Semra Hanım'dan mektup var...

Haberin Devamı

Amerikan Hastanesi’nin VIP Müşteri Hizmetleri Müdiresi Semra Hanım’ın (Erkanlı), birkaç yıldır ayağı çekiyor, belindeki ağrıdan dolayı yürüyemiyordu...

Ameliyat olmaya karar verdi nihayet...

Ben de ayağımın çekmesi, şiddetli bel ağrıları nedeniyle ameliyat olmaya karar vermiştim...

Ancak benim Semra Hanım’dan bir farkım vardı... Ben hayatımda olduğum tek ameliyat için, onun çalıştığı, ancak onun ameliyat olmadığı hastaneyi seçtim...

Amerikan Hastanesi’ni...

Neden Amerikan Hastanesi’ni seçtim?..

Çünkü ben “hayatın ve kurumların enerjisine inanırım...”

Düşündüm...

Amerikan Hastanesi benim doğduğum hastaneydi...

Yani bana “hayat veren hastane...”

Zor bir ameliyata giriyordum...

Kendimi bizzat hayata ‘Merhaba’ dediğim hastanede narkoz yiyip ameliyata girerken güvende hissedecektim...

Sırf bu nedenle bu hastaneyi seçtim...

Doktoru değil, hastaneyi seçtim...

O sırada bende sabah programı yapan Dr Kadri Özen isimli arkadaşım, “Abi” dedi “Madem Amerikan’ı istiyorsun... Orada nöroşirurjide Fahir Özer var... Ona söyleyelim... Ameliyatı o yapar...”

***


Böylece bel ameliyatı oldum...

Birkaç gün önce olayı “gizlice paylaştığım” Sezen Aksu, “Sakın” demişti, “Sakın doktorların ameliyat lafına güvenip ameliyat masasına yatma... Yapma bu hatayı...”

İçimden, “Bizim kız, hep duygusaldır böyle... Doktor ameliyat şart diyorsa bir bildiği vardır...” dedim ve onu dinlemedim...

Doktoruma o kadar çok güveniyordum, Cumartesi sabah olduğum bel ameliyatını el kamerasıyla çekip, tüm görüntülerini Pazartesi gecesi SHOW TV ana haber bülteninde yayınladım...

Bütün Türkiye’ye “Siz de kırıkçıdan çıkıkçıdan ziyade, doktora danışın, onlara kendinizi teslim edin” diyerek...

Ana haber bülteninde yayınlanan ameliyathane görüntüleri büyük olay oldu, bütün Türkiye’de müthiş bir etki yarattı...

Yüzlerce telefon aldım, “Bel sorunu yaşayan vatandaşlardan...”

“Derdimize çare” diyorlardı, “Biz size güveniriz...”

Dilim döndüğünce yardımcı olmaya çalıştım...

Hepsini doktorlara yönlendirdim...

***


Gel zaman git zaman tam bir yıl sonra, bana yapılan ameliyatın başarısız olduğu ortaya çıktı...

Aynı yerden aynı şekilde nüksetti...

Fahir Özer isimli doktor MR’a baktı, “Yeniden ameliyat yapacağız” dedi...

Şaka gibiydi, beni kadavra sanıyordu...

Yürüdüm, çıktım ve gittim...

Fakat bel sorunumda “Ameliyatın zorunlu olduğu” konusunda doktorun gazına gelip Türkiye’yi yanlış yönlendirdiğime inanıyordum... Üzüntülüydüm...

Birkaç kere yazdım...

Ne beni yaptığı ameliyatla “sakat bırakan” doktora bugüne kadar bir tazminat davası açtım, ne Amerikan Hastanesi’ne...

***


Tam tersine olayı hiç kişiselleştirmedim, yine kendi paramla çocuklarımın doğumunu da Amerikan Hastanesi’nde yaptım...

Babam zor günlerde beyin kanaması geçirdi...

Onu da Amerikan Hastanesi’ne yatırdım...

Çocuklarımın annesi kanser ameliyatı geçirdi...

O ameliyatı da Amerikan Hastanesi’nde yaptırdım...

Hastanenin VIP Müşteri Hizmetleri Müdürü Semra Hanım, “belindeki problemden dolayı yaptırdığı ameliyatı kendi en üst düzeyde görevli olduğu Amerikan Hastanesi yerine, ismini reklam olsun diye vermek istemediğim bir başka hastanede yaptırdı...”

Semra Hanım’ın kendisi gibi sevdiği hastanesindeki doktorlara ameliyatı yaptırmayıp, bir başka hastanenin doktoruna yaptırmış olmasının nedenini “benim de ameliyatımı yapan Fahri Özer’e güvenmemesi” olarak niteledim ve öyle yazdım...

***


Benim yazıma Semra Hanım’dan mail yoluyla zehir zemberek bir cevap geldi...

O zehir zemberek cevabı aynen yayınlıyorum...

Sonra Semra Hanım’a benim “zehir zemberek” cevaplarım olacak...

Önce Semra Hanım’ın mailini kişilik haklarına duyduğum saygının doğal sonucu olarak kelimesine dokunmadan yayınlıyorum...

SEMRA HANIM’IN MEKTUBU...


Sayın Reha Muhtar,

9 Kasım 2012 tarihli Vatan Gazetesi’nde şahsımla ilgili yazınızı esefle okudum. Kişilik haklarıma, hem de yanlış bir şekilde, yapılmış atfınızı şiddetle kınıyorum.

