracılar en çok bunu merak ediyordu. Kiracı ve ev sahiplerini ilgilendiren açıklama geldi. En çok merak edilen konuların başında, sözleşmelerin bitiminde ev sahiplerinin kiracılarını evden çıkarıp çıkaramayacakları konusu geliyor. Doç. Dr. Umut Yeniocak, konut ve işyeri kiralarında sözleşme süresi bittiğinde sözleşmelerin kendiliğinden sona ermediğine dikkat çekerek, kanun gereği sözleşmelerin bir yıl uzaması sebebiyle ev sahiplerinin kiracıyı çıkaramayacaklarının altının çizdi. Yeniocak, kiracının çıkmak istemesi halinde ise sözleşme süresi bitiminden en az 15 gün önce ev sahibine haber vermesi, sürenin sonunda sözleşmeyi sona erdirmesi gerektiğini söyledi. Örneğin kiracının sözleşme süresi bitmeden, yıl ortasında çıkmak istemesi durumunda ise yaklaşık 3 kira tutarında tazminat ödemesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Umut Yeniocak, ev sahiplerinin kiracıyı sebepsiz şekilde çıkarma hakkının ise, bir yıllık sözleşmelerde sözleşme başladıktan 12 yıl sonra mümkün hâle geldiğini kaydetti ve bu hesabın formülünün de “sözleşme süresi + 10 + 1” şeklinde olduğuna işaret etti.

Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Yeniocak, kira sözleşmelerinde dikkat edilmesi gereken 5 önemli kurala dikkat çekti. Yeniocak, “Kira sözleşmesi yapmadan önce 5 önemli kurala dikkat edip sözleşme imzalayın” uyarısında bulundu.

Emlak piyasasında artan fiyatlar kiracı ve ev sahipleri arasında gerginliklere yol açmıştı. Devlet, kira artışlarına yüzde 25 üst sınır getirerek bir miktar piyasanın tansiyonu düşürme yoluna gitti. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Yeniocak, ev sahibi ile kiracı arasında imzalanan kira sözleşmelerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

SÖZLEŞME SÜRESİ BİTSE DE EV SAHİBİ KİRACIYI ÇIKARAMAZ
En çok merak edilen konuların başında, sözleşmelerin bitiminde ev sahiplerinin kiracılarını evden çıkarıp çıkaramayacakları konusu geliyor.

Doç. Dr. Umut Yeniocak, konut ve işyeri kiralarında sözleşme süresi bittiğinde sözleşmelerin kendiliğinden sona ermediğine dikkat çekerek, kanun gereği sözleşmelerin bir yıl uzaması sebebiyle ev sahiplerinin kiracıyı çıkaramayacaklarının altının çizdi.

Yeniocak, kiracının çıkmak istemesi halinde ise sözleşme süresi bitiminden en az 15 gün önce ev sahibine haber vermesi, sürenin sonunda sözleşmeyi sona erdirmesi gerektiğini söyledi.

Örneğin kiracının sözleşme süresi bitmeden, yıl ortasında çıkmak istemesi durumunda ise yaklaşık 3 kira tutarında tazminat ödemesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Umut Yeniocak, ev sahiplerinin kiracıyı sebepsiz şekilde çıkarma hakkının ise, bir yıllık sözleşmelerde sözleşme başladıktan 12 yıl sonra mümkün hâle geldiğini kaydetti ve bu hesabın formülünün de “sözleşme süresi + 10 + 1” şeklinde olduğuna işaret etti.

EV SAHİBİ KİRA ARTIŞINI SERBESTÇE YAPAMAZ
Doç. Dr. Yeniocak, kira bedelinin başlangıçta belirlenmesi sırasında bir sınırlamanın olmadığını ancak, sonrasında yapılacak kira artışlarının on iki aylık ortalama TÜFE oranıyla sınırlı olduğunu belirtti.

Yeniocak, Türk Borçlar Kanunu'na getirilen geçici maddeyle, 1 Temmuz 2023 tarihine kadar TÜFE oranı daha fazla olsa bile konut kiralarında en fazla yüzde 25 artış uygulanabileceğinin de altını çizdi.

Yüzde 25'lik artış sınırlamasının sadece konutlar için getirildiğini de vurgulayan Doç. Dr. Umut Yeniocak, “İşyerlerinde artış oranının üst sınırı TÜFE olarak uygulanmaya devam edecek. Sözleşmelerde artış oranı olarak sıkça kullanılan "ÜFE/TÜFE ortalaması" ya da "TEFE/TÜFE ortalaması" formülü ise artık TÜFE'yi aştığı için geçersizdir” şeklinde belirtti.

EV SAHİPLERİ UYARLAMA DAVASI AÇABİLİRLER
Doç. Dr. Yeniocak, konut ve işyeri kiralarında kira bedelinin emsal kiralar karşısında düşük kalması durumunda ise kira bedelinin yükseltilmesi için kira tespit davası açılabileceğini anlattı.

Bu davaların en erken, kira başlangıç tarihinden 5 yıl sonra açılabildiğini ve dava açmak için öncesinde bir ihtar gönderme zorunluluğunun olmadığını ifade eden Yeniocak, mahkemenin vereceği kira artış kararının da davanın açıldığı kira yılının başından itibaren uygulandığını hatırlattı.

5 yılı beklemek istemeyen ev sahiplerinin kira artışı için uyarlama davası açabileceklerini söyleyen Doç. Dr. Yeniocak, “Ancak bu davanın kazanılabilmesi için, kira tespit davasından farklı olarak, beklenmeyen sıra dışı gelişmelerin yaşanması sebebiyle kira bedelinin arttırılması gerektiği iddia ve ispat edilmelidir” uyarısında bulundu.

