Afyonkarahisar'dan bir başarı hikayesi! Mühendisliği bıraktı girişimci oldu: Şimdi talebe yetişemiyor

Afyonkarahisar'da yaşayan Aybike Öz, bilgisayar mühendisliğini bırakıp hayallerinin peşinden gitti, veteriner hekim oldu. Özel sektörde edindiği tecrübeyle Afyon’da kendi çiftliğini kurdu. 'Koyun sütü kokar, satmazsın' diyenlere inat, hijyen ve kaliteyle fark yaratan Aybike Öz, 40 koyunla başladığı bu yolculukta bugün 110 hayvana ulaştı, süt üretiminde talebe yetişmekte zorlanıyor. Aybike Öz'ün ‘Başaramaz’ diyenlere cevabı ise net: "Tecrübe zamanla kazanılır, önemli olan sabırla çalışmak!"
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Veteriner hekim Aybike Öz (30), Manavgatlı sağlık çalışanı bir baba ve Afyonlu sağlık çalışanı bir annenin ikinci çocuğu olarak Antalya'da dünyaya geldi. Ailesi, özellikle de abisi, bu süreç boyunca her zaman yanında oldu ve hayallerini gerçekleştirmesi için destek verdiler. İlk ve ortaöğretimini Manavgat’ta tamamlayan Aybike, 2013 yılında liseyi bitirdikten sonra bilgisayar mühendisliği bölümüne başladı ancak zamanla bunun hayalindeki meslek olmadığını fark etti ve 2018 yılında Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ne geçiş yapıp, 2023 yılında mezun oldu. Mezuniyetinin ardından bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra, hayali olan koyun çiftliğini kurma fikrini hayata geçirmeye karar verdi. Devlet destekleri sayesinde 2025 yılında, genç ve kadın bir girişimci olarak Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinde Melas Çiftliği’ni kurdu. Bu süreçte hem eğitimi hem de sevdiklerinin desteği onun için çok değerliydi ve bu hayalini gerçeğe dönüştürmesinde büyük rol oynadı.

‘ÖZEL SEKTÖRDEKİ DENEYİMİM BANA CESARET VERDİ’
Eğitiminin yanı sıra hayvanlara olan sevgisi, bu işi tutkuyla yapmasını mümkün kıldı. Öğrencilik hayatı boyunca sürekli olarak bu alanla ilgili araştırmalar yaptı, kendini geliştirmeye çalıştı ve bu süreçte hocalarından ve meslektaşlarından bilgiler alarak, onların deneyimlerinden faydalandı. Bu birikim sayesinde hayvan sağlığı, beslenme, hijyen ve üretim süreçlerini daha bilinçli ve etkili bir şekilde yönetebildi. Doğum takibi, hastalıklar, sürü yönetimi ve süt işleme gibi konularda sahada öğrendiklerini uygulayarak tecrübe kazandı.
"Özel sektörde çalışmak bana hem hayvan sağlığı hem de işletme yönetimi açısından çok değerli deneyimler kazandırdı" diyen Aybike, “Orada süreçlerin nasıl planlandığını, hangi hataların maliyet yarattığını ve verimliliğin nasıl arttrılabileceğini öğrenme fırsatım oldu. Ayrıca yaşanan olumsuzlukları da gözlemleyip bunlardan dersler çıkarmaya fırsatım oldu. Bu da içimde ‘Kendi işletmemi kurarsam bu işi hem doğru hem de özenli bir şekilde nasıl yapabilirim’ düşüncesini güçlendirdi. Tüm bu deneyimlerim sayesinde üretim sürecinin sadece hayvancılıkla sınırlı olmadığını, aynı zamanda maliyet yönetimi, pazarlama ve müşteri memnuniyeti gibi pek çok alanla birlikte düşünülmesi gerektiğini öğrendim. Özel sektördeki deneyimlerim sayesinde bugün hangi hususlara dikkat etmem gerektiğini biliyorum. Bütün bu gözlemler ve tecrübeler, çiftliği kurarken bana hem cesaret hem de sağlam bir vizyon sağladı” diye konuştu.

