Padişahlar niye şiir yazar?

Bu acayip soru uzun zamandır aklımı kurcalayıp duruyordu. Diğer acayip sorular gibi. İlk kez gecen akşam, Bilkentteki Melih Cevdet Anday gecesinde yüksek sesle sordum bunu: Padişahlar niye şiir yazar?

Haberin Devamı

Bu acayip soru uzun zamandır aklımı kurcalayıp duruyordu. Diğer acayip sorular gibi.
İlk kez gecen akşam, Bilkentteki Melih Cevdet Anday gecesinde yüksek sesle sordum bunu: Padişahlar niye şiir yazar?
Bilinen dünyanın dörtte birinin hükümdarı, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, halife olarak peygamber postunda oturan, yedi iklim dört bucağa hükmeden ve kullarının malının ve canının sahibi olan bir padişah, niçin şiirle uğraşır?
Bizans'ı devirmek ve Konstantin şehrini almak onurunu kazanmış olan Fatih, niçin "Avni" mahlasıyla yürek paralayan şiirler döktürür?
"Muhteşem Süleyman" denilen padişah niye "Muhibbi" mahlasını kullanarak kendini paralar?
Bir bakışıyla kelleler uçuran bu görkemli padişahların bir köşeye çekilip "Ben garip, ben zavallı; bir bakışınla beni erittin kafir!" diye şiir yazmalarında bir gariplik yok mu sizce?
Şark geleneği diyeceksiniz. Şark imparatorlarının çoğunun şiirle uğraştığını söyleyeceksiniz.
Öyle ya, Şah İsmail de "Hatayi" mahlasıyla çok güzel şiirler yazmamış mıdır?
Ama gelenekler de eskiyor, değişiyor.
Padişahlar İslam'ın beş şartından biri olan hacca gitmeyi bile defterlerinden silmişken, şiir geleneğini neden sürdürüyorlar?
Şairlik hevesinin altında belki de harem sahibi bir erkeğin, bir tek sevgiliye kendini beğendirme arzusu vardır. Onun gönlünü kazanmaya çalışmaktadır.
Ya da "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!" anlayışının ürünüdür bu.
Padişah, birey olmaya çalışmaktadır.
Belki Şark'ta felsefe şiir yoluyla yapılmaktadır.
Gelenek çözülünce padişahlar da şiir yazmaz olmuşlardır artık.
Abdülhamid'in marangozluk merakını biliriz. Dedeleri gibi zamana direnen mısralar dizmiş midir o da acaba?
(Aman tarihçiler kızmasın, onların alanına el uzatmıyorum. Sadece hepimizin kültürel mirası olan Osmanlı üzerine aklıma takılan soruları soruyorum zaman zaman.)
Aruzla şiir yazmak bir hüner gerektiriyor.
Duygularını kurallara uygun olarak, her kelimeyi mihenk taşı gibi yerli yerine oturtarak yazacaksın şiiri.
Dolayısıyla eğitimsiz adamın aruzla şiir yazması mümkün olmuyor.
Belki de padişahların hoşuna giden şey buydu: Şehzadeliklerindeki uzun eğitim yıllarının sonucu olarak, yüksek bir sanat yapma biçimini benimsemişlerdi.
Sebebi ne olursa olsun; bir cihan hükümdarının şiir yazma gereğini duyması onu son derece değerli kılıyor benim gözümde.
Kendinizi onların yerine koyun: Eğer padişah olsaydınız, Anadolu'nun Yunanistan'ın, Balkanlar'ın, Ortadoğu'nun tek ve mutlak efendisi olarak hükmetseydiniz, aruz kalıplarıyla uğraşır, mükemmel şiir yazmak için ter döker miydiniz?
Daha da önemlisi, şiirlerinizde kendinize acıdığınızı belli eder miydiniz?
"Ben zavallı, ben biçare" der miydiniz?
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi- Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi!" diye şiir yazar mıydınız?

DİĞER YENİ YAZILAR