Türkiye’yi çağrıştıran bir simge yok!
Ne Anadolu Ateşi ne de nazar boncuğuyla ülke tanıtılmaz!
1998 yılında 24 yaşındayken Synopsis adlı şirketi kurdu. Farklı organizasyonlara imza attı. 2005’te Türkiye’de oynanan Şampiyonlar Ligi finali, Davos’taki Türk Gecesi, Katar’daki İslam Müzesi açılışı üstlendiği organizasyonlardan bazıları... Konsept Tasarım Uzmanı Selçuk Kiper yaptığı organizasyonların başarısının arkasındaki sırları anlattı.
Selçuk Kiper yaratıcı fikirler üreten biri. Onun işi bu. 1998’den beri farklı organizasyonlara imza atıyor. Geçen yıl Davos’taki Türk Gecesi’nde onun imzası var. Katar’da 3 ay önce hizmete açılan İslam Müzesi’nin açılışını da o yaptı. 2005’teki Şampiyonlar Ligi finalini de o düzenlemişti.
Kiper’in yaptıklarını böyle anlatınca kuru oluyor. Açılış yapmak, gece düzenlemek deyince Kiper’in işini anlatabilmiş olmuyoruz. O Konsept Tasarım Uzmanı. Yurtdışındaki teknolojik gelişmeleri çok yakından takip ediyor, her düzeyde insanla yakın ilişki kurma becerisi var. Dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’larıyla düzenlediği farklı organizasyonlar sayesinde arkadaş olmuş. Yaptığı her iş ona iş yaşamında yeni kapılar açmış. Örnek mi? Geçen yıl Davos’taki Türk Gecesi’ni beğenen Arap iş adamları, Katar İslam Müzesi’nin açılışını ona verdi. Açılışta yalnızca çiçekler için ayrılan bütçe 4 milyon Euro’ydu. Bu işi başarıyla yapan Kiper yakın bir zamanda Katar’daki Emir Kupası’nı da düzenleyecek.
Kiper’le Davos’a, Dünya Ekonomik Forumu’na gitmeden hemen önce konuştuk. “Bu kez niye gidiyorsunuz Davos’a?” dedim. “Öncelikli amacım Başbakan’ımızı yakalamak, ona söyleyeceklerim var” dedi. Selçuk Kiper aynı zamanda başarılı iş adamı Ali Rıza Bozkurt’un damadı. Ancak Kiper’in bu işlerin altından kalkmasında “kayınpeder desteği” aklınıza geliyorsa, ona haksızlık etmiş oluruz. Eşiyle 2007’de evlenmiş. Yaptığı işlerin çoğunu hayranlıkla söz ettiği Ali Rıza Bozkurt’u tanımadan önce yapmış.
Yaptığım işin özü farklı fikirler üretmek
Çok gençmişsiniz. Daha büyük birini bekliyordum...
1974 doğumluyum. Teşekkür ederim, genç dediğiniz için.
Ne zaman çalışmaya başladınız?
1998 yılında kurdum şirketimi.
Bu işi yapmak tam olarak yaptığınız işe ne demem gerektiğini de bilmiyorum, nasıl aklınıza geldi?
Ben bunu yıllardır anlatamıyorum. Türkiye’de çok da anlaşılan bir iş değil. Bir organizasyonun yapılması için gereken her şeyi planlıyoruz, bunu yaparken de değişiklik peşindeyim, farklılık yaratmayı amaçlıyoruz. Yaptığım işin özü farklı fikir üretmek.
İnsanları en çok korkuları etkiliyor
Siz böyle bir iş yapmaya nasıl karar ver- diniz?
Saint Joseph Lisesi mezunuyum, sonra Fransa’da okudum. Okurken her yaz da Club Med’lerde çalıştım. Çocukluğumdan beri organizasyonlar hoşuma giderdi. Türkiye’ye döndüğümde Tatilya Eğlence Merkezi açılacaktı. Bana oranın “eğlence müdürlüğü” teklif edildi, öyle bir teklif geldi, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Beni Disneyland’a gönderdiler. Orada çok iyi bir eğitim aldım.