'40 KOYUNLA BAŞLADIM, 110 KOYUNA ÇIKARDIM'
Çiftliği kurarken işe 40 gebe koyunla başladığını dile getiren Aybike, “Doğumlar sonrasında sürümde 22 erkek, 23 dişi olmak üzere toplam 45 yeni kuzum var. Buna ek olarak daha sonra 25 tane Merinos koyununu da işletmeme kattım. Böylece sürüm daha da büyüdü ve çeşitlendi, toplamda 110 koyunla da yoluma devam etmekteyim” diyerek şunları söyledi:
“Koyun doğumlarını takip ederken gebelik ve doğum öncesi-sonrası süreçlere özellikle dikkat ediyorum. Gebe koyunun beslenmesini ve genel sağlık durumunu düzenli olarak değerlendiriyorum. Doğumu yaklaşan hayvanları gözlemleyip aralıklarla kameradan takip ediyorum. Doğum sırasında stresin minimum olmasına özen gösteriyorum ve gerekirse zor doğumlara müdahale için hazırlıklı bulunuyorum. Aşı ve parazit kontrollerini doğumdan önceki süreçte tamamlıyorum, böylece hem anne hem de yavru sağlığı güvence altına alınmış oluyor. Doğum sonrası ise kuzuların vücut sıcaklığını, ilk süt alımını, anne-kuzunun bağlanması gibi önemli detayları yakından takip ediyorum. Ayrıca barınak hijyeni, altlarının kuruluğu, doğum alanının ve ekipmanların dezenfeksiyonuna da gerekli özeni gösteriyorum.”
‘İSTEK ÜZERİNE YOĞURT VE PEYNİR DE YAPIYORUM’
Etçil Merinos ırkını programa dahil etme kararını sorduğumuz Aybike, “Merinos ırkını programa dahil etme kararım, hem sürü çeşitliliğini artırmak hem de işletmenin ekonomik verimliliğini güçlendirmek üzerine kurulu bir stratejiydi. Merinos koyunları, yüksek et verimi, ikizlik oranı ve dayanıklılığıyla biliniyor, bu da hem doğum verimliliğini artırıyor hem de et üretiminde sürdürülebilirliği sağlıyor. Merinos koyunları sürüme dahil ederek hem süt hem de et üretimi açısından daha dengeli ve çok yönlü bir işletme modeli oluşturmayı hedefledim” bilgisini paylaştı.
"Öncelikle sürümün bakımlı ve sağlıklı olması, kaliteli ürünün temelini oluşturuyor" diyen Aybike, “Sağım sırasında iyi temizlenmiş ve hijyenik ekipman kullanıyor ve sütü hemen soğutma sistemine alıyorum, böylece hem hijyen hem de ürün kalitesi için güvence sağlamış oluyorum. Şimdilik günlük üretilen süt miktarının a, fakat halktan talebin yoğun olmasından kaynaklı daha çok direkt süt olarak satış yapıyorum. İstek üzerine geleneksel yöntemlerle yoğurt ve peynir üretimi de yapıyorum” dedi.

