Deprem ile ilgili kritik açıklama! Büyük hasar alacak ilçeler duyuruldu, yüz binlerce kişi ölümle burun buruna gelecek! Minimum 7.2 büyüklüğünde...
Büyük Marmara depremi ile ilgili dikkat çeken açıklamalar! Beklenen büyük deprem nedeniyle İstanbullular tedirgin. İstanbul’da dört milyon konut bulunuyor. Yaşanacak şiddetli bir deprem sonrasında birçok binanın yıkılması büyük ihtimal. Milyonlarca kişi bu sebeple adeta diken üstünde. 'Marmara'nın altındaki Kuzey Anadolu'nun bir bölümü olan fay kırıldığı takdirde minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem üretir' ifadesini kullanan Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depremden en çok etkilenecek ilçeleri de açıkladı. 50 bin binanın yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Görür, 320 bin kişinin ölümle burun buruna olduğunu söyledi. İşte depremle ilgili son yapılan açıklama...

Deprem ile ilgili son dakika açıklaması... Bilim Akademisi Kurucu üyesi yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 17 Ağustos 1999 depremini değerlendirdi. 1999 depreminin daha dikkatli olmamız gerektiğini öğrettiğini söyleyen Görür, olası Marmara depremi için zamanın azaldığını söyledi.

İstanbul'da beklenen olası deprem hakkında konuşan Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde bir depremin olacağını ve en çok Avrupa yakasının kıyı kesimlerinin etkileneceğini söyledi.

Görür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yapılan araştırma sonucunda 50 bin binanın tahribat göreceğini açıkladı. Acilen depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda uyarıda bulundu.

'MİNİMUM 7.2, MAKSİMUM 7.6 DEPREM BEKLENİYOR'
Prof. Dr. Naci Görür, "1999 depremleri gerçekten yer bilimleri açısından enteresan. 1999 depremlerinin geleceği önceden söylenilmişti. 1967 Adapazarı depreminden sonra bilim insanları yaptıkları araştırmalarda Kocaeli mıntıkasında 7'den büyük bir deprem olma olasılığının fazlalaştığını söylediler.

Elbette bir şey yapılmadı. 1999 depremi, 1997 senesinde uyarıldı. Bir gecede 20 binden fazla insan öldü. İstanbul'da yaptığımız uyarı hala devam ediyor, uyardığımız deprem hala gelmedi.

Marmara'da beklenen depremin 1999 yılından itibaren her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde olma olasılığını yüzde 64 olduğu bilimsel olarak açıklandı. 1999'dan bu yana 23 sene geçti, yüzde 64 olasılık 2029'a kadar olduğuna göre biz işin son evresine geldik.

Yaptığımız çalışmalarda Marmara'nın altındaki Kuzey Anadolu'nun bir bölümü olan fay hattının kırıldığı takdirde minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem üretir.

Bu bayağı büyük bir deprem demektir. Bu deprem olduğu takdirde İstanbul'un Marmara kıyılarına yakın olan yerleri en az 9 şiddetinde, kıyılardan uzaklaştıkça da 8 şiddetinde depreme maruz kalır" dedi.

'İSTANBUL'UN HIZLA DEPREME HAZIRLANMASI LAZIM'
Prof. Dr. Görür, beklenen deprem öncesinde acil olarak müdahale edilmesi gereken yerlerin özellikle Avrupa yakasında bulunan kıyı ilçeler olduğunu belirtti.

Özellikle Büyükçekmece ve Küçükçekmece bölgesine dikkat çeken Prof. Dr. Görür, "Özellikle Avrupa yakası Asya'ya göre, zemini göz önüne alırsak daha fazla hasar görür. Avrupa yakasında Haliç'ten Marmara kıyılarından Silivri'ye kadar, Avcılar, Zeytinburnu, Tarihi Yarımada'da dahil, Büyükçekmece, Küçükçekmece önemli hasar alır.

Anadolu yakası göreceli olarak zemin açısından biraz daha sağlam. Türk hükümetinin alel acele, eğer İstanbul'u konuşuyorsak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yaparak, halkı da işin içine alarak gerekli finans kaynaklarını oluşturarak, başka hiçbir ciddi projeye para sarf etmeyerek, sadece İstanbul'un hızla depreme hazırlanması lazım, aksi halde çok üzüleceğiz" diye konuştu.

'320 BİN İNSAN DOĞRUDAN DOĞRUYA ÖLÜMLE BURUN BURUNA...'
Prof. Dr. Görür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından tahribat görecek binaların sayısı ile ilgili yapılan araştırmaya ilişkin, "Minimum 7.2 büyüklüğünde bir deprem olursa, can hasarı da büyük olabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı araştırmalarda, İstanbul'da çok büyük tahribat görecek bina sayısının 50 bin civarında olduğunu söylediler. Bu çok ağır hasar demektir.

50 bin binadan vazgeçelim, 10 bin binada sadece ölümlü vakanın olduğunu düşünelim. Geriye kalan 40 bin binada hiç insanın ölmediğini düşünelim. 10 bin bina için her binayı 4 katlı düşünelim, 40 bin kat eder.

Her kata 2 daire koyarsak 80 bin daire yapar. Her daire 4 kişi koyarsak 320 bin insan doğrudan doğruya ölümle burun buruna demektir. Bu kadar minimize ettiğimiz halde durum bu. Dolayısıyla olabilecek can kaybını siz hesaplayın. Bu işin şakası yok" dedi.

