Yazlık belirtiler tamam..

Kızlı oğlanlı, bütün yazlık prosedürün hakkını verdik.. Rejimler yapıldı, pılı pırtı yenilendi.. El, ayak, cilt bakımı da tamam.. Geriye kısmetimizi açma meselesi kaldı.. Allah razı olsun çağdaş büyücülerden.. Astroloji marifetiyle yolumuzu da onlar aydınlatıyor.. Ama herkesinkini değil..

Haberin Devamı

İclâl Aydın eline bir deste kart almış.. Her biri ayrı renkte.. Bir yeşil kart çekip okuyor.. Yazılanları beğenmediği yüzünün ifadesinden belli.. Onu yerine koyup turuncu kartı çıkarıyor.. Sonra pembesini, sonra krem renklisini..

Yedinci kat denetçisi olduğumdan kimseyi kendi başına bırakmam.. Biri yazı yazmıyor mu başına dikilirim.. İclâl'in denetiminde de öyle yaptım..

Daha "Nedir o?" sorusu ağzımdan çıkmamıştı ki "leb "i algılayıp "leblebisini" açıkladı:

"Fal kartları abicim.."
Aylık bir kadın dergisininmiş.. iskambil kartından biraz daha uzunca.. Üzerinde dokuz puntoya dizili açıklamalar var.. İstersen rastgele çekip öğreniyorsun halini.. İstersen burcuna göre olanı alıp, okuyorsun..

***

İçimden "Bunların mevsimi gelmiş.." dedim..

Alametler ortadaydı.. Önce İclâl. ardından Tuğçe Baran rejime başladı.. Onları benim Yeşim Hanım ile gazeteci (kötü şahıs) Aziz Bey'in sekreteri İlkay Hanım takip etti..

Bu işler sırayladır..
Önce rejim yapıp kilonu ayarlarsın.. Sonra gazetelerin eklerinde, aylık dergilerde ne kadar akla ziyan "El bakımı, ayak bakımı, cilt bakımı, saç yenileme.." formülü varsa onları uygulamak için start verirsin..

Ardından pılı pırtıyı ayarlamak gerekir.. Alışverişe koşarsın.. Kışın elde avuçta biriktirebildiğin ne varsa çula çaputa yatırırsın..

Fal ciddiyeti..
Sadece bizim kızlara dair tespitlerim bunlar.. Sonuçlarını da görmeye başladım.. İclâl her gün bir davete gidecekmiş gibi giyinmeye başladı.. Davet mavet de yok.. Mesai bitiyor, çocuğuna koşturuyor..

Ama görüntü Ürdün Kraliçesi Rania ile İngiltere'nin Lady Diana'sı arasında bir yerlerdeydi.. Tuğçe Baran etek giymeye başladı.. Yeşim ile İlkay kot pantolona geçtiler..

Dördüncü katta bir Şebnem kızımız var ki spordan Gökmenin kardeşidir.. O bu işlerin "birinci cemresi" gibidir..

Yazın kapıya dayandığını ondan bileceksin.. Ben görmedim.. Geçenlerde bizim kata gelmiş.. Çiçekli, morlu güllü işlemeli kot etek.. Altında uzun turuncu çoraplar.. Ayakta da pembe asker botları..

Kendini Darıca Kiraz Şenliği Güzellik Kraliçesi yapmış yani.. "Kaç.." demişler.. "Selahattin Duman geliyor.." O da kaçmış.. O yüzden yazı karşılayan o görkemi göremedim, aktardığım rivayet üzerinedir..

Bunları anlatmamdan maksat, bizim katta bahar yellerinin hâlâ kesilmediğini söylemek için.. "Gönül hayatını okuyan fal kartları" da olayın tepesine dikilmiş tüy..

***

Fal kartı deyip geçmeyin, kadınlar için çok önemli..

Zengin bir ailenin çocuğu elinde çiçek ve şekeri kapılarına dayanıp "dest-i izdivaçlarına talip olsa" inanmazlar.. Ama fal kartında "Beyaz atlı prensiniz iki konak mesafede.. Kapınızı çalmasına az kaldı.." laflan çıksa inanırlar..

