Deprem alttan vurunca üstten beyinleri açmalıydı!

Haberin Devamı

Açmadı, açamadı. Deprem altan vurunca üstten insanın beynini açabilseydi; milattan önce (MÖ) 6000 yılında ilk kez Mezopotamya’da ev yapmak için kullanılmaya başlanan ve bugün için çok ilkel bir yapı malzemesi olan kerpiçten bölge halkının neden kurtulamadığı sorusunu sorardık. Önce şu mutlu edici iyimser sergilemeyi yapardık.

Şükürler olsun!

IMF, Türkiye ekonomisinin artık kendi ayakları üzerinde durabilecek bir güce ulaştığını kabul etti. “Stand-by” denilen düşmüşe ve krize batmışa destek verme, dayanak olma anlaşmasına ihtiyaç kalmadı.

Türkiye, yoksulluğunu yırttı.

Kendi siyasetçisini yetiştirdi.

Kendi iktisatçısını geliştirdi.

Kendi teşhisini koyuyor.

Kendi reçetesini kendi yazıyor.

Kendi yarasını kendi sarıyor.

Dış borcunu kendi buluyor.

Türkiye IMF’ye muhtaç değil.

***


Bu iyimserlik vidalayıcı, mutluluk verici, özgüven pompalayıcı “milat (dönüm noktası) sayılabilecek” gelişmenin kalıcı ve devamlı olmasını diledikten sonra şu soruyu sorardık: Türkiye IMF’ye muhtaç olmaktan çıkmasına rağmen Elazığ’ın Karakoçan ilçesi’nin Okçular Köyü, depremde yıkılıp ufalanan ve insanları-hayvanları öldüren kerpiç evden dayanıklı evlere geçip atlayabilecek gelir artışını niçin yapamadı?

Türkiye yoksulluğu aştı!

IMF’ye muhtaç değil.

Okçular Köyü ise aşamadı.

Deprem alttan vurdu.

Üstten beyinleri açamadı.

Açabilseydi; bugün Başbakan dahil herkesin sorması gereken soru; “Okçular yoksulluğu yırtamadı, neden?” olacaktı. Deniz Kavukçuoğlu’nun tarihin Anadolu’da Selçuklu dönemine kadar giden derin sayfalarından bulup yazdığına göre, Elazığ’ın Okçular Köyü’nün adı, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın okçularından Okçu Yusuf’tan gelmedir. Mevlânâ Celaleddin Rumî’nin babası Bahaeddin Veled’in müridi olan Okçu Yusuf, şeyhi Bahaeddin Veled ile oğlu Celaleddin Rumî’yi, Belh’ten yola çıkıp Konya’ya giderken bu köyde ağırlamıştır.

***


Adam olan adamı, Allah çarpmazsa bile tarih çarpar. Böyle zengin tarihi olan bir köyün halkını; 2010 yılında 6 büyüklükte bir depremle ölecekleri kerpiç evde oturmaya mahkûm eden yoksulluk düzeni neden değişmiyor?

Bölgenin yapısına bak:

Feodal toprak ağaları!

Tarikat-şeyhlik ağaları!

Şıhlık-aşiret ağaları!

Ve son 2 yılda bu üç ağalığa eklenmiş dördüncü ağalık olan bölücü terör ağaları (Bölgenin 4 ağalı tespitinin sahibi gazeteci Hayri Köklü’dür) ve onlara yaslanıp bölge halkının oylarının çoğunu alarak iktidar olanlar, 8 yılda “yoksulluğu yenecek ve kerpiç evden dayanıklı evlere geçecek bir özgün modeli” bulamadılar. Deprem Elazığ’ı vurunca yine “TOKİ (devlet kuruluşu) yaraları saracak” eski pansuman çözüm ile bayat söyleme sarıldılar. Adamı gelir sahibi yapacak modeli bul, kendi evini kendi yapsın, devlete muhtaç kalmasın.

AKP’nin 8 yılı doldu.

Bölge 8 yılda fakirleşti.

Devletin resmi kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2004-2006 arasında Türkiye genelindeki yüksek büyümeden Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kentleri ile köyleri küçülerek yani fakirleşerek çıktı. Kişi başına gelir endeksi Elazığ kenti ile köylerinde 2001 yılında 67 iken 2006 yılında 58’e indi. Elazığ ve köyleri, AKP iktidarı döneminde yüzde 13,4 oranında fakirleşti.

Deprem alttan vurdu.

Üstte beyni açamadı.

Pansuman nutuklar atılıyor!

DİĞER YENİ YAZILAR