'FİYATLANDIRMAYI DENGELEME YÖNTEMİM VAR'
Çiftliği kurarken en öncelikli yatırımının, hayvanların sağlıklı ve güvenli bir şekilde barınabileceği çadır olduğuna dikkat çeken Aybike, “Çünkü sürünün konforu ve refahı, kaliteli süt üretiminin temelini oluşturuyor. Hayvanların beslenmesini de yem karma makinesi, iş gücünü kolaylaştıran kilitli yemlikler ve sürekli temiz su sağlayan suluklar ile sağlıyoruz. Bu sayede hem hayvanlar düzenli ve sağlıklı bir şekilde besleniyor hem de günlük işlerimiz çok daha kolay hale geliyor. Üretimde işleri daha verimli hale getirmek için sağım sistemi kullanıyoruz. Sağım sonrası sütü ise tazeliğini ve kalitesini koruması için süt soğutma tankında muhafaza ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
KOYUN SÜTÜ 'KOKUYOR' DİYENLERİ İKNA ETTİ
Koyun sütüyle ilgili yaygın 'koku' algısını kırmak için yaptıklarını, "Koyun sütüyle ilgili koku algısını kırmak için üretim sürecinin her aşamasında hijyen ve kalite kontrolünü uyguluyorum. Eskiden elle yapılan sağım yerine süt sağım makinesi kullanıyorum, bu da sütün kontaminasyon riskini azaltıyor ve istikrarlı bir kalite sağlıyor. Sağım öncesi her koyunun memesini titizlikle temizliyor, sağım sonrası meme uçlarına uygun dezenfektanlarla daldırma işlemi uyguluyorum. Bu sayede hem meme sağlığını koruyor hem de temiz süt elde ediyorum. Ayrıca süt ve süt ürünlerini uygun sıcaklıkta depolayarak mikrobiyal büyümeyi önlüyor ve üretim alanlarında düzenli temizlik protokollerini uyguluyorum. Tüm bu teknik önlemler, hem süt kalitesini güvence altına alıyor hem de koyun sütüyle ilgili olumsuz algıyı minimize ediyor. Koyun sütünün kokmadığını ispat ederek insanları tüketime alıştırdım" cümleleriyle açıklayan Aybike, şu ifadeleri kullandı:
“Süt ve süt ürünlerinin fiyatlandırmasını yaparken de üretim maliyetlerini detaylı bir şekilde analiz ediyorum. Bu kapsamda yem-su maliyetleri, işçilik, enerji, bakım-onarım giderleri ve sağlık hizmetleri gibi tüm değişken maliyetleri hesaplıyorum. Pazar taleplerini, rekabet koşullarını ve tüketici beklentilerini de göz önünde bulundurarak, hem işletmenin sürdürülebilirliğini sağlayacak hem de müşteriye kaliteli ve güvenli ürün sunacak bir fiyat politikası uygulamaya çalışıyorum. Kısacası, fiyatlandırmayı hem teknik veriler hem de müşteri odaklı bir yaklaşımla dengeliyorum.”
'TOPLUMDAKİ ÖNYARGI BAŞARAMAZLAR OLUYOR'
“Bence vermek istediğim en önemli tavsiye, bu sürecin uzun soluklu bir yolculuk olduğunun farkında olmaları. Başlangıçta her şeyi kusursuz bilmek veya mükemmel bir planla yola çıkmak mümkün değil. Önemli olan, ilk adımı cesaretle atmak, temeli sağlam kurmak ve öğrenmeye açık bir şekilde ilerlemek. Bu işte başarı; sabır, sürekli gelişim ve sahada edinilen tecrübeyle gelir. Toplumda bu işi yapmak isteyenlere karşı, genellikle tecrübesiz oldukları için ‘başaramazlar’ ön yargısı vardır. Oysa tecrübe doğuştan gelen bir özellik değil. Sabır, kararlılık ve sürekli uygulamayla kazanılır. Önemli olan pes etmemek, kendini geliştirmek ve modern yetiştirme tekniklerini uygulamaya çalışmak” diyen Aybike, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bu işin temelinde canlılarla çalışmak vard, bu nedenle hastalıklar gibi kontrol edilemeyen riskler veya yem maliyetleri ve pazardaki dalgalanmalar gibi ekonomik zorluklar her zaman olabilir. Böyle durumlarda yılmamak, alternatif yollar aramak ve çözüm odaklı kalmak çok önemli. Ayrıca bir işletme kurarken sadece hayvan sağlığına değil, maliyet yönetimi, pazarlama, sürdürülebilirlik ve tüketici beklentileri gibi tüm etkenleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Kısacası, sabır, sürekli öğrenme ve modern teknikleri uygulamaya çalışmayla karşılaşılan zorluklara rağmen hayallerinizden vazgeçmemeniz mümkün. Yaşanabilecek tüm olumsuzluklara rağmen asla vazgeçmeyin ve sonuna kadar gidin çünkü elde edeceğiniz başarı, tüm çabalarınıza değecek.”






