Bu Galatasaray için elli sene daha ışık yok

Haberin Devamı

Tövbeee, kâhin değiliz.. Belki biraz feraset sahibiyiz.. Bizim ferasetimiz de iğne deliğinden Hindistan’ı görecek kadar değil.. Önümüze bakacak kadar.. Geldiler, spor servisinden.. Tahmin istediler.. Bildiğimizi söyledik.. Doğru çıktı.. Şimdi başlıktaki iddiamızı anlatma zamanı..

Kumar geni DNA’mıza girmiş bir kere..

İddiacılık genimizde var.. Dalda yan yana asılı iki erik gördüm mü “Var mısın bahse, soldakinin içinde kurt var..” diyenlerdenim..

O yüzden Pazar günkü maç için “Fener 1-0 alır..” dediğime bakıp şansıma hükmetmeyin..

“İlahi tüfek, attığın taşa bak.. Vurduğun kuşa bak..” durumu değildi o..

İşin içinde şans faktörünün minimum olduğu tek iddia konusu Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlardır..

Fenerbahçe’nin diğer maçları için iddialaşırım ama sonucu kestiremem..

Galatasaray maçları söz konusuysa tahminim şaşmaz..

Çünkü verilere bakıldığında bu maçlar iddia konusu olmaktan çıkıp, sosyal bilimlerin alanına giriyor..

***


Zekâ kaybetmez..

Başka bir deyişle zekâ sürekli kaybetmez.. Aptallık şansla bazen kazanır o da sürekli olmaz..

İşin sırrı burada..

Bana göre Galatasaray kulübünü oluşturan faktörler yan yana getirildiğinde açıkça görülen bir zekâ yetmezliği var.. Total zekâdan, averaj zekâdan söz ediyorum..

Gerekçelerimi anlatacağım ki hallerini Galatasaray camiası da bilsin.. Sonucu kabullensin.. Gereksiz yere acı çekmesin..

Bizim memlekette bu biraz zor..

Neden derseniz, bizde analar, babalar çocuklarının sersem olabileceği ihtimalini asla kabullenmezler..

O yüzden de rehber eğitimcilerin tavsiyeleri bir kulaklarından girip diğer kulaklarından çıkar.. Garsonluğu zor hak edecek çocuklarını atom mühendisi yapmaya uğraşırlar..

ÖNCE YÖNETİM

Ortam böyle olunca Galatasaray takımına bu gözle bakmak lazım..

Yönetimden başlayalım..

Kulüp yöneticileri kendilerini “mavi kanlı” zanneden köy kökenli çakma aristokratlardan oluşur.. Çakmadan kasıt yerli cins aristokratlar..

Herkesin aynı boyda olduğu bir ortamda, kendilerinden başka herkese tepeden bakma refleksi sadece bunlardadır.. Okulun geleneklerinden asalet üretirken, kendilerinden olmayan hiçbir akla itibar etmezler..

İş hayatları da sıradandır..

Galatasaray takımı daha kendi parasını kendi kazanan başkan görmemiştir.. Mirası ya babadan devralıp batırmışlar ya da küçültmüşlerdir..

Bir kısım başkan da devletin hazinesinden geçinirken yönetmiştir kulübü..

Bu birinciye gelen dert..

Yapılan yanlışlar silsilesini anlatmaya değil benim tapu tahsisli köşem, gazete yetmez.. Bir örnek vereyim..

Takımın geçen sene De Sanctis diye iyi bir kalecisi vardı.. Tesadüfen bulunmuş.. Adam İtalya milli takımının üçüncü kalecisiydi..

Bu yaz Latin Amerika’daki kupada ikinci kaleci oldu.. Önümüzdeki dünya kupasına da milli takımın bir numarası Buffon sakat olduğu için muhtemelen De Sanctis birinci kaleci olarak gidecek..

***


Galatasaray yönetimi ne yaptı? Bu adamı sebepsiz evine yolladı..

Tabii işin içinde, hayatlarında mahalle arasında bile futbol oynamadıkları halde en iddialı yazıları yazan medyadaki “kanaat önderlerinin” de dolduruşu var..

De Sanctis kovulmaktan beter edildi, yerine İspanya’nın sıradan bir takımının üçüncü kalecisi getirildi.. Fener maçında topu yumurtlayıp, ıslıklansın niyetine..

Yönetimin kalibresi için “Takımın renklerini kaybettiler..” demek bile yeterli..

Sarı kırmızı renkler tarihten kazındı, yerine bordo ile çocuk kakası sarısı kondu.. Kimseye görüş sorulmadan..

NİYE SORSUNLAR?

Niye sorsunlar ki? Aristokratlar ayak takımından görüş alır mı?

Bir yazı bulmuşlar, eski gazetelerin birinden.. Orada öyle yazıyormuş da ondan değiştirmişler..

Yahu o dönemde kim hangi kumaşı bulursa o renkte diktiriyordu formasını..

Sırada Ali Sami Yen’in adını tarihten kazımak var.. Yeni stadyum yapıyorlar ya! Bulacakları ismi görünce tarih bilinçlerini daha iyi anlayacaksınız..

Taraftar için de tespitimiz var..

Yani aktif taraftar.. Maçlarda tribün dolduranlar.. Maç oynanırken “arabeks şarkı” nizamında tezahürat yapanlar..

Özel tezahürat dedikleri o şarkılarla futbolcular sahada uyumuyorsa iyidir..

Seyirci maçlarda ne hakemi ne rakip takımı baskı altına alabiliyor.. Ne de oyuna tempo verebiliyor..

Sen arka arkaya beş gol at.. Tribünden çıkan ses aynı.. En baygın Yeşilçam melodramlarının fon müziği kıvamında inleme:

“Bizim takııım.. Sen çok yaşaaaa..”

Futbolculara gelelim..

Futbol on sekiz kurallı enayi bir oyun.. O yüzden herkes teknik direktör.. Zeki olan sahada, kenarda fark yaratıyor..

Bana göre takımın ortalama futbol zekâsı doksan civarında.. Tüzel kişilik değil de birey söz konusu olsa liseyi zar zor bitirir..

Hizmet sektöründe, marifet gerektirmeyen bir işi zor bulur..

***


Takımın hâlâ sıkı bir talibi çıkmayan yıldızı Arda iki hafta evvel etrafındakilere bakıp kendini “futbol dâhisi” ilân etti..

Bunu söyleyen, kazandığı ilk para ile altına altı yüz bin dolarlık Aston Martin çeken bir adam..

Ne kendisini maddi açıdan kurtarmış daha.. Ne de düne kadar dürüst bir emekçinin eline bakan ailesini.. Aston Martin’i gazlayıp takımı kurtaracak..

Allah vermesin ama bir pis sakatlık bu tatlı hayatı bitirebilir, gerçeğini idrak edemeyen birine takımın kaptanlığı veriliyor..

O da kaptanlığı verenlere ve cebindeki paraya bakıp “Ben dâhiyim..” diye konuşuyor..

Sonuç olarak yönetime, aktif taraftara ve kaptana bakıyorum.. O yüzden Galatasaray taraftarı için “elli yıl daha ışık yok..” diyorum..

Bir elli yıl geçmeli ki camiada gen değişikliği yaşansın, tek ihtimal bu..

Ne demiş cahil lala.. “İhtimaldir padişahım, belki derya tutuşa..”

DİĞER YENİ YAZILAR