Yağmur, soya ve duvardaki kırık saz

Bugünkü zayıflama çabalarım ve bu çabaların sekteye uğraması şöyle listelenebilir:

1- Evden yürüyüş yapmak maksadıyla sokağa çıkma…

2- 10 dakika sonra Bebek Kahvesinde kankaları görme…

3- Yürüyüşü yarıda kesme…

4- Hazır oturmuşken bol kalorili bir kahvaltı yapma…

5- Bir buçuk saat sonra ettiğim yağlı kahvaltı yüzünden utanıp yürüyüşe devam etmeye karar verme…

6- 3 dakika sonra yağmura tutulma…

7- Taksi çevirme…

8- Eve gelme…

9- Mekik çekmeye kalkma…

10- Üçüncü mekikte yere serilme…

Bu listede harcanan kalori ne kadar? Taş çatlasa 46 kalori. Peki alınan? En aşağı 600.

46’ya karşılık 600 kaloriyle bir rekor daha kırmış sayılabilir miyim? Yürüyüşe çıkıp verdiğinden daha çok kalori alan benden başkası var mıdır?

Kendimi tebrik ediyorum. Yeniden ve yeniden… Resmen Akbank reklamındaki üçkağıtçı şişkolara döndüm… Allah’ım nasıl yapacağım ben bu işi? Altı kilo üç yüz gram olduğu gibi duruyor!

Bir dağ evine çıksam… Yanımda sadece ve sadece meyve ve sebzelerim, kepekli tam unlarım, pişmez Allah pişmez çeltikli pirinçlerim, kabuklu mercimeklerim, maş fasulyelerim, öldür Allah lezzetli bir şey yapamadığın soya fasulyelerim, kepekli firig bulgurlarım, organik nohutlarım, iğrenç ötesi çavdar ezmelerim, felaket lezzetsiz tofularım, süper korkunç yulaf ezmelerim olsa… Bu malzemelere mahkum olsam… Tuzsuz, yağsız, unsuz patlıcan yemekleri, iğrenç soya güveçleri yapsam… Ancak o zaman yemeden soğur, tığ gibi olurum her halde…

Tabii dolmuşun köye üç ayda bir uğruyor olması koşuluyla çünkü ben sebze alacağım diye en yakın kasabaya gider sekiz lahmacun, üç pide, bir yoğurtlu İskender yer hadiseyi anında sonlandırırım…

Her şeyim yalan, her şeyim bir iradesizlik örneği…

Bir kahvaltı ettin diye mi bütün bunlar demeyin. Ne oldu İspanyolca dersleri sorsanıza! Kitapların defterlerin haftalardır kapakları bile açılmıyor… Peki ya mini stepper? Hani süper çözümü bulmuştum? Hani hem spor hem okuma faaliyeti bir aradaydı da çok iyidi de bundan sonra artık şuydu da buydu da… Peki içine kum doldurup yarattığım ev yapımı ağırlıklarım. Ha? N’oldu bütün bunlara? Kullanılıyor mu? Yooo.

Hayatım başlayıp da bitiremediğim binlerce şeyle dolu. Hiç bana acıyan ve ayıplayan ifadelerle bakma kalkmayın, sizin hayatınız da öyle… Kaç kurs yarısında bırakıldı? Kaç spor salonu daha aidatı bitmeden terk edildi? Kaç spor aleti taksidi bitmeden kileri boyladı? Kaç müzik aleti üç tıngırdatmadan sonra duvardaki dekoratif yerini aldı? Bir düşünün bakalım…

Üzülmeyin. Buna “modern insan olma hali” diyorlar. Veya “Dolduruşa gelmiş gerzek tüketici”… Hangisi hoşunuza giderse…

Bu arada ciddi soruyorum: Soya fasulyesinden lezzetli bir şey yapabileniniz var mı? Varsa bekliyorum tarifleri…