Amerikalı Bush, Osmanlı padişahının tırnağı bile olamadı!

Haberin Devamı

Bizim Adanalı Yalınayak Kemal; çıplak ayakla çok hızlı koştuğu ve herkesi geçtiği için bu adı almıştır. Kepekçi Hani; inekler-danalar için kepek, güvercinler için kuş yemi satan dükkân sahibi olduğundan ona Kepekçi Hani derler. Asıl adı Hanefi’dir fakat günün modasına uymak için Hani diye kısaltırlar. Bir de Ciğerci Cimi; seyyar ocakbaşı kebap arabasında sabahları karpuz pazarında ciğer dürüm, öğle ve akşamları da sokak arasında acılı Adana kebap yapar, satar. Orijinal adı Cumali’dir fakat İncirlik üssünde görevli bir Amerikalı kadın subay ile karşılıksız gönül ilişkisine girip bir süreliğine kızın peşinden ABD’ye gittiği için kendisine Cimi adı verilmiştir.

Yalınayak Kemal!

Kepekçi Hani!

Ciğerci Cimi!

Üçü de can ciğer arkadaşımdır. Adana’da Bebekli Kilise’nin karşısında Tepebağ Ortaokulu’nda beraber okuduk, yıllar yılları kovaladı, birbirimizden kopmadık.

Adana’dan akşam otobüsüne binmişler, sabah saat 7.30’da bana geldiler; “Gardaş biz de think-tank (düşünce üretim merkezi) kurduk, konuştuk... Konuştuk... Konuştuk... Washington’daki Hudson düşünce üretim merkezindekiler gibi senaryolar icat ettik...

Bush vurulursa!

Eşcinseller ayaklanırsa!

Lezbiyenler eve kapanırsa...

Ortadoğu’da ne olur!

Diye sorduk ve üç akıl birleşerek; ortak akla ulaşmamız sonucunda; Amerikalı Bush’un Ortadoğu’da ‘Böl’ ve ‘Yönet’ politikasının insan kanıyla yoğrulan tiksindirici Amerikan hamuruna dönüşmesi sürecinin durmayacağını gördük ve Bush’un bizim Osmanlı Padişahı Abdülhamid’in tırnağı bile olamadığı sonucuna vardık” dediler.

İyi dedim.

Nasıl vardınız bu sonuca?

“Bir tarihe baktık.

Bir de bugüne baktık.

Osmanlı padişahları sefer düzenliyor, baş alıyor fakat Ortadoğu’ya girdiği zaman ‘Böl’ ve ‘Yönet’ yerine, ‘Birleştir, Barıştır’ ve ‘Ferman çıkart, yönetimi sahibine bırak’ politikasını izlemişler.

Arap Yahudi ile...

Türk, Kürt’le...

Şii, Sünni ile...

Fars, Dürzi ile...

Kan dökmeden, bomba koymadan, boğaz boğaza girmeden, ülkeleri, dinleri ve halkları bölmeden, ‘Ortadoğu’da milletler arasına paslı bir hançer sokarak onları birbirine düşürmeden’ 600-700 yıl yönetmişler.

Bush ise kanlı kaos yarattı. Irak parçalandı. Sünni-Şii boğaz boğaza geldi. Birbirlerinin evlerini, dükkânlarını ve hatta ibadet yaptıkları kutsal mekânları bombalıyorlar. Ölenlerin sayısı 1 milyonu geçti. Kürtler ise Amerikalı Bush’un ‘böl’ ve ‘yönet’ politikasından ‘Büyük Kürdistan çıkartacakları’ hayaline kapıldılar. Türklerle ve onun gözü gibi baktığı ordusuyla ‘gerilime, sürtüşmeye’ girmeyi göze alıyorlar. Amerikalı Bush, Irak’a ‘istikrar ve demokrasi getireceği’ vaadiyle girdi, tersi oldu, keskin (radikal) İslam yükselmeye başladı ve İran, Orta Doğu’da İsrail ile ABD’nin bile burnunu sürtebilecek güce ulaştı. Amerikalı Bush, Orta Doğu’ya ‘İran-Irak-Suriye çemberini’ kırmaya geldi, bu çemberi güçlendirdi.

ABD kuvvet yükseltiyor.

Sonuç daha kötü!

Filistin ise çatladı.

Hamas ile El Fetih kanlı iktidar kavgasına tutuştu. Lübnan, her tür krizin batağında kıvranıyor. Suriye diken üstünde. Pakistan bile vahim bir patlamanın eşiğine geldi, General Müşerref, ülke çapında sıkı yönetim ilan etmek zorunda kaldı.

Amerika dökülüyor.

Bush, tırnak olamaz.

Padişahın tırnağı!”

Ben de onlara; “Tamam gardaş da neden böyle senaryo kurup, ortak akılla düşünce üretme zahmetlerine girdiniz” diye sordum.

Şu cevabı verdiler:

“Amerika’da Türkiye üzerine düşünce üretenlerin bir merhemi varsa bunu önce Bush’un keline sürsünler.”

Yalınayak Kemal’e... Kepekçi Hani’ye...

Ciğerci Cimi’ye...

Allahınıza gurban olayım dedim. Kucaklaştık.

Adana’ya döndüler.

DİĞER YENİ YAZILAR