Seydişehir'in kurucusu

Saat durur, ayna kırılır, gün solar, pencereler hayata kapanır. Meşhur laftır, geriye "bir hoş seda" kalır

Haberin Devamı

Saat durur, ayna kırılır, gün solar, pencereler hayata kapanır. Meşhur laftır, geriye "bir hoş seda" kalır. Seydişehir Alüminyum Fabrikası can çekişir, satışı için gün sayılırken, kurucusu "hayata pencerelerini" kapattı.

Bir hoş seda bıraktı!
İnsanları dörde ayırırlar.
Keşif adamı.
Rahat adamı.
İş adamı.
İdeal adamı.

Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında bizzat Mustafa Kemal'in projesi olarak düşünülmüş; "İdeal adam... Vatansever adam... Entelektüel adam... Varını yoğunu ülkesinin medeniyet seviyesine ulaşmasına adamış adam..'lardan biriydi. Türkler, kol gücünün buhar gücüne dönüşmesi demek olan "Birinci Sanayi Devrimi'ni" Osmanlı döneminde (1648) kaçırmış, 150 yıl geriye düşmüşlerdi. Seri üretime geçilen demir, çelik, çimento, alüminyum, şeker, otomobil fabrikaları kurarak önce birim üretim başına maliyeti indirip sonra kaliteyi yükseltmeyi hedeflemiş, "İkinci Sanayi Devrimi'ni" de kaçırmışlardı.

***


Devrimler yapılır.
Yapılamazsa kaçırılır.
Kaçırılırsa yakalanır.

Harap olmuş ülkeyi ayağa kaldırmak ve kaçırılmış İkinci Sanayi Devrimi'ni yakalamak için Cumhuriyet'in kurucuları, en iyi liselerden, üniversitelerden çok parlak, seçme öğrencileri Fransa'da, İngiltere'de, ABD'de, özellikle Almanya'da eğitime gönderdi. Bu çocukların İkinci Sanayi Devrimi'nin bilgilerini ülkeye taşıyabilmeleri için mükemmel bir şekilde yetiştirilmeleri hedeflenmişti. Gittikleri ülkenin Türkiye büyükelçileri, onların babaları, koruyucuları, velileri oldular.

O, seçme öğrenciydi.
Onlardan biriydi.

Almanya'ya maden mühendisliği okumaya devlet bursuyla gönderilmişti. Savaş patladı, son sınıftayken okuma imkânı kalmadı, 31 günlük gemi yolculuğuyla Mısır üzerinden ABD'ye gitti. Orada eğitimini tamamladı, hem inşaat hem de maden mühendisi oldu.

Zonguldak'ta..
TKİ'ye atandı.
Bölge müdürü yaptılar.
İşçiyle madene indi.
24 saat çalıştı.

Almanya'da, ABD'de edindiği bütün bilgisini aktardı. O yıllarda Zonguldak Kömür İşletmeleri'ne staj yapmaya giden maden mühendisi adaylan onu şöyle anlatıyor:

"Yerin dibinde yüzü gözü kara kömür tozu içinde madende karşılaşırdık. "Ellerinizi gösterin" derdi. Bakar, "Nasır tutmamış, demek ki siz madende işçiyle beraber çalışmıyorsunuz, eli nasır tutmayanın stajını yakarım" diye uyarır ve yakardı."

***

Seydişehir Alüminyum Fabrikası, "Rus işbirliğiyle" henüz inşaat halindeyken işin başına geçen oydu. Seydişehir'de toprak altındaki boksit madenini yani "mortaşı" çıkartıp fabrikada külce, silindirik prizma ve profil haline getiren "kombine fabrikayı" kurdu. Bu fabrika Türkiye'nin en büyük ağır sanayi işletmesiydi, yıllarca ülkeyi sırtında taşıdı. Fakat sonradan içine politikacının eli girdi. Teknolojisi geriye düştü.

Şimdi 100 lira geliri var.

1000 lira gideri var.
Çok enerji tüketiyor.

Profil işleyen fabrikalar, Seydişehir'in ürünlerini almıyor, daha ucuz ve kaliteli olduğu için Rusya'dan ithalat yapıyorlar.

***

Fosfat yataklarını da... Manyezit madenlerini de... Boru hatlarını da...

O geliştirdi.

BOTAŞ'ın ilk yıllardaki aktif gelişmesinde onun emeği, bilgisi, çalışkanlığı, dürüstlüğü vardı. Irak-Yumurtalık Boru Hattı ve Trakya'dan gelen ilk Rus doğal gaz boru hattı onun döneminde yapıldı. Ruslar'la ilk doğal gaz anlaşmalarını da o yaptı. İstanbul'da halk doğalgazdan korkup evine almaya direnir, fuel oil lobisi ile kömür lobisi aleyhte çalışırken İGDAŞ'ın Genel Müdürlüğü'ne geçti ve başardı. Enerji sektöründe bu kadar yatırımı yönetti, döneminde tek kuruşluk yolsuzluk, rüşvet, skandal olmadı. Sonra BOTAŞ'taki skandallardan bir Başbakan, iki bakan, çok sayıda üst düzey yönetici mahkeme önüne çıktı.

O bir idealistti.

İdeal adamı böyle oluyor. Adı Nezihi Berkkam'dı. Önceki gün hayata pencerelerini kapattı. Bir değil bin hoş seda bıraktı.

DİĞER YENİ YAZILAR