Kapıya gelen tüpçü oğlana o yüzden baygın baygın bakarlar..

İşte sırf bu sebepten "fal kartı" neyim gördüm mü önemserim.. Bana karşı cinsin davranışlarına dair ipucu verir.. O yüzden İclâl'e "Bu kartlar işe yarıyor mu?" zarfını attım.. Artık bizimle kafa mı buldu bilmem, tabii deyip bir kart çektirdi bana.. Okumaya başladı..

Ben ölmüşüm..
Falıma göre büyük bir aşk yaşamışım.. (Bir tek benim haberim yok.) Hâlâ o kadının etkisi altındaymışım.. (Kadını da teşhis edemedik.) Ama korkmamalıymışım..

Yakında bu etkiden sıyrılacakmışım.. (Garantisi de filanca yıldız, falanca yıldızın bostanına giriyormuş.. Yani etkisine.. Oradan biliyorlar..)

Falıma bakarsan durumum perişan.. Aşkımdan geberiyorum.. Bilinçli bir âşık olmadığım için alkole düşmüyor, hane berduş olmuyorum..

Sersem sepet bir adam olduğumdan başıma gelen bunca şeyin farkında olmamışım demek ki.. En iyisi başka birine uygulayıp, durumu anlamak..

İclâl'e "Ver şu kartları dedim.." Merakla yüzüme bakınca açıkladım.. "Necati Doğru üzerinde deneyeceğim.."

Kartları alıp doğruca Necati'nin odasına gittim.. Yazının üzerinden kafasını kaldırıp, her zamanki gibi endişeyle bakti.. Bu bakışın aynısı bostan sahiplerinde vardır.. Komşunun danası bostanın çitine yanaştı mı içeri girecek mi girmeyecek mi diye gerilirler..

***

Lafa doğrudan girdim.. "Necati senin burcun ne?" dedim.. Daha da gerildi, zahir "burcun" lafını "borcun" diye anladı..

"Burcun?" diye üsteledim.. "Yay mı Aslan mı Kova mı?"

Boş bakışın devam etmesinden "Astroloji" gibi temel bir bilimden haberi olmadığını çözdüm.. Burç neyim bilmiyor garibim.. "Doğum tarihini söyle ben burcunu bulayım.." dedim.. Onu da bilmiyor..

Daha doğrusu yılı biliyor da ayını gününü söktüremiyor.. Mevsim konusunda kararsız..

Yasal kargaşa
Doğduğunda erikle kiraz varmış.. Karpuzdan emin değil. İyi! Mayıs ve haziran aylan kapsama alanımıza girdi.. Temmuz belli değil.. Gerçi nenesi "dut yediğini" iddia ediyormuş ama kesin bir kanıt yok..

Aslında nüfus kâğıdındaki yıldan da emin değil.. Bunlar mujik.. Ailede ilk doğan çocuğa çıkarılan kafa kâğıdı, birinci çocuğun telefi halinde ikinci çocuğa geçer.. İkincisi de gitti mi üçüncüsüne..

Necati elinde kalan nüfus kâğıdının kaçıncı sahibi olduğunu da tam bilmiyor.. Geçmişine dair sahip olduğu tek kesin bilgi ilk ayakkabısını dokuz yaşında giydiği..

Bu durumda astroloji bilimi ne yapsın? Senin gönül hayatının gidişatını nereden bilsin?

Israr etmedim.. Zaten üç dört gün sonra Çin'e gidiyor.. Aklı fikri Çin'in ekonomisinde, siyasasında..

Rastgele bir kart çeksem o da olmaz.. Kartta "Romantik bir ilişkiye hazır olun.." lafı çıkar.. Kafası karışır.. Demek ki bu kartların kerametini başka bir yazarımızın üzerinde deneyeceğiz..

Bakalım kime kısmet olacak?

DİĞER YENİ YAZILAR