Uzun yıllardır sorun yaşadığım kalça bölgemde yapılan ameliyatımı, yine çok uzun yıllardır tanıdığım bir hekime yaptırmamdan doğal bir durum yoktur. Söz konusu rahatsızlığımın, sizin de kabul ettiğiniz şekilde, hiçbir şekilde bana sorulmadan, görüşüm alınmadan, daha önceden yaşamış olduğunuz kötü bir tecrübeniz ile ilişkilendirerek gazetenizde köşe yazısı konusu olması dehşet vericidir. Nasıl bir amaç ve fikir doğrultusunda, bana sorma zahmetine dahi katlanmadan, yıllardır tanıdığım ve güvendiğim bir hekime ve yıllardır çalıştığım Kuruma güvensizlik olarak yorumlayabilirsiniz anlamam mümkün değil.

Yazınızda adı geçen hekim, sorunumun muhatabı değildir. Kendisi sinir cerrahisi konusunda uzmandır. Benim sorunum ortopedik olup sinir cerrahisi ile ilgisi yoktur. Yine ayrıca yıllardır gurur ve şevkle çalışmakta olduğum Kurumun da, yine aynı şekilde, hiçbir şekilde doğruluk payı içermeyen iddialarınızla ilişkilendirilmesi de haksız olup, doğru gazetecilik ilkelerine aykırıdır.

Tamamıyla kişilik haklarımı, hasta mahremiyetini çiğneyen yazınızı tekzip eder, en kısa zamanda hatanızı düzeltmenizi rica ederim.

Semra Erkanlı

SEMRA HANIM’A SÖYLEYECEKLERİM...


Sevgili Semra Hanım; Siz söylemiyorsunuz ben söyleyeyim...

Doktor Remzi Tözün’e ameliyat oldunuz...

Beni sakat bırakan ameliyatı yapan Fahir Özer’in sinir hastalıkları mütehassısı olduğunu, sizin ise ortopedik bir sorununuz olduğunu aktarıyorsunuz...

Kusura bakmayın ama bu söylediğiniz “yalan değilse, çok yanlış bir beyandır...”

Sizin sorununuz bir bel ve kalça sorunudur...

Doktorların büyük çoğunluğu hiç tartışmasız, sizin sorununuzun iki tür ameliyat yolunun olduğunu söylerler...

Birincisi benim ameliyatımı yapan hastaneniz doktorlarından Fahir Özer’in yaptığı bel ameliyatı...

İkincisi ise “Kalçaya protez takılan” ameliyat...

***


Siz “bel ameliyatını değil, kalça protezi ameliyatını seçiyorsunuz...”

Neden hiç bel ameliyatı opsiyonunu değerlendirmiyorsunuz acaba?..

Hastanenizde bel ameliyatını yapan bizim Fahir Özer var...

Niye Türkiye’nin en kalburüstü insanlarına hizmet verdiğiniz kendi hastanenizin doktoruna en azından bir görünmüyorsunuz?..

Bu güvensizliğinizin ya da isteksizliğinizin altında ne yatıyor acaba?..

Mesele Semra Hanım’cığım;

Sizin kendi hastanenizde mi, yoksa başka bir hastanede mi ameliyat yaptırmanız değil?..

Bu beni ilgilendirmez, ben hastanenin genel müdürü değilim...

Sizin durumunuz Almanya’daki Mercedes fabrikasının genel müdürünün BMW marka arabayla gezmesine benziyor...

Bu işin halkla ilişkiler yönü...

***


Fakat işin halkı ilgilendiren bir yönü var;

Belli ki sorununuzun bel ameliyatı yoluyla çözümünü kendiniz için emniyetli bulmuyorsunuz...

Ancak sizin protezle geçiştirdiğiniz yöntem yerine, hastanenizin Fahir Özer isimli doktoru ‘Bu durumlarda bizim yaptığımız bel ameliyatı şarttır’ diyor...

Doktor Eser Alptekin önceki gün beni aradı;

-”Ellerine sağlık ne kadar doğru yazmışsın... Bel ameliyatları yüzde bir iki vakalarda zorunlu... Onun dışında ameliyat yapmaması lazım meslektaşların... Ama öyle yapmıyorlar...” dedi...

BEL AMELİYATLARINDA YAPILAN YANLIŞLAR...

Gelelim “beni sakat bırakan ameliyattan sonra bana gazetecilik ilkeleriyle ilgili verdiğiniz diskura...”

Semra Hanım’cığım,

Gazetecilik değil, insanlık görevini yerine getirseydim, görev yaptığınız hastaneden ve birlikte çalıştığınız doktordan tahminler ötesi bir tazminat alırdım...

Ne ki ben bunların hiçbirini yapmaya tenezzül etmedim...

Fakat insan sağlığı önemli...

Bel sorunu yüzünden on binlerce insan sakat kalıyor...

Ben bugün, hastanenizde olduğum o doktorun yaptığı ameliyat sonucu “hiç yürüyemez halde sakat kalmış olabilirdim...”

Nitekim o ameliyattan sadece bir yıl sonra doktor Azmi Hamzaoğlu bana “sakat kalacaksın” dedi...

Ben bugün tamamen sakat kalmış olarak bu yazıyı yazıyor olabilirdim ve bunun müsebbibi ben değildim...

Yaşayan insana kadavra muamelesi yapılmaz...

Kendinizin güvenip de tercih etmediği bir ameliyat...

Ben yaptırdım ve sakat kalma tehlikesiyle başbaşa kaldım...

Kimse sakat kalmasın diye de elimden geleni yapıyorum...

Yerinizde olsam, şansımı daha fazla zorlamazdım...

DİĞER YENİ YAZILAR