Erkek çocuklar ve anneleri

Bir anneler günü için fazla netameli bir konu farkındayım ama, annelerle erkek çocukları arasındaki ilişkinin girdablarına gün münasebetiyle girmek galiba en hayırlısı...

Haberin Devamı

Bir anneler günü için fazla netameli bir konu farkındayım ama, annelerle erkek çocukları arasındaki ilişkinin girdablarına gün münasebetiyle girmek galiba en hayırlısı...

Hayırlı çünkü belki okuyan anne ve oğullar ya da eşler, bugün annelerine sarılırken ya da annelerini anarken bir durum muhasebesi yapabilirler...

Annenin kutsallığıyla, sevgililerin hoyratlığı arasında bir türlü dengeyi tutturamayan onun için de bir türlü büyüyemeyen erkek çocuklar zavallı durumlarının yazılmasından biraz tedirgin olacaklar biliyorum, ama yapacak bir şey yok...

Anneler ve annelik, elbet bütün insanlığın en kutsadığı kavramların başında...

Kutsal olan anne figürünü bir yaşam boyu şöyle veya böyle ikili ilişkilerinde, sevgililerinde, evliliklerinde, aşkta meşkte arayan erkek çocuk, bilmiyor ki hayatının en önemli dramı zaten bu arayıştır ve hiçbir zaman bulamayacaktır...

Bulamayacaktır çünkü anne çocuğunun aldatmaz, oysa sevgili aldatabilir...

Keza, annenin gözü çocuğunun üzerindeyken etrafta oynayan bir başka kişinin çocuğuyla ilgilenmez, oysa erkeğin yanında bulunan kız onunla oynaşırken başkasıyla da bakışabilir...

***

Anneyi en fazla kardeşlerle hadi bir de babayla paylaşır erkek çocuk ve “annem” derken annenin kendisinin olduğunu bilir......

Oysa beraber olduğu kadına ne kadar sevgilim derse desin annesi gibi kendinin değildir...

Sevgili onun varlığından önce zaten “onun değil, başkalarınındır...”

Gelecekte de kendisinde kalıp kalmayacağı meçhuldür...

Kadına sahip olmaya çabaladıkça olamadığını görür ve yıkılır...

Her yıkım bir dramdır ve çokça bu durumda erkek anneye sarılır...

Çünkü bilir ki, onu ölüm dışında kaybetmeyecektir...

O kucak onun için en güvenilir yerdir...

O kadar ki birçok erkek iki kadın arasında kaldıklarında bile, anne kucağını tercih eder...

Annenin işaretine göre yönünü belirler...

Hatırlamısınız Arzu Hanım’dan, Deniz Hanım nedeniyle ayrıldığı söylenen Tamer Karadağlı evden ayrılırken durumuna ne diye açıklık getirmişti?..

“Şu anda annemde kalıyorum...” diyerek...

Kimse de hayret etmedi altı ayda bir jeep değiştiren Tamer Karadağlı, niye karısından ayrıldığında annesinde kalıyor diye...

Hani otelde kalacak, ya da kendisine ev tutacak parası mı yok?..

Oysa konu o değil, o zor zamanda tam bir erkek çocuk gibi anne desteğine ihtiyac duyuyor...

Destekten de öte, kararsız kaldığı kadın trafiğinde annenin işaretini bekliyor...

***

“Ana gibi yar olmaz” özdeyişi annenin erkek çocuk için yapabileceği sonsuz fedakarlıkları anlatır...

O fedakarlıkları için için sevgiliden ya da eşinden arayan erkek, onları bulamayınca yıkılır...

Kadın erkeğin onu “kendininmiş gibi gördüğü” için kendisinden gittiğini sanır...

Oysa erkek, çoğu kez “tam anlamıyla benim kadınım” diyemediği kadından gider...

Annelerinin erkek çocukları, onun için hem sevilmeyi, hem okşanmayı hem de anlaşılmayı beklerler...

Bunu göremediler mi önce huysuzlaşır sonra yön değiştirirler...

Kadınlar da adamların zırt pırt yön değiştireceklerini bildiklerinden, adamları “kendilerinden” saymazlar...

Bir an önce, çocuğu yapıp kendilerinin olanı yaratmaya çabalarlar...

Anne kendisinin olan çocuğu yaratır, çocuk kendisinin olan anneyi gönlünde yaşatır...

Bu sonsuz gelgitler içinde, birçok kadın erkeğin “gerçek kadını olamaz...”

Malesef annelerin ölümleri, erkeğin yanındaki kadını “gerçek yar” yapar...

Ama vakit çok geçtir artık...

“Dönülmez akşamın ufkundayız” şarkısını mırıldanmanın zamanıdır...

DİĞER YENİ YAZILAR