Ne kadar kaldınız, neler öğrendiniz?
İnsanların nelerden etkilendiğini öğrettiler. 6 ay kaldım. İnsanlar birinci derecede korkularından etkileniyor, daha sonra macera ve aşk insanların ilgisini çekiyor. Ayrıca insanlar bir yere gittiklerinde nasıl karşılandıklarını ve uğurlandıklarını da asla unutmuyorlar.
Bana ilk iş veren kişi Jet Fadıl’dır
Tatilya’dan sonra ne yaptınız?
Bir yıl orada alıştıktan sonra, 1998 yılında başlamıştım, sonra şirketimi kurdum. Deprem oldu, zor bir dönemde yeni iş kurmuş oldum. 24 yaşındaydım. İnsanlar “Bu çocuk söylediklerini yapabilir mi” diye çok sorular sordu. Bana ilk iyi iş veren Jet Fadıl oldu. Proton arabalarını hatırlarsınız, çok büyük bir galeri açacaklardı. Farklı bir organizasyon istiyorlardı. Beni çağırdılar. Görüşmeye gittim, kocaman bir masada 30 kadar adam oturmuş kebap yiyerek, maç izliyordu. Fadıl Bey bana “Kırmızı kurdele keserek açılış yapmak istemiyorum” dedi. Ben de onlara “Arabayı kullanın, sizi camın içinden geçireyim” dedim. Bunu yaptık.
Bir telefonla kimlere ulaşabiliyor?
Selçuk Kiper’in bir telefonla ulaşabildiği isimler arasında Dünya Ekonomik Forumu’nun CEO’su Klaus Schwab, Robert De Niro, İtalyan müzisyen Andrea Bocelli, lobi faaliyetleriyle tanınan Fransa Başkanı Sarkozy’nin eski eşi Cecillia Ciganer Albeniz var. Cecilia Albeniz’in eşi Richard Attias’la birlikte ortak kurduğu şirkette büyük organizasyonlara imza atıyor.
Türkiye’ye ilk kez su perdesi getirdik
Paranızı aldınız mı?
Aldık. Amerika’dan dublör getirmiştim. Büyük işti. Daha sonra 75’inci yıl kutlamaları organizasyonunu aldık. Türkiye’ye ilk kez su perdesi getirdik. O da çok ilgi çekti. Daha sonra Dolmabahçe Sarayı’nda Faruk Saraç’ın defilesi oldu, onu yaptık.
Farklı organizasyonlar yapmışsınız...
Evet. BBG evini hiç izlemez, izleyen arkadaşlarımla da dalga geçerdim ama bir gün beni programın yapımcısı Pelin Akat aradı ve “Parti yapacağız, sen partiyi organize et, sponsorlar bul, kazancın yarısı senin” dedi. “Ben öyle çalışmam” dedim. Ama sonuçta anlaştık. Bir parti düzenledik. Tam kriz dönemiydi, sponsor bulmak zordu. Zet diye Sonera’nin bir şirketi vardı. İnternetten müzik indirmek için kart satışı yapamıyorlardı. “Bütün biletleri alın, Zet kartı olan girsin” dedim. Sonra herkes beni aramaya, sponsor olmak istemeye başladı. Senkron Tv’nin sahibi Levent Altınay beni çok sevdi. O dönemde bana “Dokun Bana” adlı programın sponsorluk işlerini verdiler, “Capitol Alışveriş Merkezi’nde yapalım” dedim. O yaz Capitol dolup taştı. 2000 yılında Tofaş Auto Show’da çok büyük bir yer kiralamıştı. Beni Jan Nahum’la tanıştırdılar. Çok beğendiğim, takdir ettiğim biri. Onlara fuarda bir teneke sacın nasıl arabaya dönüştüğünü anlatacak bir konsept sunduk. Bizim için son derece iyi bir çıkış oldu. Sonrasında Boğaz’da Microsoft’un XP lansmanını yaptık. O iş de ters bir güne geldi... 11 Eylül’de yapacaktık ama bir ay ertelemek zorunda kaldık. Bir balonda film oynattık.
