Gazete Vatan Logo

Türk yanını anlattı

İsrail"in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy bilinmeyen yanı...

Benim babam da her Türk babası gibi otoriterdi Cumhuriyet okurdu, ama DP’den siyasete girdi



Türkiye- İsrail ilişkileri malum son dönemde keskin virajlardan geçiyor. Hiç beklenmedik anda “kriz” patlıyor. “One Minute” olayını geride bıraktığımızı düşünürken Rize Belediye Başkanı Hilmi Çakır’ın İsrail Büyükelçisi Gabby Levy’e gösterdiği ’misafirperverlik’ gazete sayfalarında “one minute vakası” olarak yer buldu. Tatbikat gerginliği, Ayrılık dizisi, yumurtalı protesto... Say say bitmez. Kimilerine göre Türkiye’de anti-semitizm artıyor.

İsrail Büyükelçisi’yle bu konuları konuşmak üzere Yazıişleri Müdürümüz Güney Öztürk’le beraber Ankara’ya gittik.

Büyükelçi bizi rezidansında kabul etti. Bu rezidans sıradan bir konut değil. Atatürk’ün arkadaşının evi. Atatürk ve arkadaşının sık sık buluşup yemek yedikleri oda muhafaza edilmiş. İzmir doğumlu Gabby Levy Türkiye’yi çok iyi tanıyan biri. Babası, dedesi Türkiye doğumlu. Ailesinin bir bölümü İzmir’de bir bölümü de İstanbul’da yaşıyor 4 kuşaktır. Büyükelçi Gabby Levy, güzel eşi Bayan İrit’le birlikte ilk kez röportaj verdi.

4 yaşımdayken 2 bin yıllık bir hayalin peşinden
ailem İsrail’e göçtü


* Siz İzmir doğumluymuşsunuz. Ne zaman, neden ayrıldınız Türkiye’den?

Biz 1948’de İsrail kurulduğunda oraya döndük. Ben o zaman 4 yaşındaydım. Bizimkisi 2 bin yıllık bir hayalin gerçekleşmesiydi. Bu idealin peşinden koştuk, yoksa Türkiye’de bir olumsuzluk yaşadığımızdan değil. Ailem bütün ailemiz içinde ilk İsrail’e gidenlerdendir. Türk Museviler zaten ülkeleri için hep pozitiftir. Ukrayna ve Rusya’daki gibi Yahudiler gibi değillerdir. Bergama doğumluyum. Büyükbabam ve onun büyükbabası da Bergamalı’dır. Ailem çok yıllar önce İspanya’dan göç eden Yahudilerdendir. Biz Osmanlı’nın bir parçasıyız. 4 yaşında olduğum için hafızamda görüntü olarak fazla bir şey yok. Ama ailemden çok hikâye dinledim. Annem yaramazlık yaptığımda beni ve erkek kardeşimi Bergama Çayı’na atmakla korkuturmuş. Erkek kardeşim de Bergama doğumlu ama biz 1949’da ayrılmadan iki ay önce dünyaya geldi. Yıllar sonra Bergama’ya geldiğimde Çay’ı görünce şaşırdım. Küçücük bir çaymış.

BEŞİKTAŞLIYIM İTİRAF EDİYİM

Senelerdir Türk futbolunu takip ederim. Türkiye’deki akrabalarım Beşiktaş’ı destekliyor. Ben de Beşiktaşlı’yım. İyi bir diplomatım! Geçen

sene Sivasspor’u destekledim. İsrailli bir oyuncu vardı ama o bu sezon Antalyaspor’a geçti.

44 yaşına kadar çifte vatandaştım

* Sonra Türkiye’yi ne zaman ziyaret ettiniz?

1988 yılında İsrail Konsolosu olarak atandığım, adaylığımın açıklandığı dönemde, Türkiye’ye geldim. O dönemde hâlâ çifte vatandaş olduğum için işi kabul edemedim. Ailem büyük hayal kırıklığına uğradı çünkü Türkiye’ye dönüp böyle bir görev yapacağımdan büyük gurur duymuşlardı. Bergama’da doğduğumdan otomatik olarak Türk vatandaşıydım. Ama o zamana kadar bunun farkında değildim.

