Gazete Vatan Logo

Fadik Sevin Atasoy ile sinema keyfi

Turizm Bakanlığ’nın Los Angeles’ta kültür ataşesi olarak görevlendirdiği Fadik Sevin Atasoy, vizyona girenleri artık Hollywood’tan kaleme alacak. İlk hafta için favori filmi Anna Karenina: “Benim için bir aile mirası olan romanın, günümüzde perdeye nasıl yansıdığını görmek için koşa koşa gittiğim filmden son derece etkilenerek çıktım. Film, tiyatro ve dans sanatının sinema ile buluştuğu yepyeni bir uyarlama...”

Fadik Sevin Atasoy ile sinema keyfi

Hollywood’a sürükleyen hastalığım

Bundan tam dört sene önce, “Kırmızı Bavulum” sinematografik bir biçimde dolabımdan fırlayarak dile geldi ve müthiş bir önerme ile beni baştan çıkardı. Önermeye göre yaşamda bana biçilen role isyan etmeli, hayatımın senaryosunu baştan yazmalıydım. Böylece, her şeyimi geride bırakarak İstanbul’dan ayrıldım ve bir bavula sığdırdığım eşyalarımla dünyanın farklı coğrafyalarında kaderimin sınavlarına kucak açtım.

Yıllar süren yolculuğumun son durağı Hollywood, Los Angeles oldu. Sinema elçisi olarak atandığım bu şehirde altı ay süren misyonumu tamamladıktan sonra tam da memlekete dönecekken çocukluğumda yakalandığım “Cinephile”im, aniden nüks etti. (Kelime kökü Fransızca olan bu tanım “Sinefil” olarak dilimize yerleşmiş, halk arasında ise kafayı sinema ile bozmuş olarak geçmektedir.) Semptomları nelerdi? Bir filmin bitiminde jenerik sonuna kadar bekliyor ve salonu en son terk eden siz oluyorsanız, izlediğiniz filmlerden replikleri ezbere söylüyor, herhangi bir filmin içindeki şarkıyı olur olmaz zamanlarda ıslıkla çalıyorsanız, yaşamı bir film gibi detaylarda arıyor, ya da bir filmi yaşama indirgiyebiliyorsanız, size iyi bir haberim var! Siz bir “sinefil”siniz! Büyük ihtimal, bakışlarınız derin, yüzünüz güleç çünkü yaralarınızı saran, yalnızlığınızı avutan ve sizi coşturan filmleriniz var. Kısacası, ruhumu saran sinefil aşkın yarattığı film çılgınlığının tedavisinin ancak Melekler Şehrin’de derman bulacağına dair beni ikna eden Kırmızı Bavulum yüzünden yerleştiğim bu şehirden, sinemanın kalbinin attığı uzaklardan, “vatan”ımdaki tüm sinemaseverlere, selam olsun!

HAFTANIN FİLMİ:

Tutkulu bir aşk hikayesi


olstoy’un klasik romanından uyarlanan film, 19. yüzyıl Rusya’sında evli ve çocuklu bir kadın olan Anna Karenina’nın tutkulu bir yasak aşkın içine düşerek yaşadığı dramı konu alıyor. Vizyona giren filmin senaryosu Tom Stoppard’a ait. Dünya tiyatro camiasınca oyun yazarı olarak tanınan Stoppard, klasik eserlerdeki yapıyı bozup, hikayeyi farklı karakterlerin gözünde anlatma yetisiyle bir dahi olarak bilinir. Aynı ustalığı Anna Karenina’da da görmemiz mümkün. Stoppard’dan aldığım cesaretle ben de bu yazımın yapısını bozup, Anna Karenina romanı ile olan ilişkime kısaca değineceğim...