Kültür bakanımızı Robert De Niro ile tanıştıramadım
Şampiyonlar Ligi finali organizasyonunu almayı nasıl başardınız?
Futbol Federasyonu bizi çağırdı. UEFA Şampiyonlar Ligi finalini söylediler. Tek sayfalık öneriyle gittim. Boğaz Köprüsü’nün iki ayağını kaldıran futbolcu tasarımı hazırlamıştık. Avrupa Şampiyonlar Ligi Organizasyonu için Türkiye’ye gelenler fikri çok beğendi. Her işi bize verdiler. İlk hovercraft podyumu yaptık.
Katar’daki İslam Eserleri Müzesi işi nasıl sizi buldu?
Davos’ta düzenlediğimiz Türk Gecesi çok beğenilmişti. Oraya gelen Arap işadamları sayesinde Katar İslam Müzesi açılışını aldık. Ünlü mimarlardan I. M. Pei yaptı müzeyi. Organizasyon için de bizi tercih ettiler. Yaptığımız işin bütçesi 4 milyar Euro’ydu ama açılış için bir çiçek firmasına da aynı parayı ödediler. Açılışa Robert De Niro da geldi. Çok ünlü isim vardı Amerika’dan.
İlginç...
Katar’da nüfus 250 bin. İslam Müzesi’nin orada ne işi var? Bence Türkiye’de olmalı ama değil. Kültür Bakanımız da geldi organizasyona. Kendisini Robert De Niro ile tanıştırmak istedim. Tanışmadılar.
n Siz nereden tanıyorsunuz?
Orada tanıştım. Yanına gittim, “Hayranınızım” dedim, hatta espriyle “Al Pacino yaşlandı, onun yerine geçebilirim” dedim.
Türkiye’yi çağrıştıran bir simge yok!
2009 Fransa’da Türkiye yılı, bir dizi etkinlik var. Sizin bir ilginiz var mı?
Yok. Bir araştırma yapılmış Fransa’da, “Türkiye’yi çağrıştıran simgeler” sorulmuş, hiçbir şey çıkmamış.
Nasıl yani?
Hiçbir şey. Ne mavi nazar boncuğu, ne Boğaz... 2009’da Fransa’da sergiler düzenleyeceğiz, konserler olacak, bir de Anadolu Ateşi gidecek. Hangisi akılda kalır? Hiçbiri. Ben Paris’teki köprülerden birini Boğaz Köprüsü gibi giydirmeyi önerdim olmadı, “Sultan Kayıkları’ndan birini götürelim” dedim o da olmadı...
İstanbul’u en iyi köprü anlatır
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti de var...
10 yönetmen gelecek 10 film çekecek, 10 yazar gelecek 10 İstanbul yazısı yazacak... Eeee. Bütçe iyi ama akılda kalacak işlere harcanıyor mu? Hayır.
Sizin bir öneriniz var mı?
En önemlisi Boğaz Köprüsü için tasarladıklarımız. Şimdi köprüyü bir pusula şekline getirmeyi planlıyoruz.
İstanbul’u en iyi köprü mü anlatır?
Evet. Yalnızca bir cami ya da Kız Kulesi anlatmıyor. Biz merkeziz ve Boğaz Köprüsü’nü bir pusulaya çevirmek istiyoruz. Simgeler akılda kalıyor.
“Sahne senin” lafının arkası boş
Bu işleri Türkiye’de yapmanın zorlukları neler?
Farklı iş yapmak için karşınızdakini ikna etmeniz gerekiyor. Kültür Başkenti için de fikirlerim vardı ama bunların onayını kim verecek? Komitede uluslararası bir festival düzenlemiş biri var mı? “İstanbul sahne senin” deniliyor. Herkes birbirine bakıyor.
Hep engeller var anlaşılan size...
2005’te Türkiye’de dünyanın en büyük kumbarasını yaptık. “Dünyanın en büyük kumbarası, bunu Taksim’e koyalım” dedik. Kadir Topbaş ve Burcu Topbaş’la konuştuk, sonra şöyle bir yorum geldi, “Burcu Topbaş sosyetik arkadaşlarıyla gezmeyi bıraksın” dediler.