‘Asırlardır yalnızım...’

“Asırlardır yalnızım...

Pişmanım alın yazım...

Bir öfkeye mahkum ettik her şeyi...

Bir yemin ettim ki dönemem...

***

Hüzün tünellerinde

Soldum kederlerinde...

Cehennemde yansın bu dilim...

Bir yemin ettim ki dönemem...

***

Seni versinler ellere

Beni vursunlar...

Sana sevdanın yolları...

Bana kurşunlar...

***

Kıyametler kopuyor zavallı yüreğimde...

Tükendim, tükendim, tükendim artık...

Hiç mi özlemedin; hiç mi hakkım yok?..

Bir ara, bir sor Allah aşkına...

***

Seni versinler ellere

Beni vursunlar...

Sana sevdanın yolları...

Bana kurşunlar...”

***

Bir sanatçının yarattıklarından, ölümüyle birlikte “akılda kalanlar”, toplumsal algının “duyarlılık ölçüsünü anlatırlar...”

Büyük Usta ; gazetelerde atılan manşetleri, hakkında çıkan yazıları, şarkılarına yapılan atıfları ince bir elekten geçiriyorum...

***

“Yemin Ettim” şarkısı, en fazla sözü edilen, en çok referans yapılan, parça oluyor...

Ne ki; Kayahan’ın ebediyete gidecek “hit” parçası, sadece “Bir Yemin Ettim” sözlerinin içine sıkıştırılıveriyor...

Anlamını yitirtilme uğruna...

Haberin Devamı

İçini boşaltılma pahasına...

*****

AŞKIN VAZGEÇİLEMEYEN GURURU...

Bir yemin ettim; aşkın çaresiz kalmış gururunu anlatıyor... Oysa kimse bundan bahsetmiyor...

“Bir aşkın gururu ve çaresizliğini” anlatmak yerine “yemin ettim sözü; bir kahramanlık tavrına” büründürülüyor...

***

Kayahan “asırlardır yalnızım” diyor... Bundan kimse söz etmiyor...

“Bir öfkeye mahkum ettik her şeyi” diyor bundan da bahis yok...

“Seni versinler ellere;

Beni vursunlar” diye haykırıyor...

Aşkın bu çaresiz haykırışı da günümüzün toplumsal belleğine yazılmıyor... “Sana sevdanın yolları...

Bana kurşunlar...” diye trajedisinin ağıtını yakıyor... Bu da toplumsal kayıtlara geçmiyor...

***

Varsa yoksa, aşktan olup olmadığı bile belli olmayan bir cümleyle; Kayahan’ın aşkını anlattığı bütün satırlar biçiliyor...

-”Bir yemin ettim ki dönemem...”den ibaret bir Kayahan güzellemesi dinliyorum...

Hangi yemin bu?..

Neyin yemini bu?..

Aşkın gururunun yemini değil mi?..

Savaş yemini mi bu?..

***

Kayahan’ın anlattığı aşk, gurur, çaresiz haykırış, yüzyıllık yalnızlık anlamlı değil, “Usta”ya gösterilen vefada... Usta sadece “Bir yemin eden ve dönemeyen bir adam konumunda...”

Haberin Devamı

Neyin yemini?.. Belli değil...

“Büyük kelimelerin ardına sığınarak; sanal siyasi” kahramanlıklara zemin hazırlanması amaçlanıyor...

***

Kayahan’ın “aşkının gururu”ndan, siyasi mücadelelerin, “malzemesi” çıkarılıyor; “Aşk yemini”nin trajedisinden “sanal siyasi kahramanlık öykülerinin çakma sloganları piyasaya sürülüyor...”

*****

FETRET...

“Bir Yemin Ettim ki Dönemem”

Aşkı...

Sevgiyi...

Hüznü...

Yalnızlığı...

Sevgilinin ardından yaşanan hayal kırıklığını...

Aşkının başka sevgililerde bulacağı ‘mutluluklar’ karşısındaki ‘biçare kederi...’

Sonsuz çaresizliğe karşın; gururunun yemine sadık kalan cesaretini...

Anlatıyor...

***

“Türkiye artık duygusal bir hadım sürecinin içinde...” “Bireysel duyguların gittikçe dümura uğradığı bir Fetret Devri”ni yaşıyor...

Böyle bir duygusal fetret döneminde; “aşka ve duyguya zirve yaptıran bir büyük ustanın” şarkılarındaki kıvılcımları yakalamak mümkün olamıyor...

Haberin Devamı

***

Parçayı dün sabah yürüyüşünde birkaç kez dinliyorum...

Büyük Usta’nın parçasındaki bu sözlerin; hayatımın neredeyse bütün büyük aşklarına damgasını vurduğunu fark ediyorum...

***

Bütün aşklarımın;

Aşktan mütevellit bir gururun...

Kendi kendine ve kendi başına edilmiş bir yeminin;

Asırlardır yalnızlığa razı gelen bir duruşun...

Bir öfkeye mahkum edilen aşki bir kahramanlığın...

Ellere gidecek sevgililere rağmen;

Hayatın kendimi vuracak acı gerçeğini kabullenişin...

Sevgilinin sevdalı yollarındaki mutluluğuna karşın...

Kurşunları kabul edecek bir vakurluğun...

Tahteravallisinde geçtiğini anlıyorum...

***

Fark ediyorum ki;

Ben ayrılma kararlarını “Sevgililerin adına alıyorum...”

Kararı ben veriyor gibi gözüküyorum...

Onların aslında bilmeden vermiş olduğu kararı uyguluyorum...

*****

KAYAHAN’IN; KAYBOLAN KADINLARI...

“Asırlardır yalnızım...

Cehennemde yansın bu dilim...

Bir öfkeye mahkum ettim her şeyi...

Bir yemin ettim ki dönemem...”

***

Ne kadar da benzeşiyor bu satırlarla duygularım... “Denizi gören bir mezarlık” vasiyet ediyor Büyük Usta...

Haberin Devamı

Asırlardır yalnız olanlar;

Yalnızlıklarına çare olarak “denizi” ararlar... Onun kenarında “şifa” bulmaya çalışırlar...

***

Bir insanın mezarını deniz kenarına vasiyet etmesi nasıl bir duygu yoğunluğu?..

Ruhunun denizi görmesini istemesi nasıl bir duygu patlaması?.. Böylesi bir vasiyetin duygu yoğunluğunu yaşayan bir Büyük Usta’nın yalnız sessizliğini; “Bir cinnet halini andıran toplumsal kaosumuzun”, duyması mümkün mü acaba?..

Hayır!..

***

Duyamayacağı için;

Cenazesine; hayatını şarkılarında adadığı kadınlardan ziyade; Siyasilerin ağırlığında bir tören damgasını vuruyor... Büyük usta öyle bir cenaze töreniyle veda ediyor insanına...

***

Elbette helal ediyor herkes hakkını Büyük Usta’ya... Ama ben merak ediyorum?..

Şarkılardaki kadınlar;

Onlar ne diyorlar içlerinden ve fazladan acaba?..

***

O kadınlar ki;

Artık eskisi gibi yoklar...

Aşklarıyla, sevgileriyle, cesaretleri ve medeniyetleriyle...

Kitlesel mağdurların arkasında; bireysel mağduriyetleriyle yavaş yavaş gündemden çekiliyorlar...

Şarkıları bile kalmıyor artık yadigar...

DİĞER YENİ YAZILAR