Gazete Vatan Logo

Bu müzayedede Murat Ülker gibi sürpriz bir alıcı çıkabilir

Portakal Sanat ve Kültür Evi, bugün son dönemin en iddialı müzayedesini Conrad Otel’de yapıyor.

Ünlü hattat Aziz Rufai, Osman Hamdi Bey, Ahmet Piriştina ve Fethi Naci koleksiyonları “Özel Koleksiyonlar Müzayedesi”nde satışa sunuluyor. Süleyman Seyid’in Karpuzlu natürmortunun açılışı 900 bin TL’den yapılacak; mutlaka okumuşsunuzdur, bu eserin de bir rekora imza atması bekleniyor. Bir süredir müzayedede satılacak eserler Nişantaşı’ndaki Portakal Sanat ve Kültür Evi’nde sergileniyordu. Sanat Evi bir müze gibi gezildi, biz

Raffi Portakal’la röportaj yaparken sanatseverlerin ilgisine de şahit olduk.



Son dönemin merakla beklenen müzayedesinde birbirinden değerli eserler var. Ama en ilginç olanlarından biri de Osman Hamdi Bey’in kişisel eşyaları. Hamdi Bey’in hem kendisine ait 6 tablo ve eşyaları, hem de başka sanatçılardan almış olduğu tablolarından oluşan 31 parçalık koleksiyonu var müzayadede. Ve bu bir ilk. İlk kez bir ustanın özel eşyaları da satılacak. Osman Hamdi Bey’in kendi eşyalarından olan Fransız bağa saat, Berlin porselen vazo hemen dikkatimi çekiyor ve torunu Leyla... Leyla’nın portresi avuç içi kadar, çok etkileyici. Osman Hamdi’nin bu koleksiyonu adını torunu Leyla’dan alıyor. İzmir’in aramızdan genç yaşta ayrılan eski belediye başkanı Ahmet Piriştina’nın koleksiyonu da sanat evinin üst katında sergilenmiş.

Bu koleksiyonda Nedim Günsur’un tabloları ağırlıkta. Bir renk cümbüşünün içine düşüyoruz bu tablolara bakarken, kimbilir belki de hem eser sahibinin hem de koleksiyonerinin kişiliğini de yansıtıyorlar... Aziz Rufai Efendi’nin hat koleksiyonu, Fethi Naci anısına düzenlenen ‘Dayanışma Müzayedesi’de aynı gün satışa sunulacak.

Raffi Portakal’a her karşılaştığımızda, “Koleksiyonerlerin sayısı artıyor mu?” diye, sorarım, kendisi de bana “Çok az, çok küçük adımlarla ilerliyoruz, Türkiye bu konuda emekleme döneminde” der. Doğrusu Burhan Doğançay’ın Mavi Senfoni adlı tablosunun gördüğü ilgiden sonra Raffi Bey’in yaptığı yorumlarda da altı çizilecek tespitler var; “Evet, sanat iyi bir yatırım aracıdır ama bu yatırımı yapanlar neye yatırım yaptıklarını biliyorlarsa...”

Müzayededen hemen önce konuştuk Raffi Portakal’la...

Bu alanda ailesinin üçüncü kuşak temsilcisi Raffi Bey. O doğuştan antikacı. Eserleri okşuyor, gözleri hep eserler üzerinde geziyor ve şimdilerde kızı Maya’yı da aile geleneğine en iyi şekilde sahip çıkacak şekilde yetiştiriyor.


İyi tabloyu satmak kolay her zaman alıcı bulunur


Son zamanlarda çok dikkatimi çekiyor, her yerde satılık-kiralık ev ve iş yeri ilanları var. İstanbul’un en gözde yerleri de dahil olmak üzere her şey satılık gibi. Şu sıralar ünlü bir sanatçının tablosunu satmak ev satmaktan daha mı kolay?

Kriz dönemleri insanlara farklı şeyleri öğretir. Doğru ve zamanında alınmış bir yalınız varsa İstanbul Boğazı’nda ya da Londra’da iyi bir yerde daireniz varsa, zarar etmezsiniz. Kriz dönemleri iyi kaptanla, orta seviyedeki kaptan arasındaki farkı gösterir. İyi kaptan fırtınada da gemisini limana yanaştırmayı becerir. Sanata gelirsek, zamanında doğru şeyleri makul fiyatlara alanlar kazanır. Çünkü o kişi eser değil şaheserler almıştır. Rüzgar arkadan estiği zaman her şeyin fiyatının belli bir ölçüde yükseldiği zaman, bunu borsaya da benzetebiliriz. Sıra satmaya gelince rüzgarın şiddetiyle yukarı çıkanlar aşağı iner. İyi bir tabloyu satmak hiçbir dönemde zor değildir. Bu yüzden de iyi bir tablonuz varsa, kolay satabilirsiniz. Yalnızca normalin dışında fiyat isterseniz satamazsınız.

Şu dönemde sanat eserleri ilgi görüyor. Kriz dönemlerinde sanata yatırım artar mı?

Birçok faktöre bağlı. Bir kere bizim yatırımcılarımız sanatla ne kadar iç içe.

