Gazete Vatan Logo

Marmara Denizi’nin iki katı göl kuruttuk

Marmara Denizi’nin iki katı göl kuruttuk

YANLIŞ su, tarım ve enerji politikaları sonucu Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, Burdur, Akşehir gölleri kurudu. 20 yıl önce “altı deniz” denilen Konya Havzası’nda su seviyesi her yıl 1.5 metre azalıyor. Son 60 yılda Anadolu’da yaklaşık 2 milyon hektar sulak alan kurumaya terk edildi. Bu da Marmara Denizi’nin iki katı demek.

BBURDUR GÖLÜ ise son bir yılda 3 milyar damacana su kaybetti. Geçen yıl 22 bin flamingonun yaşadığı Tuz Gölü’nde bu yaz sayı 2 bin 650’e düştü. Bu korkutucu tabloyu Doğa Derneği “sıfır yok oluş” olarak tanımlıyor ve uyarıyor: “Flamingoların bu sene yaşadığı trajedi tüm canlıların ortak kaderi olabilir.”

Göllerin suyu çekilince

Türkiye’nin gölleri, sulak alanları, nehirleri, dereleri sıfır yokoluşa doğru gidiyor. Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, Burdur Gölü ve Amik Gölü kurudu, Fırat, Çoruh ve Kızılırmak ise alarm veriyor... Doğa Derneği uzmanları ile Türkiye’nin sulak alanlarının durumunu ve geleceğini konuştuk.

Türkiye sulak alan çeşitliliği bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olmasına karşın, son 60 yılda Anadolu’da yaklaşık 2 milyon hektar sulak alanımız kurutuldu ya da kurumaya terk edildi. Bu Marmara Denizi’nden daha büyük bir alan demek.

Derelerden, göllere, nehirler ve sazlıklara kadar birçok sulak alanın bulunduğu Anadolu, yanlış su, tarım ve enerji politikaları sonucu sulak alanlarını hızla kaybediyor. Burdur Gölü, Tuz Gölü, Amik Gölü, Akşehir Gölü, Akgöl, Avlan Gölü, Eşmekaya Sazlığı, Hotamış Sazlığı, Kestel Gölü, Simav Gölü... Alakır, Dicle, Fırat, Çoruh, Kızılırmak Nehirleri...

Yanlış su, tarım ve enerji politikaları sonucu kuruyan ya da kurumaya terk edilen göllerimizden ve yok edilen nehirlerimizden sadece birkaçı.

Doğa Derneği’nin geçtiğimiz sene Burdur’da düzenlediği Kuruyan Göller İçin Uluslararası Buluşma’ya katılan, Akdeniz Sulak Alanları’nın Korunması Araştırma Merkezi’nden Dr. Christian Perennou konuşmasında Türkiye’nin yanlış su ve tarım politikaları nedeniyle Avrupa’da tarımda su tüketiminin en çok arttığı ve buna bağlı olarak sulak alan kaybının en çok yaşandığı ülke olduğunu vurguladı.

Sulak alanların önemi

Sulak alanlar, doğal işlevleri ile yeryüzünün en önemli ekosistemleri. Sulak alanlar, taban suyunu dengeliyor; sel sularını depolayarak taşkınları kontrol ediyor; bulundukları yörede nem oranını yükseltiyorlar. Türkiye’de 135 adet “Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan” bulunuyor. Sulak alanların yok oluşuyla kaybolan sadece su değil bu sistemin bir parçası olan biyolojik çeşitliliğimiz. Özellikle içsu balıklarımız, flamingo, pelikan ve Anadolu’nun simgesi olan turna kuşlarının sulak alanlarla birlikte neredeyse yok olmuş olması ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğumuzun en ciddi göstergesi.

Gölleri insanlar kurutuyor

Doğa Derneği’ne göre, küresel ısınma gibi olguların etkisi olsa da, Tuz Gölü ve Burdur Gölü gibi göllerin kurumalarının esas nedeni, yeraltından tarımsal amaçlı aşırı su çekimleri ve gölü besleyen su kaynaklarının önünün barajlara kesilmiş olması. Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, havzada yapılan barajlar, yasadışı kuyular, aşırı su tüketen tarımsal ürünler ve göle su akışını engelleyen Tuzlalar nedeniyle kurudu. Burdur Gölü ise yüksek miktarlarda su çekimi gerçekleştiği için kuruyor.