“Malatya’da Bir Anna Karenina”

Anna Karenina romanı, nesiller boyunca ailemin kadınları tarafından elden ele geçmiş ve bana kadar ulaşmış bir gelenektir. 1940’lı yıllarda Malatya’da bir kadın evin damına topladığı mahalleliye gaz lambası altında eski Türkçe’den bir roman okur, o gece onları dinleyen küçük kız çocuğu, hikayenin sonundaki yürek burkan sahneyi hiç unutmaz, seneler sonra genç bir kadın olan o çocuk bir gün eline aldığı kitabın, bir zamanlar annesinin okuduğu kitap olduğunu anlar. Kitap Anna Karenina’dır. Damdakı kadın anneannem, kız çocuğu ise teyzemdir. Dolayısı ile bir aile mirası olan romanın, günümüzde perdeye nasıl yansıdığını görmek için koşa koşa gittiğim filmden son derece etkilenerek çıktım. Film, tiyatro ve dans sanatının sinema ile buluştuğu yepyeni bir uyarlama olarak seyirciyi kucaklıyor. Özellikle balo sahnesinde daha önce hiç bir yerde görmediğim dans koreografisine hayran kaldım. Film, karakterlere yoğunlaşmaktan öte, yapıya önem verdiği için alıştığımız bir biçimde etkileşim kurmakta seyirci olarak zorlanıyoruz ama şiirsel görselliği ve kurgusu ile büyülenmemek mümkün değil. Aman kaçırmayın!

Los Angeles’ta neler oluyor?

Türkiye’nin Oscar adayı “Ateşin Düştüğü Yer” filminin galası Egyptian Theater Down Town, Hollywood’da yapıldı. Son derece başarılı organize edilen geceye, Amerikan film endüstrisindeki tanıdıklarımı da peşime takıp filmi izlemeye gittim. Filmin yapımcısı Baran Seyhan ve yönetmeni İsmail Güneş’i kutluyor, şanslarının açık olmasını diliyorum.

Aşk

Emekli ve müzik öğretmeni 80 yaşlarındaki George, karısı Anne’in geçirdigi ani krizden sonra eşinin durumuyla başa çıkabilmek için evliliğe ve bağlılığa dair büyük bir mücadele içine girer. Hanekerian’lar, sinemaya koşun! Altın Palmiye ödüllü filmi Aşk ile sizleri bekliyor.

Kıyamet Günü

(The Impossible) DRAM Y: Juan Antonio Bayona O: Naomi Watts, Ewan McGregor, Geraldine Chaplin, Marta Etura Yapım: 2012 ABD, 107 dk.

Gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çekilen film, 2004 yılında yılbaşı tatili icin Endonezya’ya seyahat eden bir ailenin, meydana gelen Tsunami felaketine yakalanarak verdikleri yaşam mücadelesini konu alıyor. Film de yaşamın en karanlık zamanında bile umudun kaybolmadığına şahit oluyoruz.

Medyum

(Red Lights) GERİLİM
Y: Rodrigo Cortes O: Robert De Niro, Sigourney Weaver, Cillian Murphy
Yapım: 2012 ABD, 119 dk.

“Gördüklerinize inanmayın, gerçek sandığınız tehlikeli bir ilüzyondur.” Efsanevi medyum Simon Silver (Robert De Niro) kayboluşunun ardından, 30 sene sonra ortaya çıkmış, bunun üzerine Psikolog Matheson ve asistanı psişik olayların bir kandırmaca olduğunu ispatlamak için kolları sıvamışlardır. “Gizemli gerilim” filmi izlemek isteyenler için önerilir.

htr2b: Dönüşüm

KORKU Y: Osman Evren Tolga
O: Serkan Altunorak, Teoman Kumbaracıbaşı, Veda Yurtsever İpek Yapım: 2012 Türkiye

The Independent Gazetesi’nde yayınlanan “Şiddet geni bulundu” haberinden ve ilaç deneylerinin insan üzerinde yapıldığı iddiasından yola çıkarak çekilen film, kobaylar üzerinde yapılan deneyleri ürkütücü bir çıplaklıkla anlatıyor.

Pi’nin Yaşamı

(Life of Pi) MACERA Y: Ang Lee
O: Rafe Spall, Suraj Sharma, Irfan Khan, Gerard Depardieu
Yapım: 2012 ABD, 127 dk.

Gemi kazasından kurtulan bir genç adamın, açık denizlerde verdiği yaşam mücadelesi ve içsel yolculuğunun hikayesi epik ve şiirsel bir görsellikle beyazperdeye yansıyor. 3 boyutlu gözlüklerinizi takıp, görsel bir şölenin içine dalın.



Haberin Devamı