Ankara’da kendimi güvende hissediyorum

* Kaç yıllık evlisiniz?

İrit Levy: Geçen ay 40 yılı geride bıraktık. Evliliğimizin 40’ıncı yılını kutladık.

* Nasıl tanıştınız?

İsrail’de yakın oturuyorduk, ortak arkadaşlarımız vardı.

* İsrailli bir diplomatın eşi olmak nasıl bir duygu? Özgürce dışarı çıkabiliyor musunuz yoksa hep tedirginlik mi var?

İrit Levy: Tabii ki zor zamanlar oluyor, kocanız için endişelendiğiniz... Ama korkmak anlamında değil. Çok iyi bir güvenlik sistemimiz var. Kendimi gerçekten güvende hissediyorum. Ankara’ya daha önce de gelmiştik. Burası büyük bir şehir. Her olanak var. Tek başıma geziyorum, alışveriş yapıyorum, yürüyüşe çıkıyorum. Türk arkadaşlarım var. Kitap grubumuz var, kitap okuyoruz. Yani çok olağanüstü bir durum olmadıkça, yaşantım kısıtlı değil.

Orhan Pamuk okuyorum, Yeni Hayat’ı çok güzel

* Kitap kulübünde okuduğunuz Türk yazar var mı?

İrit Levy: Var. Orhan Pamuk’un birçok kitabını okuduk. Yeni Hayat’ı çok beğendim. İsrail’deyken hiç bilmiyordum Türk yazarları. Burada olduğum sürece iki görevim var. İlki, bu ülkenin kültürüyle ilgili ne kadar çok şey öğrenirsem o kadar mutlu olurum. Kendi ülkemi temsil ederken de iyi şeyler yapmam önemli. Sanatımızı, yazarlarımızı, yemeklerimizi anlatıyorum. İsrail çok göçmen aldı. Farklı gelenekleri bir arada bulunduruyoruz İsrail’de, ben de bunları anlatıyorum.

Gabby Levy: Ankara’ya geldikten sonra şunu anladım. Türkiye sadece İstanbul ve Ankara değil. Bunu düşünmek çok yanlış. Türkiye hakkında çok şey öğrenmek için gezmek lazım. Biz de hanımla hep geziyoruz. Geçen hafta da birlikte Karadeniz’e gittik. Gümüşhane, Trabzon, Rize’yi gezdik.

Rize Belediye Başkanı dürüst biri değil

* Bayan Levy, Karadeniz gezisi sırasında kocanızın karşılaştığı protestolar karşısında neler hissettiniz? Korktunuz mu?

İrit Levy: İlk olarak çok şaşırdım. Trabzon’daki küçük bir grubun tepkisiydi. Ancak daha sonra medyada yer aldığı için yakınlarımız aradı. Ben de abartılmaması gerektiğini, genel resme bakılması gerektiğini düşündüm.

* Siz Sayın Büyükelçi, gerek kamu yetkililerinin uyarılarına gerekse öğrencilerin yumurtalı protestosuna maruz kaldınız? Olaylar sonrası neler hissettiniz? Tek kelimeyle...

Tek kelimeyle tatmin ediciydi. Çok pozitif temaslar da vardı, bunlar yansımadı. Sadece Türkiye’de değil başka ülkelerde de eleştiri alabiliriz. Ama Rize Belediye Başkanı’yla (AK Partili Halil Bakırcı) olan farklı bir şeydi. Çok dürüst biri değildi. Bunu sonradan anladım. Biz normalde protokol gereği ilk valiyle, sonra belediye başkanı, rektörle vs. görüşürüz. Bir gün öncesinde ofisime telefon geldi, Belediye Başkanı’nın ilk sırayı almak istediği söylendi. Bize masum bir istek gibi geldi. Ama değildi. Önce vali sonra belediye başkanı olmalıydı. Ayrıca görüşmelerin küçük bir bölümü basın önünde yapılır, o da öyle olmadı. Toplantının tamamına yakını kalabalık bir basın mensubunun önündeydi. Açıkçası Belediye Başkanı’ndan Türk misafirperverliğini görmedik. Bir belediye başkanından iki ülke arasındaki siyasi konularla ilgili konuşmalar beklemezsiniz ama çok da şaşırmadım, böyle şeyler olabiliyor.


