Gazete Vatan Logo

‘Almanya, Çin ve Japonya harcamazsa dünya durur’

Macaristan endişeleri gölgesinde toplanan G20 Maliye Bakanları, bankalara yeni vergiyi değil, dünya büyümesini nasıl canlandıracaklarını tartıştı

ABD Maliye Bakanı Geithner tartışmalar sırasında, “Almanya, Çin ve Japonya iç tüketimini bu süreçte canlandıramazsa global büyüme zora girer” dedi.

Euro krizi gölgesinde yapılan G20 Maliye Bakanları Zirvesi’nden bankalara yeni vergi, spekülatörlere herhangi bir önlem kararı çıkmadı. Zirve’de ana gündem maddesi global büyümenin nasıl canlandırılacağı oldu. ABD Maliye Bakanı Timothy Geithner tartışmalar sırasında, “Almanya, Çin ve Japonya iç tüketimini canlandıramazsa global büyüme zora girer” yorumu yaptı.

Konsolidasyon hızlansın

Güney Kore’de yapılan iki günlük Zirve’de Avrupa’nın borç krizi konuşuldu. Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty, “Avrupa’da yaşananlarla ve karşı karşıya olunan risklerle ilgili ciddi bir endişe var. Tüm tartışmalarımıza bu yansıdı” dedi. Zirve’den finans sektörüne dair çıkan en net sonuç cümlesi, “Ciddi mali zorluklarla karşı karşıya olan ülkeler konsolidasyon hızını artırmalı” oldu.

Güney Koreli bir yetkilinin verdiği bilgiye göre, tartışmaların en ateşlendiği nokta ise ABD Maliye Bakanı Geithner’ın mali sürdürülebilirliğin sağlanmasının orta vadeli bir hedef olması gerektiğini savunması sırasında yaşandı. Geithner, global büyümenin Avrupa, özellikle de Almanya, Çin ve Japonya iç talebi canlandırmadığı sürece olması gereken seviyenin altında kalacağını söyledi.

1987 krizini hatırlatıyor

Ancak olaylar Geithner ve ABD’nin istediği şekilde gelişmiyor. Japonya’nın yeni Başbakanı Naoto Kan, mali politikalar açısından son derece muhafazakar ve ülkede tüketim vergisini artırmayı düşünüyor. Çin ise yuanın yükselmesine izin vermeyerek iç talebini canlandırma yolunda hiçbir adım atmayan duruşunu değiştirecek gibi durmuyor. Almanya ise gelişmekte olan ülkelerin ihracat bağımlılıklarını azaltmadıkları durumda zengin ülkelerin bütçe açıklarını kısmalarının büyümeyi sınırlı tutacağı fikrini savunuyor.

ABD’nin Almanya üzerinde, para politikasını değiştirmesi için baskısı kurması, yatırımcılara 1987 borsa krizi kabusunu hatırlattı. Amerika’nın, en büyük ticaret ortakları Almanya ve Japonya’yı paralarının değerini düşük tuttukları için suçlamaya başladığı 1987’de yaşanan borsa krizinde Dow Jones bir günde yüzde 22.6 değer kaybetmişti.

Yeni paketler gündeme gelebilir

Washington merkezli bir think-tank kuruluşu olan Brookings Institution’un üst düzey yöneticisi Eswar Prasad, G20’nin kamu borcu bataklığının ve global istikrarsızlık riskinin boyutlarını sonunda farkettiğini söyledi. Prasad, “Gelişmekte olan ülkelerin bütçe açıklarını kontrol etme arzuları ve toparlanmanın istikrarsızlığı, büyümeye gaz verecek yeni ekonomik paketlerin gündeme gelmesine yol açabilir” dedi.

Junker: Euro bana endişe vermiyor

Euro Bölgesi Maliye Bakanları Başkanı Jean-Claude Juncker, Macaristan’ın Yunanistan benzeri bir borç krizi içine gireceğini düşünmediğini, euronun bugünkü seviyesinin de kendisini endişelendirmediğini söyledi. Macaristan endişesi ile Cuma günü euro son dört yılın en düşük seviyesine gerilemişti. Dün Radio France’a konuşan Junker, Avrupa’nın özel bir reyting kuruluşu oluşturması gerektiğini tekrarlayarak G20’de tartışılan yuanın değerinin düşüklüğü ile ilgili rahatsızlığının altını çizdi.

Avrupa’da büyüme 0’ın altında olur

Karamsar ekonomist Nouriel Roubini, Avrupa’nın resesyon riskinin ’hortladığını’ söyledi. Roubini bir İsviçre gazetesine verdiği röportajda, “Euro Bölgesi için büyümenin sıfırın altına düşmesi riski var. Tam bir resesyon gibi olmasa da öyle hissedilecek. Yunanistan buzdağının görünen kısmıydı. Gittikleri yolda Amerikalılar da bir noktada duvara toslayacak” dedi.

Hükümetler kemer sıkma önlemlerini çok erken alırlarsa talebi baskı altına alacak ve toparlanmayı geciktirecek. Ancak tasarruf önlemleri ertelenirse bu durum yüksek enflasyon ve yüksek faiz gideri anlamına gelecek. Krizin gelişini öngördüğü için adı ’kahin’e çıkan Roubini, durumu “Tasarruf etseniz de lanetleneceksiniz, etmeseniz de” sözleriyle özetliyor.

Roubini, “Euroda değer kaybının sürmesi Avrupa’nın ihracatta rekabet gücünü artırır. Bu, Almanya’da maaş zammı ve ardından da iç talebin hareketlenmesini beraberinde getirerek diğer Euro Bölgesi ülkelerinin ihracatını artırabilir. Önümüzdeki iki yılda Avrupa için Japon stili bir deflasyon, durgunluk ve yüksek işsizlik riski söz konusu” dedi.

Haberin Devamı