Hem fırsat kaçırdık hem de telif ücreti

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim.. Eğer Haşmet Babaoğlu için çıkarılan özel yaş günü gazetesinde çalışanlara para ödendiyse ve bana bu yüzden haber verilmediyse iki elim yakalarında olacaktır..

Haberin Devamı

Eeee! Sağda solda bu kadar sürtersen, gazeteye sadece maaşların yatıp yatmadığını öğrenmek için uğrarsan böyle olur..

Sevgili Haşmet Babaoğlu'nun doğum günü etkinliklerini kaçırırsın.. 9 Mayıs'ta ben kimbilir neredeydim.. Vatan Gazetesi tam kadro buradaydı ve Haşmet'in doğum yıldönümü kutlanıyordu..

Hiçbirine yetişemedim..

Yetişemedin de bu kadar ayrıntıyı nasıl öğrendin? Bu nasıl bir dedikodu mekanizmasıdır ki gazeteye gelişinden yarım saat sonra tüm bilgiler sana aktarılıyor?

***

İyi gazeteci Aziz Bey'in ulaşımından da sorumlu olan sanat danışmanım Bay Levent bir şeyler anlattı..

(Artık Aziz Bey için "kötü insan" tarifini kulanamıyorum.. Annesi ağlıyormuş.. Bu da yeni moda.. Yazılarıma itiraz direkt gelmiyor.. Araya analarını sokuyorlar..)

Kemal kardeşim de Haşmet için özel olarak çıkarılan "Doğum Günü Gazetesi"ni alıp saklamış..

Açıp baktım.. On dört sayfalık bir gazete.. Baştan sona renkli, pahalı bir kâğıda basılmış.. Tam otuz köşe yazarı var.. Ekonomi servisine hesaplattırdım, sayfa başına 2.14 yazar düşüyor..

Önemli haber
Vatan Gazetesi'nin elinde bu kadar köşe yazarı yok.. Olsa da hepsine aynı günde yazdıramazsın.. İzinlisini, raporlusunu, fikir şarjı yapanları bir tarafa ayır..

Günde on kişiden ya randıman alırsın ya alamazsın.. (Kendime not: Bunun sebebini Bay Yavuz'dan sor..)

Tabii yazar hiyerarşisi biraz karışmış.. Temsil "İyi gazeteci malûm insan" Aziz Bey'in sekreteri İlkay Hanım başyazar olmuş..

Güngör Mengi'ye iş vermemişler..

Birinci sayfada Sabah'ın "iyi gazetecisi, malûm insanı" ve her şeyin otoritesi Bay Hıncal'ın anonsu var..

Müthiş açıklamalar yapmış..

"Ay çöreğinin köşesini ben yerim, göbeğini Haşmet"

Tabii bu bir fikir sapması.. Ay çöreği adı üzerinde, Ay gibidir köşesi olmaz ucu olur.. Göbek de marulda vardır, bir de dansözde.. Her neyse.. Üzerime vazife değil..

Beni verdikleri mesaj ilgilendirir.. Hıncal "Bakın Türkiye'nin iki ünlü yazarıyız.. Ancak bir çörek almaya paramız yetiyor.." demeye getiriyor..

Bilmem patronlar mesajı aldı mı?

Anlayamadığım şey ise Hıncal'ın yüzünün birinci sayfa anonsunda neden mozaiklendiği.. Benim bildiğim yüz gizleme olayı 18 yaşından küçükler için kullanılıyor..

O da başlarına kötü birşey gelmişse..

Bunların arasında ne geçti de Hıncal'ın yüzünü mozaikleme ihtiyacı duydular bilmiyorum, sanat danışmanım Levent de bilmiyor..

***

İçerde bir fotoğraf daha var.. Onda da Hıncal ile Şair Sunay Akın atlıkarıncaya binmiş.. Demek ki Hıncal'ın yaşı konusunda bir tereddüt doğdu..

Tedbir olarak birinci sayfadaki fotoğrafında yüzü kapatıldı.. Hayırlısı neyse o olsun..

Yazarın gurusu
İyi gazeteci malûm insan Aziz Bey köşesinde Haşmet'e dair tespitler yapmış ki bence en önemlisi şu:

"Haşmet ile Bülent Korman birbirlerini dinlemeden sekiz on saat konuşabilirler.. Onları izlemeye çalışmak nafiledir.."

Haklı..

Haklılığı şuradan belli ki Bülent Korman, doğum günü etkinlikleri çerçevesinde yazı yazmaktansa gazeteye bir ilan vermeyi tercih etmiş..

"Seninle konuşamasak bile anlaşabildiğimiz için seni seviyorum.." demiş..

Bu cümle ilan metninin ortasından alınmış ve tarafımdan anlaşılır hale getirilmiştir.. Diğer cümleleri okurun kafa kayışını kopartmamak için buraya almıyorum..

İyi şeyler söylediği besbelli.. Bu arada konuşmadan nasıl anlaştıkları ise boşlukta kalmış.. Umarım beden dili kullanmıyorlardır.. Laf çıkar.. Ahali kötü..

***

Kerem Çalışkan ise makalesine "Zamanın ruhunu kavramış fakat sıkılmış bir zaman gurusu.." diye girmiş.. "Guru.." lafını bilemedik.. Kemal'in tahminine göre fasulyenin kurusuna bazı yöre ağızlarında "guru" diyorlar..

Aynı gazı yapıyor..

Kerem'in mesajı bana biraz sert geldi.. Yazının içine yersiz konmuş gibi duran bir Robert De Niro fotoğrafı var.. Tabancayı doğrultmuş, tek göz kısık nişan alıyor..

Anladığım doğruysa "Seni bu yazı yapmazsa ben tetikçi tutup mermi manyağı yapacağım.." demek istiyor..

İki güzel şiir
Bir kasabanın düşman işgalinden kurtuluş günü kutlandığında temsili düşmanı kovalamadan önce ahaliyi gaza getirecek şiirler okurlar.. Hamasidir, duyguları zıplatır..

Gazete editörleri iki şiir kullanmış.. Biri Pablo Neruda'dan "Okyanusun ihtiyar kadınları" adını taşıyor.. Haşmet'le bağlantısını kuramadım..

Çünkü şair bu son doğum günü etkinliğine yetişemeden öldüğü için şiirin bir armağan olduğunu düşünemezsiniz.. Belli ki arkadaşları akıl etmiş şiiri..

Belki de Haşmet'e "Bara neyim gitiğinde geçkin kadınlara da gülümse.." uyarısı yapmışlar..

Öbür şiir Sunay Akın'dan.. Her mısranın baş harfini bir kenara yaz.. Şiir Bittiğinde "Haşmet Babaoğlu" çıkıyor..

Buna edebiyatta akrostiş diyorlar.. Şiirin ilk mısraı "Haritasına bakan bir kaptan gibi.."

Son mısra ise "Uyuya kalıyor.."

Araları da doldurmuşlar işte.. Sevdim şiiri.. Levent yüksek sesle okurken duygulandım.. Fazladan hislendim.. Al şiiri güfte yap.. Üzerine müzik döşe..

Alttan biraz kısık ateşli ney üfle.. Sana oturduğun yerde mezesiz bir büyük içirtsin..

***

Güzel bir çalışma.. Sevgili kardeşim Haşmet'in bizde saklı olan yeni yaşını yürekten kutluyorum.. Bu anlamlı gazeteye emeği geçenlere teşekkür ediyorum..

KÜÇÜK İLÂN
Gazete Haşmobab

Oku, okut, abone bul

DİĞER YENİ YAZILAR