Pek değil gibi geliyor bana ya da yeni yeni iç içe oluyorlar. Sizce ne kadar?

Çok az.

Sadece görünmek ve göstermek için eser alanlar var

Murat Ülker sizden eser aldı mı?

Başkasının kanalıyla bizden eser aldığını biliyorum.

Bu müzayede de yeni isimlerin çıkmasını ya da sürpriz isimlerin çıkmasını bekliyor musunuz?

Her müzayedede yeni ve önemli isimler çıkar. Önemli olan o özenle seçtiğimiz eserlerin ilgi görmesi. Sonuçta müzayedede eseri alan kişi sevdiği için alır. Sanata yatırım yapanlar çoğalırsa ilgi ve ince zevk sahibi olanlar da artar.

Bir de görünmek ve göstermek için alanlar var değil mi?

Bu da var. Dünyanın her tarafında var bu.

Eserin fiyatını, boyutu konusu ve imzası belirler

Çoğunluk dekorasyon amaçlı görüyor tablo almayı değil mi?

Aynen. Sayının ve ilginin çok artması lazım. Biz öncelikle ülke olarak bu konularda rötarlıyız. Bir tabloyu isteyerek ve bilerek alanların sayısı çok az. Sakın yanlış da anlamayın, kimseyi de kınamıyorum. İnsanların para kazanması çok zor. Bunun içinde zamana ihtiyaçları var. Kolay değil ‘sevdim aldım’ demek.

Ayrıca her zenginin de ince bir zevki yok.

Aynen.

Peki son dönemle ilgili bir değerlendirme yaparsak, Burhan Doğançay’ın eseri 2.3 milyon TL’ye Murat Ülker tarafından alındı. Bu çok iyi bir gelişme mi?

Sanat adına sevindirici bir gelişme ama ben aynı zamanda fiyatların çok hızlı artmasından endişe taşıyorum.

Neden?

Çünkü fiyatlar hızla çok yükselir ve bu sağlıklı bir yükseliş olmazsa insanlar, yanıldık deyip pazardan çıkarken yarın öbür gün başkalarının da bu işlere girişini engellerler. Fiyatların artması elbette iyi bir gösterge, bu çok talebin olması demektir. Sayı ve ilgi artarsa rekabet olur. Siz iyi yazı yazınca pozitif bir tepki alırsanız bu sizi motive eder. Yaşayan bir sanatçının eserinin büyük değer görmesi de bunun gibidir. Takdir edilmek maddi anlamın ötesinde manevi olarak da çok önemli. Diğer sanatçıları da motive eder.

Daha önce en yüksek fiyatla alıcı bulan eser Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi eseriydi değil mi?

2004 yılında 2.200 milyon TL’ye sattık.

Bir sanat eserinin ederi nasıl belirleniyor?

Boyutları, konusu, yağlıboya mı sulu boya mı olduğu çok önemlidir. İmzalı mı değil mi, bu da son derece önemli.


En iddialı müzayedeyi yapıyoruz


Son yılların en iddialı müzayedesi mi bu müzayede?

Galiba doğru. Sanat eserinin değerini yükselten elbette sanatçılar ve eserleridir. Eserlerin kalitesidir. Bunun yanı sıra eserin çıkış kaynağı da önemlidir. Buradaki eserler önemli iki, üç aileden geliyor. Biri Osman Hamdi Bey’in ailesi, Aziz Rufai ailesi, Ahmet Piriştina ailesi, Osman Asaf ailesi ve adını veremeyeceğim, adlarını açıklamayan önemli aileler var. 4 ayda hazırladık eserleri.

Sanat piyasası üzerindeki kara bulutlar dağılıyor

Siz Burhan Doğançay’ın tablosuna 2.2 milyon TL verilmesini abartılı bulanlardan mısınız?

Alan var, satan var. Biri bunu ödeyince artık söyleyecek çok şey yok. Ben sanat adına çok umutlandım. Üç sene sonra belki de ’çok ucuza satılmış’ diyebiliriz.

Türkiye’de 2007’de 5 müzayedede 477 eser satılmış. 2008’de ise 4 müzayedede 696 eser... 9 milyon TL cirosu var. Krize rağmen ilgi artmış...

Biz krize girdik. 2001’de de girdik. Şu anda sanat piyasası üzerindeki kara bulutlar dağılıyor.

Avrupa’da da dağılıyor.

Evet, bu hafta Londra’da Rembrant’ın karakalem eseri 29 milyon Pound’a satıldı. Muazzam bir şey.

Türkiye’de sanat iyi bir yatırım aracı oldu, diyeceğim o zaman.

En azından ciddi kelimesini hak edecek kadar önemli. Gözden kaçırılmaması lazım sanata yatırımın. Ancak enine boyuna dikkat edilmesi ve ne aldığınızı bilmeniz lazım. Yatırımsa diğer yatırımlar gibi geleceğini de iyi görmelisiniz.

Açarsak, misal 50 bin TL’den açılan bir eser müzayedede ne kadara satılır?

