Gazete Vatan Logo

YKS ile ilgili son dakika açıklaması! YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar canlı yayında duyurdu...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, CNN TÜRK canlı yayınında Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Özvar, 'İlk kez buradan ifade etmek istiyorum' diyerek öğretim elemanlığı kadrolarıyla ilgili bazı değişiklikler yapacaklarını duyurdu. Özvar, "Öğretim elemanı kadrolarının yanı sıra üniversite dışında AR-GE faaliyeti yapan araştırmacıları da üniversiteye afiliye etmek istiyoruz" dedi.

YKS ile ilgili son dakika açıklaması! YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar canlı yayında duyurdu...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, CNN TÜRK canlı yayınında Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Özvar, 'İlk kez buradan ifade etmek istiyorum' diyerek öğretim elemanlığı kadrolarıyla ilgili bazı değişiklikler yapacaklarını duyurdu. Özvar, "Öğretim elemanı kadrolarının yanı sıra üniversite dışında AR-GE faaliyeti yapan araştırmacıları da üniversiteye afiliye etmek istiyoruz" dedi.

İşte Prof. Dr. Özvar'ın açıklamalarından satır başları şu şeklide:

İnanıyorum ki öğrencilerimiz bu sınavı güzelce başaracaklardır. Bu sene TYT ve AYT'de topla 3 milyon 250 bin öğrencimiz var. Bunların önemli bir kısmı TYT'ye giriyor. AYT'ye de ayrıca giren öğrencilerimiz var. Yabancı dil sınavına giren öğrencilerimiz var. Şimdiden kendilerini tebrik ediyorum. İnşallah bu sınavı en güzel şekilde halledecekler.

(Sınav süresinin uzaması) Bence çok olumlu oluyor. Öğrencilerimizden aldığımız ailelerinden aldığımız izlenimler aslında barajın büyük ölçüde psikolojik bariyeri de kaldırdığını gösteriyor. Öğrenciler barajı aynı zamanda psikolojik bariyer olarak görüyor. Baraj niçin kalktı? Barajın aslında kalkmasının çok basit mantığı var. Biz daha fazla sayıda tercih tabanını artırmak, genişletmek istiyoruz. Kalite Üniversite kapılarında başlar. Üniversiteye girdikten sonra biz yükseköğretime katılan öğrencilerin kaliteli eğitiminden söz edebiliriz.

Haberin Devamı

Gerek TYT, gerek AYT... Bu sınavlarda barajların kalkması olumsuz psikolojinin dağılmasına öncelikle yardımcı olacak. İkincisi şu... Çok sayıda öğrencinin kendi içinde rekabet etmesini sağlayacağız. Rekabet artacak. Üçüncü olarak; geçen seneler ve ondan önceki seneler öğrenciler nasıl sınavda başarılı olmuşlarsa bu sene de aynı başarı kriterleri geçerlidir. Bizim yapmaya çalıştığımız şey aslında sınavı daha dinamik hale getirmek. Yani sınavı başarı sıralamasına göre tanzim etmek olmuştur. Ama sınavın içeriğiyle ilgili her hangi bir değişiklik yok. Ne soru kalitesinde, ne soru sayısında, ne soruların niteliğinde... Her hangi bir değişiklik yok.

Haberin Devamı

Önemli bir değişiklik daha yaptık. O da sınav süresini 30 dakika kadar uzattık. Biraz daha fazla vakit, daha fazla düşünme, daha hızlı düşünürken hata yapmama ihtimaline karşı aslında herkese tanınan bir hak bu. Çok başarılı öğrencilere değil, daha az başarılı öğrencilere de tanınan bir hak. Bu açıdan 30 dakika psikolojik olarak da öğrencilerin motivasyonunu artırdığını gözlemliyoruz.

Öğrencileri sınava sokacağız diye onları hataya itmememiz lazım. Doğal akışı içerisinde becerileri, yetenekleri, sınav vaktini kullanmak yetkinlikleriyle biz öğrencilerimizi ölçmek istiyoruz.