Yahudi cemaati tedirgin protestolar endişe verici

* Yahudilere karşı Türkiye’de son dönemde yükselen bir düşmanlık olduğunu düşünüyor musunuz? Bu sizi endişelendiriyor mu?

Evet düşünüyorum. Ve endişeleniyorum. Ama daha önce de söylediğim gibi tarihsel geçmişimiz kuvvetli. Her zaman Türk-İsrail ilişkileri inişli çıkışlı olmuştur. Ama Türkiye’de anti-semitizm olup olmadığını bilmiyoruz. İstanbul’daki ve diğer yerlerdeki Yahudi cemaatleriyle görüşüyorum, bir tedirginlik var, farkındayım.

* Yahudilerin son dönemde kendilerine yönelik olumsuz bakıştan dolayı ülkeyi tek etmeyi düşündüğü konuşuluyor?

Fark edilebilir bir şekilde, açık biçimde bir şey yok. Ama tedirginliği hissettim. Musevi cemaatinin çok endişeli olduğunu hissettim. Yalnızca buradaki akrabalarımla değil, Hahambaşıyla da görüştüm. Şaşırmıyorum aslında... Televizyonu izlediğimde, gazeteleri okuduğumda İsrail’e karşı protestoları görüyorum. İstiklal Caddesi’ne gidiyorum bir dükkan... Üzeri grafiti ile karalanmış “Buradan almayın sahibi Yahudi” diye... Eskişehir’de STK temsilcilerinin katıldığı bir gösteri... Fotoğraflarına bakıyorum ellerinde, “Museviler, Ermeniler ve köpekler dışarı” pankartları var. Antalya’da bir mağaza... Üzerinde “İsrailli turistler buraya giremez” yazılı. Bunlar tabii ki insanı endişeye sevk ediyor.

Çocukluğum Zeki Müren dinleyerek geçti, kuru fasulyeyi çok severim



* Ailenizin geçmişini merak ediyorum...

Sadece fotograflarım var Bergama’dan. Anılarımda çok şey var. Ailem Türkiye’yi terk ettikten sonra ailemizden burada kalanlar İsrail’e Yahud’a Türkiye’den gazete gönderirilerdi. Babam iyi bir gazete okuyucusuydu. Cumhuriyet Gazetesi’ni her gün okurdu. Zaten mahallemizde de sokağa çıktığınızda Türk müziği duyardınız. O zamanlar taş plaklar vardı. Zeki Müren dinlerdi babam. Ailem Türkiye’ye 1965’te ziyaret ettiğinde o zaman yeni plaklar alındı. Çoğu Zeki Müren ve Ahmet Üstün’ündü. Ahmet Üstün’ü şimdi çoğu kişi tanımıyor ama biz çok beğeniriz.

* Babanız ne iş yapıyordu?

Babam bakkaldı. İsrail’e göçünce de bakkalık yaptı. Bana bir hikâye anlatmıştı. Buradaki kuzenim de babamı doğruladı. Babam Türkiye’de ailesinin fikirlerine karşı çıkarak yerel siyasete girmiş. Çok partili hayata geçiş döneminde Demokrat Parti’ye girerek siyaset yapmış. Ailesi siyasete girmesini istememiş. Zaten Musevi cemaatinden siyasete girilmesine pek rastlanmaz. Cumhuriyet okuyucusunun da Demokrat Parti’ye girmesi pek beklenmez. Çok partili deneyim önemliydi, babam da bunu desteklemiş. Babam ailesinden ilk kişiydi İsrail’e göç eden. Siyasete girmesinin de bunda etkisi vardı. Babamın bir erkek iki kız kardeşi vardı. Onlarsa Türkiye’de kaldı. Bir aile halen İzmir’de, bir aile de İstanbul’da yaşıyor.