ÖNLEM ALINMASI GEREKEN KONULAR
17 Ağustos depreminin üstünden 23 yıl geçti. Resmi rakamlara göre depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi de yaralandı. 5 bin 840 kişi de kayboldu. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sepanta Naimi yaptığı açıklamada, aradan geçen 23 yılda neler yapıldığını değerlendirdi. Acilen önlem alınması gereken konuları 7 maddede ele aldı.

“ESKİ VE DENETLENMEMİŞ YAPI STOĞUNUN ÇOK FAZLA OLMASI SIKINTI”
İstanbul depreminin 7 büyüklüğü ve üstünde olmasının beklendiğini hatırlatarak en önemli sorunun eski ve denetimsiz olan binalar olduğunu ifade eden Naimi, özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binaların çok büyük bir tehdit olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Sepanta Naimi, “Her ne kadar kentsel dönüşüm adıyla bu binalar yenilenmeye çalışılsa da devlet desteğini artırmalı ve mevcut yapı stoğunu hızlıca denetlemeli. Dayanıksız binaları ivedilikle güçlendirmeli veya dönüştürmeli” önerisinde bulundu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM OLARAK YAPILAN PROJELER, DÜĞÜMÜ ÇÖZMÜYOR”
Doç. Dr. Sepanta Naimi, kentsel dönüşüm olarak yapılan çalışmaların sadece yapısal dönüşüm olduğunu kentin düğümlerinin çözmede yetersiz kaldığına işaret etti.

Kentsel dönüşümün deprem riski gözetilmeden plansız şekilde yapılmasının bölge nüfusunu arttırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Sepanta Naimi, bu uygulamaların sadece o yapının güvenliğini artırmaya yaradığını kentin genel deprem sorununu çözemediğini söyledi.

“DEPREM TOPLANMA ALANLARINA YOĞUN TRAFİK NEDENİYLE ULAŞILAMAYACAK”
Doç. Dr. Naimi, son yıllarda AFAD’ın verdiği istatistiklere göre 2020 yılından sonra toplanma alanlarının sayısı 3000’i geçtiğini belirtti. Doç. Dr. Naimi’ye göre bu alanlara çıkan yolların dar ve sokak aralarında olması büyük risk. Deprem sonrası oluşacak trafik yoğunluğunun hesaba katılmadığına değinen Doç. Dr. Naimi, bu durumun depremzedelere yardım edilmesini ciddi zora sokacağını ifade etti.

DOĞAL AFET KONTEYNERLERİNİN YOK OLMASI
Bir diğer hayat kurtaran konunun da ‘Doğal Afet Konteynerleri’ olduğuna değinen Naimi, olası deprem sonrası insani yardım, ilaç ve gıda teminin çok önemli olacağını söyledi. Bu konteynerlerin bölge nüfusuna göre planlanmasının şart olduğunu, ancak İstanbul için bu konuda yeterince çalışma yapılmadığını vurguladı.

“BİNALARIN YAPIM AŞAMASINDA DENETLENMESİ, DEPREM YÜKÜNÜ AZALTIR”
Binaların yapım aşamasında belli aralıklarla sürekli olarak denetlenmesini öneren Naimi, “Belediye ve Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından teknik olarak belli aralıklarla ve sürekli şantiyelerin denetlenmesi gerekiyor. Bu, hem ihmallerin ve eksik malzeme kullanımının önünü keser hem de deprem anında can kaybını azaltmış olur” dedi.

KENTİN ALT YAPISINI NE DERECE GÜVENLİ?
Doç. Dr. Naimi, 26 Eylül 2019 5,8 büyüklüğü İstanbul depreminde telekomünikasyon alt yapısının servis dışı kalarak iletişim kaosu yaşandığını da hatırlattı. Kentin elektrik ağı, doğal gaz şebekesi, içme suyu şebekesi, kanalizasyon, yollar, köprüler gibi kilit yerlerin zarar görmeleri halinde depremin etkisini öngörülemeyecek biçimde ağırlaştıracakları tespitinde bulundu. Kurtarma ekiplerinin işinin de zorlaşacağını ifade eden Naimi, “Sağlam bir alt yapı bir kentin olmazsa olmazıdır. Bu alanların deprem güvenliğinden emin olunması gerekiyor” şeklide konuştu.

“DEPREM ANINDA NE YAPACAĞINI BİLMEK HAYAT KURTARIR”
Deprem kuşağında bulunan bir ülke olduğumuzu zaman zaman unuttuğumuzu söyleyen Naimi, deprem anında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiğinin eğitimlerinin verilmesi gerektiğini vurguladı.

Naimi son olarak, “Depremle ilgili sıkça bilgilendirmeler yapılmalı ve tatbikatlar düzenlemeli. Çocuklara deprem simülatörleri ile deprem anında nasıl davranmaları gerektiğini öğretilmeli. Yeni nesil, deprem esnasında panik olmadan mantıklı davranmayı öğrenmeli. Ev içi düzenlemelerin (mobilyaların sabitlenmesi vb. gibi) de yine deprem riski düşünülerek yapılması gerekmektedir” diyerek önerilerini dile getirdi.