Tuz Gölü kurudu ve flamingolara mezar oldu

20 yıl önce “altı deniz” denilen Konya Havzası’nda su seviyesi her yıl 1,5 metre düşüyor. Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü’nün yarısından fazlasının kuruduğu tespit edildi. Flamingoların önemli üreme sahalarından biri olan gölde geçen sene 22 bini bulan yavru sayısı bu sene yaklaşık yüzde 90’lık bir düşüşle 2 bin 650 bireyi ancak buldu.



Burdur’da 3 milyar damacana su kaybı

1990’ların ilk yarısına kadar Burdur Gölü, dikkuyrukların dünya nüfusunun yüzde 70’inin kışlama alanıydı. Sayısı 10 binleri bulan dikkuyruklar bugün artık yüzlü sayılarda görülebiliyor. Türkiye’nin uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile koruma altında olan 14 sulak alanından biri olan ve dünyada sadece burada yaşayan “Burdur dişli sazancığı” adlı balığa ev sahipliği yapan göl, geçtiğimiz yıl 3 milyar damacanadan fazla su kaybetti.

Kuraklık kader değil



Anadolu’da yüzyıllar boyunca en kurak dönemlerde bile kurumayan göller, dereler, nehirler, bugün bırakın yağışsız dönemleri, yağışlı dönemlerde bile kupkuru. Burdur Gölü, Tuz Gölü gibi göllerde yapılan bilimsel çalışmalar, bu göllerin kurumasının sebebinin yağışların azlığı olmadığını ortaya koyuyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre son 8 yılda Tuz Gölü çevresindeki istasyonlarında ölçülen aylık toplam yağış ortalamaları, bu yıl düşmek bir yana, 2007 ve 2008 yılları ortalamalarının iki katı. Bu oranlar Tuz Gölü’ndeki kurumanın sebebinin yağış miktarı olmadığını gösteriyor.

Sulak alanları korumak mümkün

Doğa Derneği uzmanları’na göre göllerimizi, nehirlerimizi, derelerimizi yaşatmak mümkün. Yöreye uygun, az su tüketen bitkiler yetiştirerek, tarımda tasarruflu sulama sistemleri kullanarak, suyun doğal akışına müdahale etmeyerek; göllerin, nehirlerin ve derelerin de her canlı gibi suya ihtiyacı olduğunu hatırlayarak...

Amik kurutuldu, Hayat sele teslim oldu



Amik Gölü, sıtmayı önlemek ve tarımsal alan yaratmak amacıyla aşamalı olarak kurutuldu. Gölü kurutulması, bölgenin ekonomisine katkı sağlamadığı gibi, Amik Ovası’nda bir doğa felaketine de neden oldu. Yağışlar düzensizleşti ve büyük sellere yol açtı, toprakta tuzluluk oranı arttı ve çoraklaşma başladı.

HES’ler nehirlere yaşam şansı tanımıyor



Sulak alanların yok oluş hikayesi bununla da bitmiyor. Ülkemizin en büyük nehirlerinden Fırat, bugün içinde neredeyse hiçbir doğal canlının yaşamadığı bir dizi yapay gölete dönüştü. Çoruh ve Kızılırmak’ta aynı durumda. Kaynağından denize dökülene kadar tüm nehirler HES ve baraj projeleriyle parçalandı; ya da kurutuldu.



Konya'nın Karapınar ilçesinde görünümü nedeniyle ''dünyanın nazar boncuğu'' olarak adlandırılan Meke Gölü, büyük oranda kurudu.

NASA: 144 kilometreküp su kayboldu

NASA’ya (Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Merkezi) göre, 2003-2010 yılları arasında Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ın birçok bölgesinde toplam 144 kilometreküp tatlı su rezervi kayboldu. Ortadoğu, Hindistan’dan sonra dünyada yer altı su rezervlerini en hızlı kaybeden ikinci bölge.

Sıtma ile mücadele sonuç verdi, göller kurudu!

1950’li yıllarda sıtma ile mücadele etmek için kurutulmaya başlanan sulak alanlar, sonraki 30 yılda taşkınlardan korunmak ve tarım arazisi elde etmek amacıyla kurutuldu. Son 15 yıldır ise, suyun doğal döngüsüne müdahale eden, çok su tüketimine dayalı tarım politikaları ve doğayı hiçe sayan enerji politikaları nedeniyle göllerimizi, derelerimizi, nehirlerimizi hızla kaybediyoruz.