* Türk yemekleri yapar mıydı anneniz?

Tabii ki... Bamba ve fasulyeyi mükemmel yapardı. Pilav üstü kuru fasulyeye hâlâ bayılırım.

İrit Levy: Kayınvalidem yaprak sarması yapardı. Bana birçok yemek öğretti. Biz İsrailler de kuru fasulye pilav yaparız ama kayınvalidem tam Türk işi yapardı. Yemeğe doyum olmazdı.

Gabby Levy: Babam İsrail’de de bakkalığı devam ettirdi. İşten eve gelince yorgun olurdu ve her akşam bir kadeh rakı içerdi. 40 yıl böyle devam etti. Hiç aksatmadı. Kuzenlerim sık sık Türkiye’den Yeni Rakı getirirdi, Türk rakısı olmadığında İsrail rakısı içerdi. Babam her Türk babası gibi otoriterdi.

İlişkilerimizin düzeleceğini düşünmüştüm yanılmışım

* Türkiye’den yükselen tepkiler İsrail hükümetinin uygulamalarından mı kaynaklanıyor, yoksa bundan siz Türk tarafını mı sorumlu tutuyorsunuz?

Türkiye-İsrail ilişkilerinde 60 yıldır inişler çıkışlar olmuştur. 1980’li yılların başında İsrail hükümetinin bir kararından dolayı, Doğu Kudüs’ü kendi topraklarına katma döneminde Türkiye, ilişkileri sekreterya derecesine düşürmüştü. Türkiye’nin Müslüman kimliği nedeniyle tabii ki tepkileri oluyor bu gelişmelere. Size dürüst olarak söyleyim, ben biraz saftım, şuna inanıyordum: Gazze’deki son operasyon başladığında sonradan iki ülke arasındaki durumun bir süre öyle gidip, sonra iyileşeceğine inanmıştım. İlişkilerin zamanla düzeleceğini düşündüm. Hayati çıkarlarımızın birbirlerimizle iyi ilişkiler kurmaktan geçtiğini düşünüyordum. Ama ben yanılmışım. 2006 yılında Lübnan’a girdiğimizde de Türkiye ile benzer bir durum yaşamıştık. Ama o dönem ilişkilerimiz çabuk iyileşti. Ben 2 yıl öncesini düşünerek, şimdi de aynı olacağını sandım. Ama olmadı. Neden düzelmediği ile ilgili benim bir görüşüm şu... Lübnan olayında Türkiye’nin hiç bir dahli ve menfaati yoktu... Son Gazze olayında ise Türk hükümeti kendi menfaatlerinin zarar gördüğünü düşündü. Bu bölgedeki diğer ülkeler açısından da bir çöküştü. Suriye-İsrail arasında arabuluculuk yapan Türkiye’nin arabulucu olduğu konuda bir çöküş oldu. Türkiye’nin bölgesel rolü, politik prestiji zarar gördü. Ama ben uzun sürse de ilişkilerimizin iyileşeceğine inanıyorum.

* Davos’taki One minute olayından sonra Türkiye yine arabulucu olabilir mi?

