Gazete Vatan Logo

Şaron neyin kurbanı?

İsrail Başbakanı Şaron'a verilen ilaçlar mı beyin kanamasına yol açtı? Şaron'a bilmeyerek veya kasıtlı olarak yanlış tedavi mi uygulandı?

Ortadoğu'daki tüm belaların anası, islam alemiyle Hıristiyan alemi arasında yükselen kin duvarının harcı, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmadır. Artık kangrenleşen bu sorunu çözmek için nihayet bir barış umudu belirmişti ve israil Başbakanı Şaron, iktidarının başlangıcında yaptığı hatalara rağmen, son zamanlarda kendi cemaatine karşı aldığı cesur kararlarla bu umudun ışığını temsil ediyordu.

Siz bu satırları okuduğunuz sırada, belki de ölmüş olacak. Daha doğrusu, doktor hatasıyla "öldürülmüş". Çünkü Ariel Şaron'a yanlış tedavi uygulandı. Bilerek mi yapıldı, yoksa işgüzarlıkla mı, Orta Doğu'nun tek demokrasisi israil'de bu uzun süre gizli saklı kalamaz. Ancak Şaron'a uygulanan tedavinin şaibeli olduğu şimdiden belli ve benim elime güvenilir bir kaynaktan, İsrailli bir doktorun konuya ilişkin saptamaları geçti. Adını sakındığım bu doktor, çalıştığı hastanede yıllardır terör kurbanlarını tedavi eden ciddi ve deneyimli bir uzman, ithamları yabana atılır türden değil:

"İki hafta önce Şaron, küçük bir nörolojik arıza geçirdi. Tetkikler yapılırken, kalbinde sağ kulakçık ile sol kulakçık arasında doğuştan varolan bir delik keşfedildi. Deliğin ileride daha büyük problemler yaratmaması için kapatılmasına karar verildi. Ancak karar verilirken, Şaron'un nörolojik sorununa bu deliğin neden olup olmadığı saptanamamıştı. Kalpteki delik, bizim tıbbi jargonda 'red hering' dediğimiz tesadüfi bir bulgu da olabilir.

Deliğin kapatılması, anjiyografik tahlil sırasında gerçekleşecekti. Bu prosedür, nedense iki hafta sonrasına atıldı. Prosedüre gerek var mıydı? Buna cevap vermek de güç. Tıp literatürü, prosedürle ilgili hep 55 yaşın altındaki hastalardan söz eder. Diyelim ki gerek vardı ve iki hafta sonraki müdahaleye kadar başına bir şey gelmesin diye Şaron'a kan sulandırıcılar verilmeye başlandı. Şaron, günde iki kez Clexane iğnesi oluyordu. Şaron'un kalbindeki deliğin yıllık riski yüzde 3,4 ila 3,9 arası iken, yapılan iğnelerin yıllık kanama riskinin yüzde 15 olduğunu biliyoruz. Gerek var mıydı? Tıbbi literatürde Clexane adlı ilacın Şaron'un durumunda endike ve önleyici etkisi olduğuna dair kesin kanıt mevcut değil. Ama verildi...

Gerisini hepimiz biliyoruz. Kuşkum yok ki Başbakan Şaron yerine Mişon efendi olsaydı, ne anjiyo ne de Clexan iğnesi bir opsiyon bile olmayacak, hasta evine gönderilecek ve hâlâ sağ ve sıhhatte olacaktı.

Unutmayalım ki bu ülkede (İsrail) 6 milyon Yahudi yaşıyor ve kritik sorular sorulmaya başladı:

1. Şaron'un iki hafta önce geçirdiği TIA (Transient Ischemic Attack)'de kalbindeki minör deliğin (Patent Foramen Ovale) sebebiyet ihtimali nedir? Unutmayalım ki Şaron bu delikle 78 yıl yaşadı, çalıştı, savaştı ve gayet iyiydi.

2. Hadassah hastanesinde TIA sebebinin delik olduğuna karar verildiyse, anjiyo için neden iki hafta beklenildi?

3. Bekleme süresinde niçin Clexane iğnelerine başlandı? iğnelerin kanama riski bilinmiyor muydu, riski azaltmak için anjiyonun hemen yapılması gerekmiyor muydu?

4. İsrail ve dünyada her gün on binlerce kişi TIA geçirir, bunların hiçbirine Clexane verilmez, neden Şaron'a bu ilaç uygun görüldü?

5. 100 kg ve üstündeki hastalarda 'activated factor 10a' testinin hiçbir geçerliği yoktur, çünkü gerçeği yansıtmaz. Bu test Clexane'ın uygun dozda verildiğini gösterse bile kanama ihtimali yüzde 15'lerdedir.

Bu sorulara cevap vermek, Şaron'u tedavi eden meslektaşlarımı terleteceğe benzer.

Ben böyle durumlarda, hep tıp fakültesinde öğretilen ilk cümleyi hatırlarım. PRİMUM NON NOCERE: En önce zarar verme!"

Haberin Devamı