Umut

Haberin Devamı

Son haftalarda katıldığım iki toplantı, bu ülkede umudun ekmek kadar, su kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha gösterdi bana.
İnsanlar umuda yelken açmak istiyor. Durum ne kadar karmaşık, ne kadar çözümsüz gibi görünse de istiyorlar bunu.
Hatta garip bir paradoks sonucu; umutsuz olmayı gerektirecek koşullar yoğunlaştıkça, umuda duyulan gereksinim de o kadar artıyor.
Geçenlerde Antalya’da Akdeniz Üniversitesi’nde binlerce öğrenciyle buluştuğumuzda daha iyi anladım bunu.
Genç kardeşlerim o kadar bunalmış ki, olanca enerjilerini şarkı halinde Antalya gökyüzüne haykırdılar. Duyanların tüylerini diken diken edecek bir koro oluşturarak “Güneş toplamak” istediler.
Hem de geceleyin gökyüzünden.
Topladılar da!

***


Benim için bir başka umut Yalova’da belirdi. Biraz karamsarlık tonu taşıyan, hafif yorgun bir söyleşiden sonra salon hep bir ağızdan yine güneş toplamaya başladı.
Bu kez onlar söylediler ben dinledim.
Ve bir şarkı dinlerken insanın neler hissedebileceğini daha iyi anladım.

***


Yalova’da “Yürüyen Köşk” denilen ama aslında basit bir ev olan mekânda geçirilen bir iki saat de çok etkileyiciydi doğrusu.
Can Dündar’ın belgeselinde görmüşsünüzdür herhalde: Gazi yaptırmış bu basit evi, sonra da çınarın dalı eve doğru uzayınca, dalı kesmek yerine evi tramvay rayları üzerinde dört metre yana kaydırmış.
Doğaya ve çevreye bu derece büyük bir saygı, insanı derinden etkiliyor.
Evdeki kapalı bir dolapta, annesinin kendi eliyle yapıp Gazi’ye verdiği bir seccade de var, Kuran rahlesi de.
Ama mutfak bulunmuyor.
Evi gezdiğinizde, devlet kurucusunun yaşadığı yalın ve alçakgönüllü hayata şaşırıp kalıyorsunuz.
Bugünkülerin görkem arayışından, saltanat özentisinden eser yok.

***


Bu ülkede kötü şeyler oluyor.
Fırtınaya tutulmuş bir gemideyiz hepimiz ve sallanıyoruz, başımız dönüyor.
Sığınılacak en güvenli liman, halkın aydınlık yüzü.
Her zaman öyle olmadı mı zaten.
Evet dostlarım, güneş toplamaya devam ediyoruz, umutsuzluk yasak!
Çünkü “Umutsuz yaşanmıyor!”
Not: Değerli ve özgün yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’dan büyük bir ödülle döneceğine inanıyordum. Birkaç konuşmamda da belirtmiştim bunu. Jüri isabetli bir kararla “En İyi Yönetmen” ödülünü, “bu yalnız ve sevgili ülkenin” sanatçısına verdi. Başta Ceylan olmak üzere filme emeği geçen herkesi candan
kutluyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR