Ertuğrul Özkök olayının perde arkasında ne var?

12 Kasım 2021

Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili yazımız çok ses getirdi.Getirdi getirmesine ama üzerine alınması gerekenler en başta da Aykut Küçükkaya resmen üç maymunu oynadı.Klavyesi felç oldu sanırım.Muhtemelen bir köşede “Acaba verebileceğim bir cevap var mı?” diye kara kara düşünüyordur.O düşünedursun Cumhuriyet Gazetesi konusuna ilerdeki yazılarımda yeniden döneceğim.Ancak şimdi yazmak istediğim daha önemli bir konu var.NEHRİN KENARINDAKİ BEKLEYİŞ NEDEN SONA ERDİ?Ertuğrul Özkök 35 yıldır kesintisiz Hürriyet’te yazıyordu.Bunun 20 yılını gazetenin tepesinde, ülkenin en güçlü yayın yönetmeni olarak geçirdi.Onun döneminde asla gitmez, gidemez denen kimler gitmedi ki;Emin Çölaşan, Oktay Ekşi onlardan sadece ikisi.Sadece onlar mı?Patronlar bile gitti3. Patronuyla çalışıyordu Özkök. Her sarsıntıda ayakta kalmayı başardı.Ta ki 2021’in Kasım ayına kadar.Peki Özkök’ün ayrılığıyla sonuçlanan süreç nasıl başladı ve neler yaşandı?Konuyu bilenlerle konuştum.Kapalı kapılar ardında anlatılanları paylaşayım.Öncelikle Özkök gazete için çok ciddi bir yük haline gelmişti.Yazıları okunmuyordu.İnandırıcı bulunmuyordu.Öbür yandan eski alışkanlıklarını sürdürüyordu.Eski patronu Aydın Doğan ile buluşuyor, birlikte kimi zaman pizza yiyorlar,Kimi zaman medyayı konuşuyorlardı.Oturdukları masada geleceğe dair planlar uçuşuyordu.Kimbilir belki de o konuşulanların etkisi altında kalıyordu Ertuğrul Özkök.Oya gibi işlediği ince yazıları gönderiyordu gazeteye.Yazıların içine çoğu kez sadece ilgilisinin anlayacağı adrese teslim virüsler enjekte ediyordu.Nasıl mı?Biraz açalım.Çalıştığınız medya grubu hangi alanlarda ve ülkelerde iş yapıyor bunu bilmemeniz mümkün değildir.Misal Demirören grubu Azerbaycan’daki işlerini çok önemsiyor.Ama yılların kurt gazetecisi her şeyi bilen Ertuğrul Özkök ne gariptir ki grubun Azerbaycan’da yaptığı işlere dair bilgi sahibi değildi.Bilgi sahibi değildi derken kinaye olarak söylüyorum tabii ki.Ne hikmetse Azerbaycan temalı çok anlamsız bir köşe yazısı kaleme aldı Özkök.Ancak hedefine ulaşamadı.Ama durmadı.Ne büyük bir tesadüftür ki bu kez Demirören’in ailecek görüştüğü ve çok yakın dost olduğu bazı isimleri hedef tahtasına koymak istedi.Misal ailenin çok yakın dostu olan birini sırf bir davette giydiği kıyafet üzerinden ötekileştiren bir yazı kaleme aldı.O hafızalardan silinmeyen eski alışkanlıkları mı sürüyordu bilinmez.Ama kıyafet üzerinden bir dostu ötekileştirmek istemesi resmen bir itibar suikastı olarak algılandı.Yani Özkök’ün kalemi Demirören ailesinin işlerinin, yakın dostlarının üzerine mürekkep damlatmaya başlamıştı.Divan edebiyatıyla ilgili olanlar bilir.“Tecahül-i Arif” ismi verilen bir sanat vardır.Yani bir anlam inceliği yaratmak ya da nükte yapmak için, şairin veya yazarın, çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor görünerek söz söylemesine.Hah işte tam da bunu yapıyordu Özkök.Bana anlatanlara göre bir uyarıldı. “Bilmiyordum” dedi.İki uyarıldı; “Gözümden kaçmış” dedi.Üçüncüde, “Hay Allah yakın dost olduğunu bilmiyordum. Aslında kendisine de haksızlık ettiğimin farkındayım.” diye dövündü.Üstüne bir de Aydın Bey ile pizza partileri deşifre olunca söylenecek söz de bitmiş oldu.Ancak öylesine güveniyordu ki her şeye rağmen kendisinden vazgeçilemeyeceğine,“Kitabım için bir ay izne çıkıyorum” yazısı yazdı.Ama kalemi çoktan kırılmıştı.Şimdi merak edilen kalemi kırılan Özkök’ün o kırık kalemini satıp satmayacağı.Huylu huyundan vazgeçer mi?İşte bunu zaman gösterecek.     

Devamını Oku

Cumhuriyet Gazetesi’nin sahibi kim?

3 Kasım 2021

Cumhuriyet Gazetesi 1924 yılından beri yayın hayatında.Orası bir okul oldu.Sayısız gazeteci yetişti.Birçok iz bırakan genel yayın yönetmeni görev yaptı.Ancak kurucusu Yunus Nadi’nin şu andaki Cumhuriyet Gazetesi nedeniyle muhtemelen mezarında kemikleri sızlıyordur.Niye mi?Anlatalım…Çünkü bugünkü Cumhuriyet Gazetesi ile 1924’te kurulan o Cumhuriyet Gazetesi’nin logo dışında bir bağı kalmadı.İlkeler unutuldu.Etik rafa kaldırıldı.Gazete adeta Operasyon bültenine dönüştü.Cumhuriyet gazetesi operasyonel ve sözde haberler nedeniyle ciddiye alınmamaya başlandı.Onlarca yılın Cumhuriyet gazetesi eridi, eridi…Satış rakamı artık tiraj raporlarında 20 bin civarında görünüyor.Gazetecilik maliyetli bir iş.Çalışanların parası, baskı, dağıtım, kağıt parası vs.Peki bu kadar az satan bir gazetenin milyonluk maliyeti nasıl karşılanıyor?Çalışan maaşlarından, kağıt parasına kadar tüm giderler için para nereden geliyor?Hangi fonlar akıyor?Bunların bir cevabı yok.Ancak görünen tek bir şey var.Cumhuriyet Gazetesi sözde haberleriyle hedef alıyor, hedef gösteriyor.Sözde haberlerinin manipülasyon kaynağı ne dendiğinde ise kastedileni anlamamış gibi “haberci kaynağını açıklamaz, açıklanamaz” diyerek topu taca atıyor.Ey Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya; Evet bir gazeteci haber kaynağını açıklamaz.Açıklamaya zorlanamaz.Bu hepimizin malumu.Ancak burada Cumhuriyet’ten beklenen ve cevap bekleyen soru şu;Cumhuriyet o sözde haberleri yapsın diye mi fonlanıyor?Hangi fon hangi haberi yapması için neler fısıldıyor?CUMHURİYET GAZETESİ KAYNAKLARINI AÇIKLAMALI…Cumhuriyet okunmayan ve ciddiye alınmayan bir gazete haline getirenlerin herkese gazetecilik dersi vermeye çalışması Gırgır dergisinin karakterlerinden biri olan ‘Utanmaz Adam’ı akla getiriyor.Çok değil birkaç ay öncesine gidelim.Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın temmuz ayındaki açıklamasını hatırlayalım.Küçükkaya, Cumhuriyet Vakfı yönetiminin gazete çalışanlarının sendikadan ayrılmaları için baskı yaptığını söyleyerek istifa etmişti."Arkadaşlarımın hakkını savunacağım" demişti.Görüntüde ne kadar ilkeli bir davranış değil mi?Oysa ki gerçek öyle miydi?Bu soruya cevabı Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık verdi.Şık, sosyal medya hesabından Aykut Küçükkaya'ya adeta yaylım ateşi açtı.Küçükkaya’yı gazetecilere komplo ile suçladı. “İş arkadaşlarının tutuklanmasında Alev Coşkun'un tetikçisi olarak görev ve rol almakla yetinmeyip bir de savcı tanıklığı yapan kişi ilkeli olmaktan, saygıdan bahsediyor” dedi.Peki Küçükkaya buna bir cevap verebildi mi?“Kimsenin tetikçisi olmadım? Kimsenin aleyhinde komplo kurmadım, savcıya tanıklık yapmadım” diyebildi mi?Hayır.Hatta her nasılsa birkaç gün sonra pişkin pişkin yeniden boşalttığı koltuğa yeniden oturdu.O sözde haberleri yapmaya ve yaptırmaya devam etti.Manipülasyon kaynağı sorulduğunda ise aynı pişkinlikle “kaynağımı açıklamam, açıklamaya zorlanamam” dedi.Evet kaynağınızı hiçbir ortam ve şartta açıklayamayacağınızı biliyoruz sayın Küçükkaya.Fakat yine de soralım;Cumhuriyet çalışanlarına ortalama ne kadar maaş veriyor?Onlara insanca yaşamak için gerekli ücreti ödüyor mu?Yoksa gazeteye akan kaynaklar sadece birilerinin cebini mi dolduruyor?Olan yine gariban emekçiye ve hayatını gazeteciliğe adayanlara mı oluyor?Cumhuriyet’te çalışan bir muhabirle gazeteci Küçükkaya’nın maaşı kıyaslandığında ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?Dilerim ki Küçükkaya benim açıklamama gerek kalmadan gazeteye akan kaynakları ve ortalama çalışan maaşlarını göğsünü gere gere açıklayacaktır.Hodri meydan…İletişim için: ulviyasariletisim@gmail.com

Devamını Oku