Bir kere şunu ifade edeyim. One minute Türkiye’ye yansıdığı gibi İsrail’e yansımadı. İsrail politikasında da bir değişime yol açmadı. Gazze operasyonu ilişkilerimizdeki gerginliğin nedenidir. Ben Karadeniz’e gidince “ikinci one minute” olayı dendi. Türkler bu lafı kullanmayı çok seviyor. İsrail kamouoyu ve siyaseti için hiçbir anlamı yok. Türk hükümetinin İsrail’e karşı bu tepkisi önemli ama ilişkilerin gerilemesi tamamen one minute olayıyla ilgili değil. Başbakan’ın karakteri, vücut dili, duygusal çıkışları yalnızca İsrail’e yönelik değil. Konu bu değil. Konu Türkiye’nin arabulucu olarak prestijinin kaybolması... Türkiye’nin bir görevi vardı. Gazze operasyonu başladığında Türkiye kendini dışlanmış hissetti. Belki Sayın Erdoğan, Ocak ayında operasyon öncesi Türkiye’ye gelen Başbakan Olmert tarafından kendisini aldatılmış hissetti. Başbakan belki ne olacağı konusunda detaylı bilgilendirilmek istemiştir. Olmert’in Gül ve Erdoğan’la görüşmelerinde “Hamas’ın roketlerine karşı sessiz durmayacağız, sabrımız taşmak üzere, parlamento ve halk arkamızda” dediğini biliyorum. Ayrıca operasyon kararı son dakikada, 2 gün önce, alındı.

Ayrılık dizisi şimdi masum bir aşk hikâyesi oldu

* İsrail ile ilişkilerin yeniden gerilmesine yol açan TRT’deki Ayrılık dizisini izliyor musunuz?

İzlemiyorum ama tabii ki gelişmeleri takip ediyorum. İlk bölümünde İsrailli askerlerle ilgili çok kötü görüntüler vardı. Biz de tepki verdik. Artık yok. Şimdi bölümler masum bir aşk hikâyesi olarak devam ediyor. TRT’ye yakın kişilerden öğrendiğime göre ikinci bölümden sonra da “Filistinliler bizi kötü gösteriyorsunuz” diye kuruma şikayette bulunmuşlar. TRT’nin kendi adına bu konuda gerekli önlemleri aldığı biliyoruz.

Odaya giren korumayı görevden aldık

* İsrailli yetkililer bir de kamuoyu gündemine “korumalarının sertliğiyle” geliyor. Daha önce İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün odasına korumanızla girdiğiniz için, orayı terk etmek zorunda kalmıştınız. Aynı durum Rize Belediye Başkanı’nın da anlattığına göre, onunla olan görüşmenizde de yaşanmış. Korumalarınıza bu konuyu konuşuyor musunuz? Bir direktifiniz oluyor mu?

Kimsenin şüphesi olmasın, İsrailli diplomatlar korunur. Biliyorsunuz Türk diplomatları ödürüldü, 32 Türk diplomat Ermeniler tarafından öldürüldü. Avusturalya’da görev yaptım ben. Orada da 3 büyükelçi özel olarak korunurdu. Biri bendim, diğeri Amerikan Büyükelçisi, diğeri de Türk Büyükelçisi’ydi. Biz her yerde sıkı korunuyoruz. Tüm dünyada böyle... Ancak İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün odasına giren koruma konusunda rektör tepkisinde haklıydı. O korumayı da uyardım. İki kişinin yaptığı özel bir görüşmede içeride duramazsın. Zaten sonradan görevden el çektirildi, gereken ceza verildi. Ama Rize Belediye Başkanı haksız. Rize Belediye Başkanı ile yaptığımız görüşme, kendisinden kaynaklı olarak basına açık oldu. İçeri girdiğimde 10-20 kişi vardı. Kameralar, flaşlar, gazeteciler varsa durum farklıdır. O durumda korumam içeri girer. Çünkü güvenlik zaafı vardır. Görüşmemizde bir İsrailli koruma bulundu.

BÜLENT ERSOY HARİKA

Zeki Müren dinleyerek büyüdüm. TRT Genel Müdürü’nü ziyaretim sırasında İbrahim Şahin bana çok güzel Türk Sanat Müziği CD’leri verdi. Geçen yıl eşimle Bülent Ersoy konserine gittim. Çok etkilendim. Kendine has, inanılmaz bir ses, tam bir şov. Çok keyif aldım. Sezen Aksu’yu da izledim. O da çok güzeldi. Bu kişiler zaten İsrail’de de tanınıyor. İbrahim Tatlıses de İsrail’de çok beğenilir. Batyam’da izledim İbrahim Tatlıses’i. Ajda Pekkan’ı da İsrail’de dinledim.

Haberin Devamı