"YÖK VE ÖSYM'NİN SORULARA MÜDAHALE ETME YETKİSİ YOK"

Bir de şunun altını çizmek isterim. Şöyle bir algı var. Sınav süresi uzadı, sorular zorlaştı mı? Başta çok kıymetli ailelerimizi, çok kıymetli meslektaşlarımı... Sınavların zorluğu Yükseköğretim Kurulu'nu veya ÖSYM'nin elinde olan husus değil bu konuda uzman yıllardır soru hazırlayan bir ekip bu soruların zorluk, kolaylık derecelerini belirliyor. Sınav sorularını onlar hazırlıyorlar. Dolayısıyla ne Yükseköğretim Kurulu olarak bizlerin müdahale etme ne de ÖSYM'nin sorulara müdahale etme yetkisi asla yok. Ben de merakla bekliyorum doğrusu.

Haberin Devamı

Şunu vurgulamamız lazım. Üniversitelere olan bu talep Türkiye'ye mahsus değil. Üniversitelerde okuma talebi bütün dünyada görmüş olduğunuz genel bir trend. Sebep; demografi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekten son 15 yıl içerisinde yükseköğretime yönelik olarak ortaya koyduğu vizyon, çaba ve yatırımlar Türkiye'de bilhassa bakın içinde kadın nüfusunun çok daha son 10 yılda, 15 yılda yılda yükseköğretime ulaşmasına vesile oldu, yardımcı oldu. Eğer bu yatırım 2000'li yılların başında yapılmasıydı biz bugün ciddi bir krizle karşı karşıya kalabilirdik. O açıdan Türkiye'de yükseköğretim yatırımları ve yükseköğretime ulaşma gayreti bütün dünya ile paralel gittiğini söyleyebilirim.

Üniversiteye girme bakımında gençler arasında rekabetin en başında Türkiye geliyor. Rekabetin olduğu yerde kalite de artacaktır. Türkiye'de ben size 10 tane üniversite sayabilirim. Bunlar lisans eğitiminde dünyanın her hangi bir yerinde alabileceğiniz eğitimi veren üniversitelerimiz.

Haberin Devamı

Arkadaşlarımızın herhangi bir üniversiteye başvurabilecekleri gerekli yayınları üretebilecekleri bir süre daha üniversitelerde kalmaları için bir çalışma başlattığımızı ifade etmek istiyorum. İlk defa buradan söylüyorum. Bir kısım arkadaşlarımız çok sınırlı bir süre olur diyecek. Yapısal alanda soruna çözüm teşkil ediyor. Arkadaşlarımızın herhangi bir üniversiteye girebilecekleri kriterleri karşılayabilmeleri lazım ve bu açıdan arkadaşlarımıza sürenin verilmesi lazım. 33A ile bile kalmış olsalar eğer o üniversitenin atama yükseltme kriterlerini yerine getirecek eserleri ortaya koymadığı müddetçe asla doktor, öğretim üyesi veya doçent olamazlar.

PROF. DR. ÖZVAR "İLK KEZ BURADAN İFADE ETMEK İSTİYORUM" DİYEREK DUYURDU

Şu anda çalışıyoruz, bunun için bir mevzuat değişikliği gerekiyor. Büyük ölçüde tamamlamış durumdayız, Meclis'in gündemine de gelecek. Sayın Cumhurbaşkanımız da bize destek sözü verdi. Cumhurbaşkanımız da bunu inşallah ilan edecek. 50D'lilere başka söylemem gereken bir şey de var. Sizin vasıtanızla ilk defa buradan da ifade etmek isterim. 2547'de öğretim elemanlığı kadrolarıyla alakalı bazı değişiklikler öngörüyoruz. Meclisimiz de uygun bulursa, Sayın Cumhurbaşkanımızın da izniyle, bakanlıklarımızla tam bir istişare halindeyiz. Yakın zamanlarda öğretim elemanı profiline yeni zenginlikler katacağız. Doktor, doçent, profesör, bildiğiniz gibi kadrolar var. Türkiye'de 20 bin civarında doktorasını tamamlamış, nitelikle, AR-GE ağırlıklı patent sahibi araştırmacılar var. Biz şunu getirmek istiyoruz. Bu öğretim elemanı kadrolarının yanı sıra üniversite dışında AR-GE faaliyeti yapan araştırmacıları da üniversiteye afiliye etmek istiyoruz. Aslında Amerika'yı yeniden keşfetmiyoruz, dünyada olan araştırmacıların üniversitelerin bir parçası haline getirmek istiyoruz.