50 bin lira değer biçilen eser demek ki en az 70-80 bin TL eder. Siz bu eseri gidip de 250 bin liraya aldıysanız, bunu yarın öbür gün 80 bin liraya satarsanız para kaybedersiniz.

Müzayede evimi günde 100 kişi geziyor

Fethi Naci için de dayanışma müzayedesi yapıyorsunuz...

Ferit Edgü organize etti. Biz de komisyon almayacağız. Gelir eşi Lale’ye bırakılacak. Türkiye’de ilk kez olacak.

Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal’den de katkı var değil mi?

Onlar çok güzel bir şey yaptılar. Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi’nin el yazısıyla bir nüshasını verdi, Yaşar Kemal de Yılanı Öldürseler adlı romanının Kore diline çevirisini müzayedeye koydu. Abidin Dino’nun da eskizi var.

Osman Hamdi Bey’in ilk kez kişisel eşyaları da satılacak. Bu size heyecan vermiş olmalı...

Çok heyecan verici. Dedem 70 sene önce Osman Hamdi’nin yalısında böyle bir müzayede yapmış. Dedem Yervant Portakal... Dedemden sonra bana nasip oldu. Osman Hamdi Bey’in eserlerini anlamak için nerede yattığını, sedirini, tombak şamdanını, sakızlığını, hangi saate baktığını, hangi kitaplara baktığını bilmek sanatsevere derinlikler kazandırır. Sanatla bütünleşme budur. Türkiye’de bu tip bir müzayede ilk kez oluyor.

Süleyman Seyid’in rekor kırmasını beklediğiniz eserinin özelliği nedir?

Bu boyutta bir Süleyman Seyid ilk kez görüyorum. Bir natürmort kalitesiyle, boyutlarıyla çok iyi. İyi korunmuş ve çok kaliteli. Ayrıca sergideki Halil Paşalar da olağanüstü. Onlardan birinin sahibi Şevket Naili Paşa ailesinden geliyor.

Ahmet Piriştina’nın koleksiyonu da Nedim Günsur ağırlıkta.

Rahmetli Piriştina’nın özel ilgisi ve dostluğu var ressamla. Çok önemli bir ressam. Doğayı çok iyi tanıyan bir insan. Afrika sanatından da etkilenmiş. Perspektifi minyatür tadında da kullanan, çoşkulu renkleri olan, öykülü resimler yapan biri. Bu koleksiyonun geliri de eşi Mine Hanım ve oğlu Levent’e gidecek.

İnce bir zevk sahibi olmak için paraya gerek yok. Belki bu tabloları satın alanlar sayılı kişiler ama en azından bu hafta içinde herkes bu müzayede de satılacak eserleri yakından inceleme olanağına sahip oldu. Nasıldı ilgi?

İnsanların gezmesini çok istiyorum. Burası şu anda müze gibi. Açılışa 700 kişi geldi. Her gün de 80-100 kişi geziyor. Sanata ilgi açısından çok mutluyum. Ama burası da Topkapı Sarayı değil!

Topkapı Sarayı’nda da İlber Ortaylı da kuru kalabalıktan şikayetçi...

O da haklı. Eserlerin korunması da önemli.


Kızım Maya 5 yaşında müzayedelere gelirdi


Siz bu mesleği dedenizden ve babanızdan gördünüz. Bayrağı taşıyorsunuz. Onlardan öğrendiğiniz en önemli şey neydi?

Ben babamdan damıtılmış bilgiler aldım. Hem kendi hem de babasının deneyimlerini anlattı ve aktardı bana. Bir eseri tutmaktan eserin tozunu almaya, porselen markasına nasıl bakılacağından tutun da bir gümüşün en iyi nasıl temzileneceğine kadar... Bir mobilyanın püf noktalarını, tablonun kalitesi, müşteri ağırlama adabını öğrettiler. Onları hep gözlemledim ve kendi deneyimlerimle bunları birleştirdim. Babam bana olanaklar da sağladı. Yabancı dil eğitimi aldım, Amerika ve Batı deneyimlerim oldu.

Ya kızınız Maya’ya siz ne öğretiyorsunuz. O da bu işin dördüncü kuşak temsilcisi olacak mı?

Kızıma bildiklerimi ben de aktarıyorum. Kızım da gözlüyor. Maya sanat tarihi okudu ama bu yetmez. Nasıl ki ben hâlâ okuyorsam, o da okuyor. Bu işi seviyor, iyi yetiştiğini görüyorum.

Ya siz kızınızdan ne öğreniyorsnuz?

Çok şey öğreniyorum. Onun yurt dışındaki deneyimlerini buraya adapte etmeye çalışıyorum. Ayrıca aklıma her geleni eşimle ve kızımla paylaşıyorum. Ayrıca Fatoş Hanım’la da Portakal Kültür ve Sanat Evi’nde 22 yıldır birlikte çalışıyorum. İyi bir ekibiz diyebilirim. Uzun süreli bir geleneği devam ettirmeye özen gösteriyorum. Kızım tüm bu işlerin içine doğdu. 5 yaşında annesiyle müzayedelere geliyordu. Hem burada hem de evde o eserlerin kokusuyla büyüdü.

Haberin Devamı