KİRADAKİ EV YA DA İŞYERİNİN SATILMASI, KİRACININ SERBESTÇE ÇIKARILABİLECEĞİ ANLAMINA GELMEZ
Son zamanlarda kiracıların en sık maruz kaldıkları durum da evlerinin satışa çıkarılması. Doç. Dr. Yeniocak, ev ya da işyerinin satılması durumunda dahi kira sözleşmesinin yeni maliki de bağladığını ifade etti.

Yeniocak, “Yeni malik de eski malik gibi, "ihtiyacım var" ya da "esaslı imar değişikliği/inşaat yaptıracağım" gibi gerekçelerle kiracının çıkmasını isteyebilir.

Yeniocak, “Yeni malik de eski malik gibi, "ihtiyacım var" ya da "esaslı imar değişikliği/inşaat yaptıracağım" gibi gerekçelerle kiracının çıkmasını isteyebilir.

Mahkeme kararı olmadan kiracının zorla çıkarılamayacağını belirten Yeniocak, “Kiracı çıkmazsa yeni malik, açacağı tahliye davasını isterse eski malik gibi sözleşme süresinin bitiminde isterse satın aldığı tarihten altı ay sonra açabilir” dedi.

Yeniocak, yeni malikin, bu altı aylık imkândan yararlanabilmesi için, satın aldığı tarihten sonra bir ay içinde kiracıya bildirimde bulunmasının şart olduğunu, aksi hâlde, sadece sözleşme süresinin bitiminde davayı açabileceğine işaret etti.

EV SAHİBİNİN ELİNDE TAHLİYE TAAHHÜDÜ VARSA, KİRACIYI ÇIKARMAK İÇİN BAŞKA BİR ŞEYE İHTİYAÇ KALMAZ
Son olarak tahliye taahhüdü konusuna da değinen Yeniocak, eğer kiracı bu belgeyi imzalamışsa ev sahibinin taahhüt edilen tahliye tarihinde kiracının çıkmasını isteyebileceğine dikkat çekti.

Kiracı taahhüde rağmen çıkmazsa ev sahibinin tahliye taahhüdüne dayanarak hızlıca tahliyeyi sağlayabileceğini belirtti.

Tahliye taahhüdünün geçerli olabilmesi için ise taahhüdün kira sözleşmesinin tarihinden sonraki bir tarihte imzalanmış olması gerektiğini söyleyen Yeniocak, “Taahhüt edilen tarihte kiracı çıkmaz ve bir ay içinde ev sahibi dava açmazsa o taahhüt bir daha kullanılamaz.

Düzenlenme tarihi ve tahliye tarihi yazılı olmayan tahliye taahhüdünde tarihlerin sonradan ev sahibi tarafından doldurulması uygulamasını Yargıtay geçerli kabul ediyor” dedi.

DEPOZİTO İLE İLGİLİ FLAŞ AÇIKLAMA
Kiracı ve ev sahiplerini ilgilendiren depozito açıklaması geldi. Milliyet'ten Prof. Dr. Erol Ulusoy konu ile ilgili detayları köşesine taşıdı.

Ulusoy'un ilgili yazısı şu şekilde: 13 Eylül 2018’de yayımlanan 85 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye’de yerleşik kişilerin Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca belirtilen haller dışında kendi aralarındaki her türlü gayrimenkul kiralama sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması yasaktır. Kira depozitosu da kira sözleşmesine dayalı ödendiğinden, depozitonun da döviz üzerinden kararlaştırılması yasak.

Eski kira sözleşmelerinde kira depozitosu döviz olarak ödenmişse, sözleşme sonunda, kiralayanın bu depozitoyu yine döviz olarak geri ödemesi veya günlük kurdan TL’ye çevirerek ödemesi daha adil olur.

Yoksa, depozitonun alındığı günkü kurdan ödenmesi haksızdır. Şöyle düşünmek gerekir; 850 euro güvence veren kiracıya ben yine aynı değerde güvence bedeli iade etmeliyim, ne düşük ne fazla.

Ne kadar iade edilir?
Burada bir açıklama daha yapmam gerekir; bilindiği gibi kira depozitosu aylık net kira bedeline göre tespit edilir. Aylık net kira 5.000 TL ve iki aylık depozito olarak 10.000 TL verilmişse, kira sözleşmesinin sonunda aylık kira ne ise, onun iki katı değerinde depozito iade edilmelidir.

Yıllara varan artışlarla kira bedeli aylık net 15.000 TL olmuşsa, kiracının verdiği 10.000 TL tutarındaki iki aylık kira depozitosu da 30.000 TL olarak iade edilmelidir, başlangıçta ödenen 20.000 TL olarak değil.

Kiralayan üstelik elden aldığı ve iade edeceği depozitoya, vadeli tasarruf mevduatı faizi oranı üzerinden faiz de ödemelidir. Yani faizsiz bir şekilde sadece aldığı depozitoyu iade edemez.

Bu sebeple kira sözleşmesine, depozitonun tutarını değil, kaç aylık net kira bedeli karşılığı olduğu yazılması daha doğru. Aksi takdirde depozito sabit kalır, kira bedeli yıllık kira artışlarıyla yükselmiş olur.

Elbette bu çözüm, kira depozitosunun elden ödendiği durum için geçerli, depozitonun bankaya yatırıldığı olayları kapsamaz.
